hesabın var mı? giriş yap

  • iki genç arkadaş uyuşturucu bulundurmak suçundan mahkemeye çıkarılırlar. yargıç hapis cezası vermez, onun yerine gidip diğer gençleri uyuşturucuya karşı uyarmalarını ister. bir ay sonra iki arkadaş yeniden yargıç karşısına çıkar ve yargıç durumlarının ne olduğunu sorar. birinci genç:

    "harika,100 kişiyi uyuşturucu kullanmaktan vazgeçirdim" der.
    "nasıl yaptın?"
    "tahtaya biri küçük biri büyük iki daire çizdim. sonra da dedim ki;büyük daire uyuşturucu kullanmadan önceki beyniniz, küçük daire uyuşturucu kullandıktan sonraki beyniniz."

    "aferin" der yargıç ve diğer gence döner.
    "ben 1000 kişiyi vazgeçirdim" der ikinci genç.
    "bravo,sen nasıl yaptın?"
    "tahtaya biri küçük biri büyük iki daire çizdim. sonra da dedim ki; küçük daire uyuşturucu yüzünden hapse girmeden önceki kıçınız, büyük daire de hapisten çıktıktan sonraki kıçınız."

  • olay hijyen konusu degil de, bu capta bir firmanin 21. yuzyilda otomasyona gecmemis olmasi beni sasirtiyor. nasil olurda manuel operasyon otomasyondan ucuza gelebilir inanilir gibi degil. tahminim sudur ki. bu uretilen urun satis adetleri cok dusuk olan bir urundur ya da yeni devreye alinan bir urun olabilir. bu nedenle otomatik paketleme hatti yatirimi yapmamis olabilirler. baska mantikli aciklamasi yok.

    edit: az once aklima gelmeyen diger bir ihtimal de bu urunu fason bir tedarikciye urettiriyor olma ihtimali. bence bu cok yuksek bir ihtimal. yani burasi dardanel'in kendi fabrikasi olmayabilir. biraz daha dikkatli bakinca hatta baliklari olceklendiren her hangi bir aparat yok. hattin basindaki iki kadin baliklari olcusuz bir sekilde pakete koyuyor. yan masadaki iki kadin ise her posedi tek tek tartip icine gerekirse balik ekliyor ya da paketten balik cikartiyor. hattin sonunda ise iki kadin pakedin icine iki tane sivi ekliyor. sanirim yag ve su. hattin basindaki ve sonundaki diger islemleri de eklersek ortalama bir hatta 10-12 kisi calisiyor ve dakika da cikan urun sayisi. ortalama 8-10 paket. full otomatik bir uretim hattindan dakika da 40-60 adet urun cok rahat cikar. hem kalite, hem de hijyen le ilgili sikintilar ortandan kalkar. ayrica personelle ilgili sikintilar da biter.

  • keşif, dolayısıyla keşfin getirdiği açıklama tamamen yaşamın kökeni ile ilgili.

    uzun yıllardır, arsenik tüketen veya arsenik içinde yaşayabilen canlılar olduğu biliniyordu. fakat bu canlıların konumuzla ilgisi yok, çünkü yeni keşfedilen canlı türü, bu arsenik içinde yaşayan canlılardan çok daha farklı.

    nasa'nın duyuru yapmak zorunluluğunu hissettiği bu canlı, arseniği yapı taşı olan dna'sına entegre etmiş durumda. yani arsenik bu canlının yapıtaşı.

    peki bunda garip olan ne?

    garip olan şu ki, bugüne kadar bildiğimiz bütün canlıların dna'sı karbon, hidrojen, azot, oksijen, fosfor ve sülfür'den oluşmaktaydı. dolayısıyla yaşamın var olabilmesi için gerek ve yeter şart olarak bu elementlere ihtiyaç olduğu düşünülüyordu. keşfedilen gfaj-1 namlı bakteri ise, dna'sında forfor yerine arsenik kullanıyor. bu da gösteriyor ki; hayatın yapı taşı olan dna'nın başka elementlerle oluşması da mümkün. başka bir deyişle, dünyada olduğundan çok daha farklı kimyasal yapılara sahip gezegenler üzerinde hayat oluşamaz diye bir kural artık yok.

    ortamda karbon mu yok? koy oradan silisyum'u, azot mu yok? flor olur o zaman, oksijen mi yok? at araya kalsiyumu... olay bu, dna veya benzeri yapılar türlü biçimlerde oluşabilir. dolayısıyla hayatın temel yapı taşları için bir sınır yoktur.

    ayrıca, dünya üzerinde keşfedilen diğer ekstremofil canlılarla birlikte düşündüğümüzde bu keşif iki şeye netlik kazandırıyor:

    1) evrim gerçektir. hayat, çok çeşitli kimya ve iklim yapılarında oluşabilir ya da buna adapte olabilir.
    2) dünya, hayatın oluşması için çok özel şartlara sahip eşsiz bir gezegen değildir.

    elbette dünya bizim türümüz için çok özel şartlara sahiptir ve bizler sadece dünya benzeri koşullar altında yaşayabiliriz fakat, hayatın varlığı sadece dünya gezegeni ve dünya gezegeninin sahip olduğu iklim ve kimyasal yapı üzerine değil, çok daha farklı yapılar üzerine inşa edilebilir.

    aynı zamanda iki geyik de bu keşifle beraber sonlanıyor:

    1) dünya güneşe birazcık daha yakın veya uzak olsaydı üzerinde hayat olmazdı
    2) hayatın varlığı için sıvı halde suya ihtiyaç vardır.

    peki, bilim adamları dizi senaristlerinin ve azıcık bilim ile ilgilenen herkesin söylediği; "başka türde yaşamlar da olabilir" şeklindeki görüşlerinden haberdar değiller miydi de yaşam için sadece dünya benzeri yerler üzerine araştırma yapıyorlardı?

    bilim adamları bunu elbette biliyorlar ve bu konu hakkında çalışmalar yapıyorlardı. fakat gfaj-1 keşfedilene kadar ellerinde bu konuda bir delil yoktu. bilirsiniz, bilim kesin bulgular üzerine hareket eder. bir kuşku veya öngörü üzerine; titan'a 300 milyon dolarlık bir araç gönderip hayat üzerine araştırma yapılmasını bekleyemezsiniz. fakat bilim adamları bunu da yaptılar, yani titan'a "temel" düzeyde de olsa bir sonda gönderdiler. ki bu çaba bile, bilim adamlarının farklı hayat şekilleri olabileceğine dair taşıdıkları özgüvenin bir sonucudur.

    neyse, artık dünya dışı yaşam arayışları, yıldızların "yaşam kuşağı" dediğimiz suyun sıvı halde bulunabileceği gezegenlerle sınırlı kalmayacak. yaşamın bir şekilde kimyasal tepkimelerin oluşabildiği her yerde karşımıza çıkabileceğini bileceğiz.

    ya da ufo'larla ilgili; "hocam şimdi onlar sülfür temelli canlılar, o yüzden dünya şartlarında yaşayamıyorlar, bunun için de öyle gelip bakıp gidiyorlar" diyebilme şansımız olacak...

  • sanki gelinler bu evlerde münferit takılıyormuş gibi döşenmiş. her yer pembe her yer kelebek her yer plastik çiçek. damat anasının evinde mi kalıyor? ona yönelik bir dekorasyon yok mu? gerçi belki damat da zevk alıyordur tüm bu olan bitenden, lila ve gülkurusundan, pierre cardin deri terliklerden.

  • enseyi alıyorum abi
    hı-hı...al
    yanları bırakayım mı abi?
    hı -hı bırak

    o yüzüme sürttüğü fırça ne? enseme sürdüğü tuhaf kokulu pudra. birilerinin kulağına vurduğu alevli çubuğu kim akıl etti?
    alex göndermeleri iyi oldu abi?
    ya tabii şimdi.
    valla ben bi şey demiyom dış güçler var.
    gibi. yani

    gözlerini kapat abi.
    kapandı.
    abi aç.
    anam içim geçmiş.
    ense nasıl olmuş abi?
    iyi.

    zira o sırada ben hiçbir şey bilmiyorum. cahil, itaatkar, ezik, konformist. "al şu usturayı ananı babanı kes" dese o an "ne oluyor lan?" diyemeyecek insanlar var. ben de onu diyemem belki ama üzülürüm çok.