• sagolsun.

    "bugün, defne foster'in ölümüyle yeniden gün ışığına çıkan nebbaşlara, magazinin gözü dönmüş zevzeklerine, kifayetsiz yorumculara ve kısır kavgaların tüm kötü ruhlu muarızlarına 'yeter'' demenin zamanıdır..."

    "yorumculardan azımsanmayacak bir kısmı genç kadın için ''öldüyse öldü bana ne'', '' zaten sevmezdim'', ''çocuğunu düşünmeyene ben mi üzüleceğim'' türlü gerçekten açıklanması zor öfke nöbetlerine tutulmuşlardı. bu cenahta oluşan nefretin şahikasını görmek için ise bir gün beklemek ve hıncal uluç'un yazısını okumak gerekecekti. gerçekten de uluç basın tarihinin en utanç verici yazılarından birisini yazmış ve '' böyle bir insana, öldü diye saygı duymamı kimse benden beklemesin'' deyip eklemişti: '' su testisi su yolunda kırıldı''. uluç, zihniyetinin zaten bildiğimiz cinsiyetçi ve faşizan müktesebatını foster'nin evinde ölü bulunduğu kerem altan için kullandığı ''kerata'' kelimesi ile ele veriyordu. ortada ölümle bile yıkanamayacak bir ayıp olduğunu düşünen uluç, ayıbın kız tarafının ölüsünü bile affetmezken erkek tarafına '' kerata'' diye takılıyordu. ağızlarından çıkanı böyle kulakları duymayanlar aslında insanın düşünce ahlakına saldırıyorlar, arınılamayacağını hissettiren bir kirlilik duygusu okuyanı sarıyordu."

    http://www.bianet.org/…ter&at_xt=4d4c709a445ad609,0
  • defne joy foster'in ölüm haberi üzerinden, bugünkü toplumun sosyolojik yansımasına mükemmel bir akıcı üslupla geçiş yaptığı makalesi mutlaka okunmalı ve herkese okutulmalıdır. kendisini bugun, bu yazısıyla tanıdım. mükemmel kalemi varmış. takipçisi olmamak için hiçbir sebep yok.
  • sen dünyevileşme diye bir yazı yazacaksın alttaki lafları edeceksin

    "kitleselleşen sanatsal faaliyetlerin üreticileri de, satıcıları da, alıcıları da aynı dünyeviliğin saç ayakları olmuştur. insanlar, kendi ehlileşmiş duygusallıklarını zorlamayan bu ürünlerle iyi geçinip artık olmayan bir sanatın imajıyla vakit geçirmektedir. bu elbette bir oburluktur ve bir obur ne yediğini her zaman o kadar da önemsememektedir.
    yüzyılın başına tanpınar gibi, haşim gibi sayısız mücevher ile parıldayarak giren bir toplumun sonunda elif shafak’a fit olması, işte böyle bir yolculuğun menzilidir."

    sonra star tv'ye kahramanları bordo bereliler ve özel harekatçılar olan dizi yazacaksın ve şu lafları edeceksin.

    "bu dizide güncel politika içinde anlatılmayan yerlere gireceğiz. bugüne kadar türkiye’ye kurulan oyunları izledik. bizim dizimizde türkiye’yi pasif bir ülkeden aktif bir ülkeye çeviriyoruz. biz oyun kuran türkiye’yi anlatıyoruz"

    aklıma başar başaran'ı tarif edecek bir tanım geliyor ama, yakıştıramıyorum.
  • varolsun.
    ismini ilk kez duyuyorum. defne joy foster'in ardından kaleme aldığı yazıyla insanlığı hatırlatmıştır.

    "bütün bunların ışığında bu ülke bir tek insan olsaydı onunla arkadaşlık eder miydiniz? ben etmezdim. şu haline bakın, ne bir karnavalı var ortak, ne de bir yası. mukaddeslerde mutabık olamayan bir güruh ki artık ölüm bile onu üzemez hale gelmiş. devletin tevellüdünün üstünden bir insan ömrü bile geçmeden ''herkesin'' olan ne varsa yok olmuş. birinin bayram dediğinden diğeri tehdit, ötekinin sevinç duyduğundan başkası nefret anlıyor. insanların birbirlerine düşmeden geçirebildikleri tek bir gün bile kalmamış."
  • birgun online'da gayet eli yuzu duzgun yazilar yazan. yazilarinda neredeyse hic bos cikmiyor. secim kakofonisi, secim minibusleri, mitingler vesaire ile ilgili guzel bir yazi yazmistir bugun de.

    http://www.birgun.net/…13&year=2011&month=05&day=22
  • icinde uzun zamandir gizledigi ece temelkuranimsi seyi artik tutmakta zorluk ceken, bu nedenle de daha once gayet okunasi/elle tutulur seyler yazarken artik ece temelkuran'in birgun'de yazani ve erkek olani haline burunen kose yazari. ikinci bir temelkuran ihtiyaci hasil olmus muydu memlekette ondan cok emin degilim. yazi yerine siir yazsa belki daha iyi. bir dost tavsiyesi.
  • uluslararası hrant dink ödüllerinin bu seneki malum sahibinin ödül almasına ilişkin garip suskunluğa acı bir çığlıkla tepki gösteren birgün yazarı. ellerine sağlık diyoruz.

    http://www.birgun.net/…43&year=2011&month=09&day=19
  • bu ay kafa dergisindeki yazısından:
    "her şeye çare aradık kelimede, yalan yok. dermanı sözde bulduk. bir kitaba başlar gibi koşarken yavaşlar gibi şarkılarda söylendiği
    gibi yaşadık. gençlik öyleydi, öyle de olmalıdır.
    öyle olmayana acımak gerekir. biz öyleydik, sahaflarda hapşırdıkça, çok yaşadık. ne var ki kimse görmedi. tahtımızı yaptık, bahtımızı yapamadık. hayıflanmıyorum. yarım paket sigara parasına satılan şu sayfaya not düşüyorum. tersine akan nehrin içinde biz ileriye yüzdük. nehirde ve bizde kabahat yoktur. bunu biliyorum. şimdi yeniden bir yerlerde çoğalıyor diyorlar sular. karıncaların yalancısıyım. kulağımı yere koyuyorum, bir tren sesi duyayım, yaklaşan henüz yok, denizde dibe dalıyorum, bir pervane dönmüyor, dönüyorsa da ben duyamıyorum. gelecek diyorlar. ben artık şerbetlendim. gelmeyecek gibi düşünüyorum."
  • sürekli suçlu aramaya çalışanların aksine; acıları öfke ile körüklemek yerine bunları unutmamamız, işin özüne bakmamız ve oturduğumuz yerden atıp tutmayıp kendi adımıza birşeyler yapmamızın gerekliliğini bugünkü yazısıyla ortaya koymuştur. bir kişinin ölümü, 24 kişinin ölümünden daha az acı vermemelidir bence de.... ''savaşalım, öldürelim'' naraları çözüm getirmez, 20 senedir bunu anlayamayanların vay haline. işin acı tarafı; sokağa dökülen insanların, 2 gün sonra hiçbirşey olmamış gibi hayatlarına devam edecek ve bunları hiç hatırlamamasına unutacak olması.
    http://www.birgun.net/…25&year=2011&month=10&day=19
  • son dönemin en iyi politik-güncel yorum yazarıdır.

    ahmet insel, murat belge ve çevrelerinin çevreleri üstüne yazısı: http://jiyan.org/…in-ne-tarafindasin-basar-basaran/
hesabın var mı? giriş yap