hesabın var mı? giriş yap

  • 18 kişilik kadroya bu 14 yabancının kaçının gireceği, ilk 11'de kaçının oynayacağı önemlidir. yine sınırlama olursa eskisinden pek farkı kalmaz.

    not: takımlar sahaya 11 yabancı ile çıkabilecekmiş. şimdi türk futbolcuları düşünsün..

    not2: bir spor yorumcusunun tweet'inde belirttiği gibi:
    "çoğu takım zaten futbola yabancı 11'lerle çıkıyordu sahaya. bu konuda bir değişiklik yok."

  • dedemin arkadaşının gelen misafirlere yiyin utanmayın diyecekken yiyin utanmazlar demesi üzerine misafirlerin yediklerinin anlık biçimde boğazlarında düğümlenmesi ve ev sahibinin yüzünün yere geçmesi.

  • aldığı parayı sonuna kadar hak eden nadir menajerlerden biri, hatta önde gideni. türkiye liglerinde hala batuhan'ı kabul eden klüp bulabildiğine göre, kendisiyle kız istemeye çok rahat gidilebilir.

    not: başlık boş bkz idi, doldu. (bkz: #43923499)

  • ergenlik yıllarımdan (ki hala çıkamadığım iddia edilir) bir eylem. ne zaman diş hekimine gitsem izlediğim reklamların etkisiyle muayenenin sonunda sorardım: "peki hangi diş macununu önerirsiniz? hangisini kullanmalıyım?"

    yanıt ne olurdu dersiniz dostlarım? aha söylüyorum: "farketmez". şu ana kadar bana en çok alaka gösteren diş hekiminden aldığım yorum da şuydu: "hepsi üç aşağı beş yukarı aynı, farketmez aslında... bir açıdan fırça macundan daha önemli". fırça macundan önemliyse ver misvakla sazımı düşeyim anadolu yollarına aşık gülabi gibi.

    şu duygusuzluğa bak, hepsi aynıymış, domatesleri elleye elleye seçen kadını azarlıyor sanki pazarda. lan peki ben reklamlardaki sevgiyi göremeyeceksem ne anladım dolgudan, ne anladım yirmilik çekiminden, diş taşı temizliğinden. bunu kullanmanızı öneriyorum desene, kolgeyt desene, yumurta çıkarsana ipana testi yapsana. duygusuz.

  • edit:arkadaşlar, bu entry epey eskimiş. sistemler değişmiş, sınavlar değişmiş. o yüzden hepsini çok ciddiye almamak sizin iyiliğinize olur.

    evveet. odtü'ye yeni başlayacaklara tavsiyeler yazımdan sonra çömezler için keşke biri bana da deseydi dediğim şeylerin hazırlık kısmına başlıyorum.

    (bkz: #88582512)

    odtü hazırlık için üst dönemlerden duyduğunuz her şey şu an yalan yanlış bilgiler, üzgünüm. sırf son iki senede iki kere değişmiş bir sistemden bahsediyoruz, ondan önce de bazı değişimler olmuş. daha bir toefl/ıelts havası vermek için. nitekim iyi de olmuş. artık döve döve öğretiyorlar.

    en baştan başlayalım şimdi.

    hazırlık atlama sınavıyla başlıyor sene. ingilizceniz çok da iyi değilse zaten geçemezsiniz, muhtemelen iyi olduğunu sananların da çoğu geçemez. cunku mesele sadece bilgi değil, writing ayrı bir hikaye mesela, genelde bunu yapamıyor kimse.

    kur belirleme sınavında ise diyecekler ki size 'hiçbir bok bilmeyenler ilk soruyu işaretleyip çıksın.' heh şimdi buna kanıp, ben zaten bilmiyorum yea diyip de sınavdan çıkan sazanlar olacak. bir daha muhtemelen kolay kolay çıkamayacağınız bir çukurun içine düşmek üzeresiniz gençler. beginner olup sabah 8.40 öğlen 3.40 mesaisi yapacaksınız artık koca sene. azıcık daha soru çözüp 8.40-13.30 yapıp bir tık daha rahat nefes alabilirsiniz.

    ben kendimi elementary olarak başlayacağım diye kodlamak gibi amaçsız bir salaklık etmiştim. zaten çok bilmiyorum, ya şimdi sınavda da yanlışlıkla fazla yaparım falan diye sınavı tam ele. için hazırlayıp çoğunu da çözmeden çıkmıştım. hani temelden öğrenelim de eksik noktalar varsa da dolsun şeyi. çok akıllıyım ya. nitekim ele. başladım, meğer pre int mişim. sonradan sınıf değiştirmek vs. dert. o y üzden insan gibi çözün, sınav kurunuzu güzel güzel belirliyor.

    eğitimden çok ders saatleri önemli. sınavdan çıkmışsınız, eğlenmeye vaktinizin olması lazım. beg ve ele saatlerini söyledim, pre int ler ilk dönem 8.40 - 12.30, ikinci dönem 12.40-16.30 mesaisi yapıyor. int ler de ilk dönem 12.40-16.30, ikinci dönem 9.40 - 12.30 mesaisi yapıyor. gördüğünüz gibi int en ballı kur. upper-int leri de bilmiyorum valla, o kadar yüksek kurlardan arkadaşımız olmadı.

    umutsuzluk aşılamak istemem, ama bunu sene başında bilmeniz hayati önem arz ediyor. ikinci donem herkes bir-birkac kur atlayacak. mesela beg'ler pre-int olacak, ele'ler lower-int olacak, pre-int'ler int olacak, int'ler upper olacak ve yine upper'larin ne olduğu konusunda bir fikrim yok. muhtemelen advanced oluyorlar.

    sene sonundaki proficiency sınavını ne yazık ki hazırlığın %60'ından fazlası ilk seferde geçemiyor. belki bu rakamın da yarısına yakını da hiç geçemiyor, yani yaz okulunda/eylül'de bile. umutsuzluk kısmı burda başlıyor.

    beg başladıysanız geçmek zaten hayal. 10 kişiden 1'i ya geçer ya geçmez, bu da bir hocanın yorumu. gerçekten çok çalışması lazım o kişinin de. baya. sonra efendim, ele başlayanların da şansı çok yükse k değil açıkçası. oran daha yüksek, ama hadi taş çatlasın 10'da 3 olsun. yaz okulunda geçme şansları var ama. pre-int başlayıp seneyi int bitirenlerin şansı ortalama bir çalışmayla ve ders dinlemeyle var. sınav normal şartlarda int düzeyinde zaten, bu sene pek öyle değildi o ayrı konu. seneye int başlayıp upper bitiren hocamların şansı zaten baya bi yüksek. upper başlayanları da allah'a havale ediyorum.

    şimdi seneye başladınız. güzel. kimi kızlarımız saçlarını 'odtü kazandım kızılı'na boyattı. berbat. neyse, şimdi önünüzde üç quiz olacak. bunun ortalaması 54.5'dan düşükse bir aşağı kura, 85'den yüksekse de bir yukarı kura çıkacaksınız. bence çıkma şansınız varsa çıkmamazlık etmeyin, bi akıllı siz değilsiniz. zaten başlangıçta kurlar arasında çok minik farklar var, bu fırsatı kaçırmayın. cunku sene sonunda bu fark devasa açılacak, ve çok daha iyi bir ingilizce ile mezun olabilicekken, vasat bir ingilizce ile mezun olabilir, hatta yaz sıcağında okulda sürünebilirsiniz.

    bundan sonrasını hocanız size gidince anlatır zaten. mid-term denen baba sınavlar, pop-quiz denen pat diye gelen, sağı solu belli olmayan sınavlar, ve delikanlının hası, tarihi belli normal quiz'ler falan filan.

    şimdi son olarak bütün bunlar kadar önemli, bütün sene çoğunuz yusuf yusuf edecek bir konuya. devamsızlık..

    beg-ele 50 saat, pre-int ve int 40 saat devamsızlık hakkına sahip dönemlik. herhalde upper'lar hakkın da hiçbir şey bilmediğimi öğrendiniz artık. buraya kadar tamam, sorun yok. fakaat.. diyelim ki bu sınırları aştınız, odtü size uyuşturucu kaçakçısı muamelesi yapacak ve öğrenciliğinizi elinizden alacak. yalnızca eylül'deki atlama sınavına girme hakkı verecek, geçerseniz devam edeceksiniz, geçemezseniz okulsuz kalacaksınız. özellikle kışın sabah kalkmak çok zor oluyor, ben de ucundan dönmüş biri olarak efendi efendi kalkın, hiç sınırları zorlamayın derim.

    özetle odtü hazırlık böyle dostlar. ben bütün sene ortalama bir çalışma sergilemiş biri olarak güzel bir ingilizce ile geçtim. boş hocalar var, yok değil. az var ama var. onlar dışında çok değerli insanlar var. eğitim kalitesi muhteşem, kaynaklar muhteşem ötesi.. kapanışı da burdan v*rsan kök odtü'ye rektör olamaz diyerek bitirelim.

  • eski kayinpeder, kizim ve ben sofradayiz. kayinpeder habire bir seyler anlatiyor, anlatiyor, anlatiyor. dinlemek istemiyorum, nefret ediyorum ondan, sesi bile beni delirtiyor -ki o donem bizimle yasiyor; yaslidir diye ben cagirmisim ustelik. sesi kesilmek bilmiyor. yemek yiyoruz ve onun soyledigi bir seye itiraz etmek icin agzimi aciyorum. once derin nefes alip sakinlesmek ve oyle konusmak istiyorum; ama...

    nasil oldugunu anlayamadigim bir sekilde hık diye kaliyorum, lokmam bogazimi kapatiyor. nefes alamiyorum, veremiyorum, panige kapilmamaya calisiyorum. kizim karsimda korkmasin istiyorum, ama yok. bogulmak uzereyim. kendimi yere atiyorum, kollarimla gogsume, sirtima vurmaya calisiyorum. fayda yok. en son allah'a sigindigimi hatirliyorum, "noolur kizimin gozleri onunde olmeyeyim."

    sonra birden nefes almaya basliyorum. sakinlesince kalkiyor ve yerime oturuyorum. bu sure icerisinde, kendimi yere attigim an dahil, kayinpeder kipirdamiyor bile yerinden. ben oturunca anlatmaya devam ediyor, sormuyor ne oldugunu. kizim kalkip kucagima geliyor, onu opuyorum.

    ben bu yuzden pek buyuk lokma yiyemem, hap vs yutamam cok.

  • birinci sınıf öğretmeni olmak. hem çok meşgul oluyorsunuz depresyona zaman kalmıyor, hem de aynı şeyleri 743 kez tekrardan algılarınız yavaşlıyor, depresyondaysanız da anlamıyorsunuz. ben mesela geçenlerde girdim sanıyorum, tam anlamadım ama. etraflıca düşüneyim bunu dedim eve gidince, meşgul insanım şu an. ama evimizin karşısındaki binayı yıkmışlardı, bir sabah beton döktüler. temelinde binanın kocaman bir boşluk vardı, siz deyin boşluk kadar içinizdeki , ben diyeyim yalnızlık kadar. bir miktar ağlamış olabilirim. az ama. bir annenin yavrusuna yapabileceği haksızlık kadar. beton dökmek bu aralar acıklıdır, bilemezsiniz. bazı sabahların beton döküp ayaklarına, denize atmak geliyor içimden. olmasalar. yıkılıyor, yapılıyor evler yeniden. ben bir tek tuğla koyamıyorum. kamyonlarcaydı tuğlalarım. bunlar oyalıyor nihayetinde işte, iş-güç. düşünmüyorum hiç. ama depresyonda değilimdir, sanmıyorum.

    kendi kendimin doktoruyum yemin ederim. keşke tetikçisi olsaydım kendimin, parası neyse verip; hayata karşı kendimi tetiklerdim.