hesabın var mı? giriş yap

  • benimdir temmuz ayının başında covid testim pozitif çıktı 20 gün boyunca evde oda karantinasında sağlık memurunun eve getirdiği sıtma hastalığında kullanılan hapı 5 gün boyunca kullanarak hafif semptomlar eşliğinde geçirdim hafif ateş ve eklem ağrıları dışında herhangi bir semptom yaşamadım iştahsızlık yüksek ateş koku ve tat almama gibi belirtiler hiç olmadı beslenmeme önem verdim bağışıklığı kuvvetlendiren badem kırmızı biber avokado bal yumurta gibi besinleri her gün tükettim bol bol su içtim ve psikolojik olarak kendimi pozitif tutmak için çok fazla hastalığımla ilgili telefon görüşmelerinde bulunmadım onun yerine oda karantinasında kendimi dizi ve filmlere verdim özellikle sürükleyici diziler hastalığımı unutmamda çok yardımcı oldular evde sürekli camları açık tuttum diğer aile bireyleri etkilenmesin diye 20 gün boyunca plastik bardak tabak çatal kullandım yedikten sonra hepsini bir çöp torbasında biriktirip attım, çarşaf yastık kılıflarını sık sık değiştirdim vücudumu kırgın hissettiğim zamanlarda ayakta spor hareketleri yapmaya çalıştım nefes kontrol çalışmaları yaparak vücudumu ciğerlerimi dinlemeye çalıştım özellikle 5. günden sonra semptomlarda artış olduğunu bildiğim için en çok 5 ila 8. günler arasında stres yaşadım, acaba durumum ağırlasacak mı diye psikolojikmen kendimi olumsuz anlamda cok etkiledim ama hiçbir şey olmadı şanslıydım. ya çok yoğun almadım virüsü ya da bağışıklığım kuvvetliydi veyahut aldığım sıtma ilaci etkili oldu. bilemiyorum, maske gerçekten önemli hiçbir zaman ihmal etmeyin, maskenizi taktıktan sonra geriye sadece ellerinizi sık sık yıkamak ve ağız burun temasından kaçınmanız kalıyor çok zor değil bu önlemler.. maske takın ve ellerinizi temiz tutun.. bu kadar.

  • günün en güzel haberidir.

    --- spoiler ---

    taksilere arap turist kıyafetiyle denetim yapıldı, taksimetre açmayan şoför isyan etti: böyle tuzak kurulmaz, hakkımı helal etmiyorum
    --- kaynak ---

    652 lira ceza vermişler. miktar az ama yine de canlarını yakacaktır. bir de "bana tuzak kuruldu" diyorlar. sizin insanlara kurduğunuz tuzaklar ne olacak utanmazlar?

  • "cümbür cemaat gezip tozmalarda, en fazla 36 fotoğraf çekme/çektirme, o da bir kısmı önceden kullanılmadıysa tabi, hakkının olduğu kasvetli ve de sınırlı zamanlar" olacaktı. sığmadı.

    2 adet fotoğraf makinesi getirildiyse eğer, şanslı zamanlardı. kişi başına kaç poz hakkı düştüğü hesaplanır, mümkün mertebe o hesaba sadık kalınırdı. şımarıklık yapma hakkı, ortamın en küçüğüne verilirdi elbette. bazen en güvendiğin poz yanmış olur, kahrından geberirdin. zaten 34'ten sonrası çok sakattı. 36'nın patlamama ihtimali de çok zayıftı. bunlar tabi hep tecrübeyle sabitlik kazanıyordu. ergenliğin son dönemlerinde hangi noktalarda fotoğraf karesine dahil olacağın üzerine biraz üstatlaşmış olunurdu. kıymet bilmek denilen şey vardı.

    toplu fotoğraflarda maymunluk yapma ekolü de bu döneme rastlar. sırf o dönemden kalma fotoğrafları açığa çıktığı için bunalıma giren arkadaşlarım var. şu an gökhan güney falan dinliyorlar.

    bir de bunu video kaset dönemi vardır ki, dakikaları bölüştürmek ciddi bir matematik gerektirirdi. bununla ilgili bir örnek gelmedi aklıma.

    velhasıl güzel ve de çok hoş zamanlardı demeyi çok isterdim. ama sikim gibi zamanlardı. şimdi ne güzel, çek, beğenme, sil. ooh mis. kafan rahat. lanet olsun 36 poz'lu zamanlara. seni seviyorum 16 gb :)

  • fatma girik'in söz fatoda 'nın bir bölümünde, atatürk hava limanı'nın güvenliğini sınamak için uzun fıstıklı lokumların etrafına turuncu el işi kağıdı sararak sözde "dinamit lokumu" yapması...

    akabinde dinamit lokumlarını hava limanı güvenliğinden kontrole tabii tutulmadan geçirebildiği için sinirlenmesi... hava limanı güvenliğine 2 saat boyunca "ne biçim güvenlik bu, fatma girik de olsam kontrol edilmeliydim" diye bağırıp onları epey bir azarlaması...

    bölümün sonunda da el işi kağıtlarını açıp hava güveliğiyle beraber lokumları yemeleri...

  • teoman’ın yıllar önce, şöhret yolculuğu başlamadan reklam ajanslarına iş başvurusu için hazırladığı profesyonel özgeçmişi..
    ünlü rockçını asi ve aykırı karakterini yansıtan cv'nin sonunda "beni şimdi almazsanız sonra çok yanarsınız, eylemlerim sürecektir” yazıyor. *

    görsel

  • paradoks bir tuhaftir.

    ornegin, "şu anki" insan (dolayisiyla dünya) teknolojisi ile, degil samanyolunu kolonize etmek, gunes sisteminde içinde bir yerde kucuk bir koloni dahi kurulması imkansizdir. bugüne değin kurabildiğimiz tek dünya dışı koloni, uluslararası uzay istasyonu içinde yaşayan birkaç insandan ibaret. yine de sınırları zorlayalim desek, insanlarin bugunku teknolojileri ile samanyolu galaksisini kolonize etmeleri 4 milyar yildan çok daha uzun bir surec alir.

    elbette teknolojinin gelisecegin farzetmek gerekir. ornegin, insan (veya herhangi bir zeki tür) isik hizinin 10 katina kadar cikabilecek araclar uretti diyelim (isik hizi asilamaz ya, kulagi tersten gosterip bu sinirlamayi asacak bir yontem kesfetsinler. mesela bizim su an hayal edebildigimiz warp drive yahut wormhole teknolojisi) ve bu araclar yoluyla galaksiyi kesfe cikalim.

    en goz alici hedeflerden biri olan orion bulutsusu'na ulasmak, ışıktan 10 kat hızlı hareket ettiğinizde 150 yil surecek. dünyaya haber verme sureciyle birlikte düşünülmesi gerektiği için 300 yil. yani oraya gidecek koloni, en az 450 yil (150 yılda ulaştı, 150 yılda haber verdi, 150 yılda yardım geldi) hayatta kalabilmeyi garantileyecek altyapiya sahip olabilmeli. dahasi var ki, orion oldukca genis bir bulutsu ve onbinlerce yıldız iceriyor. bu yıldızların ve çevrelerindeki gezegen sistemlerinin keşfi ise, oraya gonderilecek koloninin altindan kalkabilecegi bir sey degil. tabi ki binlerce insan ve yuzlerce gemi gönderdiyseniz, birkaç binyıl içinde orayı tamamen kolonileştirmeleri mümkün...

    orion yakin bir hedefti. biraz daha uzaga, daha goz alici bir hedefe, m22 yildiz kumesine yonlenelim. buraya ulasim, ışık hızından 10 kat hızlı giden giden gemimizle 1000 yil suruyor. bu yildiz kumesi 7000 civarinda yildiz iceriyor. gezegen sistemlerini de isin icine katarsaniz, oraya ulasacak insanlarin ziyaret edip incelemesi ve yasama uygun olanlari kesfetmesi gereken 50 binden fazla gezegen var demektir.

    gidip görülebilecek daha yakin yerler var, ornegin m45 de denilen ülker takim yildizina sadece 2.5 yilda ulasabiliriz. burada ise gorece daha az yildiz bulunuyor, 100 civarinda. sanirim burayi kolonilestirmek daha kisa surebilir eger yeterli insan kaynagina sahipseniz.

    samanyolu'nun capi 80.000 isik yili kadar. bu, çok buyuk bir rakam. eger gunes cevresinde 10.000 isik yili capinda bir alan dusunurseniz, bu alandaki yıldız sayisi 15-25 milyar kadar olacaktir. bunca yıldızı ve bunlarin cevresindeki yüzlerce milyar gezegen sistemlerini kesfetmek, buralara kesif veya gozlem gezileri duzenlemek ise insanligin yüz milyonlarca yilini alacaktir. ki bu 10.000 isik yili capindaki alan, samanyolu galaksisinin kücük bir bolumunu olusturuyor. bu alani degil kolonilestirmek, sadece temel duzeyde bilgilerini iceren bir katalog olusturmak (şurası yaşam için uygun, burası değil, burada ise mümkün gibi) binlerce yil alacak bir surec.

    görülecegi uzere, sadece yakin cevremizi kesfetmeye calismak bile bize milyonlarca yil kaybettiriyor. kaldi ki, galaksiyi kolonize etmeye kalkismak, milyarlarca yilimizi aliyor.

    haa bi de galaksideki diger zeki canlilar nerede? neden bizi bulmadilar? yukaridaki aciklama yeterli olsa da, onlarca milyar yildizin cevresinde donen yuzlerce milyar gezegenden biri oldugumuzu bilmek yeterli sanirim. bu kadar soluk bir yildizin cevresindeki bir gezegeni kesfetmek, dahasinda, burada yasam oldugunu dusunmek, daha da ötesinde buradaki yasamin zeki varliklar icerdigini anlamak o kadar kolay bir sey degil. bizden cok daha ileri bir zeka formu icin bile bu cok zor.

    bakın bir örnek göstereyim. aşağıdaki linke tıklarsanız, samanyolu düzleminin çok küçük bir bölümünün fotografını göreceksiniz. sanki kumlu bir yüzeyin fotoğrafına baktığınızı sanacaksınız ama, o kum taneleri gibi görülen yüzeyin tamamı yıldızlardan oluşuyor. o üst üste binip birbirine karışmış olan; beyaz, sarı, turuncu, kırmızı, kahverengi noktaların her biri birer yıldız:
    http://www.robgendlerastropics.com/m11jmm.html
    işte çok "yıldız sistemi var, hem de çok fazla" derken bunu kastediyoruz.

    dunyanin zeki yasam formlarinca bulunmasi bu kadar zor iken, bazi bilim adamlari, dunya disi zeki canlilarla iletisime gecmek icin gonderdigimiz sinyallerin aslinda büyük bir tehlike olabilecegini de soyluyorlar. aslinda haksiz sayilmazlar, cunku dunya gibi karbon temelli yasam icin son derece uygun bir gezegen galakside cok fazla sayida bulunmuyor. yabanci varliklarin bariscil olabilecegini dusunmek biraz fazla iyimser bir yaklasim olur. cunku dunya, her yabanci irkin agzini sulandiracak kadar bulunmaz bir nimet. eski dunyanin, amerika kesfedildiginde bolgeyi kolonilestirmek icin ellerindeki ilkel silahlarla yerlilere karsi nasil bir katliama giristigini hatirlamak yeterli olur sanirim.

    bizden teknolojik olarak daha gelismis, yildizlar arasi yolculuk yapabilen varliklar, eger dünyayi kolonize etmek isterlerse, bizleri cekirdek citler gibi yok edebilirler. gelismis silah gucune sahip birkac gemi, sadece yorungesel bir bombardimanla insanligin buyuk bölümünü daha onlari gorme firsatimiz bile olmadan yok edebilir.

    bu arada gunes icin "soluk bir yildiz" dedim. bunu soyle aciklayabilirim; kafanizi yildizlarin muhtesem sekilde goruldugu bir yerde gokyuzune cevirdiginizi farzedin... gordugunuz tum yildizlar gunes'ten daha buyukler ve aralarinda gunes buyuklugunde (cok keskin gozler birkac tane gorebilir) veya daha kucuk bir yildiz yok. bunu biliyor muydunuz?

    2011 editi:
    "dunya gibi karbon temelli yasam icin son derece uygun bir gezegen galakside cok fazla sayida bulunmuyor" demiştim. fakat artık bunun böyle olmadığını biliyoruz. hemen her yıldızın çevresinde bir gezegen sistemi var ve bu sistemler içerisinde dünya benzeri şartlar sahip, güvenli yaşam kuşağında yer alan gezegen sayısının milyarlarca olduğu tahmin ediliyor. anlaşılacağı üzere, dünya öyle bulunmaz nimet falan değilmiş, benzerlerinden milyarlarca var.

  • arkadaşlar merhaba, konuyla ilgili söylenilen her şeyin bir şehir efsanesi olduğunu sanırdım. ancak bu yapılabiliyor. bankaların size dayattığı kendi yan kuruluşları olan ve kredi çekerken size dayattıkları fahiş miktardaki kredi hayat sigortasını (sigortasız seçenekleri de oluyor ancak faiz daha da yüksek oluyor) daha uygun fiyatlarla değiştirebiliyorsunuz. sigortasız da çekebilirsiniz tabi ki ama aslında çok ucuza yaptırabilirken bu riske girmenize, olası bir maluliyet ve ölüm sonrasında krediyi tek seferde kapatma garantisi varken, değmez.

    şu da çok önemli ki krediyi kullandığınız tarihten itibaren primin tamamını alabilmeniz için bir ayınız var. sonrasında kesintilere giriyor.

    diyeceksiniz ki uğraşılır mı? kendi çektiğim 100.000 tl'lik kredi üzerinden örnek vereyim.
    12 ay vade %2,29 faiz oranıyla çektiğim kredi için bankanın yan kuruluşu sigorta firması tarafından 1800,23tl prim kesildi. araştırdım ancak internetten kesin bir şey bulamamakla birlikte şansımı denemeye karar verdim.

    sigortacımı arayarak kredi hayat sigortası yaptırmak istediğimi söyledim ve benden kredi bilgilerini aldıktan sonra bilinen bir bankanın sigortasını kullandığım kredi için 324tl'ye yaptırdım. bakın 1476tl fark var. teminat aynı teminat!

    daha sonra banka ile görüşerek poliçelerinde yazan ikame poliçe kuralı gereği sigorta poliçemin değişikliğini talep ettim (genelde verdikleri adrese mail atıyorsunuz) ve gerekli koşulları (maluliyet ve ölüm teminatı) sağladıktan sonra değerlendirilmeye aldırdım.

    nasıl olsa kimse uğraşmaz edasıyla fahiş fiyatlarla sigortaya mecbur bırakan bankalara fırsat vermeyin.
    hakkınızı arayın.

    dokuz gün sonra bankanın cevabı; görsel

    sonuç olarak bir hizmeti veya ürünü daha ucuza kullanabiliyorken bankaların size fahiş fiyatlarla dayattığı sigortaları kabul etmeyin. alternatiflerini arayın, daha ucuza yaptırıp sizden aldıkları parayı geri alın.

    saygılar.

    poliçede yazan koşullar (genelde farklı da yazılabilir ama sonuç aynıdır) ;

    1.banka'nın kredi kullandırma koşullarından biri olan ve kredinin teminatı olarak kabul edilen katılım sertifikasını, başka bir sigorta şirketinden yaptırmak isterseniz, istenen teminatlar ile süre şartlarını sağlayan ve dain-i mürtehini banka olan katılım sertifikasının banka'ya ibraz edilmesi şartı aranır. aksi takdirde bankanın aracılık ettiği sigorta aynı koşullarda geçerli olmaya devam eder.

    1.1 değişiklik, kredinin başlangıç tarihinden itibaren 1 ay içinde yapılırsa, sigortanız, başlangıç tarihi esas alınarak iptal edilir ve ödenen primler ibraz tarihinden itibaren 5 iş günü içinde kesintisiz olarak hesabınıza iade edilir.

    1.2 talebinizi kredinin başlangıcından 1 aylık süre geçtikten sonra iletirseniz, iptal tarihi itibarıyla faydalanılan gün esası üzerinden prim iadesi yapılır. 1 yıldan uzun süreli sigorta için ayrılma (iştira) değeri ödenir. kredinin erken kapanması nedeniyle sigortanın iptal edilmesinde de bu madde uygulanır.

    üst edit: sözlük kalitesine yakışır bir başlık oluyor, herkes mükemmel bilgiler veriyor. çok teşekkürler.

    edit: aşağıya harika bilgiler geliyor. kabul etmeyen banka olursa yazarımızın dediği gibi şikayette bulunun ve paranızı geç de olsa alın.

    edit2: aynı şeyi teb bankası için de yaptım. kendileri hâlâ olumlu veya olumsuz geri dönüş yapmadılar ancak bekliyorum. yapmak zorundalar, aksi takdirde hakkımı bddk ve hakem heyetiyle arayacağım.

    edit3: teb'de iade etti. hakkınızı alın arkadaşlar.

    edit4: 12 ay altı kredilerde değişiklik yapılamıyor.

  • %50 joker hakkı yerine, seyirciye sorma joker hakkını kullansaydı, şimdi hiç bu kadar sorun yaşamayacaktı.

  • (bkz: tuz)
    harbi lan bunu hangi manyak denizden ya da kayadan elde edince tadına bakıp beğendi? hadi beğenmeyi bırak yediğim şeye biraz dökeyim dedi? ulan yediğim her şeyde biraz eksiklik var o da bu dedi? harbi merak ediyorum.
    rakı ve viski konusuna hiç girmiyorum.