ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bahçeli'nin erdoğan'a sorduğu tarihi soru
-
erdoğan: kızım başörtüsü yüzünden amerika'da okumak zorunda kaldı...
bahçeli: oğlun da mı başörtülü???
ilk dört madde değişirse silahla direniriz
-
iç savaşa değil, milli mücadeleye teşvik denir buna yazar arkadaş.
yıldızlı not*:her kim ki türkiye cumhuriyeti'nin kuruluş esaslarına ters düşecek birtakım işler içerisinde bulunsun, o kişi ve kişiler hakkında gereken cevap akıllardaki şekilde tezahür edecek...
20 temmuz 2014 hakkari'de sokağa çıkma yasağı
-
bunlar olağan şeyler. mesela 1945 almanya, yine sokağa çıkma yasağı vardı.
(bkz: aşırı uç ileri demokrasi)
iş mülakatlarında sorulan sinir sorulara cevaplar
-
yıl 2004. iş yerimi kapattığım için* borçları ödemek gerektiğini bildiğimden iş arıyorum. stresliyim. bir çok başvuruda bulundum fakat burada sizlerle paylaşacağım söz konusu ilan windows server 2003 konusunda 5 yıl deneyimli eleman aradığını belirtmektedir. mülakat sırasında gereksiz tanışma işlemlerini bitirip, aradıkları nitelikler ve tecrübe konusuna geçtiğimiz için şu soruyla devam etmektedir.
-windows 2003 konusunda istediğimiz tecrübeye sahipmisiniz?
+hayır
-peki o zaman neden başvurdunuz?
+ilanı veren cahillerin kim olduğunu merak ettim.
uğur tütüneker'in galatasaray'ın başına geçmesi
-
olası senaryosu şöyle gerçekleşecek olay;
(uğur tütüneker galatasaray'ın başına geçer ve gazete manşetleri)
ilk sayfa: galatasaray özüne dönüyor!
başkan: takımın başına evladımızı getirdik
yorumcular: sabırlı olmak gerek
yöneticiler: galatasaray'da alex ferguson dönemi yaşanacak
futbolcular: florya'da adeta bir aile ortamı var
tesis çalışanları: 20 yıldır burdayım böyle bir ortam görmedim
(5 hafta geçmesine rağmen takım bir türlü beklenilen ivmeyi gösteremez)
rıdvan dilmen: büyük takımın ağırlığını kaldırmak ve baskılara direnebilmek zordur.
osman tamburacı: uğur galatasaray'ın kalibresinde bir hoca değil
mustafa denizli: 3 takımda da çalışmış ve şampiyon yapmış biri olarak diyebilirim ki, ....
(6. hafta fenerbahçe derbisi oynanır ve galatasaray kaybeder. limitler zorlanmaktadır.)
başkan: hocamızın arkasındayız
hıncal uluç: maça çıkarkaen saçını sakalını düzeltmeyen bir insan galatasaray gibi elit bir oluşumda bulunamaz.
ahmet çakar: uğur tütüneker saha kenarında dış görünüşüyle aslanı andırıyor ama sahada kedi gibi bir takım var.
(7. hafta fatih terim'in başarısızlığı kesinleşir ve sözleşmesinde kovulması halinde çok ağır şartlar bulunmasına karşın milli takım'dan istifa(!) ederek taraflı tarafsız herkesin takdirini kazanır)
başkan: ben galatasaray kulübünün başkanıyım. istediğim herkesle elbette görüşürüm.
fatih terim: galatasaray tabii ki her zaman özeldir. şartlar ne olursa olsun eğer bize ihtiyaç varsa, hayır deme lüksümüz yoktur.
sneijder: büyük çapta başarılar için daha büyük düşünebilmemiz gerekir.
(başa geldiği 8. haftada uğur tütüneker görevinden istifa eder ve yerine fatih terim gelir.)
başkan: uğur galatasaray'ın evladıdır. adam gibi geldi, adam gibi de gitti. gelecekte tekrar bu takımın başına geçeceğinden adım gibi eminim.
fatih terim: uğur kardeşimiz gerçekten takımda pozitif anlamda büyük değişikliklere imza atmış. alacağımız başarılarda onun da muhakkak payı büyük olacak. ancak tekrar söylüyorum, başarısızlıklarda tek sorumlu benim.
yöneticiler: uğur tütüneker herhangi bir tazminat istemedi. son alacağını da görüştük anlaştık 24 ay taksite böldük. anlayışlı tavırlarıyla bu camia'nın tekrar takdirini kazanmıştır. uğur galatasaray'ın çocuğudur.
uğur tütüneker: herkese her şey için teşekkür ederim..
esprit de l'escalier
-
hoş bir kavram olduğundan olacak, fransızca'nın sınırlarını aşıp başka dillerin, bilhassa da ingilizce'nin içine girmiş, ve de türkçe'ye "merdiven nüktesi" diye çevirmemizin hatalı olmayacağını düşündüğüm bir tamlamadır esprit de l'escalier. diderot'nun çok daha önce yazılmış olup da 1830'da yayınlanmış "paradoxe sur le comédien" kitabında, ki aktörlük üzerine aykırı düşünceler şeklinde yayınlanmış bizde bu, geçen bir hikayeye göndermedir söz: kendisine evde söylenmiş kötü bir lafa o sırada karşılık veremeyip de, hoş, zekice bir cevap aklına ancak merdivenlerde gelen adam hakkındadır.
kendisine acı bir şekilde laf koyulan ve bunun altında kalan birinin olay geçip gittikten sonra "tüh, keşke şöyle deseydim, nasıl da lafı gediğine koyardım" tarzında düşünmesidir işte l'esprit de l'escalier. almanca'ya birebir treppenwitz olarak çevrilmiştir, ingilizce'de de staircase wit, bravery of the staircase ya da staircase afterthought gibi şekillerde kullanılır orjinal halinin yanısıra.
internet'te de aynı konsept üzerine kurulmuş, "ne dediler bana, ben ne dedim, oysa ne demeliydim" formatlı, what i should have said gibi adlara sahip siteler var. ben de burda bir itirafta bulunabilirdim, ama hatırladığım hiç böyle bir anım yok açıkçası. çok mu hazırcevabım, hiç altında ezileceğim bir laf mı işitmedim, yoksa hafızam mı çok acınası, ondan emin olamıyorum.
evli erkek arsızlığı
-
14 yıldır çalışma hayatında olan bir erkek olarak söylemeliyim ki; ne yazık ki kadın haklı.
herkesi zan altında bırakmak doğru değil elbette, ancak kesinlikle bu şekilde olan ciddi bir güruh var çalışma hayatında.
vakit gazetesinin 20 mayıs manşetleri
-
yine 19 mayıs yine rezalet: kızlar bu sene de çok yaşlıydı!
hüseyin üzmez'in ayrıntılı değerlendirmesi sayfa 2'de...
türkiye'de 6. korona virüs vakasının duyurulması
-
arabistan'dan hayır geldiği nerede görülmüş zaten aq.
edit: saniyede on fav falan geliyor, içimizdeki a**p nefreti bambaşka.
sonsöz: bunu okumayacaksın biliyorum ama seni seviyorum.
halk dikkat etmedi tekrar işi sıkmak durumundayız
-
(bkz: tabi lan manyak mısın)
o halktan yıllardır biz neler çekiyoruz bir bilseniz sayın başkanım. hiç laftan anlamıyorlar 18 yıldır kendilerini fakirleştiren, aşağılayan, yok sayan bir partiyi iktidar yapıp o da yetmezmiş gibi delicesine iktidarın yaptığı her hatayı ölümüne savunuyorlar. ne deseniz az bu millete, ne deseniz haklısınız sayın başkanım, sırtından sopayı malından vergiyi eksik etmeyeceksiniz bu kendini bilmezlerin.
debit : her millet layık olduğu şekilde yönetilir.
suriyelilerin aqua park istilası
-
aklı olan bu tipleri içeri alan aqua parklara gitmez. geldiği ülkede aşı politikası diye bişey olmayan insanların getirdiği hastalıklar yüzünden hiç adını duymadığım hastalıklar duydum bu sene çocuklarda. isterseniz ırkçı deyin faşo deyin türkiye'nin bunlardan temizlenmesi şart.
einstein şair miydi filozof mu
-
okul bahçesinde bir gün geziyordum
hoca çağırdı "albert buraya gel"
"buyrun hocam"
dedi "çıkar kalem"
cebimden plütonyum-239 çıkardım
dedi "çıkar defter"
formul kağıtlarını çıkardım
dedi "çıkar harita"
işte güzelim orada senin
benim vücudumda bıraktığın
üç beş tane foton yarası varya
işte onları çıkardım
hoca dedi "bunlar ney"
hocam üç beş foton yarası
sanki sanırsınız ki piskopatın allahı
ama bilmezsinizki o üçbeş foton yarası
ela gözlü sevdiğimin hatırası
sanirim sair ile filozof arasi biseymis einstein.