hesabın var mı? giriş yap

  • bugün metro durağından odtü içine ring yapan ego otobüs şoförüyle aramda geçen diyalog:

    şoför: kaçıncı sınıfsın bakayım sen?
    ben: master yapıyorum ben.
    şoför: ha sen bittin okeye dönüyorsun yani?
    ben:....

    yemin ederim prof olsam bu kadar güzel anlatamam master yapma eylemini. helal olsun yurdum insanına.

  • bildiri dağıtmak fikir ve ifade özgürlüğü kapsamında bir haktır. her ne sebeple olursa olsun engellenmesi doğru değildir. elinden bildiriyi alıp yırtma kısmı olmasa, karşı kaldırımda durup size katılmıyoruz denilerek eylem koyulsa demokratik, özgürlükçü bir hamle olur.

    şu haliyle elf gözlerim kınanması gereken bir durum görüyor.

    sokaklar hepimizin, beraber yaşayacağız, kimseyi eksiltmeyeceğiz.

    gezi neydi?
    gezi emekti, eşitlikti, özgürlüktü.

    onlar bize yaptı biz de onlara yapalım kafası çirkinliğin lacivert olanıdır. aynı boktur.
    bu süregelen hınç vicdanlıların göğüsünde kırılmazsa bin yıl daha kırılmaz. işinize gelmese bile hakkı hak edene teslim edeceksiniz.

    bunun başka yolu yok.

    baskıyla, sindirmeyle varılabilecek bir ütopya da yok.

    ya hep beraber, ya hiçbirimiz.
    kurtuluş yok tek başına.

  • pazartesi gibi bir günde, istanbul gibi bir şehirde, 18:00 gibi bir saatte taksim'de bir mekanda bulunabilen ve buna rağmen "çok çalıştım ya" diyebilecek kadar yüzsüz olan insanların katılacağı etkinlik.

  • tuvalete giderken hesabı ödemiş +10 yazıyor ama tek amacın o tatlım +10000 falan yazmalısın, gerisi gereksiz jestler senin için. değerli olsaydı anı yaşardın, böyle siksok şeylerle uğraşmazdın.

  • bugün açıklanan 2016 nisan tus klavuzuyla haberdar olduğumuz rezalet. çok değil daha 6 ay önce yapılan bir önceki sınav 100 lira iken pek sevgili kurumumuz 220 lira yapmışlar sınavı. neyin bedeli allahınızı severseniz bu aradaki 120 lira fark? her sınavda en az 5 tanesi hatalı çıkan sorularınızın mı? 2 ayda sonuç açıklayamamanızın mı? yanlış soruların iptali için açılan davaların paraları mı bunlar? neyin parasını bizlerden çıkarıyorsunuz? nerede görülmüş %120 zam yahu! sınav değil düpedüz soygun!

    edit: hiç sevmem bu edit olayını ancak doktor olup 220 lirayı fazla bulan insanların varlığını gösteren vs. vs. demiş bazı yazar arkadaşlar. şimdi ortada bir rezalet var ve bu rezalet maaştan tamamen bağımsız. konumuz doktor maaşı değil ama madem konu buraya gelmiş benim de söyleyeceklerim var o vakit. yeni mezun oldum ben. 1 yıldır intörn doktordum. pek bilmezsin intörn doktorluğu anlatayım. ayda en az 6-7 gecemi hastanede geçirdim; birçok kez 36 saat boyunca hastanede kaldığım oldu; acilde, serviste, yoğun bakımda, ameliyathanede, poliklinikte her yerdeydim. çocuğun hastalandığında ben bakıyordum, reçetesini yazan bendim, kafanı yardığında dikişini atan da bendim, öykün alınırken sekreterlik yaparak bilgisayara geçiren de bendim. herhangi bir sektörde çalışan herhangi bir insandan daha az çalışmıyordum. hastanede etrafımda benden yaşça küçük hemşireler, personeller, teknikerler vardı. her biri maaşlarını alırken ben 340 lira harçlığımı alıyordum. 2 aydır mezun, işsiz, gelirsiz, sadece tus çalışan bir doktorum. benim gibi yüzlercesi binlercesi var inan bana. 25 yaşındayım babamdan para istemeye utanıyorum. ve sen gelmiş burada bana neden 220 lirayı, %120 zammı çok bulduğumu soruyorsun öyle mi?

    edit 2: doktor olduğunu her yerde belirtme ihtiyacı! demiş bir yazar arkadaş. "tus"la ilgili bir konudan bahsederken benim ve başlıktaki diğer birçok yazar arkadaşın doktor olduğunu anlamasına sebebiyet verdiğimiz için ben şahsım adına bu naif, kırılgan arkadaştan özür diliyorum.

  • itü'den fahri doktora ünvanı almış, can dündar'a konuk olmuş. istanbul'a ilk gelişini anlatıyor:
    "cebimde iki buçuk liram vardı. kırşehir'den ankara'ya kadar da otobüs iki buçuk lira, ben istanbul'a gidiyorum. ankara'da otobüsten indim, çığırtkanın birine gittim dedim ki "ben istanbul'a gideceğim, param yok". elimde sazım var ya, "çal" dedi ben başladım çalmaya... sırası gelince çığırmaya gidiyor, geri geldiği zaman çal demesine gerek yok, alıştım çalıyorum. ne zaman vardıysam, ta gece yarısına kadar saz çaldım. en son otobüsün arkasında şöyle bir oyuk yer vardı beni oraya verdi, istanbul'a kadar ayakta geldim."

    - "neşet ertaş ayakta geldi istanbul'a, bugün de ayakta alkışlandı."

  • nam-ı diğer t-1000 veya w124

    bunlardan bir tanesi 1988 veya 89 yılında evimize girmiş yıllarca kullanımış, evin yaramaz çucuğunun * mutfakta çıkardığı yangından bir iki tuşunu kaybederek de olsa sağ olarak çıkmış, iki kere taşınma gördükten sonra nem manyağı bir yazlığa sürülmüş ve orada bir sülaleye hizmet etmiş sonra bir depoya atılıp yıllarca oarada çürümeye bırakılmış, sonra benim öğrenci evime terfi ederek teperek kulanılmış, sonra birbirinden hayırsız 3 nesil kiracının elinden geçmiştir ve halen tık demeden çalışmaktadır. ömrü boyunca bir kere çalışmayı reddetmiş ama sonra naz yapmadan tamir istemeden kariyerine geri dönmüştür.

    önümüzdeki bir asır bozulacağını sanmıyorum da. ölmeden birinin onu çöpe atacağını görürsem net döverim.