hesabın var mı? giriş yap

  • amerika birleşik devletlerinde protestan-katolik çatışmaları sonucu protestanları destekleyen hükümetçe alınmış yasaklamalardır.

    yönetim alkolü yasaklayınca papazlar kliselerde ne içeceğiz demiş, hükümet üzüm suyu için demiştir.belirli bir süre sonra katolik kliselerinde alkol yasallaşmıştır. *yanlış bilmiyorsam protestan kliseleri o dönem misafirlere üzüm suyu içirmiş,katolikler bunu kabul etmeyince onlara alkol hakkı tanınmış.
    bazı papazların fırsat bilip alkol ticaretine girmesi ile sonuçlanmıştır.

    *ülkemizdeki sonucu için men-i müskirat kanunu.
    ayrıca bakınız #68482284

  • yahu ben vergisini ödedikten sonra elimde kalan paramla altın, döviz alacağım, sen de ondan bir daha vergi alacaksın, satarsam bir daha alacaksın. sonra adalet diyeceksin, din-iman diyeceksin. kulun hakkını yemektir bu.
    alım satım arasında kazanç varsa onun vergisini al, ona sözüm yok.
    yuh olsun.

    ekleme : resmi gazete bağlantısını da buraya bırakalım.

    düzeltme.: başlığın ilk entry'sinde verilen habertürk sayfasında aynen şu ifade geçiyordu.
    --- spoiler ---

    aynı amaçla kambiyo işlemlerindeki (döviz ve altın alım satımında) banka sigorta ve muamele vergisi (bsmv) oranı da binde 2’den yüzde 1’e artırıldı.

    --- spoiler ---
    yani burada alım satım yazması nedeniyle ben de entry'imde hem alırken hem satarken vergi alacaklar demiştim. bunu düzeltiyorum. şimdilik sadece alırken diyelim. şimdilik!

  • mecaz falan kullanıldığı yok arkadaşlar, bu insanlar gerçekten tiyatro yüzünden birbirine girdi ve boşandı.

    olayı bilmeyenler ve anımsamayanlar için özetleyeyim:

    levent kırca-oya başar tiyatrosu, oya başar yönetmenliğinde al birini vur ötekine oyununu sahneye koyuyordu. başrolünde levent kırca'nın oynadığı bu oyun, oya başar'ın ilk yönetmenlik denemesiydi (son oldu galiba).

    oyunda, adalet sisteminin çürümüşlüğü ve mahkemelerde görülen trajikomik davalar işleniyordu. meddahlık geleneğine ve kabareye selam çakmayı seven levent kırca, oyun sahnelenirken metne güncel eklemeler yapıyor, doğaçlama takılıyordu. yönetmen oya başar ise, bu eklemelerin trajikomik oyunun gülmece yönünün ağır basmasına neden olduğunu, dramatik ve eleştirel yönünü gölgelediğini düşünüyordu.

    bu iş ikisi arasında inada bindi. levent kırca "kabare böyle oynanır" diyerek doğaçlama güncel esprilere devam etti. oya başar ise oyunun ruhunun bozulmasını ve yönetmenliğine karışılmasını istemediğinden, madem öyle işte böyle diyerek, kapalı gişe oynayan oyunu kaldırdı, artık oynatmıyorum dedi.

    bunun üzerine araları açıldı. birlikte çektikleri televizyon programı olacak o kadar'ın çekimlerine oya başar gelmedi. levent kırca da "öyle mi? o zaman ben de eve gelmiyorum" dedi ve tiyatroda yatıp kalkmaya başladı. oya başar boşanma davası açtı. daha sonra arayı bulmak için hatırlı insanlar girdi devreye, araları tam düzelecekken yine oyun yüzünden bozuldu. levent kırca, bu konuda tiyatronun ve olacak o kadar'ın daimi kadrosundan fatma murat ve ebru kural'ı rollerini beğenmedikleri için laf taşımakla ve oya başar'ı kendisine karşı kışkırtmakla suçladı ve onları kadrodan attı. oya başar da arkadaşlarına yapılan bu muameleyi kabullenemedi ve yolları tümden ayırdılar.

    daha öncesinde levent kırca'nın girdiği tırışkadan açlık grevi falan var da onlara giremeyeceğim.

    özetin özeti: oya başar tiyatroda ilk yönetmenlik denemesinde, sahnede levent kırca'ya bir türlü söz geçiremedi. yönetmenliği ve otoritesi sayılmayınca, oyunu sahneden kaldırdı. dışarıdan anlaşıldığı kadarıyla naz yapıyordu. ama levent kırca bunu anlayamamış olsa gerek ki, evi terk etti. naza karşı naza çekti kendini. ikisi de gurur yaptılar ve bir oyun yüzünden pisi pisine boşandılar. şaka gibi ama gerçek. inatçı keçiler!

  • 8 ay önce 28 yaşındaki set işçisi hasan karatay'ın iş güvenliği olmadığı için sette gerçekleşen iş cinayetiyle hayatını kaybettiği dizidir. hasan set güvenliği olmadığı için öldü, sgk girişi bile yapılmamıştı. bareti başında olsa kurtulacaktı.

    katillere övgüler dizmeden önce hasan'ı hatırlayın.
    kader değil fıtrat değil, iş cinayeti.

  • komik bir anımı hatırlatan olay.
    bir yaz vakti tren ile seyahat ederken vagon arasında bira sigara haylazlık yapıyorduk. bir tinerci de gelip muhabbetimize katıldı. gır gır şamata derken bizim bi arkadaş açık kapıdan aşağıya doğru sarktı.
    tinerci: ''olm böyle gündüz vakti kafanız güzel salak salak hareketler yapıyorsunuz, allah muhafaza aşağı düşsen, ya da ne biliyim hızlı giderken kafanı şu tabelalardan birine vursan geberip gitsen hiç biriniz ailenize biz trende içip salak salak işler yapıyorduk demeyeceksiniz, sonra tinerci trenden aşağı adam attı diye gene biz haber olacağız..''

  • vallahi bir erkek evde geçireceği süreyi korkunç olarak nitelendirip, günün yorgunluğunu arabada oturarak atıyorsa,

    en kısa zamanda boşanmasını tavsiye edebilirim. bu hayat böyle geçmez.