ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
uzun süre sipariş alınmayınca mekanı terk etmek
-
her zaman yaptığım şey. çok cool bir hareket. arkamdan garsonlar ya utanç duyuyorlar ya da siklemiyorlar. bilmiyorum hiç geri dönüp bu hamlem karşısında garsonların duygu ve düşüncelerini sormadım.
bence siklemiyorlar.
türklere sorulan salak sorular
-
a : amerikalı
l : lae
internet uzerinden diyalog :
a : sizin orda elektrik var mı?
l : hayır ben bilgisayarımı balina yagına banarak calıstırıyorum
(bkz: ben bunu 1999da gordum)
parasına kesinlikle değen şeyler
-
açık öğretim fakültesidir. dönemlik verdiğin 205 tl harç ile aylık akbil'e 170 yerine 77 lira vererek aylık 93 lira kar ediyorsun. üstüne yine sinema biletiydi oydu buydu, telefonda öğrenci indirimleri falan derken bu karlar haddini aşıyor.
edit: ögrenci akbili artık 40 lira. bu kazanç yılda 2bin lirayı geçti.
edit2023: öğrenci akbili 140 tl - normal aylık ücreti 777 tl. buradan matematiği siz yapın. ben ise bu esnada 4. diplomamı alma yolundayım.
insanın kendini en çaresiz hissettiği anlar
-
ultrason odasında uzanmışsın. eşin ayağının dibinde. heyecan içinde ekrana bakıyorsunuz. doktor da çok umutlu. yüzü gülüyor. ve aleti karnına koyuyor. ekrana bakıyor. gözleriyle kısa bir arayış. birden yüzünde garip bir ifade. gözlerini kısarak bir kısa arayış daha. ve yutkunuyor. o yutkunmayı sen sanki ağır çekim izliyorsun. adem elması yavaşça aşağı iniyor, ardından daha da yavaş bir şekilde yukarı çıkıyor.
eşinin yüzüne bakıyorsun. daha geçen hafta yine bu odada, yine şu an durduğu yerde, yine bu ekrana bakarken, gözleri dolmuştu mutluluktan. daha önce hiç ağlarken görmemiştin onu. "işte bu o anlardan biri" demiştin. "hafızana kazı bu anı, bu yüzü. en ince ayrıntısına kadar anlatacaksın yıllar sonra. sakın unutma bu yüzü."
ama şimdi sadece endişe var gözlerinde. odada da bir ölüm sessizliği. kimse soru sormaya cesaret edemiyor. makinenin uğultusu. karanlık. sadece ekrandan doktorun ve eşinin yüzüne yansıyan ışık. hadi konuşun! biri bir şey söylesin! ya da hayır. susun. hiçbir şey söylemeyin. sessizlik devam etsin. makinenin uğultusu olsun sadece. kimse konuşmasa, zaman dursa burada. bu şekilde kalsak. biz sadece umutla ekrana baksak, kimse bir şey söylemese.
ama doktor ölüm sessizliğini bozuyor. "maalesef yine kürtaj."
ben o yüzü hala unutmadım. bir de doktorun yutkunduğu o anı. vücudumu yavaşça saran korku dalgasını. kollarımda ve bacaklarımda ılık ılık ilerleyişini. parmaklarımın buz kesişini. doktorun konuşmasını. o konuştukça benim boğulacak gibi olmamı. ve aklımdan geçenleri.
"bir sussa. bir sussa. tamam. her şeye tamam lanet olsun. ne yapacaksan yap. ama sus şimdi. bir çıksak şurdan. şu kapıya bir ulaşsak. aynı acı tekrar içimde inanamıyorum. ben aynı şeyleri mi yaşıcam şimdi tekrar? yarım saat öncesine dönebilsem. umut dolu. elim karnımda. konuştum ben onunla. defalarca. bu sefer farklıydı çünkü. çok hissettim bu sefer. haksızlık. bu nasıl bir tokat? yarım saat önce bu kadar mutluyken, şimdi.. korkuyorum demiştim bir arkadaşıma. kendimi çok kaptırmak istemiyorum. ama dayanamıyorum da. bu sefer farklı çünkü. çok hissediyorum bu sefer. sıranızı savdınız siz demişti. boş ver. keyfini çıkar bu güzel anların. bu güzel anlar. tarih oldu bir saniye içinde. yıllar sonra anlatılacak bir anı oldular. nasıl olur? daha yarım saat önce yaşıyordum ben bunu. bir çıksak şu odadan. bir sussa. nasıl haber vericez millete? ne kadar aptalım. dayanamadım herkese söyledim. aptal! şimdi telefonlar. aynısı ayşeye, fatmaya da oldu şimdi üç çocukları varlar.. aptal! dayanamadın! tutamadın çeneni! ama bu sefer farklıydı. çok hissediyordum bu sefer. bir çıksak şurdan. bir sussa. yer ayaklarımın altından kaydı dedikleri bu muymuş?"
edit: yeri ayaklarının altından kaydıran o günler tarih olur, bir de bakmışsın kucağında gülümsemene gülümseyerek karşılık veren minik bir yavru var. o zaman umut var, inadına umut var.
orta doğu neden en düşük kanser oranına sahip
-
islam ile alakası olmayan durumdur. yeterli tıbbı gereçler ve doktor olmadığı için teşhis yoktur. veri olarak teşhis yoksa hastalık da yoktur.
edit: yazım hatası
yaran facebook durum güncellemeleri
-
''dedeme -sana mahalleden suriye uyruklu bayan bakalım dedim, - acele etme hele ukrayna'da karışık dedi.''
not: aynı dedenin torunları değiliz.
bir bilgisayar oyununda yapılmış en zalimce şey
-
total war'da* avrupalı bir ülkeyi seçtim ve çok geçmeden tüm avrupayı ele geçirdim. vatikan da benim. papa kızgın. halk huzursuz. bu arada akdenizin çevresi de benim. tüm kardinaller benim topraklarımdan çıkıyor. hepsi kontrolümde. istediğimi papa olarak atayabiliyorum. ama papa olunca kendilerini birşey sanıp emirlerimi dinlemiyorlar tabi ki. duruma sinirlendim. tüm kardinalleri bir gemiye bindirip kudüse yolladım. aralarından birini papa seçip (eskisini de öldürttüm bu arada), şehri ona hediye ettim. nasıl da mutlu oldu. tabi etrafındaki yerleri de müslümanlara hediye edene kadar...
atatürk'ün ceddimiz balıktır biz maymunuz demesi
-
atamın, binlerce kitabı boşuna okumadığını, günümüz siyasileri ile bir tartışmaya girse hepsini bilgisi ile döveceğini gösteren sözleridir.
piyano sesini şikayete gelen komşu
-
rusyada kaldığım evde piyano vardı. sanki çalıyormuş gibi yapar mal mal oynardım. bi gün apartman sakinlerinden bi rus, sanırım üst kat olması lazım, "uygun fiyatlı kurslar var istersen git"demişti. bi daha çalmadım :-/
ideal anne ve babanın görevleri
-
çok çalışıp zengin olmak. valla ben razıydım, sevmeseler de olurdu lan, ben severdim kendi kendimi.