ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kraliyet düğünü için ne dediler
-
- masrafa ortak olayım dedim, elimi cebime attırmadılar. allah damattan razı olsun.
kate middleton'ın babası
19 nisan 2015 cumhurbaşkanı konuşması
-
yıllar sonra siyaset okullarında görevi kötüye kullanım dersi olarak okutulması ve gösterilmesi gereken konuşma.
cumhurbaşkanı çıkmış "koalisyon olmasın haaa", "sakın haaa koalisyon kaos demek", "400 milletvekili istiyorum", "muhalefetin bir çakılı çivisi yok", "ssk'yı batıran adam biliyorsunuz" falan diyor.
yazık bu yüce makama kimler layık görülüyor.
kanada'ya ufo düşmesi
-
yemin ederim kanada'nın bir ordusunun olduğuna daha çok şaşırdım.
bir kanada ordusu varmış lan. ufo da neymiş.
sandra blokları
-
otoparkları marlon brandaları ile kaplıdır.
banyoles zencisi
-
aramaya inandım fakat sözlükte bulamadım. hatta internette türkçe bir kaynak da bulamadım. hikayeyi eurosport'ta katalonya bisiklet turu'nun takım zamana karşı etabını izlerken dinledim. anlatan sanırım inan özdemir idi. kendisine buradan teşekkür ederim. sadece bisiklet hakkında konuşmayıp yöre hakkında böyle şeyler anlatmalarını takdir ediyorum.
başlığı bu şekilde açmamın sebebi ise olayın ingilizce'de "negro of banyoles" şeklinde geçmesinden kaynaklanmakta. "zenci" kelimesini bir aşağılama sıfatı olarak kullanmadığımı belirtmek isterim.
19. yüzyılda ispanya'dan afrika'ya turistik amaçlarla giden insanlar bu seyahatlerini belgelemek, döndüklerinde çevrelerine göstermek ve kanıtlamak için, tabi biraz da övünmek için afrika'dan gelişlerinde içi doldurulmuş hayvan getiriyorlarmış. bunu tabi afrika'ya seyahate gidebilen zenginler yapıyorlarmış. içi doldurulmuş hayvan getirmek adeta bir moda, bir akım haline gelmiş. en sonunda bu çılgınlık öyle artmış ki birisi, san kabilesi ya da milletine ait, içi doldurulmuş 27 yaşında bir insan vücudu getirmiş. şaka gibi, ama değil. yazının devamında kendisinden san diye bahsedeceğim.
kimin getirdiğini, ne kadar süre nerede sakladığını bilemiyorum. sonra içi doldurulan san'ın bedeni 1916'da banyoles'un darder müzesi tarafından satın alınmış. uzunca bir süre 1991'e kadar orada sergilenmiş. bu tarihte, cambrils'de yaşayan haiti kökenli bir doktor olan alphonse arcelin, banyoles belediye başkanına, san'ın kalıntılarını sergilemeyi bırakmasını isteyen bir mektup yazmış. bu taleple birlikte olay basında yer almaya başlamış. san'ın botsvana'ya dönmesine yönelik ilk adım 1991 yılında unesco'nun o zamanki sekreteri, banyoles belediye başkanıyla yaptığı toplantıda atılmış. daha sonra, birleşmiş milletler genel sekreteri olan kofi annan konuya ilgi göstermiş ve banyoles belediye başkanıyla konuşmuş. san'ın bedeni 1997'de önce madrid'e gönderilip vücudun içine eklenen yapay maddeler çıkarılmış. daha sonra da memleketine -sanırım botswana'ya- gömülmek üzere gönderilmiş.
banyoles'deki darder müzesi halen san hakkındaki tartışmalara atıfta bulunmaktan kaçınmaktaymış. san'ın müzedeki tek kaydı, küçük bir plazma ekranında siyah beyaz görüntüler içeren sessiz bir video imiş.
https://en.wikipedia.org/wiki/negro_of_banyoles
konu hakkında daha fazla bilgi sahibi olursam editlerim.
(bkz: tarih /@lonelycowboy)
kilo vermek
-
bir haftadır diyetisyen kontrolünde diyetteyim ve bir haftadir açım her akşam 60 dakika yürüyorum yarın kontrole gidecegim ve eger bi degisiklik olmamişsa diyetisyeni vuracağım.
edit: 2 kilo vermişim diyetisyeni vuramadım öptüm arkadaşlar
volkswagen polo
-
atanamayan golf.
gri tema
-
dişlerini fırçalamayan adam dişi grisi bu. biz dişlerini fırçalamadan günde 3 paket sigara içen adam dişi grisi istiyoruz.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
dominos da ülkeye amerikan pizzası satalım diye gelip mangal ateşiydi, konya lezzetiydi, pastırmalı derken 2 aya pideciye dönecek.
sincan'da türbanla otobüse binmenin yasaklanması
-
ulan bi an mallaşıp ankara sincan sandım, ne kerizim be!
okurken ağlanan kitaplar
-
(bkz: the kite runner)
kitap okurken hiç salya sümük ağlamamıştım, bu kitabı okuyana kadar. filmi de çıkmıştı ama yürek acısı yapar diye korktuğum için izlemedim.
küçük prens'i okurken de ağlar gibi olmuştum ama o zaman bayaa küçüktüm.
martı da (bkz: jonathan livingston seagull) boğazımda düğümlenen hıçkırık olmuştu. şimdi okusam ne olur bilemem. dedim ya, küçüktüm.
(bkz: her okunduğunda hüngür hüngür ağlatan kitaplar)
metro turizm gençlik otobüsü slogan yarışması
-
"hızlı yaşa genç öl"
gezi parkı direnişinin fiyaskoyla sonuçlanması
-
ıstanbul'a son gittiğimde gezi parkı hala yerinde duruyordu. demek ki fiyasko falan yok ortada.