ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
türklere sorulan salak sorular
-
italyadan bir anı. baya yaşlı bir amca trende uzun süre baktıktan sonra dayanamadı:
- sen türksün değil mi?
+ evet.
- hala kılıç tasiyor musunuz yaniniz da?
+ fethetmeye gelmedim amca, gezip gidicem ben...
öğrenci evinde yaşanabilecek en dumur olaylar
-
yine evimin baş köşesine oturmuş kitabımı okuyorum. başucumda şarabım, arka fonda da hafif bir müzik, ambiyans o biçim...
yok yok! mal mal takılıyodum evde, arkadaş aradı:
ark: mimilo nabıyon hafız ? bi maruzatımız vardı, müsait misin ?
ben: hiç olmadığım kadar, söyle dinliyorum.
ark: olm kapıda kaldık lan sana ihtiyacımız var.
ben: kaan, çilingir olduğumu sanmıyorum ehehehe!
ark: ya kes amk espiri yapma... sizin kulüpten*iniş malzemelerini alıp gelsene, çilingir hayvan gibi para istiyor. sen iki dakkaya halledersin hadi çabuk!
ben: ne yapmamı istiyon anlamadım ?
ark: ya olm üst kattaki komşunun balkonundan bizim balkona inip açıcan işte kapıyı o kadar.
neyse efendim depodan ipti, kemerdi, karabinaydı* alıp geçtim bunlara. evde iki kişi kalıyorlar, birisi anahtarını unutmuş birisi de malak gibi kampüsün çimlerinde yayılırken düşürmüş. kapı da çelik ve üstten kilitli olunca çilingir sağlam bir fiyat çekmiş bunlara, sonra da beni arıyorlar işte...
olay basit. üst katta ki komuşuya durumu açıklayıp izin aldıktan sonra, evin herhangi bir noktasına ip ile iniş için ana emniyet noktası kurup, bizimkilerin balkonuna inicez. benim için sıradan bir olay ancak bunu site ahalisine bir türlü açıklayamıyoruz. üstte oturan hacı teyze, nuh diyor peygamber demiyor. düşücen kızanım ölecen, vebali boynuma kalacak falan şeklinde isyanda. uzatmayalım, bizimkiler uzun dil dökme sonucunda ikna edebildiler teyzeyi... bana bir şey olursa komuşlar şahitmiş, teyzenin hiç bir suçu yokmuş vs...
tabi bu sırada teyzemiz apartmanı ayağa kaldırdığı için herkes noluyo diye kapılara çıktı. sonra da siteye yayıldı.(5 bloktan oluşuyor)
ben sistemi kurdum, bizim çocukların balkona doğru yavaşça indim ipten çıkmaya hazırlanırken, alkış kıyamet koptu. kafayı bi çevirdim aşağıda rahat 15-20 kişi beni izliyormuş. bi o kadarı da cama döküldü, napıyor bu deli diye.
velhasıl, büyük çaplı bir tantanın ardından bizimkilerin balkonunda girip, evde unutlan anahtarla kapıyı açtım. ve bunların hepsini 1lt'lik marmara gold karşılığı yaptım.(2 bira demiştim ama böyle daha ucuz oluyor diye buna layık gördüler beni)
sonuç olarak iyi sükse yaptık sitede. arkadaşlara ne zaman gitsem görenler,
"tarzan napıyosun beaa?" diye selam veriyor...
bebekler nasıldır anketinde %80 hayır oyu çıkması
-
(bkz: ne diyor lan bu)
belediye otobüsünde malafatı sıvazlayan dayı
-
arkadaş şöyle adamlara dayı deyip şirinleştirmeyin olayı.
yaptığı sapıkça bir şey.
dayı ne amk?
188.132.200.200
-
küçük bir hesapla altındaki sırrı çözebiliriz;
200 ve diğer 200 deeki sıfırları sil, kaldı mı 22
188 ile 32. toplayın ne yapar? 220 yapar
220 / 22 = 10
200 + 200 = 400
400'ü daha önceden bulduğumuz 10'a böl. böl. ne yapar? 40 yapar ve milliyetçi hareket partisi'nin 40. yıldönümü!
(bkz: ekşi sözlük ülkü ocağı)
(bkz: ssg'nin iktidar formülü)**
10 şubat 2018 zaytung'un ekşi sözlük haberi
-
allah kimseyi kendi reklamını yapacak duruma düşürmesin, amen
eminönü'ndeki baklava izdihamı
-
kullanılması gereken izdiham.
at ışidın üstüne helikopterle 1 ton baklava, aç sınır kapısını, sal bu görgüsüzleri üstlerine.
bak nasıl yok oluyor ışid
13 kasım 2022 istiklal caddesi patlaması
-
bomba patlayınca seçim dönemi başlıyor düşüncesi bu kadar insana hasıl oluyorsa, insanları hainlikle suçlamadan önce bu siyasal islamcı hükümet şapkasını çıkarıp biz nerede yanlış yaptık diye bi düşünsünler, pardon şapkaya karşılardı sarıklarını çıkarıp düşünsünler
umut sarıkaya tipi mutsuzluk tanımları
-
ayaga bol gelen terlikle yokus yukarı cıkmak
biz kabile devleti değiliz
-
damadı enerji bakanı, kızı cumhurbaşkanı danışmanı olan cumhurbaşkanının sarfettiği söz.
yavuz çetin
-
ölümüne en çok üzüldüğüm 2 insandan biri.. yıllar önce tesadüfen ankara manhattan'da dinlemiştim. "kim bu? bu nasıl çalmak nasıl söylemek?" şeklinde hayranlıkla izlemiştim bira içmeyi unutarak. davulda utku ünal basta demirhan baylan vardı yanlış hatırlamıyosam. beste de çalmışlardı bolca. hayatımın en boktan senesi olan '99'da * herşeyden uzaklaştığım sadece hiçbişeyi yapmak istediğim bi dönemde müzik marketin rafında bi kaset gördüm. "yavuz çetin-ilk vay! o adam" aldım tereddüt etmeden. dinledikçe müziğe ve gitara yeniden sarıldım. tanışmak istiyodum bu insanla. biri mfö ile olmak üzere 4 kere daha izlemiştim ankara'da. sondan bi önceki programında talkbox'la ilgili bi soru sordum çekinerek. hoşuna gitmişti güzel bi muhabbete dönüştü. benim için önemini , tekrar gitar çalıyo olmamın sebeplerinden biri olduğunu da söylemiştim fazla damar ayrıntıya girmeden. sevinmişti. "ne mutlu bana" demişti. kibar , mütevazi ama değerinin bilinmediğinden emin bi havası vardı. son programında da çıkmak üzere olan satılık albümünden bahsediyodu. şirketlerle ilgili problemlerden bahsetmişti. farklı bi sound olduğundan bahsetmişti.. tam yine gelse ankaraya dediğim günlerde aldım haberi. nacizane çaldığım her notada o da var. peki bu kimin umrunda? benim.. ve yazmak istedim..