• 80'lerin başında çocuk olup da okumayı seven bir neslin asla unutamayacağı, 9 ince ciltlik çocuklara yönelik bilgi ve genel kültür kaynağı muhteşem bir ansiklopedik seriyi türkçeye çevirip basan yayınevi.
    sözkonusu serinin cilteri ayrı ayrı isimler taşırdı, hatırlayabildiklerimin isimleri:
    neden niçin
    bu nedir
    bu nasıl çalışır
    ne nerededir
    kim kimdir
    bugün ne oldu
    söyle nasıl
  • milliyetin küçük mavi kitapları eğitir, öğretir, donatır, derinleştirir, evrenselleştirir; baskan yayınları'nın yeşil kenarlı çocuk kitapları ise içimizdeki serüvenciyi ve casusu harekete geçirirdi.
  • çocukken birçok kitabını defalarca okuduğum ve kitap okumaktan haz almamı sağlayan yayınevi. "bir kahraman doğuyor", "altın kol" ve "şövalye ferrand" diye jeanne d'arc sonrası fransa'sında geçen bir şövalye romanı üçlemesi vardı. defalarca, ezberlermişçesine, okumuştum...
  • ara ara buldugumda 2. el kitaplarini aldigim yayinevi acaba burayi kuranlar kitap cikaranlar su anda ne yapmaktadir. cok ilginc ve guzel kitaplari bilimkurgu camiamiza kattiklari icin saygiyla aniyorum (bkz: uzayda dehset tora)
  • çocukluğumu içine gömüp rafa kaldırdığım 9 kısım, tekmili birden bir ansiklopedi setine sahip yayınevi. favorim her zaman "ne olacağım"dan meslek seçmek olmuştu.. mesleklerin yarısından fazlası günümüz için (ya da türkiye için) hiç bir şey ifade etmeyen tırt şeylerdi ****** * ama resimlere bakarak, altındaki işaretlerin anlamlarını bularak geçirdiğim o saatlerdeki mutlululuğu bana sonraları ne bir meydan larousse verdi, ne de bir ana britanica. bu ansiklopedilerle büyüyen çocukların hayal dünyasının ve iç huzurunun her zaman "na böyle" olması tesadüf değildir bu yüzden. bugün türkiye'de 25 yaş civarındaki ahmetler, ayşeler çocukluklarını toz pembe hatırlıyorsa bunu baskan yayınları'na borçludur. mübalağa yok efendim, ironi hiç yok. gönül bağı var, sevgi var.
  • hem ansiklopedileri hem de çocuk kitapları serisi ile "yayınevi" kavramının zihnimde oluşmasını sağlayan kuruluş. milliyet çocuk kitapları ise klasik çocuk kitaplarını basardı. bir de altın kitaplar jules verne'leri.

    baskan yayınlarının karton kapak ve çocuk ergonomisine uygun büyüklükteki kitaplarını seri olarak tamamlayabilmek için çok uğraştığımı, kitapların arka sayfalarında yer alan, "yayınevimizce basılan diğer kitaplar" gibi bir adı olan listeyi uzun uzun gözden geçirip içinden kitap seçmeye çalıştığımı hatırlıyorum.
  • "ne olacağım" vardı bir de seride...en sevdiğim cildi oydu...olmak istediğim meslekleri listeler, her mesleğe notlar verirdim...resmi hoşuma gidenlere daha çok puan verirdim..mesela çiçekçi...çok güzel bir çiçekçi kız vardı resimde..büyüyünce öyle güzel bir kız olacağımı düşünen benden hep yüksek puan almıştır çiçekçilik...
  • içlerinde fransız gizli servisi* çalışanı langelot adlı bir teğmenin maceralarını teğmen x* adı altında konu alan bir dizi kitabı da bulunan, yeşil kenarlı kitaplar yayınlamış olan yayınevi.
    (bkz: langelot/1)
  • neden niçin? nasıl yaşarlardı? bu nasıl çalışır? ansiklopedilerimin, küçük bir çocuğa yapılabilecek en büyük iyiliği yapıp onu büyüklerin saçma dünyasından başka bir gezegene ışınlayan, hayalgücü geliştirgeci jules verne kitaplarımın, içinde aşık olduğum langelot'u barındıran kitap serisinin yayınevi. üzerimde ilkokul öğretmenimden daha fazla hakkı vardır desem yeridir.

    çiçek dürbünü nasıl çalışır? dünyanın en derin çukuru nerededir? konfiçyus kimdir? arzın merkezine nasıl seyahat edilir? hep bu yayın evinin kitaplarından öğrendim ben. mamafih derken bir cümle içinde öğretmenimin gözlerini açıp bana bakmasına neden olan yayın evidir ayrıca. 1950'ler türkçesini konuşmaya başlamıştım yayınlardaki muhteşem dil yüzünden.

    şimdi kenarında baskan yayınları yazan kitaplarıma bakıyorum, ansiklopedilerime, ebeveynlerim nasıl olmuş da çocuklarına bırakabilmiş bunları? hiç arayıp sormuyorlar, aynı evde olmasına rağmen mesela babam hiç kütüphanemden alıp okumadı teğmen x'leri? nasıl olur bu anlayamıyorum. tek korkum şu hayatta o kitapları tozu alınacak bir nesne olarak görmeye başlamam, bir kenara atıp bir daha yüzüne bakmamam. o zaman gerçekten langelot'la o kaçtığımız büyüklerin saçma dünyasının gri bir neferi olmuşum demektir.
  • kimse yazmamış ama pardayanlar'ı da 10 cilt halinde güzel bir çeviriyle basmışlardır. zamanında sahafların altını üstüne getirip seriyi tamamlamıştım. yan yana dizildikleri zaman görüntüsü bile insana zevk veren başka bir set daha var mı bilmiyorum.

    (bkz: bibliyomani)

    görseli:
hesabın var mı? giriş yap