ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
sözlükçülerin yediği tarihi ayarlar
-
kisaltma kablosu : anne bi para ver de kız arkadaşıma hediye alayım.
anne: ha ne alıcan?
kisaltma kablosu: ya ver sen, gidicem bakıcam işte.
anne: oğlum yemezler. aynı taktiği anneannene ben uyguluyordum. söyle sen.
kisaltma kablosu : ayı var bir tane. beğendi, çok sevdi.
anne: onu biliyoruz
kisaltma kablosu: ...
madem mictian'ı rencide ettik, bir tane de kendimize çakalım.
27 temmuz 2017 istanbul yağmuru
-
galiba helak oluyoruz, çok heyecanlıyım.
pucca
-
dün gece trt haber'e yapmış olduğu canlı telefon bağlantısından;
-ailen kitap yazdığını biliyor mu? annen, baban?
-pucca: yok, onlar bilmiyo. sadece kardeşim biliyo.
-öyle mi, hala bilmiyorlar yani senin pucca olduğunu?
-pucca: yok hala bilmiyolar.
-peki kitabı biliyorlar mı, evde hiç konu oluyor mu?
-pucca: yok hiç konu olmuyo. zaten babamın böyle şeyleri seveceğini zannetmiyorum. "babam böyle çok nasıl diyim bilim teknik falan okuyan bi insan"
evet, bu kısa diyalogdan fark edeceğiniz üzre annesine çekmiş olmalı. babasına hürmetlerimi iletiyorum.
yaran fıkralar
-
çiftçi tavuklari için hiç yorulmayan bir horoz almak için pazara gider.
pazarci : istediginiz herseyi bu horoz yapar, diye azgin mi azgin bir horoz satar bizim çiftçiye. adam çiftlige döner ve horozu kümese koyar koymaz tüyler uçusur, gidaklama sesleri, feryat figan, çiftçi çok memnundur. ama horoz cok azgindir, sadece kumesi degil, çiflikteki hayvanlar, atlar, koyunlar, inekler vs. vs. adam memnundur ama bir yandan da endiselenir, horoz iki günde ölecek diye. horozu tutmaya çalisir ama nafile. neyse der eve girer.
ertesi gün bir bakar ki, horoz ayaklar havada, dili disarda kümesin önünde pestil vaziyette yatiyor ve hatta tepesinde bir akbaba uçusuyor.
çiftçi kendi kendine : ehh iste sana dedim geberecen diye, seklinde söylenir.
horoz, bir gözünü hafif açarak çiftçiye kisik sesle homurdanir;
-hissst! akbabayi kaçirican sus!
yurtta öldürülen öğrencinin babasının açıklamaları
-
din böyle bir şey işte.
ben ne ara 22 oldum hissi
-
14 sene önce yaşamadığım his. yeni nesil çok hisli.
ukraynalılar gelince de itiraz edecek misiniz
-
nagehan alçı, habertürk’te katıldığı canlı yayında “suriyeli göçmenlere yönelik nefret dilini adeta bir alışkanlık haline getirenler, bakalım ukraynalı göçmenler gelince de aynı şekilde itiraz edecekler mi?”demiş.
(bkz: kiev’den yola çıktılar kocanıza sahip çıkın)
bu kadından ne farkı var nagehan alçı’nın?
evet nagehan itiraz edeceğiz. eğer 20’li yaşlarında işsiz güçsüz, s*kini sallaya sallaya, milyonlarca, kayıtsız, kontrolsüz gelip orda burda kadınlara sarkıntılık ederlerse mesela itiraz edeceğiz.
devletin fakir halkından esirgediği sağlık hizmetlerinden, bedelsiz faydalanırlarsa mesela itiraz edeceğiz.
bankamatik kuyruklarında jöleli saçlarıyla devletin bağladığı maaşı yıllarca alırlarsa mesela itiraz edeceğiz.
belli şehirlere, illere, nahallelere yerleşip demografik yapıyı bozarlarsa mesela itiraz edeceğiz….
ayrıca merak etme gelmezler, çünkü avrupa’da serbest dolaşım hakları var.
link
annelerin bildiği yabancı artistler
-
(bkz: ceyar)
metre
-
fransız devrimi sonrası 1795‘de ortak bir uzunluk ölçüsü birimi seçilmesi için convention nationale, bugün kullanılan metrik sistemi uygulamaya koymuş.
-türkiye'de cumhuriyet devrimleri ile birlikte 1931 yılından itibaren metrik sistemi kullanılmakta-
saf platinden ilk metre prototipi yapılarak fransız ulusal arşivi'ne kaldırılmış, şehrin pek çok yerine de mermer metre taşı yerleştirilerek halkın “metre” ile tanışması sağlanmış. paris'in 16 farklı bölgesine bu taşlardan yerleştirilerek referans olarak kullanılmış. günümüze kadar sadece bir tanesi ulaşabilmiş.
-rue vaugirard caddesinde bir binanın duvarında-
ilk adımı atan kız
-
otobüse beraber bindik. taksime doğru gidiyoruz. ayakta ortadaki direğe tutunuyorduk. çok koşmuştum peşinden belli ettim hislerimi ama açılamadım. en azından ayıkken. geldi elimi tuttu. tutuş o tutuş.
hiç konuşmadık yüzümüzde bir gülümseme ile galata kulesine kadar yürümüşüz. bir banka oturduk. nasıl bir mutluluk bendeki. etraftaki binaların pencerelerine bakıyorum. mayıs ayı böyle baharın da serin mi sıcak mı belli değil havası. dünya gözümde kocaman bir yumak gibi. ben çeviriyorum o dönüyor.
o an hayatımın en güzel anı idi. çok sonra, o banka yolumuzu düşürüp evlenmek istediğimi söyledim; ağladık. pano'ya gidip sarhoş olduk. seneler geçti hala sarhoşum.