ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
mesut özil
-
cumhurbaşkanı erdoğan'ın, deprem bölgesinde asker yok diyenler için sarf ettiği "şerefsizsiniz" ve benzeri bir dolu hakaretini instagram hikayesinde paylaşmıştır.
30'undan sonra türk olmayı hatırladı, onu da yanlış hatırladı.
türk televizyon tarihinin en kaliteli dizisi
-
anadoludan kop gel düz git
ankarayı geç sağdan
bursanın biraz yukarısı
altunizadeden sonra köprünün hemen aşağısı
avrupa yakası
babamın otoritesini geç
annemin damat takıntısı
abimin şöhret sevdası
gençliği solla
kariyeri fulle
çayını da demle
son durak
avrupa yakası
avrupa yakası
avrupaaaa yakasııııııı
velhasıl;
(bkz: avrupa yakası)
başak burcu erkeği
-
titiz olup odaları dağınık olan bi acayip kişilerdir..*
ev kredisi borcu uğruna yıllarını ipotek etmek
-
akılla bir konuşmam oldu dün gece;
sana soracaklarım var, dedim;
sen ki her bilginin temelisin,
bana yol göstermelisin.
yaşamaktan bezdim, ne yapsam?
birkaç yıl daha katlan, dedi.
nedir; dedim bu yaşamak?
bir düş, dedi; birkaç görüntü.
evi barkı olmak nedir? dedim;
biraz keyfetmek için
yıllar yılı dert çekmek, dedi.
...
ömer hayyam
adamm taaa 1100 yıllarında olayı çözmüş, bizimkiler halen mal mülk peşinde...
fotokapana taş atan kadın
-
anadolu çomarının doğal ortamında, kendi kendine zararlı olabildiğinin ilk görsel kanıtıdır.
midnight in paris
-
zaman mekan algısını yok eden, masalsı bir woody allen filmi. sanatsal yönünü bilemem ancak şu nokta çok güzel:
film, hemen hepimizin ortak yanılgısı geçmişi idealleştirme, onu herkesin mutlu mesut yaşadığı bir zaman dilimi olarak görme durumuna da güzel bir açıdan bakıyor. çağdaşımız gil 30lu yılları, 1930ların adrianası yüzyılın başlarını, yüzyılın başındakiler rönesansı (doğru hatırlıyorsam) özlüyor, onu en iyi kabul ediyorlar. yani her çağ, kendinden öncekini idealleştiriyor, onu özlüyor.
çoğumuzdaki geçmiş zamanda yaşama arzusuyla aynı, o kadar da iyi olup olmadığını hiçbir zaman bilemeyeceğimiz zamanları özlüyoruz; tıpkı bizden öncekilerin yaptığı, bizden sonrakilerin de yapacağı gibi.
bu açıdan bakıldığında film, salt bir paris ve insanları hikayesi olmaktan çıkıp tüm insanların ortak hikayesi olma özelliği kazanıyor diyebiliriz sanırım.
ankara havaş'ı destekleme kampanyası
-
2 ay önce tekrardan seferlere başlayan ama halen zorbalıklarla karşılaşan firmaya destek olacağımız kampanyadır.
bilindiği üzere ankara'nın değerli belediye başkanı, esenboğa havaalanına ulaşım için kullanılan pazarı tek başına domine etmek için havaş firmasına yapmadığını bırakmadı.
sırf benim karşılaştığım bir kaç köpekçe oyun bile oynandı. (havaş aracına polis çevirmesi yaptırmak, müşterileri uçaklarına 15 dakika geç bıraktırmaya çalışmak vs..)
bunun yanında kendi sundukları belkoair tamamen dolmuş mantığında çalışmakta, kafalarına göre güzergah uydurmaktadırlar.
daha dün karşılaştığım olayda; şöföre soruyorum kızılaya uğruyor mu zamanım az ona göre hareket edeceğim diye, bilmiyorum vs.. diyor. amk 5 dakika sonra yola çıkacaksın senin güzergahın nasıl belli oluyor? sonra uğramaz diyor, sonra yolda telefon gelip kızılaya dönüyor ve ben kavga ediyorum bütün çalışanlarla. uçağa saliselerle yetişsem bile yaşadığım sinir harbi beni 2 sene yaşlandırıyor.
dönüşte bir baktım, kapıda o özlem duyduğum havaş aracı duruyor. abi dedim hayırdır; 2 ay önce başladık ama halen zorbalık yapıyorlar bize, istediğimiz güzergahtan gidemiyoruz, çevre yoldan gidiyoruz dedi. (40 dakikaymış bilginiz olsun.)
senin ağzını burnunu yerim diyerek havaşa atladım.
şer..sizlere 5 kuruş daha kaptıracağıma, bundan sonra her zaman havaşa bineceğim.
siz de 1 kuruşunuz bile bu yolda gitmesin diyorsanız;
ankara aştiden; yine yarım saatte bir; 154 no lu perondan.. (gelen otobüs peronu.. şer..sizler onda bile en köşe peronu vermiş adamlara)
esenboğa'da zaten kapı çıkışında. (kaldı ki bu belkoair çalışanları havaalanında müşterileri diğer tarafa çekmek için çığırtkanlık bile yapıyor. gülüyordu havaş çalışanları, şu kepazeliğe bak diye.)
tamam arakadaş rekabeti anlarım, fiyat avantajı ve kalite sağlar müşteriye. ama bu mafya vari yaklaşım, bu şerefsiz yaklaşıma destek olmayalım lütfen.
azıcık daha yürüyelim aştide 154 no lu perondan binelim.
tekrar ediyorum, havaalanı aşti arası 40 dakikadır havaşla. belkoair dolmuşu ile dün 1 saat 10 dakika sürdü
destkelerinizi beklerim.
başka bilgi olursa editlerim.
kullanabileceğim en düzgün dil buydu, kimse kusura bakmasın!
edit: ücret 8 tl'dir.
edit 2: aştiden kalkış saatleri çeyrek kala ve çeyrek geçe imiş.
deep edit: ulan yorumların bazıları cidden komik. hee amk bi siz biniyorsunuz 15 senedir uçağa. lan havaşın tekel olduğu zamanlarıda biliyoruz, herşey tıkır tıkırdı, evet pahalıydı ama hizmetinin karşılığının ederiydi. bunu şimdi çok net görür olduk.
deep edit 2: ulan belediye geldi belediye geldi fiyatlar acaip ucuzladı diyenler; belediye otobüsünden bahsedersen anlayacağım(55 tane durak olan, 40 dakikalık yolu 1 buçuk saatte ayakta gidebildiğin), ama amk belkoairi bunu 8 lira yaptı zaten, aradaki 2 lira için hayatını verenleri görüyorum. diyecek lafım yok lan size, size her şey reva amk, sürünün amk.
sağcıları solculardan ayıran en belirgin özellik
-
farklı ülkelerin sağcıları birbirlerinden nefret eder. farklı ülkelerin solcuları birbirlerini kardeş olarak görür.
ekşi itiraf
-
beni beğeneni ben beğenmiyorum, benim beğendiğim beni beğenmiyor. işin kötüsü bu sözler ismail yk şarkısında geçiyor ve sonuna kadar katılıyorum.
yoksa ben zurna mıyım he?
barda hatunla muhabbet açma klişeleri
-
kız: hadi size gidelim. adın ne bu arada?
erkek: ahmet.
kız: aa boşver vazgeçtim.
not: bora değilseniz asla gerisi gelmez.
sabri sarıoğlu
-
-son okuduğunuz kitap?
-dostoyevski'den şut ve feza.