hesabın var mı? giriş yap

  • daha bu hafta asker uğurlaması için göztepe (medical park önü)e5 trafiğini tam önümde durdurup halay çeken dallamalarla aynı kafadır.

    bunlar için durum böyledir. karşıdaki kişinin beğeneceği bir jest yapmak yerine "`bak senin için kaç kişinin hayatını zorlaştırıyorum`" mesajı vermektir. o kafa bundan anlar.

  • mustafa denizli ve selçuk inan'ın maç sonu hakem açıklamaları sonrası "galatasaray'ın hakemle ilgili eleştiri yapması için, hakemlik bir pozisyonu olması gerekiyor" dedi.

    net cevap bence.

  • akp milletvekili aydın ünal'ın beyanı.

    "diğer partilerde göremeyeceğiniz bir değişim sürecini yaşıyoruz. biz 21 ay boyunca hiçbir şeyi konuşmadık. sayın cumhurbaşkanı ile başbakan arasındaki meseleler konuşulmaz. aile içindeki mahrem konular ama çok kolay geçmiş bir süre değildi. bu sorunlar ortalığa dökülmeden çözüme kavuşuyor. sütliman bir süreç yaşamadık. sayın başbakanımız da ifade etti,

    sayın cumhurbaşkanımız "güçlü cumhurbaşkanı, güçlü başbakan" demişti. ama böyle olduğu zaman türkiye'nin iyi idare edilmediğini gördük. güçlü cumhurbaşkanı ve güçlü başbakanın iyi sonuçlar doğurmadığını gördük. ikisini itham etmek mümkün değil.

    cumhurbaşkanı ve başbakan ilişkileri hep sorunluydu. birbirlerini çok iyi tanıyan iki isim buna rağmen görüş ayrılıkları ortaya koydu. çok yumuşak bir geçiş gerçekleşti. bu süreç cumhurbaşkanımız tarafından yönetilmiş bir süreç değildir.

    bundan sonra gelecek başbakanın profili daha düşük olacak.

    fiili olarak oluşan durum bundan sonra da devam edecek. türkiye açısından daha sağlıklı olacak."

    "aramızdan tam biatçı, kişiliksiz ve karaktersiz bir arkadaşı başbakan olarak göreve getireceğiz" demiş kısaca.

    (bkz: yakışır)

  • podcastleri spotify'da nasıl yayınlayacağını merak edenler, ben şuradan öğrendim. siz de öğrenebilirsiniz.

    bu entryde podcastin tanımı, mikrofon seçimi, program seçimi gibi konular ele alınmaktadır. normalde blog sitemde yayınladım fakat burada da olması gerektiğini düşündüm. yayın yapacak arkadaşlara faydalı olması dileğiyle.

    2020 yılının nisan ayından itibaren podcast yapmaya başladım ve ilk podcastimin konusu da ''podcast nedir?'' oldu. dünyada çok yeni olmasa da türkiye'de podcast yayıncılığının yeni yeni gelişmeye başladığını söyleyebilirim. benim amacım bakir sayılabilecek olan bu mecrada önlerden yerimi almak değil de dünyaya bir şekilde düşüncelerimi duyurmak olmuştu. hoş, bütün dünya dinlemiyor ama yine de hatrı sayılır bir dinleyici kitlesi oluşmaya başladı ve bu kitlenin kalitesinden de çok memnunum. o yüzden yakın bir arkadaşımın da söylediği gibi bir milyon tane anlamayan dinleyeceğine bin tane anlayan insan dinlesin benim için çok daha iyi.

    zaten türkiye'de entelektüel diyebileceğimiz kişi sayısı çok az. sorgulayabilen, anlatılan her şeye hemen inanmayan, fikir zincirleri kurabilen, okuyan, anlamaya çalışan ve en önemlisi dinleyebilen insan sayısı çok çok az. zaten ülkemiz insanlarının en büyük iletişim problemlerinden birisi de dinlemek iken ''dinlenebilir içerik'' üretmek de girişimci kafasıyla düşündüğümüzde büyük risk fakat benim youtube ve podcast yayınlarımda maddi kaygılarım olmadığı için bunu dert etmiyorum. şimdilik umudum var diyelim...

    gelelim podcast konusuna. ben okumak değil de direkt dinlemek istiyorum diyenler için podcast nedir sorusunun cevabı olan şu videoyu da ekleyelim. bunun ses kaydı boya bm-1 yaka mikrofonu ile alınmıştı. daha sonra mikrofonu değiştirdim idare edin.

    okumaya devam edenler için ''pod'' sözcüğü küçük kapsül anlamına geliyor ve direkt bildiğimiz ipod kelimesinden türetiliyor. cast ise ''broadcast (yayın)'' sözcüğünden geliyor. zaten podcastler ilk defa ipod için geliştiriliyor ama şu anda çoğu mecrada dinlenebiliyor ve artık ipod bile kalmadı diyebiliriz.

    konuya wikipedia'daki podcasting tanımıyla devam edecek olursak orada da şöyle yazıyor.

    ''podcasting, çoğunlukla dizi halindeki dijital medya ürünlerinin (radyo programları, videolar vs.) internet üzerinden -genellikle feed (bildirim) yoluyla- bilgisayar ve taşınabilir cihazlara (cep telefonu, tablet vs.) indirilebilecek şekilde yayınlanması. bu şekilde indirilmiş dosyalara ise podcast denir.''

    feed yoluyla derken rss diye bildiğimiz kavram karşımıza çıkıyor. bu yüzden rss'yi de tanımlamamız lazım diye düşünüyorum. rss dediğimiz şey kısaca web sayfası bildirimcisidir. yani podcastler üzerinden anlatacak olursak siz spreaker.com sitesine podcast yüklersiniz ve oradaki rss linkini de spotify'a bağlarsanız, spreaker'a her podcast yüklediğinizde spotify'a bildirim gidecek ve podcastiniz orada yayınlanacaktır. böylece son kullanıcı yeni eklenen içeriği rss sayesinde takip edebilecektir. rss konusuyla ilgili daha fazla bilgi almak isteyen okuyucular farklı kaynakları araştırabilirler.

    gelelim podcastin nasıl yapılacağına. öncelikle ben şu anda blue yeti blackout usb mikrofon ile kayıtlarımı alıyorum. kayıt arayüzü olarak audacity adlı programı kullanıyorum ve gerekli düzenlemeleri orada yapıyorum. rss için kullandığım site spreaker ve podcastleri youtube, spotify, deezer, google podcasts, apple podcasts gibi platformlarda paylaşıyorum.

    fakat en başta böyle başlamadım. yukarıda paylaştığım ''podcast nedir?'' adlı videodaki kayıt boya bm-1 yaka mikrofonuyla alınmış bir kayıttı mesela. ama onu da satın almanıza gerek yok en başta.

    eğer podcast kaydetmeyi düşünüyorsanız ve bu olayı uzun yıllar boyunca sürdürmeye de karar verdiyseniz öncelikle podcast konularınızı belirleyin veya konuları nasıl belirleyeceğinizi belirleyin. bir uzmanlık alanınız var ve o konuda insanlarla bir şeyler paylaşmak istiyorum diyebilirsiniz, gündemle ilgili düşüncelerimi söylemek istiyorum diyebilirsiniz veya ortaya konuşmak istiyorum aklıma geldiği gibi de düşünebilirsiniz. ama bu aşamayı kesinlikle atlamayın.

    ikinci aşamada mikrofon seçimi var ve bunun için birkaç tane seçenek var. benim ilk önerim telefonunuzun mikrofonunu kullanmanız. sessiz bir ortam bulup indirdiğiniz bir ses kaydedici uygulamayla ilk kayıtlarınızı yapabilirsiniz. bu kayıtları da dinleyip yayınlama kararı alabilirsiniz. fakat biraz daha profesyonel bir iş yapmak istiyorum diyorsanız okumaya devam edin.

    mikrofonla ilgili bir sonraki önerim de bir yaka mikrofonu almanız olabilir. şu anda 100 tl ve üzeri fiyatlara değişik kalitelerde yaka mikrofonları var ve o mikrofonların testlerini de youtube üzerinden izleyebilirsiniz. fakat bu testlerin sessiz ortamlarda yapılmış olduğundan emin olmaya çalışın. fakat biraz daha profesyonel bir iş yapmak istiyorum diyorsanız okumaya yine devam edin.

    gelelim biraz daha iyi mikrofon önerilerine. hem mikrofon hem de ses karı olarak kullanılabilen cihazlar var. zoom firmasına ait ses kayıt cihazları bunlar ve zoom h4n ve zoom h6n adlı iki tane önerim olabilir bu konuda. fiyatları dolara bağlı olduğu için durumunuza göre biraz can yakabilir ama özellikle zoom h6n ses kaydıyla ilgili tüm sıkıntılarınızı çözecektir. bununla ilgili de testler yine youtube'da mevcut. aramaya inanın. neyse bir tane inceleme videosu paylaşayım.

    bazı podcasterlar da zoom h4n ile birlikte bir shotgun mikrofon alıp kayıtlarını o şekilde yapıyorlar. hem sesli kitap kaydetmek için hem de podcast kaydetmek için en iyi seçeneklerden biri de bu fakat yine fiyatları sizi biraz üzebilir. eğer dışarıda kayıt alacağım, kısa filmler veya röportaj videoları da yapacağım diyorsanız bence şu an en iyi seçenek bu. o konuda shotgun mikrofon önerim de zoom h4n veya zoom h6n ile birlikte rode ntg-1 adlı mikrofon.

    eğer ben sabit bir yerde oturup bilgisayarla, tabletle veya telefonla kayıt alacağım diyorsanız içinde ses kartı olan usb'li bir condanser mikrofon alabilirsiniz. bu konuda da birkaç tane tavsiyem olacak elbette ama bu mikrofonları alırken sesinizin tonunu bilerek satın alın derim. çünkü bazı mikrofonlar tiz seslerde başarılı iken bazıları da pes seslerde başarılı. bazıları da neredeyse hepsinde başarılı. usb mikrofon önermemin sebebi ise ses kartıyla uğraşmayacak olmanız ve taşınabilirlik. evet bir zoom h6n ses kayıt cihazına göre daha az taşınabilir olacak, yanınızda bilgisayarınızı da taşımanız gerekecek ama yine de fazladan bir aletle uğraşmamak adına iyi diyebiliriz buna.

    usb mikrofon önerilerime gelince, aşağıdaki linklere tıklayarak test videolarını da görebilirsiniz:

    audio technica at2020 usbi

    rode nt-usb

    rode nt-usb mini

    rode podcaster - usb mikrofon

    mxl usb 008 (barış özcan'ın kullandığı mikrofon)

    blue yeti usb blackout edition (emre yücelen'in kullandığı mikrofon)

    blue yeti nano usb

    bunların dışında alınabilecek başka usb mikrofonlar da var ama sanırım bu kadarı yeterli olacaktır. dileyenler başka markalara da bakabilir.

    yine condanser mikrofonlar (48 volt phantom power ihtiyacı duyan) ile kayıt almak isteyenler olursa ses kartıyla birlikte almaları gerekir. bununla ilgili öneriler de vermek isterdim fakat o biraz daha home stüdyolar için gerekli olur diye düşünüyor ve podcast kayıtlarının konusu olarak görmüyorum.

    başta söylediğim gibi ben de emre yücelen gibi blue yeti blackout usb mikrofon ile kayıt alıyorum ve merak eden arkadaşlar satranç serüvenimi anlattığım şu podcaste bakabilirler. aynı zamanda kaydedilen sesleri dinlemek için mikrofonun üzerinde bir kulaklık girişi de var ki bu da çok önemli bir özellik.

    eğer sesi ne ile kaydedeceğimize karar verdiysek kayıt aşamasına geçebiliriz.

    ben sesleri audacity adlı ücretsiz ve açık kaynak kodlu programda kaydediyorum. bu programın hem ücretsiz olması hem de türkçe olması en sevdiğim iki özelliği. usb mikrofonu bilgisayara bağladığımda basit bir şekilde mikrofonu tanıyor ve mikrofon üzerindeki gerekli ayarları yaptıktan sonra tüm kaydı rahatça alabiliyorum.

    audacity dışındaki alternatiflere bakacak olursak mixcraft, adobe audition, cubase gibi yazılımlarda da ses kaydı ve gerekli diğer düzenlemeleri yapabiliriz. ben os podcast adlı seride kendi sesimin altına lo-fi tarzı müzikler de eklediğim için audacity yetersiz kalıyor ve mixcraft programını kullanıyorum. os podcast serisinde henüz bir tane video var ama şuradan bakabilirsiniz.

    eğer mikrofon ve ses kaydı meselesi de tamamlandıysa bir sonraki aşama olan podcastimizi yayınlama aşamasına geçebiliriz. ben öncelikle bu podcastleri bir video haline getiriyorum ve bunun için de ücretli bir yazılım olan movavi video editor plus adlı programı kullanıyorum. video haline getirdiğim podcastleri de ilk olarak youtube'da yayınlıyorum. fakat iş mp3 dosyalarını spotify, deezer, apple podcasts gibi mecralarda yayınlamak olunca işler biraz değişiyor.

    açıkçası ben genç bir kardeşimizin videosu ile öğrendim spotify'da podcast yayınlama işini. o yüzden burada uzun uzun anlatmayacağım. şu videoyu takip ederseniz siz de yapabilirsiniz.

    sonrasında spreaker hesabınızda dashboard sekmesine tıklayıp podcastinizi açtığınızda sol tarafta ''distribution'' adlı bir bölüm göreceksiniz. oradan diğer podcast mecralarında yayınlamak için gerekli olan her şeyi göreceksiniz.

    bu arada podcastiniz için bir görsel belirlemeyi de unutmayın. ben bunun için [canva.com canva.com] sitesinden faydalandım. dileyenler photoshop'tan yararlanabilir veya [bionluk.com bionluk.com] sitesinden bir profesyonelle çalışabilirler.

    şöyle bir bakalım unuttuğumuz bir konu var mı?

    podcastin tanımı +
    mikrofon seçimi +
    program seçimi +
    podcasti yayınlamak +
    kendi reklamını yapmak +

    her şey tamam gibi gözüküyor.

  • 2012, oscar ödülleri için favorilerin konuşulduğu şu ara aklıma bu büyük başyapıt geldi;
    aldığı tek ödül, 1968'de clint eastwood'un performansıyla, laural awards'tan aldığı 2.lik.
    sergio leone'nin hiç umrunda olduğunu zannetmiyorum. belki de bu kadar lobinin, propagandanın, entrikanın döndüğü bir ortamın ödülünü almamış olmaktan ötürü bilinmez, kıvanç da duymuştur.

    --- spoiler ---

    - filmin fragmanında iyi kötü çirkin isminde bir karışıklık var. çirkin rolü lee van cleef'te, kötü rolü ise eli wallach'te gözüküyor, sonradan fragmanını izleyince ben de şaşırmıştım ama bunun sebebi filmin italyancadan ingilizceye iyi kötü çirkin diye değil; iyi, çirkin, kötü diye çevrilmiş olmasıymış.
    - sergio leone ve eli wallach çekimde, fransızca konuşarak anlaşabilmiş.
    - blondie, tuco ve angel eyes'ın peşinde olduğu para mart 2010 itibariyle $10,975,715.94 değerinde bir mebla. zira film 1862'de geçiyor ve bir ons altının ederi 20.672 amerikan doları.
    - sergio leone, çirkin rolü için bir diğer dev isim gian maria volonte [el indio]'yu düşünmüş en başta.
    - ecstasy of gold sahnesindeki köpek, eli wallach'tan habersiz salınmış, tepkisi zaten görülebiliyor.
    - clint eastwood blondie'yi oynadığı tüm rollerde giydiği poncho'sunu ne temizlemiş ne de yıkamış.
    - tuco'nun silahçıya girdiği sahne tamamen doğaçlama, eli wallach, silahlarla haşır neşir birisi olduğu için o sahnede senaryoya bağlı kalınmamış.
    - blondie'nin kullandığı silah colt 1851 ve tüfek, tuco'nun kullandığı blondie'nin bir benzeri [colt 1851 navy cartridge conversion revolver], the angel eyes'ınki ise şuymuş. - ki bu silahların bazılarının iç savaş'tan sonra [1862] kullanılmış olması zaten hata olarak ortaya çıkmış sonradan.
    - eli wallach, filmin çekimlerinde, altınların çantadan, kürekle vurulunca kolayca açılması için kullanılan bir şişe asidi kafaya dikerek içmiş ve zehirlenmiş farkında olmadan.
    - filmin ilk 10 dakika 30 saniye'si diyalogsuz.
    - köprüyü havaya uçurma sahnesinde büyük olay olmuş: sergio leone köprünün havaya uçurulma işinin başlaması için "tamam" emrini veriyor walkie talkie'yle ekibe ama diğer ekipten biri de telsiz kanalına girip tamam devam diyince, yüzbaşı, tamam sinyalini alıyor ve köprüyü havaya uçuruyor; ama yanlış sinyal, orada ne kamera var ne de başka bir şey. buna sebep olan ekip amiri, hemen arabaya atlayıp kaçıyor, leone'nin moral yerlerde, adamı kovuyor. daha sonra yüzbaşı gelip askerler köprüyü tekrar tamir etsin, tekrar uçurururuz diyor leone'ye, ama bir şartla, kovduğu adamı geri aldırttırıyor.
    - clint eastwood ve eli wallach arasında boy farkı uçurumu yüzünden ikisini aynı karede çekmekte zorlanılmış.
    - filmde ironik durum bir daha, eli wallach, papaz kardeşi*'ne [ki for a few dollars more filminde bir haydutu oynadı] şöyle diyor: "where we came from, if one did not want to die of poverty, one became a priest or a bandit!"
    - mezarlıkta, tuco'nun yanlış mezardan çıkardığı iskelet, aslında vasiyetine, öldükten sonra bir filmde rol almak istiyorum diyen bir ispanyol aktris ait, leone bunu kullanmış...
    - ve bu mezarlık ispanya, burgos'ta.

    --- spoiler ---

    www.imdb.com/title/tt0060196/trivia

  • bizim kültürümüz o şeyi kaldıramaz zira ceryan diye bişey var yaşlıların ağzından düşmüyor.balkon kapısının altını bile tıkayan insanlar koskoca havalandırmayla akıl sağlığını bile yitirebilir.

  • geçen haftalarda nilüfer ile beraber verdiği konserin yakın bir veda olduğunu sanırım herkes biliyordu. dinleyicileri ile dostları ile ailesi ile helalleşmek herkese nasip olmaz, ona oldu. nur içinde yatsın.

  • izmir'de askerlik yapanlar genelde tepeciği görüp geldiği için dikkate almadığım önermedir. neden tepecik diye soracak olursanız, izmirliler anlamıştır asker-tepecik ilişkisini.

  • kendi huzurunu yakaladığını düşündüğüm değişimdir.

    yadırgamadım, aksine tanımasamda mutlu oldum.

    bir yazar arkadaş çok güzel özetlemiş, kendisi bunu islamiyet ile bulmuş. bir başkası budizm ile ya da başka bir şeyle bulabilir. şekle, semale takılmadım.

    ben videoyu izledikten sonra düşündüm. ben kendi huzurumu nasıl bulabilirim diye…

    meriç erkan' ın izlediği yol bana uygun bir yol değil ama izlenimlerim benden huzurlu olduğu yönünde.

  • sayın mercedes-benz yetkilileri,
    sizden rica ediyorum, yalvarıyorum, ayağınıza kapanıyorum, nolur ama nolur istanbul için ürettiğiniz otobüslere, özellikle de metrobüslere standart klimalardan koymayın. biliyorum siz bunları avrupalı kafasıyla şu kadar insan biner diye tasarlıyorsunuz ama burada işler öyle yürümüyor. ha daha güçlü klima koyacaksanız da bunun için ekstra ücreti açık açık talep etmeyin, bizim yöneticilerimiz vermez o parayı. bir kılıfına uydurun alın ne bileyim. ya da normalin üç katı para isteyin, o zaman alabiliyorlar bak. elin hollandalıları sattı böyle bize, sizin ne eksiğiniz var. bir de eğer bu klimalar manuel falan çalışıyorsa o özelliği kapatın, otomatik çalışsın. bizimkiler az yaksın diye kapatıyorlar onu sanki. ya da şoförün ordaki açılır camı iptal edip havalandırma ızgaralarını azaltsanız da olur. bir de o arkadaki köşe koltuk var ya, neyse bir şey demiyorum ona da.