• millet iradesini görmemizlikten gelmeyen onurlu 76 milletvekilini içtenlikle kutlanılası kılan özel durum
  • turkiye'de olan guzel seyler. bir de akp nin icinde en az 3 tane duzgun adam olmasi. size yakisan simdi oradan istifa edip... neyse bu kadari da yeter, sagolun.
  • kurtuluş savaşının onurlu komutanlarından ismet inönü'nün "bir memlekette, namuslular, namussuzlar kadar cesur olmadıkça, o memlekette kurtuluş yoktur" sözlerini rte'ye bir kez daha hatırlatan olay
  • milli irade milli irade diye senelerdir yırtınan sözüm ona demokratların, işlerine gelmeyince milli iradeye ana avrat dümdüz gittiklerini gösteren olay. hani milli irade her şeyden önemliydi? tasarıyı reddedenler milli iradenin temsilcisi değil mi? düne kadar milli iradenin en yüce temsilcisi sayılan en büyük demokrat akp milletvekillerinden birkaçı hayır deyince birdenbire faşist mi oldular? nasıl da iç yüzünüz açığa çıktı... nasıl da iki yüzlülüğünüz açığa çıktı... milli iradeyse bu da milli irade...

    bir de parti kapatmanın yargıdan alınıp bir tek kişinin iki dudağı arasına alınmasını demokrasi diye yutmamızı istemiyorlar mı! tey allaaammm...
  • kimse dememiş ama bu akp'nin bir siyaseti, arzu ettiği bir sonuç da olabilir. kendisine söylenilen yalanlardan, işsizlik derdinden, yoksulluk illetinden ve geçim sıkıntısından bunalan bir halk ve bu paketi başından beri şark kurnazlığı olarak görüp desteklemeyen kamuoyu gözönüne alındığında bu karmaşada akp'nin başka tutar dalının olmadığı ve tekrardan bu mağdur-mazlum patikalarına saptığı da ileri sürülebilir.

    (bkz: mazlum edebiyatı)
    (bkz: tayyip erdoğan'ın mazlum edebiyatı)
    (bkz: akp'lilerin mağdur edebiyatının bayması)

    bilindiği gibi akp geçmişte kendisini mağdur gösterip bunun üzerinden prim yapma becerisini gösterebildi. iç ve dış güç odakları, bilerek ve bilmeyerek ya da vakti geldiğinde devreye girerek bu konuda akp'ye epey yardımcı oldular:

    (bkz: anayasa mahkemesi nin 367 kararı)
    (bkz: akp hakkındaki parti kapatma davası)
    (bkz: 27 nisan 2007 genelkurmay basın açıklaması)
    (bkz: anayasa mahkemesi'nin türban değişikliğini iptali)

    yukarıdaki gündem çevresinde mazlum edebiyatına sarılarak, 15-20 puan civarında bir oy artışı yaşadılar. epeydir de bu türden yeni bir mağduruz imajı yaratabilmek için hasımlarına ve düşman bellediklerine hücum edip, bu hücumların geri gönüşümlerinden kendilerine çıkar sağlama uğraşındalar.

    fethullahçı gladyo ile ab/d ve akp karşıtı sivil aydınlar, üst düzey askerler, vb. kişiler yalan dolan ve bilgi çarpıtma ile uydurulan suçlara bulanmaya çalışıldı. insanlar hukuk dışı yöntemler ile suçlandı, adli takibata alındı, sindirilip etkisiz hale getirilmeye çalışıldı. ailelere, eşlere, bireysel haklara acımasızca saldırıldı. burada da amaç aşırı bir tepki bulmaktı. bu yüzden bilinçli olarak hücum edildi. ki bir ara işler hakikaten arzu ettikleri gibi gitse de bu politika nihayetinde iflas etti. asker demokrasi sınırlarını ihlal etmedi. akp'nin çıkar ve politikalarının aleyhine olarak geri çekildi. vicdanı olanlar da asıl olarak hukuken mağdur olanların yanında kaldı.

    hatırlayın dün durup dururken rte ismet inönü'ye niye saldırdı? çünkü bu saldırı karşılığında sert bir savunma ve ötesinde aynı düzeysizlikte bir karşı saldırı umuyordu belki ama pek de bir şey bulamadı. bulsaydı yine kendince mağdur olacak, bundan çıkar sağlayacaktı.

    nihayetinde kişi ve kurumlar uyandı. halk da yavaş yavaş gerçeği görmeye başladı. artık hiçkimse akp'nin sistemli olarak sürdürdüğü bu çirkinliklere aldanmıyor. son çırpınışlarına kanmıyor. muhatap alıp aynı seviyesizlik ve şiddet ölçüsünde cevap vermiyor. bir iki basit cevap ile konuyu savuşturuyor. akp'ye aynı düzeyden karşılık verilmiyor ki kim mütecaviz, kim mağdur herkes görsün bilsin isteniyor.

    bu strateji ardında, "geçmişin mağdur ve mazlum akp'sinin artık cumhuriyetin tüm kurum ve burçlarına saldıran, kurtuluş savaşı kahramanlarına çamur atan siyasi bir parti, ordu/üniversite/yargı gibi kurumların ise bu saldırılardan kendini korumaya çalışan mağdur bir devlet kuruluşu" konumunda bulunduğu bir manzara görülebiliyor. ilk seçime de yansıyacak olan bu durum, iktidarın sürdürdüğü bu korku ve gerilim politikasının ters teptiğini gösteriyor, hukuksuzluktan umduğu çıkarı bulamadığını ayan beyan gözler önüne seriyor.

    yandaş basın'a bakıldığında da yine aynı komedi rüzgarı esiyor: bu reddedilişi büyük bir çarpıtma ile ergenekon'culara, ergenekonun emri ile yapıldığını iddia ettikleri (?) son pkk eylemlerine, dursun çiçek'e falan bağlamaya çalıştıklarına ve bu yönde dehşet ve ağlak bir salya sümük edebiyatına başladıklarına göre en azından onların açısından bu sonucun pek de sürpriz olmadığı anlaşılabiliyor.
  • bazen iki fotoğraf karesi binlerce kelimenin yerini tutar sözünü doğrulatmıştır

    http://i946.photobucket.com/…/ad310/topidik/rte.jpg
  • mecliste gerçekten bu kadar baskı altında bile çok sayıda milletvekili olduğunu bize göstermiş eylemdir.

    (bkz: başbakan sensin ister asar ister kesersin) *

    edit: rte haberi ilk duyduğunda bahçede 1 dk dona kalmış.
    (bkz: george w.bush) *
  • anayasa değiştirme şenliklerine gölge düşürmüştür. çok üzmüştür akp'yi.
  • keşke her türlü oylama gizli oylamayla yapılabilse diye düşündüm 8. maddenin reddedilmesinin ardından.

    zira bütün milletvekilleri, genel başkanlarının emirleriyle değil, ama beğenelim ama beğenmeyelim gerçekten hür iradeleriyle oylarını kullanırlardı.

    8. maddenin içeriğiyle ilgili bir şey söylemiyorum dikkat ederseniz, o ayrı bir konu. ama iktidarın getirdiği her şeyin noter gibi onaylandığı bir meclis yerine bütün milletvekillerinin özgür iradeleriyle oy kullandığı bir meclis görmeyi ben her zaman tercih ederim.

    tabi bir de anayasa değişikliklerinin "ben istiyorum ve böyle olacak" anlayışıyla yapılamayacağını da anlamalıdır birileri. zira bizdekiler askerler tarafından darbelerle hazırlattırılsa da ve her ne kadar ağırlıkla antidemokratik ve saçma yönleri olsa da (1982 ve 1961'in 12 marttan sonraki hali), anayasalar teoride bir partinin, bir hükümetin değil, devletindir ve tüm halkı ilgilendirir. dolayısıyla toplumun geniş kesimi tarafından benimsenmelidir. nitelikli çoğunluk arayışı bunun için vardır.

    bazı suserlere de tavsiyem anayasa değişikliğine mantıken, usulen veya içerik olarak kısmen karşı olan herkesi "aha ergenekoncu, statükocu, darbeci, laikçi, milli irade düşmanı, halk düşmanı" diye yaftalamayın, hele hele tehdit etmeye hiç kalkmayın, çok komik oluyorsunuz. hani şu "x deyip ağlayan kızlar" ya da "işte o üyeler"ci yobaz vakit gazetesi tayfası var ya, onlardan bir farkınız kalmıyor.

    seçimlerden sonra iktidar partisi veya partileri ve tüm muhalefet partileri tüm sivil toplum kuruluşlarını da yanlarına alsınlar ve yeni bir anayasayı, seçim kanununu ve siyasi partiler kanununu beraber yapsınlar. bunu yaparken de ab devletlerinin anayasaları ve ilgili yasaları kapsamlı olarak incelensin. eğer hukuken gerekiyorsa da 2011 yılında kurucu meclis seçimi yapılsın ve sadece şahıslar aday olsun. hazırlanacak anayasanın da herbir maddesi ayrı ayrı oylansın. var mısınız canlar?
hesabın var mı? giriş yap