hesabın var mı? giriş yap

  • konu: kulüp başkanı hakemi arar mı?

    sinan engin: arar kardeşim. ben bile aradım. hocam bizi ezdirme deplasmanda, güzel maç yönet vs.

    ahmet çakar: yemini billah ediyorum, ben bir kez aranmadım.

    sinan engin: hocam sen hakemlik yaparken cep telefonu mu vardı?

    ahmet çakar: mavi ekran

  • gurur duyulması gerek olay. fakat burda konuşulması gereken şey bu insanların neden çalışmalarını türkiye’de değil de yurtdışında sürdürdükleri/sürdürmek zorunda oldukları. bu da bizim utancımız olsun. hükümet utanacak değil ya.

  • (bkz: hahahahahahahahahaha)

    zafer turizm tek değil, çift yönlü sefer düzenliyormuş. hatta yolda vatandaşlık da ayarlıyormuş. zafertrolleri sahneye bekliyoruz :)

    tanım: süper komik olay.

    edit: tüh ya ümit hocamızın gözünden kaçmaması gerekirmiş. yakışmamış. ayıp olmuş. cık cık cık. ulan chp genel merkezinin çaycısının 7. göbek kuzeninin böyle bir şey yaptığı ortaya çıksa günlerce “mülteci sevicisi chp” diye konuşup başımızın etini yersiniz. şimdi “ümit hocamız dikkat etmeli” mi oldu? yazık kafanıza.

  • muhendis degil, sosyal bilimciymis. bir universitenin uluslararasi iliskiler ofisinde calismakta- muhtemelen haftada 3 yada 4 gun calisiyordur hollandali kadinlarin yuzde doksani gibi. youtube sayfasini kocasi hazirlamis, karisinin insaat videolarina karsilik kendisi de yemek videolari yapiyor.
    hollanda'da kendi insaat isini kendin yapabilmek neredeyse norm gibi bir sey. ustelik cok da zevk alarak, hobi gibi gorerek yapiyolar bunu ki en guzel tarafi bu bence. ınsanlar cok kucuk yaslardan buna maruz kaldiklari icin bu tur projelere girmekten korkmuyorlar. bilmedikleri yerlerde anne baba arkadas youtube'dan ogreniyorlar.
    eski bir is arkadasim temeli de dahil olmak uzere, koca bir villayi 5 senede kendi kendine yapmisti. haftada 4 gun calistigi isini de devam ettirerek. tabi ki kimi konularda yardim tutmustur, ama isin cogunu kendisi yapmis. 5 senenin sonunda ev bittiginde ilk defa bir pazar gunu yapacak isi olmadigi icin bombos gecirdigini soylemisti.
    ınsaatla bu derece ilgili bi hollandali kadini ilk defa goruyorum ama. burdaki kadin dergilerinde falan haberi yapilmis, demek ki hollandali kadinlar icin de istisna kendisi.
    benim boyle bi projeye girismesinden ziyade, o bahceden o kadar kum cikarken ve o insaaat muhtemelen haftalar surerken 3 cocukla o toz toprak icinde yasayabilmeyi becermis olmasi, cocuklarini da isin icine katarak o kiralik kepceyi vs kullanmalarina izin vermesi hosuma gitti.
    oyle antin kuntin titizliklere sahipti ki annelerim teyzelerim, butun buyuklerim oyle sonuc odakliydi ki, surecten zevk almayi ogrenemedik ben ve ailemdeki diger cocuklar. sifir tolerans, sert bir kontrolculuk ve dehset bir obsesiflikle yaklasiliyordu her seye. bu ciftin cocuklarinin, insaat icinde mangal yakabilip bira keyfi yapmaya da zaman ayirabilmeye tanik olmalari yetiskinlik hayatlari icin cok degerli ogretiler. belki de o yuzden tanidigim tum dutchlar tanidigim tum turklerden daha az melankolik, daha az stresli, daha az kaygili..

  • tatil dediğimiz olay kişiden kişiye değişen bir zevk olup neden milletin birbirini gömdüğünü anlamadığım eylem.

    ben belki bu yaşıma kadar bir sürü yer gezdim artık bütün gün yiyip içip denize girip yatmak istiyorum kime ne alüminyum?

    biri de demiş ki:

    “şu saatte şu olacak, bu olacak. kafama göre hareket etmedikçe o benim için tatil değildir.”

    eleman her şey dahil oteli nazi kampı falan sandı galiba. olm yine istersen dışarı çıkabiliyorsun la kimse seni zorla bir yerde tutmuyor.*