• insanın damarlarından kanını çekilmesine sebep olan korkunç olay. korkunç diye belirtiyorum çünki olayın sorumlusu hastane müdürü ve başhekim görevine kaldığı yerden devam etmektedir. soruşturma söz konusu bile olmamış. hangi mantık çerçevesinde 1. dereceden tehlikeli bir hastanın yanına durumu henüz netlik kazanmayan başka bir hastayı hiç bir güvenlik önlemi almadan yan yana koyarlar.

    malesef hastane görevlilerin bu ihmalkarlığı bir gencin hayatına maloldu. %100 görme kaybı oluşmuş. artık insanların kazara yaşadıkları bir ülke olduk. şans eseri hayatın bir dalına tutunmuş uçuruma yuvarlanıyoruz. adalet iş ahlakı hak getire.
  • kanını dondurmayı bırak, adamın amına koyan olaydır.

    ruh hastasının soğukkanlılığı falan bunlara girmiyorum adam zaten ruh hastası, deli. izlemez olaydım.

    bu entrye kadar gelip henüz izlemediyseniz sakın ama sakın izlemeyin.

    saw'da en kötü en rezalet sahneleri binlerce kez izlerim de şunu daha da izleyemem.
  • öncelikle, bu olayla ilgili haber sitelerine koyulan video 18+ falan değildir. henüz izlememiş olan varsa kesinlikle izlemesin. bu benim kişisel uyarım.

    bu olayın 5 ay önce gerçekleştiğini ve gözlerini kaybeden kişinin 40 yaşında olduğunu söyleyelim. bu haberi aylar önce okuduğumda, ciddi anlamda etkilenmiştim. olayın mağduru terör bölgesinde askerlik yapmış, görev arkadaşları şehit olunca akli dengesini kaybetmiş. yıllar sonra sakarya'da bir yaralama olayına karışmış. cezai ehliyeti olup olmadığının araştırılması için bakırköy'e gönderilmiş. burada da 25 yaşında, akli dengesi bozuk bir insanın saldırısına uğramış.

    kanunlar, adalet, sağlık, güvenlik, insan hakları konusundaki geri kalmışlıklar bir insanın gözlerini kaybetmesine neden olmuş. peki gözlerini kaybeden şizofren h.ş. hangi yaralama olayından dolayı bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesi'ne yatırılmış:

    http://www.kenthaber.com/…df-4bea-b43d-23223f2c85cd

    bu kişinin psikolojisinin bozulduğu ilk anda önlem alacak bir devlet kurumu ya da sağlık sistemi yok mudur bu memlekette?

    edit: gelen mesajlar üzerine belirteyim. öyle yaptı da öyle oldu demek istemedim. kötü bir olay yaşanmış. önlem alınmamış. tekrar kötü bir olay yaşanmış. bunu vurgulamak istedim.
  • insanı bu memlekette yaşamaktan nefret ettiren hadiselerden birine konu olmuş talihsiz insan. mozaiklenmiş fotoğraflarına rastladım internette.

    6-7 yıl önce memleketim alanya'da yat turuna gitmiştik arkadaşlarımla. sabah 9 gibi başlayıp, akşam üstü 5'e kadar süren turlar işte. danimarkalı bir turist amca vardı, oğluyla da halı sahada top oynamamızdan mütevellit tanışıyorduk kendisiyle. aşıklar mağarası diye bir yer var alanya'da. o sadettin teksoy'un uçan şehir diye haber yaptığı alanya kalesi'nin damlataş tarafında denizle birleştiği noktalardan birinde. velhasıl 8-9 metre yüksekliği olan bir yer burası. çıktıktan sonra inişi imkansız gibi bir şey. çünkü diğer tarafta yat seni bırakıyor mağaradan sürünerek geçip karşıdan denize atlıyorsun, sen sürünürken de zaten yat da atlayacağın yere dolanıp gelmiş oluyor ve beklemeye başlıyor herkesin atlamasını.

    işte böyle herkesin sırayla atlamakta olduğu bir anda az önce bahsettiğim danimarkalı amcanın ayağı kaydı ve ilk kayalara çarptı biraz ve karın üstü suya çakıldı. 8-9 metreden karın üstü suya çakılmak, betona çakılmanın türevi neredeyse. tabi hemen atladılar yattan adamı yata çıkardılar. ilk müdahale yapılırken hemen kıyıya çıktık. bir ambulans hazır beklemekteydi zaten. adamı aldılar hastane falan filan işte.

    neyse birkaç gün sonra adamın oğlunu gördüm. zaten oturduğum evin hemen bitişiğindeki otelde kalıyorlardı. otelin marketi de biraz pahalı olduğundan, sürekli bizim de kullandığımız mahallenin marketine geliyordu bir şeyler almak için. sordum baban nasıl, hastanede mi hala diye. "babam döndü" dedi. nasıl döner dedim ya kendi kendime; "durumu kötü değil miydi, nasıl döndü iyileşmeden uçak, yol falan?" dedim elemana. "yok, sigorta şirketinin ambulans helikopteriyle geri döndü. burada ilk müdahale yapıldıktan sonra 3 saat içinde götürdüler. bize de dönüş bileti sağladılar biz de 1 hafta erken dönüyoruz." dedi. şaşırmıştım. ne de olsa kendi ülkesinde trafik kazası geçirip ambulans geç geldiği için kan kaybından ölen insanların ülkesinin vatandaşıydım ben. dedim ki, haa attila ilhan "sen insansın" derken bundan bahsediyordu herhalde.

    şimdi kimse gelip bana, "yurt dışına çıkarken biz de seyahat sigortası yaptırıyoruz, aynısı bizim başımıza gelseydi..." diye devam eden fantastik film senaryolarına benzer mavallar okumasın. şehirler arası otobüs firmalarında yaşanan kazalarda ölen insanların da seyahat sigortası var fakat şoförün bir elinden telefon eksik olmuyor.

    bu, insanı yaşamdan soğutan vahim olay, türkiye'de insana verilen değerin portresidir maalesef. zira bir insan yok pahasına akli dengesi yerinde olmayan bir kişiyle aynı ortama terk ediliyor. ve acaba ne olacak diye bekleniyor. böyle adalet olmaz. böyle insanlık da olmaz. hiç kimse televizyona çıkıp van depremine, şehitlerimize üzülüyorum diye yalandan gözyaşı dökmesin kardeşim. onların hepsi timsah gözyaşı benim kanımca. eğer bu ülkede 2012 yılına girmeye hazırlanırken böylesine korkunç bir olay yaşanmışsa, o ülkede insanın değeri yoktur. yani hiç allayıp pullamaya, birtakım tasvirlerle olayın vahametini açıklamaya çalışmaya gerek yok. her şey olabildiğince net; "bu ülkede insanın değeri yok" bu cümleyi büyük harflerle evinizin duvarına, bilgisayarınızın ekranına, arabanızın tavan aynasına, ofisinizdeki masanıza gözünüzün görebileceği her yere yazın. yazın ki, her okuyuşunuzda aklınızı başınıza devşirin. şans eseri hayatta kaldığınızı bilin. oluruna bir yaşamınızın olduğunu, başınıza bir musibet geldiği vakit yapayalnız olacağınızı aklınızdan çıkarmayın.

    diyeceğim o ki; bu ülkede insan olmayın. gidin çiçek olun, böcek olun, köpek olun ama sakın insan olmayın. çünkü inanın hiçbir önemi yok...
  • turk psikiyatristlerinin, gelen hastanin "akli dengesinin yerine olup olmadigi"ni ogrenmek icin uyguladiklari bir teste kurban gitmis belli ki!!!

    bu sekil ogreniliyor olmali, yatan kisinin hasta olup olmadigi, oyle mi? diger hasta bir insanla, oyle ishal falan degil, "akli dengesi yerinde olmadigi kanitlanmis" baska bir hastayla ayni odaya kapatmak??? du bakalim, neler oluyor diye seyretmek... oyle ya.

    kendimi turk doktorlarina emanet etmekten kor-ku-yo-rum!!!
  • şoka girmeme neden olan hadise.
    hiç bir önlem alınmadan, aynı odada, göz göre göre birbirine zarar vermelerine izin verilen insanlar.
    ve sonuç çok vahim.bunun hesabını kim verecek?
  • olayın iki boyutu var...onun dışında üzerinde konuşmamak ve izlememek gerekiyor kanımca. çünkü hiç kimse kaldıramaz bu görüntüleri.

    1) analtılanlara göre olay 4-5 aylık ve hiç kimse ceza almamış. arkadaş yok mu bu olayın sorumlusu. fiili gerçekleştiren ehliyet sahibi değil onu bi kenara koyalım da bu iki insanı aynı odaya yerleştirip de takip etmeyen sorumlulular nerede?

    2) be yavşak, be götveren hadi hastaya sahip çıkmadın, odaya kamera koydun ama anlık takip yapmadın adam gözlerini yitirdi de şu videoyu ortalığa yaymaktaki amacın nedir? bombok bir durum, sucun failinin akli melekeleri yok, yani "neden yaptın" diyemezsin, hal böyleyken bu videoyu kamuya acarak kime ne fayda sağlayacaksın. şu videoyu izledikten sonra haklı olarak dehşete kapılan binlerce insan artık psikiyatrik sorunlar yasayan insanlara daha olumsuz yaklaşmayacak mı? ya herhangi bir psikiyatrik sorun yaşayan insanların yakınları? şimdi onların durumunu düşünsenize bir de? ve daha önemlisi bu görüntülerdeki gibi ağır vakıa olmamalarına rağmen psikiyatri servisine gidip şifa bulması gereken insanların içine düştüğü ikilem. bir düşünün nasıl dışlanmış hissedecekler bu görüntüleri ve "deli"ler ile ilgili yorumları görünce. dert üstüne dert yüklenmeyecek mi bu insanlara.

    zaten psikiyatri bilimine ve hastalarına bu kadar önyargılı davranılan bir toplumda kamuya açılacak bir görüntü değil bu, ayıptır, yazıktır...
  • ihmal var evet, ve evet hassas bir insansanız izlemeyin derim görüntüleri.
    adı geçen hastanede 25 yıl görev yapan annemi düşünerek, orada çalışanların da ne kadar zorluk çekitiğini, ne kadar insanlık dışı olaya maruz kaldığını belirtmek istedim yalnızca.

    zamanında* ağır hastaların bulunduğu bir blokta annemle* yürürken bir hastanın beni annemin kollarından çekip alması geliyor aklıma, ya da yine bir hastanın bana doğru koşarak küfürler savurup, beni onu ziyaret etmeyen kızı sanarak yüzüme tükürmesi. annemin anlattığı bir diğer olay da bir hastanın annemin göğüs kafesine tekme atarak bayıltması.

    hepsi büyük travma, hepsi kaldırılması çok zor, ağır olaylar. fakat yine de videonun altına yorum yazanların hastalara bela okumasını, nefretle anmasını, ölmesini dilemesini anlamamı sağlamıyor bu vahşet. hepimizin başına gelebilecek durumlar. psikiyatristlere inanmayan, 'ilaç kullanmam ben' diyerek sağlıklı bir yaşam formu gibi hayatına devam eden, hastalığını kabul etmeyip aramızda dolaşan, evine gidince de karısının ağzını yüzünü şişiren insanlar var. ve ateş düşürmek gibi değil bu hastalığın çaresi. uzun izleme dönemleri, uzun ilaç tedavileri, terapiler. bazen ters tepen yanlış ilaç tercihleri, hastanın hikayesinin yanlış alınması sonucu başlatılan gereksiz tedaviler ya da tam tersi ilaca gerek görülmemesi.

    bence sadece ihmalkarlığın üzerinde durulması gerekiyor. belli bir tanı konarak hastanenin belli bir bloğunda kalan hastanın durumunun kötüleşmesi çok olası mesela. orada da personel devreye girip sakinleştirici vererek hastayı daha ağır vakaların bulunduğu bölgeye gönderebiliyor. hastanede annesini babasını doğramış, kuzenine tecavüz etmiş hastalar var, çok çok ileri seviyede hastalar. ailelerinin unuttuğu, ömür boyu orada yatmaya mahkum, hiçbir maddi manevi destek olmadan tamamen hastanenin geliri ile tedavi edilen ya da ömürlük bir ilaç kullanımı ile müşahede altında tutulan hastalar.

    iç denetimde büyük eksikliklerin olması kaçınılmaz. çok hasta var, ömrünüzden ömür götürecek kadar hikaye. işini layıkıyla yapan da var, dengesi bozulan da, artık bunca travmadan sonra kimseyi umrsamayan da, ay sonu alacağı maaşa bakan da. toplu bir cinnet yuvası değil, yalnızca her kurumda olduğu gibi düzeltilmesi gereken eksik yanlar.

    sanırım önce ruh hastalıklarını iyi anlamak gerekiyor, hem de işinin uzmanı bir insan olsak bile. beyindeki elektriksel sinir aktivetisi kavramını 'aman bizim ahmet de her şeyi kafasına takar' diye değerlendirmemek lazım. en ufak bir davranış bozukluğu bile dikkatle incelenmeli ve doktora da doğru şekilde aktarılabilmeli.

    her şeyde olduğu gibi bu olayda da büyük bir ihmal var evet, belki de hakettikleri halde cezasız kalanlar var. ama en önemlisi akıl hastalığı olan birini 'deli', 'manyak', 'adam kafayı yemiş' gibi çocukça terimlerle sıfatlandırmamak sanırım. etrafta bu durumda olan, insanların dışladığı, dalga geçtiği, aşağıladığı rahatsız kişiler mevcut. bu şekilde, aynı ortamda bulunduğumuz çoğu insanın olağan dışı davranışlarının sonucunun da videodaki gibi olabileceğini, ve bu olayın bir akıl hastanesi odasında değil, komşunun evinde de yaşanabileceğini daha iyi idrak etmiş oluruz. ve belki de böylece, hastanedeki ihmalden önce insani vazife eksikliğimizi de bir nebze olsun iyileştirebiliriz.
  • gözleri oyulan adamın yatarken aldığı pozisyon bu olayı tetiklemiş gibi görünüyor. mağdurun yüzünün akli dengesi yerinde olmayan kişiye dönük olması ve dakikalarca aynı pozisyonda kalması, hatta belkide uyumuyor ve karşı yatakta bir noktaya bakıyor olması diğer kişinin hoşuna gitmiyor.

    ardından hedef ona bakan gözler oluyor. o gözleri söndürdükten sonra rahat bir uyku çekilecektir. bu derece basit ve korkunç.
hesabın var mı? giriş yap