ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
rte'nin de ışid'i amerika kurdu demesi
-
akp'yi kim kurdu ? keza kim bop eşbaşkanı yapılmıştı ?
kesinlikle kılışştaroğlu yaptırmıştır.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"gün gelecek, pelinsu diye bi babaanne ismi olacak.. işte biz o gün tükeneceğiz!"
the matrix
-
tanımadığı zenciden aldığı hapı ağzına atan genconun yaşadığı kafaları anlatan üçlemenin ilk filmi.
insanın zoruna giden şeyler
-
manitanın arkadaşı kafayı bulunca beni kastederek, "gönül bu ota da konar boka da işte önemli olan sizin anlaşabilmeniz tabi netçede. bak bu kadar güzel kızsın ama gittin buna aşık oldun" gibisinden bi konuşma yapmıştı bi keresinde, o günden beri evden çıkasım, insana karışasım gelmiyor.
hayır yani arkadaşım, hırsız mıyız, uğursuz muyuz? benim de gençken çok sevenim vardı lan köyde!!!!
nba stüdyo
-
tv8'in nba yayın haklarını satın alması ile birlikte tekrar canlanmasını umduğum efsane program. murat kosova yönetiminde kaan kural ve murat murathanoğlu'nun takımlar, maçlar, yıldız oyuncular ile ilgili eğlenceli yorumlarını dinlemek gerçekten çok iyiydi. cuma gününü olduğundan daha da güzel kılan, mutluluk verici anlardı. özellikle programın beyaz tahtada sunulan inenler ve çıkanlar bölümü oldukça keyifliydi.
sadece askerde karşılaşılan olaylar
-
aslında "askerde yaşanan yaran diyaloglar" başlığına yazılabilirdi aşağıdaki olay, ama yeni başlık açıp kirliliğe katkıda bulunmak istemedim.
askerde kısa dönemlere türlü türlü iş verilmekteydi. hatta bazı arkadaşların yaşadığı rotasyon baş döndürmekteydi. takip edemiyorduk; bu kadar kısa dönem askeri ne yapacaklarına karar veremeyen komutanlar, bizimle adeta oyun oynamaktaydı. aramızda en talihsiz hukuk mezunu arkadaşı, adaletli davranır diye önce yemekhaneye yemek dağıtmaya, sonra nöbet yazmak için görevlendirdiler.
hergün 70 kişinin nöbetini yazan arkadaş günlerini baskı altında geçirmekteydi; devamlı şunu bu saate yazma, bunu şunla yazma gibi türlü sorunla karşılaşıyordu. herkes şikayet ediyor; kimseye yaranamıyordu.
artık kafası iyice karışan avukat, bir kişiyi aynı saatte iki nöbet yerine yazmıştır. bunu gören eleman hemen başçavuşa koşar.
eleman: komutanım erdem hoca bana 2-4te iki yere nöbet yazmış.
komutan: başlarım lan nöbetinize! bıktım nöbetizden de sizden de. o erdeme söyle seni sikip çoğaltsın her iki yere de git.
eleman gelir erdem hocaya.. hepimiz oradayken şöyle bağırır:
erdem hocaaa! erdem hocaaa! ahmet başçavuş dedi ki; beni sikip çoğaltacakmışsın.
erdem hoca: ????
bizler: ??? puhahahaha
hala starbucks'larda sıra olması
-
starbucks lüks değil. tall boy bir filtre kahve ile sabahtan akşama kadar oturma imkanı sunuyor gençlere. üstelik bedava internet ve her masada priz imkanı ile. bu dediğini no name cafelerde yapamazsın. sıra olmasının tek sebebi bu.
ayrıca bir kahve içiliyor diye ülkedeki enflasyon gerçeğini yok saymak cebindeki telefonu çıkar diyen dayı kafası.
çanakkale belediye başkanı'nın 18 mart konuşması
-
+18 mart konuşması olmuş efendim. ağzına sağlık.
yaran diyaloglar
-
müşteri gelir,
m:merhaba
o:merhaba buyrun hosgeldiniz
m:selami akgün
o:aleykümselâm
m:!!!
m: adımı söylüyorum.
tüm şube -başlığa atfen söylüyorum- yarıldı. herkes masanın altında, ben de gülmek istiyorum ama yemiyor tabi adam kızgın bir boğa gibiydi
hayır gelip adını neden söylüyorsun. adın madem bu kadar ofsayt söyleme kardeşim. sonra da sinirlenmenin ne alemi var..
bu olayı test edebilirsiniz, birine selami akgün diye seslenin.