hesabın var mı? giriş yap

  • "evdeki düşman-orphan" filmine ilham kaynağı olan natalia grace, 26 nisan 2010'da michael ve kristine barnett tarafından evlat edinilen ukraynalı bir yetimdir. abd'de yaşayan, onu evlat edinen ebeveynleri michael ve kristine barnett, natalia grace'in bir çocuk olmadığını, çocuk kılığına giren cücelik hastası yetişkin bir kadın olduğunu çok sonradan öğrendiler. barnett'lerin natalia dışında üç biyolojik çocuğu vardı.

    natalia eve ilk geldiğinde hemen eve adapte olmaya, evde huzurlu ve sağlıklı günler sürdürmeye başladı. daha sonra evin küçük çocuğunun vücudunda morluklar görmeye başlayan aile ilk etapta bu konunun üstüne düşmedi. zira bunun normal bir akran kavgası olduğunu düşündüler ancak durum sandıklarından çok daha vahimdi. natalia küçük çocuğa bildiğiniz işkence ediyordu. kendisini aileye öyle güzel tanıtmıştı ki planları hiç aksamdan bir süre bu şekilde yaşamaya devam etti. ancak asıl planı evin çocuklarını ve üvey anne babasını ortadan kaldırmaktı. yalnız işler umduğu gibi gitmedi.

    bir gün ailenin içeceklerine çamaşır suyu dökerken yakalandı ve artık ailenin radarına takıldı ve kızı takibe aldılar. daha önce natalia'nın hiç diş ve kemik yapısına bakılmamıştı. sonradan fark ettiler ki kızın diş sayısı bir yetişkin insan kadar fazlaydı. natalia, tıbbi durumu nedeniyle yıllarca barnett'leri ve çevresindekileri kandırmayı başarmıştı yaptığı hatalar birer birer ortaya saçılana kadar. natalia spondiloepifizeal displazi konjenita adı verilen ve genellikle sedc olarak bilinen bir cücelik hastalığı ile dünyaya geldi. olaylar çok daha korkunç boyutlara varmadan kızı bir apartman dairesine kilitleyerek kanada'ya kaçtırlar.

    3 yıl boyunca kızı bir apartmanda bıraktıklarından dolayı olay yargıya intikal etti. artık kıza kemik testi yapılacaktı. artık her şey gün yüzü gibi ortadaydı. test, natalia'nın 22 yaşında bir sosyopat olduğunu ortaya çıkardı. aile için bütün suçlamalar düştü ancak kızı yeniden sahiplenen bir aile daha ortaya çıktı. hatta başka bir kadın daha ortaya çıktı. o da natalia'nın biyolojik annesi olduğunu söylüyordu.

    olay belgesellere ve filmlere konu olacak niteliktediydi. hatta bir platformda the curious case of natalia grace adınla 6 bölümlük belgeseli dahi yapıldı. ilgisini çekenler izleyebilir.

    about natalia grace

  • bu sabah işe giderken gördüm bu zibidileri. dükkan sahibi laptopu açık bırakmış. ısınan laptop üzerine dördü birden çullanmış kış kıyamet ortasında. helal valla.

    hede

    edit: dün bir ara merak edip mola vakti uğradım dükkana. dükkan sahibi duvar köşesine birde halı dikmiş. bu zibidiler halının üstüne tutunarak çıkıp duruyorlardı. yerlerde topaklanmış kağıtlar, dergiler, etraf batmış. abimiz ise işini yapıyordu menteşeleri kırılmak üzere olan laptopta. ne onlar var gibiydi. ne de kediler dükkan sahibi var gibiydi. komikti lan. ama iyi insanlar var yeryüzünde onu gördüm.

    video varmı diyen olursa : video

    limited edition : debe listesine 42.sıradan girmişiz. ilginiz için teşekkürler.

  • yer konya. gıda ürünleri üreten bir şirkette pazarlama müdürüyüm. konya bayimizi ziyaret için bayinin deposuna gittim. işten güçten fiyatlardan filan konuşuyoruz.adamın 15,16 elemanı var. öğlen zamanı geldi iki tencere yemek geldi. masaya koydular tabldot yemeğine benzemiyor sordum.

    - lokanta yemeği değil galiba .
    +yok benim hanım yapıyor gidip evden getiriyoruz.
    - zor olmuyor mu her gün, hergün yengeye eziyet filan .yemek şirketiyle anlaşsaydın ya.
    + olmaz içine domuz eti filan koyarlar.
    - konya'da domuz ne gezer.
    +bulurlar onlar.
    çakal, hem hemşerilerine güvenmiyor. hem de işi ucuza getiriyor. bu arada söyleyeyim yemek berbattı.

  • istanbul için bazı dükkan isimlerini yazıyorum.

    unkapanındaki bazı dükkanlar:

    1.istanbul plak
    2.avrupa müzik
    3.seyhan müzik prodüksiyon (deniz tarafından girişte en alt katta sağda. oturan yetkili abi biraz aksi. şimdiden uyarayım. beni dükkandan atmıştı.)
    4.ati müzik
    5.coşkun plak
    6.ercan kasetçilik
    7.elanor müzik (sadece plak satıyor. cd yok.)
    8.türküola müzik
    9.mega müzik (buradaki amca iyi bir insan. esen müzik hariç çoğu yerdeki ölü toprak havası burada daha az.)
    10.yenidünya müzik
    11.bayar müzik
    12.ajs müzik
    13.özdemir müzik
    14.esen müzik (pasajın adam gibi iş yapan tek dükkanı olabilir. en canlı yeri. ayrı bir dünya. uğramadan geçmeyin.)
    15.ateş müzik (bulunması en zor dükkan, pasajın en üst katında. ve en üst katta çalışan tek dükkan hahahah)
    16.emre kaset ve plakçılık (haliç metrosu tarafındaki binada değil, daha ileride)
    17.ozhizo kitap-plak-kitap (binanın içinde değil, haliç metrosu tarafından yürüyorsanız binanın sağından devam edin. canlı bir yer.)
    18.hey plak

    bazılarını hatırlamıyorum, hatırladıklarımdan da bazılarını yazdım not olarak.
    unkapanı ölmek üzere. şu anda iç karartıcı bir yer. ama tabii ki koleksiyoncu olan herkesin dükkanları bir taraması gerekir, çünkü ülkemiz müziğinin kalbi burası. hiçbir yerde olmayan yerli cd/plakları, doğrudan cd'yi basan firmadan alabilirsiniz. bir iki dükkan daha ben gezerken kepenkleri kapatıyordu, bu nedenle şu listenin çeyreği yoktur herhalde şu an :(. koronavirüsle birlikte yarısı daha kapanır muhtemelen...acımasız dünya.
    kadıköy'deki ve diğer dükkanları da yazacağım sonra, notları bir bulayım :)

  • "bakın ben avukatım benim vaktimi almayın beni sıradan vatandaşla karıştırmayın verdiğim parayı faiziyle alırım" dan sonrasını okumadığım başlık, sıradan bir vatandaş oldum olalı ben böyle rezalet görmedim.

  • said nursinin kor atlari iyilestirdigi, kisir kadinlari iyi ettigi vesaire pehlivan tefrikalarina benzeyen hikayeleri vardir.
    en meshuru da cumhuriyetin kurulus yillarinda ataturk un karsisina gecip, ayar vermesi, ukteden ukteye kosturma hikayeleridir.bu hikayeleri yazan tarihci artik nasil bir gozlem firsati bulduysa hadiseleri su sekilde nakleder.

    "...pasa'nin alninda nohut nohut terler belirmisti, said nursi beiuzaaman radiyallahu anh hazretlerinin karsisinda hazan yapragi gibi titriyordu.cogu zaman emir erlerine ismet pasalara hakaret ve emirler yagdirdigi makaminda kuculup kalmis, ayaginin altindaki halinin puskulunu ecnepi potinlerinin kenariyla kah o yana kah bu yana salliyordu.
    radiyallahu anh ve la illa abidune kadesallahu siirahul aziz hasmetli hazretleri said i nursi (topragi bol, duacisi cok olsun) delici bakislariyla pasanin icinden gecenleri okuyordu.
    pasanin tuzagina dusmemis onu kundye getirmisti.
    - efendi diyecegin bir sey yoksa izninle ben selametle gidiyorum dedi.
    pasaya bogmaca salgini olmuscasina bir ates kapladi bogazi sisti, garip sesler cikararak vesaire vesaire biy biy biy..."

    "ilimli"(kulahima anlat sen onu) said nursinin "ilimli" tebasindan birisi hadiseyi boyle nakletmeyi uygun bulmus.
    bulmus da sormazlar mi, neye dayanarak ayaginda potinle hali puskulu deprestiren ataturk imaji naklediyorsun?
    radiyalluhu anh seviyesinde bir bediuzzaman atanin odasindan cikip cami de abdest alirken kankalarina
    "ya bi gorseniz nasi maymun ettim herifi, boyle bogmaca oldu sanki girk mirk sesler cikariyodu ekikiki" diye anlatmis olabilir mi?
    ataturk hadiseyi sagda solda verdi ayari verdi ayari giydim ukteyi ddiyerek baloda, mitingde anlatmis olabilir mi?
    bu hikayeyi gotunden sallamis ilimli tarikat mensubu garfield gibi makamin camina yapisip olayi gozlemlemis olabilir mi?
    bu ne ya?