hesabın var mı? giriş yap

  • aşırı derecede haklı çocuk.

    bakın size örnekler vereyim, bir elektrik ustası eve priz takmaya geldiğinde priz başına 10 lira alıyor, şofben için 50, kornişin metresi 10 liraya takılıyor. en kötü araba tamircisine gidin yarım saatlik bir iş için 50 lira el emeği ister en az, balata mı değişecek? parça parasının üstüne ekle 50 lirayı, tamam. mesela geçenlerde turistik bir ilçede taksicilik yapan biriyle tanıştım, anlattığına göre aylık geliri 12-15 bin liraya geliyormuş, dolar yükseldikçe biraz daha zenginleştik deyip gevrek gevrek gülüyordu, üstelik sadece 8 ay çalışıyor senede, babasının da varmış plakası ikisi beraber senede bir ev alıyorlarmış ek gelirle, işin “sosyal” boyutuna hiç girmeyeyim. “tanıdık” bir gözlükçü var, bana 150 liraya sattığı gözlüğü bir kaç gün sonra gözümün önünde 300 liraya sattı. aynı şekilde “tanıdık” bir beko bayii 1000 lira yakın indirim yaptı bana buzdolabı alırken.

    kişisel gelişim, vizyon, kaliteli yaşam vs bunlar güzel şeyler de bir de türkiye realitesi var arkadaşlar. onları kendimiz gibi yapamıyoruz, belki de biz onlar gibi olacağız. ayrıca türkiyede eğitim kalitesi ortada, mahalle üniversiteleri var artık, en köklü üniversiteler kreşe dönüştü 15 senede, çocuk neden kassın ki?

    ek: hahahah yukardaki videonun başında üst arayan* ablanın üzerinde less is the new more yazıyor. birileri bizimle eğleniyor mu acaba ya?

  • polis banka onundeki park etmis arabanin plakasini anons eder. eleman para cektigini, arabayi hemen cekecegini isaretlerle polise anlatmaya calisir.

    polis ortaligi yikan anonsu patlatir:

    yuz milyon fazla cek, ceza yazdık!

  • biri de benim.

    yıllar önce otobüste şöyle bir diyaloğa denk gelmiştim; otobüse binen biri akbilinin bittiğini söyledi ve ücreti karşılığında birinden onun yerine de basmasını rica etti. sonrasında önlerde oturan bir hanımefendi kalkarak akbili bastı ve şöyle dedi: "para istemiyorum. lütfen siz de aynı durumda kalan başka biri için akbilinizi basın ve para istemeyerek aynısını ondan rica edin"

    karmayla ilk tanışmam da böyle oldu, üsküdar-bostancı otobüsünde.

  • zamanında 9 senelik ilişkisi bitmiş biri olarak söyleyebilirim.

    winter is coming

    benim ruhum değişti. başka biri oldum. resmen karakterime, kalbime, vicdanıma kış geldi. bir daha da asla eskisi gibi olamadım. yaşadığım tüm süreci yazıcam bi ara.

  • anneleri tarafından yatağı batırması engellenmiş, sidikli sözlükçülerdir. umarım yalnız değilimdir.

  • kimse kusura bakmasın ama öğrencileri için kılımı bile kıpırdatmam. bi kere de fazla manita var desteğini bekliyorum desin biri. nerede hamallık işi var hemen yardım çağırın.

    şaka lan şaka! dualarım sizinle, artan ve artık fahiş miktarlara varan shuttle fiyatları düşürülsün hatta bedava olsun. ne sikimse artık bu shuttle.

  • yukarıda bir arkadaş doğru yere değinmiş ''daha önceki nesiller sanki mutluluktan ölüyor muydu?'' diye. doğru, ölmüyordu.

    ama bizim durumumuz daha başka. biz 2000li yıllarda, çok büyük bir refah ve bolluk yaşadık. ve bu yaşadığımız dönem içimize o kadar işledi ki, işte şimdi onun sarsılması hepimizi mutsuz ediyor.

    arada sol framedeki başlıklara bakıyorum 5000 liraya geçinemeyen insan diye bir şey var mesela. hiçbir sorumluluğu olmayan bekar bir insan, 5000 liraya ay sonum gelmiyor diye ağlıyor. hayretle okuyorum, nasıl gelmiyormuş diye, işte efenim en az 300 sigaraya gidiyor, bir haftasonu dışarı çıksa yine bir 300-400 ayda da 1500 tutuyor, güzel muhitte kiralar 2000 falan fistan. yani sorun geçinememek değil de lüks yaşayamamak. zengin olmamak! ilk anda bir şaşırıyorum.

    hemen sonra ise durum anlamlanıyor! biz 2000li yılları görmüş insanlarız. daha iyisi olduğunu gördük, gözümüz açıldı. bugün y kuşağı olarak bizler için eğlenmek lüks değildir. seyahat etmek, kaliteli beslenmek, güzel giyinmek, bir hobi edinmek lüks değil. lüks olmamalı. bu kafa ile büyüdük ve 2000li yıllar, bize iyi okullar okuduğumuz, kendimizi geliştirdiğimiz takdirde bunun olacağını söyledi, durdu. bunun umuduyla büyüdük.

    fakat şimdiki durumda bu, elimizden alındı. koca koca okulları okumuş insanlar işsizlikle boğuşuyor ya da elindekini yettiremiyor. çocukken gördüklerinin ve hedeflediklerinin yakınından bile geçemiyor. oysa ki o kişi, bütün yatırımını o gördüğü haya için yapmıştı, öyle bir hayat olabileceğini görmüştü. mevcut durumda ise hayalleri elinden alındı, çabaları boşa çıktı ve kişi, bunun mutsuzluğunu yaşıyor.

    bütün bunların dahası da var, bak. sosyal medya! herkes, her şeyi görüyor artık. o daha iyisi var ya o daha iyisi, onun hala orada bir yerlerde olduğunu görüyorsun. belki çocukken tanıdığın birinin, belki üniversiteden bir arkadaşının, belki bir akrabanın orada o hayatı yaşadığını görüyorsun. işte o öldürücü darbe! asıl onu görmek seni kahrediyor ve mutsuz oluyorsun.

    bu durumdan nasıl kurtuluruz bilemiyorum. hele ki kültürel olarak fazlaca hassas olduğumuz bu coğrafyada, büyük bir daralmaya girdiğimiz şu günlerde işlerin daha da kötüye gideceği bu kadar meydandayken, önümüz parlak değil. tüm kafa yapısının değişmesi lazım. hadi bizimki değişirdi değişmesine de, o daha iyisi gözümüze sokulup durdukça umut yok.

    x kuşağının daha büyük sabıra ihtiyacı olacak.