hesabın var mı? giriş yap

  • 42 yaşındaki nadide kısa’nın ölümünün tek nedeni mobbing olmasa da, her gün yaklaşık 12 saatini geçirdiği işyerinde yaşadıklarının büyük paya sahip olduğu kesindir.
    insanları bu kadar baskı ve uzun sürelerle çalıştırarak zaten kalan zamanındaki dinlenme, eğlenme hatta çocuğuyla vakit geçirme hakları ellerinden alınıyor.
    çalışanlar fiziksel ya da ruhsal hastalıklarla boğuşuyor.
    maalesef nadide kısa, yaşam hakkı elinden alınmış bir bankacı olarak konunun net örneğidir.

    http://www.paramedya.com/…dideyi-mobbing-mi-oldurdu

    “istanbul’da özel bir bankanın yüksek segmentli müşterilerine bakan nadide kısa, işten çıktıktan sonra evinde fenalaşarak hastaneye kaldırıldı. genç bankacının beyin kanaması geçirdiği anlaşıldı ve yoğun bakıma kaldırılırken hayatını kaybetti. üç çocuk annesi nadide kısa yaklaşık 15 yıllık bankacıydı. nadide kısa’nın ölümüne son günlerde uğradığı mobbingin neden olduğu iddia ediliyor.
    iddialara göre, nadide kısa’nın unvanı bir süre önce performans nedeniyle düşürüldü. bir alt unvan olan perakende bankacılık işlemleri yönetmeni yapıldı. 3 çocuk annesi genç bankacı işsiz kalmak korkusu ile itiraz etmeyip verilen göreve devam etti.
    gişeye verildi
    nadide kısa tecrübeli ve yılların bankacısı olmasına rağmen bankanın aldığı karar ile gişeye oturtturuldu ve hem gişe görevini yapması hem de hedeflerini tutturması istendi. burada satış konusunda başarılı olamaması gerek şube yöneticisinden gerekse bölge müdürlüğünden baskılar arttı. yine bir iddiaya göre, kısa’ya şube müdürü tarafından sık sık hakarete varan kızmalar oluyordu.
    cenazesi bugün kalkıyor
    geride 3 çocuğu öksüz bırakan nadide kısa’nın cenazesi bugün anadolu yakası’nda bulunan merdivenköy mezarlığı’nda toprağa verilecek.
    nadide kısa'nın çalıştığı bankanın örgütlü sendikasının nasıl bir açıklama yapacağı merakla bekleniyor.”

    edit: verilen ilanla yapı ve kredi bankası olduğu anlaşılan; ancak daha sonra kaldırılan ilan; http://www.hurriyetvefatilani.net/…gi-ilani-v_18766
    edit 2: sendika basisen‘in konuyla ilgili açıklaması henüz yok.
    edit 3: eski bankacı, yeni komedyen kaan sekban nadide kısa’nın eşi ile konuşmuş ve linkteki aklımın almadığı konuşmaları gerçekleştirmiş.
    https://instagram.com/p/bz9n2bbgwz5/

  • "eveyi ci vocce" dir dogrusu.

    hatta sözlerini de yazayim da tam olsun:

    eveyi ci vocce, eveyi ci vocce
    aya vocce yeri
    yulbin hilbe, yulbin stok be
    es muut a mut..!

    eveyi ci vocce, vigi tanis, aya vocce
    dada sana dada window, deri tokyu
    a ya vocce yeri

    aynen böyle... 20 senedir neden unutmadim, nasil bir bilincaltidir, ne ayaktir bilinmez.

    maykil sarkicisina minik dimaglari taciz ettigi gerekcesi ile dava bile acilabilir, aliskin nasilsa...

    edit: maykılımı ölüm almış, entry yetim kalmış. huzur içinde yat çocukluğumun son kalesi...

  • bu mantikla sucu allaha yuklemek de mumkun. fantastik bir ulkeyiz.

    --- spoiler ---
    sayın demirel’in 1991 yılında popülizm sonucu emekli yaşını 38’e kadar indirmesidir. o dönemde de ssk’nın genel müdürü kılıçdaroğlu’dur.kilicdaroglu'nu da yaratan allahtir.
    --- spoiler ---

    edit: taytsiz kral'in uyarisi ile, -de ayri.

  • bir kadının yürüyüşünde, oturuşunda, gülüşünde, bir mavi kumaşın üzerinde unutulmuş elinde, gamzesinde, ayak bileğinde, en anlamlı vesairesinde somutlanan ihtiraslı, tutkulu düşler; bir şekilde gerçeğin yatağına akamıyorsa, istediğiniz yönü bulamıyorsa, alevlenen isteklerinize odun atıyorsa cehennem zebanisi, alevin, kızıllığın, çoraklığın arasında ortaya çıkan çıkan burukluğun adıdır aşk acısı. acısı barizdir. çeken bilir. yani herkes bilir.. ya tarifi?

    belki hayatınız boyunca karşınıza çıkan en ilginç kadındır o.
    (ya da erkek.)
    diyelim yaşınız olmuş 30.
    ve karşınıza çıkan kadın, hayatınız boyunca gördüğünüz en orijinal kadın.
    tarzı var çünkü.
    güzellik, bedensel çekicilik bunun ötesinde.
    bir kadında en mühim olan tarzdır dostlarım.
    belki hiç ihtiyacınız yok tavsiyeme ama bunu dikkate alınız derim.
    yürüyüşlerinde vardır bir şeyler en basit. ya da onunlayken, ya da o kadar şanslı değilseniz onu düşlüyorken sanki görünmez bir paletten boyalar fışkırır rengarenk.. içinizde uykuya dalmış ne varsa uyandırır.
    ve siz tarzı olan bir kadına aşık olmuşsanız ve bir şekilde yüreğiniz sizden onu talep ediyorsa ve maalesef çeşitli nedenlerden ötürü bu isteğiniz sonuçsuz kalıyorsa nasıl yenilir ki şimdi bu aşk acısı?

    hayatınız boyunca, o dolu 30 yıl boyunca gördüğünüz en orijinal kadın o diyelim. ama maalesef işler istediğiniz gibi gitmiyor, bunu da ekleyelim. belki istemeden. şartlar gereği.

    bir 30 yıl beklemişsiniz böyle bir kadını görmek için.
    bir 30 yıl daha bekleme deliliği n'apar aklınızın sürülmekten yorulmuş, tarumar olmuş aşk tarlalarını?
    öyle ya, ancak 30 yılda bir çıkar böyle bir kadın karşınıza.
    istatistik belki kişisel, tıpkı acı gibi.
    maalesef mantıklı ve maalesef acımasız.

    geceler uzun, beyninizden kalbinize doğru müthiş bir şekilde devam ediyor acı hücum.
    nasıl diner bilmem. bilemem. doğru belki, zaman en makul merhem.
    sürelim kalbimize.

    dünya acımızla bize daha başka görünsün.
    her şey değişsin.
    3 senedir aşksız yaşadığınız ev bile başka gelsin size.
    başkaca ve cehennemvari.

    yapacak bir şey yok.
    oturup acınızı yoklamaktan başka.
    iyisi mi sırtınıza bir yastık koyup tanrının oyununu seyre koyulun.
    dudaklarınızda sigara, elinizde şarap, kulaklarınızda dost bir şarkıcının sesi..
    karantinaya alın kendinizi. caddelere çıkın ya da, kalabalığa karışın...
    detaylarla, deliliklerle ilgilenin.
    akıl hastanesini ziyaret edin misal.
    sahaflardan foto romanları bulup okuyun.
    bende var mesela, 17 haziran 1974 tarihli...
    adı: "güneş, deniz ve aşk"
    cağaloğlu tasvir sokakta basılmış.
    kapağı açtığınızda iç kapakta burç yorumları da yazıyor. oturup 1974 tarihli burç yorumlarını da okumak eğlenceli oluyor.
    "oğlak burcu.. gönül bağlarınız dengeye girecek bu hafta. sevdiğinizle aranızda tam bir anlaşma olacak. uzun zamandan beri almayı düşündüğünüz bir şeyi bu hafta alacaksınız."
    aman tanrım, ne kadar da ironik bir yorum...

    damlayan musluk, kanayan yara, boşa atan kalp, pıhtılaşan kan...
    bir gün unutacaksınız elbet, 4 yıl sonra bir gece misal, salı'yı çarşamba'ya bağlayan..

  • halı sahadaki ben. top bana gelmesin, top bir an önce benden çıksın, benden huzurlusu yok.

    beni nerede izledi bilmiyorum ama yanlış adamı rol model aldığı kesin.

  • aleyna tilki'nin başarısız olmuş ilk yurt dışına açılma denemesi.

    warner music group distribütörlüğünde yayınlanan şarkı, youtube'da sadece 10 milyon izlendi (onun da çoğu aleyna ne yapmış diyen meraklı türkler tarafından). spotify'da ise 3 milyon stream bile alamadı. aleyna ülke dışında istediği başarıyı yakalayamadığı gibi bu sefer ülke içinde de ses getiremedi. zaten abd ya da ingiltere listeleri gibi bir şey düşünmemiştik ancak kıta avrupası'nda ya da diğer müzik piyasalarında da hiç varlık gösteremedi.

    şarkının başarısız olmasının birçok nedeni var. çoğu kişi "türk işte, nasıl başarılı olsun?" diye düşünüyor ama bunu diyebilmemiz için aleyna tilki ve ekibinin teknik olarak her şeyi doğru yapmasına rağmen başarısız olması gerekirdi. oysa aleyna'nın yaptığı çok ciddi hatalar var.

    ilki ve en önemlisi şarkı seçimi. retrograde dua lipa, sarah hudson, diplo, king henry ve jr. blender tarafından yazılmış bir edm şarkısı. yabancı müzik listelerini şöyle bir karıştırırsanız urban/rap/r&b türleri etkisinde olduğunu, edm gibi dancepop şarkılarının biraz geri planda kaldığını görürsünüz. tür olarak çok da doğru bir şarkıyla gelmediler. aleyna ülke içinde bu edm sound'unu satmayı başardı ama edirne'den yukarısı için bu müzik türü bir süredir gündemden düştü.

    ikincisi, piyasaya açılmak için seçtiği ismin dua lipa olması, daha doğru bir ifadeyle onun yolundan gitmeye çalışması. dua lipa kendini ispatlamış köklü bir şarkıcı değil ki. hâlâ kendini kanıtlama yolunda adımlar atan popüler bir isim o kadar. ilk stüdyo albümünden bir şarkı hit olmuştu. ikinci albümü ise ilkine kıyasla daha fazla ses getirse de abd'de üçüncü sırada kalmış ve yıl sonu listelerinde ilk 50'ye girememiş bir albüm. üstelik bizim buralarda her ne kadar arnavut olmasıyla gündeme gelse de özünde ingiltere'de doğmuş ve baştan aşağı ingiliz biri. müzik endüstrilerini takip edenler bilir, ingiliz şarkıcılar kendi endüstrilerinden çok ciddi destek görürler. abd'deki gibi %100 serbest piyasa yoktur. açıkça kayrılırlar. bu da onlara abd'de olmasa bile avrupa çapında hatırı sayılır bir başarı getirir. yani dua lipa'nın sadece new rules'la popüler olduğunu, onun gibi bir edm şarkısıyla bu popülariteyi yakaladığını düşünüp aynısını yapmaya çalışmak çok da iyi bir fikir değil.

    ikinci nokta yine dua lipa. piyasaya hızlı giriş yapmak isteyenler hitmaker'lar dediğimiz prodüktörlerle çalışır ve radyo dostu pop şarkılarla piyasaya girerler. şarkı yazarlığı konusunda hiçbir tanınırlığı olmayan ve kendi şarkılarını yazmasıyla bilinmeyen birinden şarkı almak niye? madem kesenin ağzını açacaksınız, piyasanın önde gelen prodüktörleri dururken neden genç ve şarkı yazarlığıyla bilinmeyen bir isim? bunun doğal sonucu olarak şarkı ciddi anlamda çok kötü. çok ucuz bir şarkı.

    dahası, dua lipa bu şarkıyı kendi albümüne koymak yerine sağa sola veriyorsa "album reject" dediğimiz bir parçadır. yani reddedilmiş, artık bir şarkıdır. yurt dışına açılmak isteyen biri diğerlerinin artığıyla mı yola çıkmalı sizce?

    bir başka konu, aleyna tilki'nin kimlik karmaşası yaşaması. tarz olarak dua lipa olmak istemiş, stil olarak şarkıcı ava max'a benzemiş. masa başında oturup "kime benzetirsek yıldızı parlar" diye düşünüp bu iki ismi bulmuşlar ama hiçbirinin aklına kendisi olması gerektiği gelmemiş. şu tarzı twitter'da "çakma ava lipa" ya da "dua max" esprilerinden fazlasını getirmedi. sadece alay konusu olmasına yaradı.

    aleyna gerçekten orijinal bir tarzla ve kaliteli bir şarkıyla gelseydi, piyasanın günümüz popüler isimlerini takip etmek yerine kendi yolunu çizseydi ve başarısız olsaydı, o zaman derdik ki "batı müzik endüstrisine karşı türk kimliğiyle ancak bu kadar oluyor. başarısız olması normal" ama önce onun üzerine düşeni yapması lazım. kendisi ve ekibi baştan sona yanlış şekilde yurt dışına açılmayı denerse başarısız olmalarında da şaşıracak bir şey olmaz. yalnız şunu belirtmek gerekir. şarkının tek iyi yanı aleyna'nın aksanı. o işi çok iyi kotarmış.

    o değil de, günümüzdeki şartlar hadise'nin elinde olsaydı bugün bambaşka bir yerde olabilirdi. hani şu "türk olduğu için önü tıkalıydı" engeli var ya, işte tam anlamıyla hadise'yi anlatıyor. mükemmel bir şarkı ve mükemmel bir stil. üstelik aleyna'dan çok daha fazlası vardı, hadise kendi şarkılarının yazımına katkıda bulunuyordu. gelin görün ki piyasaya çıktığı dönem youtube daha yeni kurulmuştu. streaming platformları diye bir şey yoktu. politik doğruculuk kavramı bugünkü gibi değildi, şarkıcılara karşı daha anlayışlı yaklaşılmıyordu.

    eğer hadise bugünün şartlarında, bugünün youtube'u ve spotify'ında stir me up gibi bir şarkıyla gelseydi dünya çapında tanınan bir isim olması işten bile değildi. 15 yıllık stir me up'ın bugün bile gideri var. o kadar iyi bir şarkıydı.