ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
pkk'yı desteklemeyen kürtler
-
baba tarafımdan kürdüm. anne tarafımdan yörük türkmen.
babamda dahil ailecek bu vatan ve bayrak için kanımızı canımızı veriririz. maddi durumum elverdiği bedellı askerlıge yasım ve param yettıgı halde babam tarafından gecen sene askere sırf vatan gorevıdır dıye yollandım. baba tarafımda ataturkten mebusluk almış, madalya almış, kurtuluş savasında aşiretiyle beraber savasmış buyuklerımız var.
evet kanımda kurtluk var ve ben bu topraklarda buyudum bu bayrak altında dogdum bu bayrak altında olecegım.
akıllı ile zeki arasındaki fark
-
akıl doğru ile yanlış arasında tercih yapabilme yeteneğidir.
zeka ise hızlı öğrenebilme yeteneği.
boşanan kadının inleme sesi dinletmesi
-
victor hugo’nun bir sözü vardı, aklıma o geldi: ‘kadının, artık çıkarı kalmadığı erkeğe tanrı acısın...’
ertelenince yapması zorlaşan şeyler
-
(bkz: yatsi namazi)
motorcunun kafasına kaskla vuran polis
-
kameraya ceken ve ardindan da motorcuyu savunan adama helal olsun. gunumuzde sadece polise karsi birini/birseyi savunmak bile basli basina yigitlik ve cesaret gostergesidir
muhammad ali
-
"vietnamlılar bana hiçbir kötülük yapmadılar ki onlarla savaşayım." diyerek ve savaşa gitmeyerek nasıl bir insan olduğunu,
"adım peygamberimin adı onu yere yazdırmam"
diyerek ve yıldızlar geçidinde yıldızını duvara astıracak kadar şuurlu bir müslüman olduğunu
"kelebek gibi uçarım arı gibi sokarım"
"alt tarafı bu da bir iş. otlar büyür, kuşlar uçar, dalgalar kumları yalar. ben de insanları döverim."
"şampiyonlar salonlardan çıkmaz. şampiyonlar içlerinde tutku, hayal ve amaç olan insanlardan çıkar."
diyerek ve kariyerinde zirvelerde kalarak gelmiş geçmiş en büyük sporculardan olduğunu
"hayal gücü olmayan insanın kanatları yoktur."
"rüyalarınızı gerçekleştirmenin en iyi yolu uyanmaktır."
"ön yargı karanlıkta kalmış olmaktan kaynaklanır. gün ışığı onu arındırır."
"seni tüketen, önündeki tırmanılacak dağlar değil, ayakkabındaki çakıl taşıdır."
diyerek bilgeliğini bizlere göstermiş büyük insan mekanın cennet, komşun ismini aldığın peygamberimiz muhammed s.a.v. olsun.
sokakta röveşata çeken adam
-
umut sarıkaya'nın karikatüründeki adam ile aynı kişidir.
ey müslümanlar kudüs'e sessiz kalmayın
-
en son bunu dedikleri insanlar mavi marmara gemisine binip ölüme gittikten ve israil ile türkiye'nin arası mecburen düzeldikten sonra sakat kalanlara ve ölen insanların yakınlarına "size gidin diye başınıza silah mı dayadık!" demişlerdi. bu da burada böylece dursun.
napolyon'un taç giyme törenindeki türk
-
napolyon'nun tablolarını incelerken rastlantı sonucu gördüğüm şahıs. meşhur taç giyme töreninin tablosu*.
bu da bizim elemanımız. napolyon'un arkasında töreni dikkatle izliyor *
bu olay bazı otoritelere göre avrupa'nın sekülerleşme sürecindeki en önemli sembolik olaylardan birisi. çünkü normalde papalar imparatorlara taç giydirirken napolyon tacı kendi kendine giydirmiş. ressam arkadaş da büyük ihtimalle böyle bir anı ölümsüzleştirmek istemiş. esas nokta şu: gerçekten de tören esnasında bir osmanlı mensubu bulunmuş mu yoksa tamamen ressamın hayal ürünü veya simgesel bir anlatımı mı?
survivor'ın gerçek olmadığını kanıtlayan durumlar
-
hiç ölenin olmaması
ilkokullara kodlama dersi getirilmesi
-
kodlamadan ziyade çocukların algılayabileceği düzeyde algoritma dersi verilmesi son derece başarılı ve güzel bir uygulama olur.
coca-cola içenlere fırça atan türbanlı ofis kızı
-
(bkz: türbanlıya pedinin markasını sormak)
(bkz: türbanlıdan pedinin markasını öğrenebilmek)
(bkz: bravo)
(bkz: kız sana aşık olm)
yurt dışında yaşamak
-
normalde pazartesi sabahi sendromu, cuma aksami mutlulugu olan biri degilim ama pazar gunleri uyandigimda gune mutlu baslarim hep.
karsi apartmanin tam benimki hizasindaki dairede bir teyze yasiyordu. iki yil boyunca her pazar sabahi bu bayragi asiyordu, bugun oldugu gibi:
http://i.hizliresim.com/e39avb.jpg
yurt disinda yasadigimiz icin nadiren karsilasilan boyle seyler hosuna gidiyor insanin. iki yillik komsuyuz fakat neden sadece pazar gunleri bunu yaptigini merak ediyordum. ayni apartmanda olsak belki kapisini calar, kahvesini icerdim de, durum bu sekilde olunca sadece pazar sabahlarina mutlu uyanmakla yetindim uzun zaman.
yaslica biriydi. ara ara balkona ciktiginda gorurdum. babanne minnoslugu vardir ya hani. aynisi iste. bundan bir ay kadar once teyze yine biraz rahatsizlanmis olacak ki, ayda bir eksik olmayan ambulans yeniden gelmis goturmustu fakat bu defa diger gun getirmedi. bir hafta oldu, bir ay oldu getirmedi.
bir aydir pazarlarim bayraksiz geciyordu. yokluguna alismasi zor oldu. bugun uyandigimda bir baktim ki bayrak yeniden asilmis. cok mutlu oldum. iyilesmis teyze dedim. durumu facebook sayfamda anlatinca, arkadaslarim "gitsene ziyaretine oglum yaa" dedi hep bir agizdan. cesaretimi toplayip nasil becerdiysem kendimi karsi apatmanda buldum hasta ziyareti edecegim resmen.
kapiyi bir adam acti, ogluymus. durumu basindan anlattim ayakustu, boyle boyle dedim iste en sonunda geldim. iceri buyur etti sagolsun, esi ve cocuklari da vardi ama teyzeyi goremedim salonda. herhalde icerde yatakta dinleniyordur dedim kendi kendime cunku bayrak var disarida. sonra basimdan asagi kaynar sular dokuldu "gectigimiz pazar kaybettik annemi" deyince.
"ama bayrak disarida?" dedim, "hep o asardi pazar gunleri."
anlatmaya basladi: "annem buraya kirk sene once, daha yirmi yasinda bile degilken gelmis istemeye istemeye. ondan sonra evlenmis, biz olmusuz, duzen kurulmus, is-guc derken bir daha mumkun olmamis ve geri donememis. annemler turkiye'den ciktiktiklarinda bir pazar gunuymus. icine dert olmus geri donus yapamamak ve neredeyse on yildir her pazar gunu bu bayragi asip gecmisi yad ederdi. ataturk'u, turkiye'yi hep cok sevdi. hepimize asiladi. simdi gelenek haline getirdigi bu bayrak gorevi bize gecti ve anisini yasatiyoruz. yine her pazar bizim tarafimizdan asilacak. cocuklarim da benden sonra asmaya devam edecek." dedi. bir yandan dinliyorum, diger taraftan dokunsalar aglayacagim gozlerin dolulugundan adami goremiyorum, kirpmaya korkuyorum. "hic komsum yok" diye mizmizlik ediyormus. "keske onceden gelseydin buraya ve tanissaydiniz" dedi. daha kotu oldum.
"bilseydim gelmez miydim hic?" diyebildim sadece. teyze ile tanisamamak hayatimin sonuna kadar icimde yara kalacak sanirim.