hesabın var mı? giriş yap

  • şu otomobili ya adam akıllı üretin adam gibi herkes baksın incelesin ya da hazır değilse de temcit pilavı gibi ikide bir yarım yamalak göstermeyin şunu. yok bagajı açmak yasak yok zoom yapmayın yok binmeyin bu ne arkadaş böyle tanıtım mı olur? yaptığınız iş kendinize benziyor, tebrikler.

  • zeki alasya, metin akpınar, halit akçatepe ve kemal sunal ın oynadığı salak milyoner filminde; "demekki hazine dörde bölünecehhh" repliğinde zeki alasya nın yüzündeki hüzün.

  • son zamanlarda çıkar için yaptığı iktidar yalakalığı tüm ömrünü silip atar mı ki....? bilemedim...

    ama casinolarda 10 yılda tanımadığım ünlü kalmadı. tüm ünlülerin, şarkıcıların, artistlerin 'herkes bana bakıyor mu acaba' tripleri ya da 'daha çok ilgi istiyorum' kaprisleri varken bu adamın sıfır kompleksi, olağanüstü alçak gönüllülüğü, herkese gülümseyerek yaklaşma çabası, sıradanlığıyla her zaman yeri benim için ayrıydı.
    adam sanki casinoya tatile eğlenceye gelmemiş de ramazanda aş evine bi tabldot doldurmaya gelmiş gibi minnettar ve alçak gönüllü olurdu hep. kesme kristaller içindeki 60 yıllık scotchların beğenilmediği yerde, demli bir çay için defalarca teşekkür ederdi.

    kolları dört bir yanı saran, kendinden olmayanı ekmeğe muhtaç bırakan iktidar seni de kirletti ya ne diyelim...

    kimse kusursuz değil ki bu dünya'da, huzur içinde uyu...

  • başlık: sabri nin oynamamasının nedeni

    fatih terim 327 maç 16 gol
    sabri sarıoğlu 232 maç 14 gol

    3 gol atarsa fatih terim'i geçecek beyler

  • - sneijder gelecekmiş
    + la olm mal mısınız ne işi var onun türkiyede

    ....

    - gelmesi an meselesi
    + a aha ahahhaa mal la bunlar hala gelecek sanıyolar

    ....

    - anlaşmışlar
    + bisktrin la hayal kurmayın amk

    ....

    - geldi ya la
    + olm sneijder da futbolcu mu amk

  • efendim, ingiliz istihbaratının harikulade operasyonlarından biridir. bir filmi hak ettiği görüşüne ben de katılıyorum.

    2. dünya savaşı, malum-u aliniz, birçok istihbarat, propaganda ve dezenformasyon operasyonuna da sahne olmuştu. sözgelimi, "phoney war" denen, almanya'nın polonya'yı işgalinden belçika üzerinden fransa'yı işgal etmesine kadar geçen çatışması düşük süreçte, fransız savaş karşıtları "neden danzig için ölelim?" diye protestolar düzenliyorlardı. bu savaş karşıtı hareketin, kan emici, savaşın müsebbibi nazi almanyası tarafından fonlandığı ortaya çıkacaktı. yahut stalin'in meşhur büyük temizliği süresince, alman istihbaratı ile sovyetler işbirliği yapmış, stalin'in talebiyle alman istihbaratı çeşitli sovyet generallerinin kendilerine çalıştığını söyleyen sahte belgeler üretip yakalatmıştı. hele sonraları, sovyetlerden alınan paraları kullanan alman ajanlarının da başına türlü işler gelmiş, paraların işaretlendiği böyle keşfedilmişti.

    düşmanın yanlış hedefi vurması için karton ve balondan ordular, gemiler ve hatta şehirler yapılmış, dünyayı kasıp kavuran savaşta istihbarat birimlerinin kafası harıl harıl bu işlere çalışmıştı.

    kıyma operasyonu, yahut operation mincemeat da böyle bir kafa mesaisinin sonucuydu ve oldukça yaratıcıydı. önce ingilizler, ispanyolların eline düşen bilgilerin almanların eline düştüğünü keşfettiler. düşmanı, ona bir takım bilgileri ulaştırıp, düşmanın kendisinin elde ettiğini sanması suretiyle yanıltacak yollar aramaya başladılar; zira ilk çıkarma sicilya'ya yapılacaktı ve naziler çıkarmanın sardinya ve yunanistan'a yapılacağına inanırlarsa binlerce askeri oraya yığacaklar, sicilya çıkarması çok daha kolay gerçekleşecekti.

    çözüm bulundu. evsiz bir adamın cesedini buldular. (en zor şeylerden biri bu cesedi bulmaktı) ona bir kimlik yarattılar: william martin. yüzbaşı martin, geçici olarak binbaşılığa terfi etmiş, donanma için çalışan bir subaydı. ceplerine babasından mektup, sevgilisinden mektuplar ve resim (aslında ingiliz istihbarat servisindeki bir sekreterin fotoğrafı), tiyatro biletleri, banka ihbarları doldurdular. normal görünmesi için bayağı çaba sarf ettiler, almanların sızdığına emin oldukları hatlardan yaptıkları yazışmalarda martin'den bahsettiler. beline bir kayışla bağlanmış bir evrak çantası eklediler sonra, çantada da yayımlanacak bir kitapçık için önemli bir komutandan istenen bilgiler ve ona hitaben mektuplar vardı. inandırıcı olması için konsepti böyle kurmuşlardı; almanların eline geçecek belgede "yunanistan'a çıkarma yapacağız" yazmayacaktı, "şu yunanistan hazırlıkları yüzünden iş yavaşladı" yahut "sardinya'da sardalya yiyeceğiz yakında" gibi ifadeler geçecekti.

    mektubun içine tek bir kirpik koydular. ve william martin'i denizaltı ile endülüs'ün batı kıyılarında denize bıraktılar. nitekim ispanyollar cesedi buldu, bir uçak kazası kurbanı olduğunu düşünüp belgelerine baktılar. ispanya'daki alman askeri istihbaratı (abwehr) mensupları belgelere ulaşmak için baskı yaparlarken, ingiliz birimleri de ispanyollar tarafından bilgilendirildi. otopsiye giren ingiliz temsilci, ceset kokusundan şikayet ederek bir an önce bitmesi için baskı yaptı ve kayıtlara boğulma olarak geçti. daha sonra almanların kırdığına emin olduğu bir kriptoyla merkeze yüzbaşı martin'in öldüğünü ve çok önemli bir evrak çantasının almanların eline geçmesinden endişe duyduğunu söyleyen bir mesaj çekti.

    yüzbaşı martin için taziye ilanları çıktı, defin işlemi esnasında resmi tören yapıldı.

    mesajı da kıran almanlar, büyük bir balık yakaladıklarından emin olup, nihayet belgeleri ele geçirdiler. mektupları kurutup okudular, sonra tekrar ıslatıp zarfa koydular. belgeler daha sonra ispanyollar eliyle ingilizlere teslim edildi. ingiliz istihbaratçılar kirpiğin düşmüş olduğunu görerek, okunduğuna emin oldular.

    hitler sardinya ve yunanistan tahkimatlarını güçlendirdi. müttefikler sicilya'ya çıkarma yaparken hitler hala yunanistan'a çıkarma yapılacağından emindi. kandırıldıklarını anladıklarında iş işten geçmişti.

    tıpkı normandiya çıkarmasının yerini saklamak ve almanların başka noktaları tutmasını sağlamak için yapılan operasyonlar gibi, operation mincemeat binlerce müttefik askerinin hayatını kurtardı denebilir.

  • sene.. eski. 4-5 yaslarindayim.

    arkadaslarim cikolatali gofret yiyor. ben yemezdim oyle seyler, bize almazdi bizimkiler. ulasamadigin seye bir zaman sonra sevkin de gidiyor.

    cikolatalar, kekler, dondurmalar yiyor arkadaslarim. teklif de etmezlerdi paylasmayi, soramazdim da. oyle, onlar yerdi, ben de acikinca salcali ekmek almaya eve giderdim.

    bir gun arkadasim gene cikolatali gofret yiyor, bana minik bir parca kopardi verdi. yemem falan dedim, ama verdi gene de. agzima bir attim...

    arkadaslar, yemin ederim nerdeyse aglayacaktim. bir sey bu kadar mi guzel olabilir ya. bak hala o hissi yasiyorum. agzimda cennet vardi sanki ya. gozlerim doldu, damagimda dagildi.. yalandim kaldim, arkadasima dondugumde coktan bitirmisti. kabini yere atti cikolatanin, sonra annesi cagirdi gitti.

    ben hemen kostum, arkadasin yere attigi cikolata kabini aldim. onu duz bir zemine koyup ellerimle guzelce utuledim. of yesyeni gibi bir cikolata kabim olmustu. yazilarini falan denk getirdim. bana bu kadar mutluluk veren bir seyin hatirasinin bu kadar kolay kaybolmasina izin veremezdim. guzelce katladim, arka cebime soktum.

    ne zaman yeni pantolon giysem, annemden gizlice o pantolondan digerine aktariyordum. uzun sure bu boyle gecti. yanimda baya bi tasidim o cikolata kagidini.

    bir gun annemle yuruyoruz, yerde bi kagit para buldum. anne para dedim. aldi annem, aklim paraya da yetmiyor ama yerimde kipir kipirim. paramiz var mk.

    kekeleye korka, bakkalin ordan gecerken anneme anne bana cikolata alalim mi dedim. bakti yan soyle, olur dedi. bakkala girdik, ne istiyorsun diye sordu annem. hemen cebimden fisek gibi utulenmis cikolata kagidini cikardim, bundan dedim.

    annem once bir sok oldu, ama aldi cikolatayi. ben o cikolatayi minik minik gunlerce yedim; agzima aci tadi geldiginde, bozuldugunda yarisi bile bitmemisti.

    o cikolatanin utulu kagidi hala annemlerin evde bir sandigin icindedir, atmadilarsa...

  • benim de aralarında bulunduğum erkek grubu.

    âşık olduğum muhteşem varlık tamamen kendi isteği ve seçimiyle benim koynumda uyumayı seçiyorsa bundan daha ötesi zaten olamaz. onun o cennet kokusu, bebek mışıldamaları ve inlemeleri, teninin hissi, kalbinin atışı, boynunun altından doladığım koluma* ve elime verdiği uyku kokulu minik öpücükler, beline sardığım elimi okşaması, ayaklarını ayaklarıma sürtmesi, sıcacıklığı... bağrına alıp uyumak için daha nefis ne olabilir? hele bir de uykusuz bir gün geçirmişsem, sıcacık bir banyo ve ardından bu, aynen nasıl yattıysam öyle kalkarım ve çok da dingin, huzur dolu ve dinlenmiş olarak uyanırım.