hesabın var mı? giriş yap

  • modernist romanda başkişiye verilen addır. yansıtmacı romanda başkişi kahraman olarak adlandırılırken modernist romanda böyle değildir. çünkü modernist romandaki figürün işlevi daha farklı boylamdadır. yansıtmacı romanda kahraman, dış gerçekliğe karşı bir mücadeleye girmiş ve bu mücadeleden kazanan olarak ayrılmıştır. ancak modernist romanda başkişi kendiyle mücadeleye girmiş, toplumuna yabancılaşmış, kimlik/kişilik bunalımına girmiş, bir "protagonist"tir. kazanmak yok hep kaybeden ve kaybetmekten hoşlanan bir figür.

  • 19 kardeşini gözünü kırpmadan idam ettirmesi ile bilinen bu padişahın babası üçüncü murad zamanında yapılan sünnet düğünü ise efsaneler arasındadır.

    bu sünnet düğünü 29 mayıs 1582 de başlamış, 24 temmuz 1582'de sona ererek tam 57 gün sürmüştür. binbir gece masallarını dahi gölgede bırakabilecek bir zenginlikte yapılmış, osmanlı'nın parası pulu etrafa saçılmıştır.

    bu sünnet düğününe dört bir kıtadan binlerce önemli misafir katılmış, verilen ve gönderilen hediyeler arasında vezir-i azam sinan paşa'dan üzerlerine mükellef eyerler vurulmuş 5 at, şehzadeye muhteşem elbiseler, 40 bin altın değerinde altınlar içinde inci gaşyeler vurulmuş 3 at.

    ikinci vezir siyavuş paşa'dan 20 bin altın kıymetinde muhtelif hediyeler.

    üçüncü vezir hadım mesih paşa'dan 4 at ile 15 bin altın kıymetinde çeşitli hediyeler.

    almanya imparator'undan 40 bin altın değerinde muhtelif hediyeler ve daha niceleri.

    düğün başladığında her gece insanlara 1000 ekmek verilmiş, 1000 tepsi pilav ve sığırlar koyunlar kesilerek halka dağıtılmıştır. sultanlarla beraber gelen şekerlemeler ise hakiki büyüklüğünde 9 fil 17 aslan bir o kadar pars, 22 at, 21 deve, 4 zürafa, 8 ördek, 25 şahin, 8 adet turna idi. bunların hepsi de halka dağıtıldı.

    şekerleme kervanı ile birlikte meydan çeşitli hayvanlar, maskaralar, taklitçilerle doldu. geceleri atılan fişekler istanbul göklerini gündüze çeviriyordu.

    haziranın sekizinde padişah tarafından tüm yeniçerilere, dokuzunda ise ulema sınıfına büyük ziyafetler verildi. hakiki şeklinden farksız harp oyunları ile halk çoşturuldu. dünya tarihinde emsali görülmemiş esnaf alayı geçidi yapıldı. hokkabazlar, canbazlar hünerlerini gösterdi. 14 haziran'da sipahilerin binicilik ve cirit oyunları seyredildi. nişan talimleri yapıldı.

    7 temmuz'da ise şehzade çok muhteşem bir merasimle cerrah mehmet paşa tarafından sünnet edildi. o gün halkın üzerine yüz binlerce liralık paralar saçıldı, at yarışları yapıldı.

    bu muhteşem düğün, gününden önce lale devri'ni insanlara yaşatmış, insanlar hayali bir mutlulukla karnaval gibi günler geçirmiştir. kültürel açıdan çok debdebeli geçen bu günler ise gerçekte osmanlı hazinesinin gün ve gün erimesiyle sonuçlanmıştır.

    avrupa'nın rönesansına kıyasla osmanlı'nın binbir gece masalları tarihin gerçekleri açısından oldukça sönük kalmıştır.

  • 20 yılını "askeri vesayet" eleştirisi ve sivil siyaset vurgusu ile geçiren siyasal islamcılar, bugün türkiye'ye askeri disiplin öğretiyor.

  • h: dr. house
    a: allison cameron

    a: beni neden işe aldın?
    h: çok güzel olduğun için.
    a: beni tavlamak için mi işe aldın?
    h: buna şaşırdığına inanamıyorum. ayrıca öyle demedim. seni güzel göründüğün için işe aldım. lobide duran bir sanat eseri gibi.
    a: sınıfımın en iyilerindendim.
    h: ama en iyisi değildin. neden bu kadar üzüldün? genetik zeka yerine genetik güzellik sayesinde işe alınmana mı?
    a: bulunduğum yere gelmek için çok çalıştım.
    h: çalışmana gerek yoktu. insanlar en az çabayla en yüksek kazancı sağlayacakları yolları seçerler. doğanın kanunudur. sen bunu reddettin. seni bu yüzden işe aldım. zengin bi adamla evlenebilir, modellik yapabilirdin. sadece görünmen insanların sana bir sürü şey vermesi için yeterli olurdu. ama sen böyle yapmadın. kıçını yırttın.

    (bkz: house m.d.)

  • en aptalcasi olmasa da en yenisi oldugu için paylasmak istiyorum bunu: dün gecenin geç ya da bu sabahin erken sayilabilecek bir saatinde yatmisken birden garip sesler duydugumu fark ettim. sanki kafamin içinde bir kadin çigliklar atiyordu. oldukça hafifti, fakat vardi iste, ordaydi. vücudumdan geliyordur filan diye ikna etmeye çalistim kendimi, fakat yok yani, beynimin içindeydi olay. feci korktum. tamam dedim, aha iste, psikoloji okuya okuya psikotik oldum, auditory hallucination derler buna, sizofreninin kadinlarda baslama yasidir tam da benim yaslarim, ailede de yoktu ama, ben gittim iste, geçmis olsun.
    dayanamadim o sekilde daha fazla yatmaya, kalktim. kalkarken bir seye takildim lakin: teybe taktigim kulakliga. megersem radyoyu açik birakmisim ve de yastigin altina girmis kulaklik; ses ordan geliyormus. korkunç derin bir rahatlama oldu dogrusu yasadigim. :-)

    bunun disinda aptalca olmanin ötesinde nerdeyse patolojik sayilacak bir dalginligi 95 senesinde, habitatta çalisirken ve yaklasik 40 saat uykusuzluktan sonra bir aksam yapmistim: arkadasimla telefonda konusuyordum.. ben normal normal anlatirken arkadasim birden tuhaf bir tavir içine girip, "lacrima, iyi misin sen, geleyim mi oraya" filan demeye basladi. "niye ki, ne oldu" dedim.. megersem bes dakika önce anlattigim bir olayi daha önce hiç anlatmamis gibi yeniden anlatmaya baslamisim. hiç farkinda degildim dogrusu. onda da korkmustum biraz, ama uykusuzluguma vermek istedim bunu, verdim.

  • öncelikle allah rahmet eylesin.

    ama ne kadar duayen gazeteci, ne kadar örnek gazeteciydi bilemem.
    zira 14 aralık 2004 g-mall yangını'nda yaptığı habercilik ile kendi kalitesini herkese ispatlamıştır.

    sinemada yangın çıkmış, insanlar içeride mahsur kalmış ve yoğun dumandan etkilenmişler.
    itfaiyeciler sinemada mahsur kalanları tahliye etmeye çalışırken rahmetli savaş abimiz olay yerine bir minibüs ile ulaşıyor ve ulaşır ulaşmaz minibüs içinden her yeri siyah boyalı olarak çıkıyor ve başlıyor kamera kaydetmeye...
    olaya şahit olan itfaiyeciler şaşkın zira adam minibüsün içinden çıkıp itfaiyecilere "içeride durum çok kötüydü tahliye neden gecikti" gibi sorular soruyor ve itfaiye amiri kendi işine bakmasını söyleyerek tersliyor abimizi.
    tabii rahmetli gidiyor bu sefer başka kimselere, içeriden çıkan insanlara, durum çok kötüydü ne hissediyorsun diye soruyor, birisi "aa savaş abi sen içerdemiydin ben görmedim" diyor.
    bunların hiçbiri yansımadı kameralara...
    ama yangın güvenliği ile ilgilenenler, itfaiyeciler kendisinin programını seyredince hemen anlıyorlar düzmeceyi...
    çünkü; sinemadaki yoğun dumana maruz kalmış herkesin ağız ve burun bölgeleri havadaki nem ile beraber nefes alıp verdikçe is yüzünden simsiyah olmuşken sadece savaş ay'ın ağız bölgesi bembeyaz ve yüzünün her yeri sıvama usulü simsiyahtı...

    bu olay ayyuka çıktı, savaş ay önce yalanladı, sonra itiraf etti.

    işte böyle bir haberciydi, olmadığı yerde varmış gibi davranarak insanlara düzmece şekilde haber ulaştıran...

  • çalışılmayan yazılıyı iptal ettirmek için polisi arayıp bomba ihbarı yapmak. okula polis, polis köpekleri ve bomba imha ekibinin gelmesi. yazılının ileri tarihe alınması.