• o kadar hijyeniktir ki, yemeğinizden steril eldiven' in koca bir parmağı (şu ameliyatlarda da kullanılan streç beyaz -sanırım kauçuk- eldivenlerden) çıkabilir. hatta yemek dağıtan eleman bunun, etin yağı olduğunu iddia edebilir. eldiven olduğunu kanıtlamak için hiç çekinilmeden el yemeğe daldırılır ve parmak, lastik gibi esnetilir. mekan askeriye olduğundan hiç şaşırılmaz tabi, gülüp geçilir. zira o kadar abukluğun arasında bu gayet normal bile gelebilir. ha, sonra ne mi olur. nöbetçi komutanın yanına gidilir, durum izah edilir ve şöyle bir diyalog gerçekleşir:

    - komutanım, yemekten na bu kadar eldiven parmağı çıktı
    + ne çıkacaktı amuğagoyim, araba mı çıkacaktı !
  • mercimek çorbası pişirilen kazanların kenarında kurumaya bırakılmış siyah çorapları görebileceğiniz yegane mekan. bir de anormal olan benmişim gibi tip tip bana bakıyor çorabın sahibi olan amına kodumunun kahpesi..
  • bir çocuk vardı ismi kadir. okuma yazması yok, çelimsiz zayıf bir köy çocuğu. konuşması aksak, davranışlarından bir problemi olduğu belli. artık ateşli hastalık mı geçirdi, boynuna kordon mu dolandı hiç askere almasan sevaba gireceğin bir ana kuzusu. zaten birliğin şartları ağır (bkz: bolu ikinci komando tugayı) sporlarda standartları tutturması, birliğe uyması mümkün değil. kadir'e vermişler tuvalet işini. nöbet tutmaz, spor yapmaz. bir işi var tuvalet temizlemek. elleri siğil gibi, çıban gibi bin türlü şeyle dolmuş. belli ki kimyasal maddeleri bile nasıl kullanacağını bilememiş çamaşır suyu ve bok deryasında ellerini yara yapmış.

    işte bir öğlen yemeğinde aldım tepsimi boş bir yere oturdum ki, tam kadir'in karşısı. karşılıklı yiyoruz yemeğimizi. derken benim ekmeğim bitti. tam ekmek alayım diye kalktım ki, kadir böldü elindeki ekmeği uzattı bana. o yaralı el, o koparılmış ekmek dün gibi aklımda. hiçbirşey diyemedim oturdum yerime, boğazım düğüm düğüm aldım elinden ekmeği afiyetle de yedim. askeriye yemekhanesi denince benim aklıma iki şey gelir, biri kaderin cilvesi bir biçimde bana uzatılan o ekmek, diğeri de kapıda barfiks çekemeyenlerin sıranın sonuna döndükleri barfiks demiri.
  • akşam yemeği için elinize aldığınız tabldota bakarak öğle yemeğinde ne verildiğini anlayabileceğiniz yemekhane. hijyen birincil önceliğidir burada çalışanların.
  • cayi kepceyle ya da bardagi kazana daldirarak doldurmak ve 4 kisilik masada 8 kisi yemek zorunda olmanin (bkz: dining philosophers problem) disinda siradan bir yemekhaneden farki yoktur.
  • diyet ve zayıflama merkezleri bu yemekhane modelini örnek alsa köşe olurlar. menüde ne olduğunun ehemmiyeti yoktur. içeriye girip, ortamı görürsün, gelen yemeklere bakarsın, koklarsın, bir meyve istihkakını alır dışarı çıkarsın.

    bir ayda on kilo zayıflamak garanti. ne sibel can diyeti ne ebru şallı pilatesi, var mı nazo gibisi...

    slogan hazır; nazo diyet merkezi.
  • istisnasız hepsinde tek bir tabela vardır.

    (bkz: tanrımıza hamd olsun milletimiz var olsun)
  • portakal kadar mandalina, kavun kadar portakal bulunabilecek yegane mekan.
  • normalde iğrenç, kirli, mat, görüntüsü mide bulandıran metal tabakların sesinin yankılandığı yer.askerler burda, bunlarda yemek yer.

    yerler ve masalar gayet kirlidir.

    yemin töreni olduğunda-aileler de orada yiyeceğinden-yerler tertemiz, masalar ak pak, o iğrenç tabaklar da yok olur. yerlerine törenden sonra rafa kaldırılacak sıfır-0-ları çoktan gelmiştir. *
  • yemekhane girişinde olan yemek listesine bakıp 4 yıldızlı, 5 yıldızlı otellerin menülerine benzer yemekler gözünüze çarpar.

    bilmem ne kebabı, şu kebabı, bu kebabı.

    yok efendim değişik değişik pilav çeşitleri "oh" dersiniz yemekler süper! nah süper. pilav bildiğin, hatta bilmediğin nasıl bir yapılışı var ise lapa lapa hamur yumağından oluşan pilavdır, kebap da sinirleri ve yağları ayıklanmamış et yemeğidir.

    acemi dönemlerinizde bu yanılgıya düşüp sağlam bir ziyafet çekeceğinizi düşünürsünüz fakat götünüzde patlar. alışırsınız, buna şükür.

    ha bir de kuş, kedi, köpek eksik olmaz bu yemekhanelerde. kuşlar sorti atar ekmek kovalarına, kediler dolaşır masalarda. bu bana hep jumanji filmini hatırlatırdı.
hesabın var mı? giriş yap