• yobazın dilini yorandır.
  • olsa ne olur olmasa ne olur şeklinde bir varlıktır. gönlünce yaşayamamış ki. kendinden sonrakiler rahat yaşasınlar diye yaşamını bu ülkeye bu millete feda etmiş. üstelik malı mülkü devredecek ailesi de yok. pek de maddi şeyleri önemsediğini sanmıyorum. bazıları ise "allah bereket versin" tavırlarına bürünüyorlar ya onları da anlayamıyorum.
  • mal varlığının bir sebebinin hindistan’dan kurtuluş savaşı için gelen yardım olduğunu biliyoruz. sorular şöyle

    ----------
    - bu para neden şahsa yollandı?
    - atatürk neden bu parayı kişisel hesabında tuttu?
    - neden savaş masrafları için kullanılmadı?
    - para hilafetin kurtulması için gönderilmişken neden sonrasında bu amaca riayet edilmedi? hintli müslümanlar kandırıldı mı?
    ----------
    benim vereceğim cevaplar sıkıcı ve sıradan. ama bir tane de benim soracağım soru var onu pek önemsedim. ben de cevap istiyorum.

    - para neden şahsa yollandı? atatürk neden parayı şahsi hesabında tuttu?
    parayı gönderenler ankara’daki bmm başkanlığına diye kurum ismi verebiliyor da vermemişlerse bu onların mustafa kemali lider olarak görme isteklerinden kaynaklanır. kendi tasarruflarıdır. o günlerde böyle bir usul yoksa o zaman o günlerde böyle bir usul yoktur, kimseden böyle yapması beklenmez.

    - peki neden atatürk parayı kişisel hesabında tutmaya devam etti?
    bu sorunun iki ayrı dönem için iki cevabı var bence*.
    1- savaş sırasında meclisteki iktidarını kuvvetlendirmek için.
    2- siyasetten uzak kaldığı dönemlerde de bu parayı bunu iknaya çalışmadan kafasına göre değerlendirebilmek için.

    bu süreçte neler yapıldığını ne sonuçlar verdiğini hepimiz az çok biliyoruz. ikisi için de kimseyi kınamam. bu sayede başarılanları gördükten sonra bu kararları gayet isabetli bulduğumu da belirtmeliyim.

    - para neden savaş masrafları için kullanılmadı?
    paranın ilk gönderildiği tarihe dikkat etmek lazım (aşağıdaki paragrafa bakınız). büyük taarruzda zaten ordunun durumu fransızların italyanların vs. desteği ile, giderken bıraktıkları cephane, uçak vs. sayesinde fena değildir. ruslar da var. büyük ihtimalle o sırada paranın ulaşabileceği her imkana zaten ulaşılmakta. mesela osmanlı bankasına şubelerinizi basar paralarınıza el koyarız denerek osmanlı bankasından 1,5 milyon lira alınıyor. osmanlı bankası da tıpış tıpış veriyor bu parayı. (acaba neden?). top var, tüfek var, yemek için koyun var da para olmadığı için mi alınamıyor bunlar? eğer öyleyse bu ortaya konsun ben de kafamı bir daha kaşıyayım. (atatürk cimrilik yapıp zaferi tehlikeye sokmuş noktasına geleceğiz yani??)

    - para hilafetin kurtulması için gönderilmişken neden sonrasında bu amaca riayet edilmedi? hintli müslümanlar kandırıldı mı?
    para ne zaman gönderilmiş bir daha düşünelim. gönderilen ilk parti para 26 aralık 1921 tarihli(ymiş). inönü'lerden, sakaryadan sonraya geliyor. yani misakı milli kabul edilmiş, (buraya dikkat) halifelik ordusu 1 sene önce orada burada ayaklanmış yer yer başarılı da olmuş. fransızlar çekilmeye başlamış... bunun bir bağımsızlık hareketi olduğu, istanbuldaki hükümetle papaz olunduğu, ucunda bağımsızlık isteklerinin olduğu biliniyor. bağımsızlık için din de öne sürülüyor, wilson prensipleri de, milliyetçilik de... koministce laflar da ediliyor… daha önceki tarihlerde padişah da esir onu da kurtaracağız deniyordu herhalde (tahminim o tarihlerde bundan vazgeçilmiştir artık). yani para gönderilen kadronun neyin peşinde olduğu artık belli: bağımsızlık!

    paranın gönderilmesine öncülük eden isimlerden biri de muhammed ali cinnah. hindistan kendi içinde ingilizlere karşı bağımsızlık mücadelesi veriyor. anadoluda ise düzenli bir ordu göğüs göğüse çarpışıyor. sonuçlar hindistan için çok önemli ve yakından takip ediliyor. anadoludaki savaşa destek olmak için para toplanması bu sırada da islami değerlerin ön plana çıkarılması gayet normaldir. parayı verenler arasında bağımsızlık isteyen hindular da olduğu yazılıyor. cinnah, daha sonra hintli müslümanların pakistan ve bangladeş'te ayrı bir devlet kurmaları için de öncülük edecektir.

    şimdi benim de bir sorum olacak… çok merak ediyorum, acaba cinnah için de benzer şeyler söylenmiş midir? mesela ayrılıkçı olmayan müslümanlar veya para veren hindular arasında şöyle diyenler var mıdır?

    “cinnah, o paraları türkler bağımsızlık mücadelesi veriyorlar diye topladı. bizleri bağımsızlık için örgütledi. biz de ona destek verdik. meğerse aklında ayrı bir islam devleti fikri varmış!”

    ben minicik tarih bilgimle olduğuna dair iddiaya giriyorum. hatta şimdi aklıma geldi. muhtemelen ingilizlerin de işine geldi bu iki devlet fikri. fakir müslüman hilafet için gönderdi diye edebiyat yapmak kolay da… biraz daha deşsek bu konuyu nasıl olur? parayı verenlerden kaçı sadece bağımsızlık istiyordu, kaçı ayrı bir islami devlet istiyordu falan diyerek…?

    hasılı kelam o parayı gönderenlerin hepsinin aklında ne vardı ne istiyorlardı tam bilemiyoruz. ama gönderilenlerin kimliklerine baktığımızda daha iyi bir fikrimiz oluyor. mustafa kemal paşa, özel hayatıyla, düşünceleri ile söyledikleri ile çok da islami bir kişilik değil. peki, mücadeleyi, örgütlenmeyi kimler yapıyor? osmanlının sekülerleşmesinde önemli adımlar atan reformcu, ittihatçı kadrolar. onlar arasında islam konusunda, hilafet konusunda bir konsensüs var mı? hayır yok! bunu hintliler bilmiyor mu?

    hintli müslümanlar parayı kime verdikleri konusunda kandırıldılar demek çok kolay olmasa gerek. yine de o parayı gönderenlerden bazıları daha sonra hilafet kararı ile ilgili olarak hayal kırıklığına uğramış olabilir. nitekim bir yerlerde o parayı gönderenlerden bir kısmının sonradan hilafete dokunma diye mektup yazdıklarını okudum galiba. canlarını ortaya koyanlar bir tarafta, para bir tarafta. tartışılacaksa herhalde reform sürecinde tasfiye edilenleri tartışmak daha isabetli olur. müsaade edin hintli müslümanlar para verdiler diye ülkenin geleceğini vesayet altına almasınlar.
  • öncelikle (bkz: hint hilafet komitesi) (hint hilafet hareketi). şimdilik pek birşey yazmıyor. umarım dolar.

    hindistandaki müslümanların hilafet fonunda topladıkları paranın neden mustafa kemale gönderildiği sorulmuyor olabilir ama gönderilmesindeki amacı anlamak istiyorsak bunu paranın kime gönderildiğinden bağımsız olarak bulamayız. halife istanbulda dururken hilafet orduları ankaraya karşı savaşırken parayı halifeye değil ankaraya gönderiyorsan bir bildiğinin olması beklenir*. burada bahsedilen insanlar dünyadan bir haber işinden camiye camiden eve giden fakir hintliler değil (bu edebiyat da baydı ha) bu hareketin bir ayağında cinnah var. zengin bir aileden gelen, yıllarını londrada geçiren çok başarılı bir avukat. bu nedenle londrada baroya seçilen en genç avukat olmuş... senin dünya kadar para toplayacak bunu dünyanın öbür ucuna gönderebilecek örgütlenme gücün var, ama kemal paşa kim? ittihatçılar kimler, bugüne kadar ne yapmışlar sorusuna cevap bulman mümkün değil… çünkü kitle iletişim teknolojisi zayıf... komik olmayalım. en azından aralarında hilafet konusunda bir konsensüs olamayacağını, onları bir arada tutan öncelikli unsurun bağımsızlık ve milliyetçilik olduğunun bilinmesi beklenir di mi?

    hani bu harekete destek veren hindular da vardır iddia ediyorum demiştim, şaşıracaksınız gandi de destek vermiş ki o da dünyada ne olup bitiyor bilen biridir, avukattır, bu olaylar sırasında hindistan ulusal kongresinin de lideridir! hatta daha da şaşıracaksınız yapılan bir kongre sonucunda hindistandaki hilafet haretekinin de lideri olmuş! hadi cinnahı tartışabiliyoruz, ama gandi ve beraberindekilerin derdi herhalde hilafet değildir, başka saikleri de vardır di mi? netekim şiddet yoksa ben bu harekete destek veririm diyen gandi daha sonra şiddet içeren olaylar nedeniyle şubat 1922’de (saltanatın ve hilafetin ayrılması kararından önce) bu hareketten desteğini çekiyor. unutmadan söyliyeyim gandinin desteği cinnahın isteği hilafında gerçekleşiyor. hasılı kelam bu hareketin ne olup olmadığı konusunda dalgayı bırakıp dersimize iyi çalışmamız lazım*.

    bu arada söylemeden edemeyeceğim. hilafet kurumu için bir formül bulunmuştur. hindistandaki hilafet hareketinin amaçları arasında osmanlı imparatorluğunun bölünmesini engellemek de vardır. türkiye cumhuriyeti kuruldu diye de parayı iade etmek lazım mı? kurtuluş savaşına destek veren rusya ne yapsın? onlar da mı kandırıldı? hintliler mustafa kemalin ve ittihatçı kadroların silme hilafete bağlı müslüman olduğunu düşünürken ruslar da bunlar kominist diye mi düşünüyordu? hepsi ayrı ayrı kandırıldı çünkü kitle iletişimi yok! ne menem şeymiş bu kitle iletişimi yahu?
  • zahmet edip başkalarının sorularına cevap vermeyenlerin cevabı onlarca kere verilmiş soruları obsesif bir şekilde sormaya devam etttiği mal varlığıdır.

    [bugün olsa buna ne derdik? zimmete geçirme demez miydik?]
    derdik. atatürk de olsa bugün için başımda bir diktatör istemem. bugün başımızda atatürkün yetkileri ile donanmış biri olsa ona mal varlığından önce söyleyeceğim çok şey olur. bu konuda silencerin açıklaması hoş. katılıyorum.

    [niye borç olarak veriyor?]
    başka bir soru neden amacı için kullanılmıyor idi. para borçlanmalara karşı güvence olarak tutulup borçlar sonrasında amaç hasıl olduysa para amacı için kullanılmış demektir. amaç hasıl olduktan sonra devlet bütçesi diğer harcamaları kısarak bu parayı ödemiş. diğer para da gayet güzel değerlendirilmiş. bu sorunun cevabı para neden kişisel hesapta tutulmaya devam ediliyor – neden amacı için kullanılmadı sorularına verilen cevapla aynı cevaptır. basittir, mantıklıdır. tekrar olacak ama olsun: atatürk savaş esnasında kişisel iktidarını güçlendirmek istemiştir, savaş sonrasında ise kimseyi ikna etmeye çalışmadan doğrudan kendisi değerlendirmek istemiştir.

    [alacağını tahsil ettikten sonra şahsı için kullanıyor]
    şahsı için çiftlik kurmak şahsı için, bira, malt, buz, gazoz, deri, fabrikası açmak şahsı için hayvancılık yapmak… tarih böyle bencillik yazmamıştır. halkın orada açlıktan işsizlikten kırılsın sen git çiftlik kur. bir de kar elde ediyor diye bir suçlama vardı ki o da evlere şenlik bir laf. zarar etseydi bu sefer çiftliğini batırdı ya da zararını devlete ödetiyor denecekti.

    [o parayı hibe edenin hibe ettiği amaç belli. bu durumda yapılması gereken amacına uygun kullanmak veya borç telakki edip sonrasında iade etmek değil miydi?]
    hibe edilme amacının sanıldığı gibi hilafetten ibaret olmadığı, para verenlerin hilafetten başka dertleri de olduğu çok açık ve net bir şekilde ortaya kondu. paranın kime iade edileceği bu muhatabın kim olacağı tartışmalı, kaldı ki hilafet yabancı egemenliğinden kurtarılmış yetkileri de milletin meclisine verilmiştir. (bu cevaplar bir yerden tanıdık ama?)

    [madem -halife ve hilafet makamına yer vermeyen- bağımsız bir devlet adına yapılacaktı sadece, neden mustafa kemal sürekli halifelik makamına ve hilafete vurgu yapıyor?]
    ne yapılsaydı? halife ordusu, ayaklanmalar bir yanda, milli mücadele bir yanda, ben olura zafer kazanırsam ve olursa ülkenin lideri olursam bu halifeye/halifeliğe yapacağımı bilirim şuna bak ingiliz oyuncağı oldu düşüncesi bir tarafta… ciddi ciddi başka bir şey yapılabileceğini mi düşünüyoruz? kaldı ki bağımsızlık vurgusu milli mücadelenin söyleminde hilafet vurgusundan çok çok daha fazla yapılmıştır. hem hilafet hem bağımsızlık hem milletin egemenliği nasıl olacak? bunları düşünmek zor değil, kaldı ki hepsinin cevabı da mevcut.

    [neden mısıra yardım edilmedi onlar da ingiliz işgali altında]
    bu soru da çok özensiz. burada açık bir savaş var. inönü var sakarya var düzenli ordu var. aktif bir toprak paylaşımı var, ayrışma var. hilafetin etkisi de vardır ama tek motifin hilafet olamayacağı aşikar. peki soruyu tersten soralım. bu destek neden mısırdan değil de hindistandan geliyor? orası da müslüman burası da, orası da ingiliz işgali burası da… sakın toplanan paranın birikmesinde, organize olmasında, gandinin ve bağımsızlık peşindeki diğer hinduların, ülkesindeki müslümanlara birlikte yaşayabilme, hoş görünme, desteklerini alma çabaları da etkili olmuş olmasın? neden mısır değil de ankara sorusunun cevabı basit ama neden mısır değil de hindistan sorusunun cevabı kafa karıştırıcı di mi? buna cevabınız var mı? abdülhamit hindistana etki etti de mısırı es mi geçti?

    gelelim gerçekten cevaplanmayan sorulara.
    hilafet hareketinin bir amacı da osmanlının birliğini sağlamaktır. hiç de mışmış’lık bir durum değil bu. açık ve sarih bir şekilde ortaya konmuş bir amaçtır. iddia değil hakikattir. dalga geçmek -ki dalga geçilmiş- sadece dalga geçeni zor duruma sokar. cumhuriyet kuruldu diye parayı iade etmek gerekir mi diye sormuştum, cevaplanmadı.

    bir diğer sorum da hilafet fonuna hilafet için değil bağımsızlık için para verenlerin durumu ne olacak mealinde idi, o da cevaplanmadı. gandinin desteği malum diye geçiştirildi. madem malum niye söylenmiyor? üstelik soruldu da. sorularıma cevap verilmiyor diye ağlanacağına başkalarının sorularına da özen göstermek gerekmez mi? ateşin icadına gitmeye gerek yok diyip abdülhamitten bahsetmek yerine evet bu fona yapılan yardımlar çok çeşitli kişilerden çok çeşitli amaçlarla yapılmıştır, sadece hilafet meselesi değildir demek neden bu kadar zor?

    bir diğer sorum para verilenin kimliği üzerinden soruldu. cevap sadece içinde islami motifler ve hilafet kurumuna saygı içeren bildiriler ile verildi... bunları okuyan ne düşünür diye… oysaki soruda hindistan parlementosununun sadece bir bildiriye göre hareket etmesi mümkün olamaz, ittihatçılar kimler, bugüne kadar ne yapmışlar kime ne diyorlar, ne yapıyorlar (bunlar iktidara geldiğinde o pek etkili(?) abdülhamiti iktidardan indirmediler mi? bunu bilenin aklına bu ne pehriz bu ne lahana turşusu diye birşey gelmiyor mu?) bunlar mutlaka bilinir aksi düşünülemez demiştim. o cevap bu noktaları dikkate almadığından tatmin edici olmaktan çok uzak. bu bildirileri alt alta yazdık diye diğerlerini yok mu sayacağız? kaldı ki halife orada bildiriler yayınlarken ayaklanmalar çıkartırken elde kalan müslüman nüfusun savaşa yöneltilmesi için başka bir şey yapılamazdı. bu da bal gibi herkesin malumudur.

    rusya da mı kandırıldı sorusuna da cevap lütfedilmemiş ama imadan evet onlar da kandırıldı anlaşılıyor. oysaki rusyanın milli mücadele sonrasında kominist olunacağına dair bir sanrı içinde olması için de çok az neden vardır. ama rusya yine de yardım ediyor, acaba neden?

    son bir soru daha… atatürk tüm yetkileri kendinde toplamışken halife olsaydı söylenecek söz kalacak mıydı? cevabı da vereyim. susulup oturulacaktı. islamın kılıcı, halifeliği ingilizin elinden aldı halife oldu. keşke böyle olsaymış, ama işte o zaman gerçekten ikiyüzlülük yapılmış olurdu.

    cevap vermeden cevaplanmış sorulara takılanlarla uğraşmaktan daha keyifli mecra için: (bkz: atatürk halife olsaydı olabilecekler)
  • kendilerini rezil etmeye yeminli cahillerin terbiyelerini de ortaya çıkaran mal varlığıdır.
    öncelikle: (bkz: sözlükle ilgili istekler/@yeni)

    terbiye sınırlarını aşan sataşmalara cevap vermeye tenezzül etmiyorum. sadece tartışmayı dışarıdan takip eden bir ilkokul-lise öğrencisi okuyucunun aklında soru işareti kalmaması için yazıyorum.

    hilafet komitesinde toplanan paranın ve hatta hilafet komitesinin ortaya koyduğu amaçların hilafetten ibaret olmadığını en islamcı kaynaklarda bile bulunabilir. bunları bilmemenin görmemenin sebebi ya ard niyettir yada cahilliliktir ve tenezzül edip araştırma yapmamaktır, tembelliktir.

    dalga geçmek sadece zor durumda bırakır demiştim işte bir örnek daha. mal varlığı ile ilgili deniyor ki -nereden çıktı hindistan parlementosu falan... kendini zorlayınca bu türden hatalar kaçınılmaz oluyor tabi- hareketin başka amacı olsa ben bilirim neden benim haberim yok diyecek kadar kendine güvenli bir cahilsen sana bu hata gibi görünebilir.

    cahillik suç değildir. cahiller de soru sorabilir. cevaba da hakları vardır. ama herkes kendisine verilen cevapta yazılanları okuyup anlamaya çalışmakla yükümlüdür. okuduktan sonra anlamadıysan yine sorabilirsin. ama anlamadığın halde anlamış gibi yaparsan ve suçlamalarda bulunursan, dalga geçersen, o zaman artık terbiyesizsin demektir. hadi şimdi google’a "khilafat movement" and "indian national congress" yazalım. sonuçta 10 bin 500 sayfa çıkıyor. hindistan parlementosunun konuyla ilgisi neymiş oralarda yazıyor. yaptığımız cahillikten utanıncaya kadar okuyalım.

    not: ittihat ve terakki cemiyeti, abdülhamit ve cumhuriyet kadroları ile ilgili saçmalık ortalama bir lise mezununun dahi farkedeceği kadar bariz olduğundan cevaplamaya değer bulmadım.
  • literatürdeki çok sayıda kaynaktan teyit edilebilecek olan devasa mal varlığıdır.

    bu kaynaklar, ekseriyetle hayat ansiklopedisi'nin birinci cildinden alıntı yaparlar.

    hayat ansiklopedisi. 1937. cilt i, sayı 43, sayfa 305'den itibaren:

    --- alıntı ---

    1- orman çiftliği

    ankarada orman, yağmur baba, balgat, macun, güvercinlik, tahar, etimesut, çakırlar çiftliklerinden vücut bulmuş orman çiftliği; yalova, millet ve baltacı çiftlikleri, silifkede, tekir ve şövalya çiftlikleri, dörtyolda portakal bahçesi ile karabasamak çiftliği, tarsusta pıl oğlu çiftliği.

    i- bunlarda mevcut arazi
    a) 582 dönüm çeşitli meyva bahçeleri.
    b) 700 dönüm fidanlık, buralarda meyveli, meyvasız muhtelif yaşlarda ve çeşitlerde 650.000 fidan vardır.
    c) 400 dönüm amerikan asma fidanlığı "buralarda 560.000 kök bağ çubuğu vardır".
    d) 220 dönüm bağ, "buralarda 88.000 adet kök bağ omcası vardır".
    e) 370 dönüm çeşitli sebze yetiştirmeye elverişli bahçe
    f) 220 dönüm 6.600 ağaçlı zeytinlik
    h) 27 dönüm 1.654 ağaçlı portakallık
    i) 15 dönüm kuş konmazlık
    k) 100 dönüm park ve bahçe
    l) 2.650 dönüm çayır ve yoncalık
    m) 1.450 dönüm yeni tesis edilmiş orman
    n) 148.000 dönüm kabili ziraat arazi ve mer'alar.

    yekün: 154.729 dönüm arazi.

    2- bina ve tesisat
    a) 45 adet büyük ve küçük idare binası ve ikâmetgâh bütün mefruşat ve demirbaşlarıyle beraber.
    b) 7 adet 15.000 baş koyunluk ağıl.
    c) 6 adet aydos ve toros yaylalarında tesis edilen mandıralar,
    d) 8 adet at ve sığırlara mahsus ahır.
    e) 7 adet umumi ambar.
    f) 4 adet samanlık ve otluk.
    h) 6 adet hangar ve sundurma,
    i) 4 adet lokanta, gazino ve eğlence yerleri, lunapark.
    k) 2 adet çeşitli imalât yapan furun,
    l) 2 adet çiçek ve tezyinat nebatı yetiştirmeğe mahsus ser.

    yekün: 51 bina

    3- fabrika ve imalâthaneler
    a) bira fabrikası:
    senede 7.000 hekto litre çeşitli bira yapacak kabiliyette, bütün müştemilâtille ve bütün işletme levazımı ve mütedavil kıymetlerle beraber.
    b) malt fabrikası:
    senede 7.000 hekto litre biraya kâfi gelebilecek miktarda malt imalına kabiliyetli, bütün müştemilâtille ve işletme levazımı ile beraber.
    c) buz fabrikası:
    günde dört ton buz yapma kabiliyetinde, bütün müştemilâtı ile işletme levazımı ile beraber.
    d) soda ve gazoz fabrikası:
    günde üç bin şişe soda ve gazoz yapma kabiliyetinde. bütün müştemilâtı ve mütedavil kıymetlerile beraber.
    e) deri fabrikası:
    senede 14 bin çeşitli deri imalına elverişli, bütün müştemilât ve mütedavil kıymetlerile beraber.
    f) ziraat aletleri ve demir fabrikası
    h) biri ankarada diğeri yalovada olmak üzere iki modern süt fabrikası: her ikisi günde ayrı ayrı 15 bin litre pastörize süt ve bin kilo tereyağı işlemek kabiliyetindedir. bunlar da bütün müştemilât ve işletme levazımı ve mütedavil kıymetlerile beraber.
    i) biri ankara'da diğeri yalova'da iki vasi yoğurt imalâthanesi.
    k) şarap imalâthanesi.
    yılda 80 bin litre şarap imaline elverişli, bütün müştemilât ve mütedavil kıymetleriyle beraber.
    l) iki taşlı, elektrikle işler bir değirmen, bütün müştemilâtı ve mütedavil kıymetleriyle beraber.
    m) istanbul'da bulunan bir çelik fabrikasının yüzde kırk hissesi.
    n) biri orman çiftliğinin, biri tekir çiftliğinin olmak üzere her biri 15 şer bin kilo kaşar, bin teneke beyaz peynir, altıyüz teneke tuzlu yağ yapmağa elverişli iki imalâtane, bütün işletme levazımatı ile beraber.

    4) umumi tesisat
    a) biri ankara'da diğeri yalova'da kurulu iki tavuk çiftliği.
    b) yalovadaki çiftliklerde iki hususi iskele ve liman tesisatı.
    c) üçü ankara'da ve ikisi istanbul'da beş satış mağazasının bütün tesisat ve demirbaşları.
    d) orman çiftliğinde:
    hususi sulama tesisatı, kanalizasyon, telefon tesisatı, elektrik tesisatı, küçük beton köprüler, hususi yollar, içme su tevziatı şubesi.

    yalova çiftliklerinde:
    hususi su tesisatı, telefon tesisatı, elektrik tesisatı, küçük beton köprüler ve yollar.

    silifke tekir çiftliğinde:
    hususi sulama tesisatı, beton köprüler.
    e) orman çiftliğinde kurulu çiftlik müzesi ve ufak mikyasta hayvanat bahçesi tesisatı, ve bunların işletme levazımı ve bütün demirbaşları.

    5- canlı umumi demirbaş:
    a) 13.100 baş koyun "kıvırcık, merinos, karagül, karaman ırklarile bunların melezleri"
    b) 443 baş sığır, "simental, hollanda, kırım, jersey, görensey, halep, yerli ırklarile bunların melezleri, yeni üretilen orman ve tekir cinsleri."
    c) 69 baş ingiliz, arap, macar, yerli ve bunların melezleri, koşum ve binek atları. 58 çoban merkebi.
    d) 2.450 baş tavuk "legorn, rodayland ve yeni ırklar."

    6- umumi cansız demirbaş:
    a) 16 adet traktör, 13 harman ve biçer döğer makinesi ve bilcümle ziraat işlerini görmekte bulunan ziraat alet ve edevatının tamamı.
    b) 35 tonluk bir adet deniz motoru "yalova çiftliğinde."
    c) 5 adet çiftliklerin nakliye işerinde çalıştırılan kamyon ve kamyonet.
    d) 2 adet çiftliklerin umumi servislerinde çalıştırışan binek otomobili.
    e) 19 adet çiftliklerin umumi servislerinde çalıştırışan binek yük arabası.

    --- alıntı sonu ---

    mustafa armağan'ın bu listedeki bazı yazım hatalarına işaret ettiği 10 haziran 2012 tarihli yazısı için bkz.: http://www.zaman.com.tr/…itle=ataturkun-mal-varligi

    tema:
    (bkz: mustafa kemal atatürk/@derinsular)
  • hakkında "bu kadar servete ölmeden bi cami yaptıraymış, iyiymiş" diyebilecek fetocular bile çıkacaktır. gerçi o şahsi servetle "cumhuriyet tarihinin en büyük okulu" denebilecek buz gibi anıt bir eser yaptırabilirdi atamız.

    ama bunu yapmadı. atamız müthiş öngörüsüyle her bir yere adının verileceğini bildiğinden böyle bir şeye tevessül etmedi diye düşünüyorum. bira fabrikası işletmekle şarap imalathanesiyle falan iktifa etmeyi, yani mütevazi, kendi halinde bir iş adamı olmayı tercih etti belli ki. gösterişi sevmezdi. büyük adam vesselam!
  • boyle bir mal varliginin olmamasi durumunda savastan yeni cikmis bir ulkenin ayaga kalkabilecegini dusunen varsa ya sayi saymayi bilmiyordur ya da ulkenin savastan galip cikmasini 80 kusur senedir sindirememistir.

    sanki ataturk'u 1919-1923 yillari arasinda kurtulus savasini yonlendirmek yerine arbitraj senin, angel investor benim, kafasindaki yatirim firsatlari icin finansman ariyor.

    esas mucadele lozan'dan sonra baslamis.

    ulkede elle tutulur ne bir uretim, ne bir is gucu var. bunu tersine cevirmek, ulkeyi sadece militer ya da otoriter anlamda degil bilhassa ekonomik olarak bagimsiz kilmak lazim. (aksi icin afrika'ya, hindistan'a bakmak kafi olur).

    opucukle, ara gaziyla fabrika calismiyor; tarla surulmuyor arkadas. para lazim, sermaye lazim; daha da onemlisi o kadar boktan bir durumda, savasin hemen sonrasinda bu sermayenin dogru kullanilmasi lazim.

    peki yeni turkiye'nin vizyonu kimde? ataturkte. gucler birligi? o da onda. kagit ustundeki mal varligi - bizzat ulkeyi yeniden yapilandiran sermayenin ta kendisi.

    daha neresini tartisiyoruz ki bunun?

    goren de 1923'te turkiye'nin yapilanmasina para akitmaya hazir onlarca dis yatirimci kapida bekliyor, yikilan imparatorlugun kasasinda milyonlarla altin duruyor falan zannedecek. dunyanin (savasmadigimiz dunyanin diyelim) geri kalani daha 10 sene once dunya savasindan cikmis; kimsenin kendi sikini dogrultacak hali yok. ulkeyi kuracaksak cepten kuracagiz.

    cep derken... ataturk'un cebi.

    da burada gelmis duz mantigi hice sayaraktan atip tutanlarin derdi, her zamanki gibi bagci dovmek. uzumu falan sallayan yok.
  • sağlam mal varlığıdır ilgilisine. ingiliz ve fransızlar 5 okka kadar olduğu konusunda açıklama yapmışlar.
hesabın var mı? giriş yap