• sprechen sie deutsch bitte!
  • almanca’da günlük hayatta siklikla karsilasacaginiz bazi deyimler:

    - ıch drücke dir die daumen! – bu deyim genellikle birisini bir konuyla ilgili olarak yüreklendirmek, motive etmek icin kullanilir. „sana güveniyorum, bu isin altindan kalkarsin, bol sans diliyorum“ gibi anlamlara gelir ve almanca’da oldukca sik kullanilir. günlük konusmalarda arada duyarsiniz.

    - ın teufels küche kommen – seytanin mutfagina girmek. benim en sevdigim deyimlerdendir. bir konuda atilan yanlis bir adimin sizi hataya ve icinden cikilamaz bir noktaya getirmesini ifade eder. “eger bunu yaparsan seytanin mutagina girdin demektir“ anlamina gelir. „wenn du deinem chef so eine email zuschickst, dann kommst du in der teufels küche“ – “eger patronuna öyle bir mail atarsan seytanin mutfagina girdin demektir“

    - kein hexenwerk! – cadi icadi degil! – herhangi bir seyin cok da zor, anlasilmaz, yapilamaz olmadigini ifade etmek icin kullanilir. „das ist doch kein hexenwerk oder?“ – „cadi isi degil heralde yani?“

    - besser als nichts! – hic yoktan iyidir!

    - auf der schusslinie setzen – birisini hedef tahtasina koymak

    - ıch habe die nase voll..! - türkce’de „artik burama kadar geldi“ dedigimiz olay. almanlar bunu „burnuma kadar doluyum“ seklinde ifade ederler ve anlami da „sabrim tasmak üzere, yetti artik!“ demektir.

    - pech gehabt! – sanssizlik oldu..! talihsizlik!

    - ım stich lassen – birisini yari yolda birakmak. „du hast mich total im stich gelassen..! – beni sattin/yari yolda biraktin“

    - auf die füße treten – birilerinin ayagina basmak. türkcede „birilerinin tavuguna kist demek“ gibi bir anlama gelir. farkinda olmadan birsey yaparsiniz ve bu birilerini rahatsiz eder, sonun da da hos olmayan neticelerle karsilasirsiniz.

    - aus den augen, aus dem sinn! – gözden irak gönülden irak!

    - "wenn es dem esel zu wohl wird, geht er auf's eis tanzen." – esek fazla keyiflenince gider buzun üstünde oynarmis!

    - das leben ist kein ponyhof! – hayat bir midilli bahcesi degildir. biz bunu „hayat toz pembe degildir“ seklinde kullaniyoruz. bu deyim sadece hayat icin degil, herhangi baska bir durum icin de kullanilabilir.

    - halt’s maul..! – kapa ceneni..! bu cok kaba bir tabirdir. zira maul hayvan agzi anlamina gelir. alternatif olarak „halt die fresse“ de kullanilir

    - es ist mir wurst..! – wurst bilindigi gibi sosis demektir. bu deyimin anlami “bana fark etmez – umurumda degil“ demektir. „es ist mir einfach wurst was er getan hat“ – „ne yaparsa yapsin umurumda degil“. yalniz burda wurstu ş ile yani wurşt diye söylemeniz gerekiyor ki sokak agzina uygun bir ifade olsun. normal wurst derseniz olmaz.

    - lange rede, kurzer sinn – uzun lafin kisasi..!

    - wer hoch steigt, kann tief fallen – yükseklere cikan sonunda dibi görür. bu deyim hatta rammstein’in deutschland sarkisinda da vardi „wer hoch steigt der wird tief fallen!! deutschland deutschland über allen..!“

    - wer wind sät, wird sturm ernten – rüzgar eken firtina bicer
  • debe’ye giren entry bak allahım allahım.

    ich verstehe nur bahnhof. yok ya bu ne demek? ne kadar da enteresan. acaba hauptbahnhof’tan mı bahsediliyor frankfurttaki bahnhoflardan mı? hmmm…

    tja, drauf hab ich kein bock. digger du kotz mich an wullah.

    rivayetlere göre bu kalıp birinci dünya savaşı bittikten sonra tek amacı sadece eve dönmek olan yorgun alman askerlerinin “söylenenlerden sadece bahnhof kelimesini çıkarabiliyorum” ifadelerinden gelmektedir.

    üst entryide yazar gündelik örneklerden vermiş. onlar daha iyi
  • yarın b2 sınavına girecek olduğum dil.

    not defterimde kayıtlı bu yazı bana güç veriyor. her dilde, her zaman.

    “ ich weiß, dass du dir über viele dinge den kopf zerbrichst. aber mach dir bitte keine sorgen, wir werden alles in ordnung bringen. denn die welt gehört jetzt uns. die zukunft sollte uns keine angst machen, denn ich denke, wir haben unseren preis für das leben bezahlt. und ich werde bei dir sein, wann immer du willst.”
  • debe'de 2 gün ard arda deyimler görünce ben de aklımda kalan rastgele birkaç şeyi yazayım. öyle hoşuma gidenler, pek bir mantık sıralaması yok.
    gerçi debe'deki arkadaşların yazdığı deyimlerden bir çoğunu da günlük hayatta hiç duymadım, bayağı niş deyimler de var arada, ben daha günlük hayatta karşıma sık çıkanları yazıyorum.

    vitamin b: vitamin bekanntschaft: bir işe girerken kullandığınız torpil, tam çevirisi vitamin tanıdık, vitamin b olarak kullanılıyor günlük hayatta.

    wald und wiesen fachhochschule: orman çayır(ova) meslek yüksekokulu: böyle ufak şehirlerde dağın başında kimsenin bilmediği üniversiteler vardır ya, bu terimi kullanırlar dalga geçmek için.

    uwe: unten wird's ekelig: bira içerken bardağın dibindeki tadı leş olan son yudum. tam anlamı dibi iğrenç olacak demek, uwe olarak kullanırlar.

    zwei linke hände haben: iki tane sol ele sahip olmak: el işlerinde beceriksiz/sakar insanlar için kullanılır.

    apropos: ingilizce'deki by the way, günlük konuşmalarda almanlar hızlıca apropo diye telaffuz ederler, neydi lan o latince kelime falan dersiniz.( bunu da genelde güneyde duydum, kuzeyde duymadım pek)

    was verschafft die ehre deines anrufs/besuchs/ vs vs?: ziyaretinin/aramanın vs. şerefini neye borçluyuz?

    aller anfang ist schwer: bir işe ilk başladığınızda her iş zor gelir, bu durumu anlatır.

    bwl-justus(erkek), bwl-marie(kız) : genelde babası bayağı zengin olan, 18'inde altında porsche ile gezen, ve büyük ihtimalle münih civarı zengin bir yerde veya mannheim ekonomi okulunda bwl(işletme) okuyan zengin bebelerle dalga geçmek için kullanılan bir internet meme'di, gençler arasında bayağı yaygın oldu son zamanlarda.
  • 7 yil oldu almanyaya geleli 200 den fazla alman müsterimle görüsme yaptim. hic birinde deyimler ve atasözü kullanmadim, ciddi oldum, isimi yaptim. cünkü gerek yok.

    debeye giren deyimleri ezberleyeyim derken dili ögrenemezsiniz. cat pat almancayla, aksaninizla dur su deyimi söyleyim, almandan 5 yildiz kapayim dersiniz ama alman size anlamsiz bakis atar.

    bu dili ana dili seviyesinde bilmiyorsaniz, bu deyimlerle ugrasmayin. kas yapayim derken kendi gözünüzü cikarirsiniz.

    schnell arbeiten, schnell arbeiten!(bu ne demek isterigimi belki daha iyi aciklar)
  • çok eski ve zengin kelime hazinesi sahip olan ciddi bir dildir. grameri zor, ama çocuk yaşta ögrenildiginde konuşması bir o kadar keyifli bir dildir. yeni türev kelimeler üretmekte ingilizceden veya herhangi başka bir dilden çok az alıntı yapılır.
    her bir teknilojik terimin mutlaka öz almanca karşılığı vardır.
  • her durum için bir kelime üretmeye çalışan mantık dilidir. bunun için eğlencelidir, ama yine aynı sebepten zor gibi görünür.

    (bkz: zweisamkeit)
    iki kayıp yarımın bir bütünü tamamlarcasına yaşanan iki kişilik birliktelik,

    (bkz: sehnsucht)
    (bkz: hasret) hasret bağımlılığı,

    (bkz: kummerspeck)
    dert ve kederden kendini yemek yemeye vermiş olmanın sonucunda alınan kilolar,

    schlimm: kötü
    verschlimmern: kötüleştirmek
    besser: daha iyi
    verbesseren: iyileştirmek
    (bkz: verschlimmbesserung) ise iyileştireyim derken (bkz: sicip sivamak)

    (bkz: ohrwurm)
    insanın aklına takılıp, çıkmayan şarkı,

    (bkz: feierabend)
    (bkz: mesai sonu)

    (bkz: kopfkino)
    tahayyul sineması; kafada canlandırmak,

    (bkz: sitzpinkler)
    (bkz: oturarak iseyen erkek)

    (bkz: fremdschaemen)
    fremd: yabancı
    schämen: utanmak
    (bkz: baskasi adina utanmak)

    (bkz: lebensmude)
    leben: yaşam
    müde: yorgunluk
    (bkz: eceli gelen kopek cami duvarina isermis)teki köpek gibi, davranmak, şansını canına kast edercesine zorlamak,

    (bkz: schadenfreude)
    schaden: zarar
    freude: mutluluk
    başkasının başarısızlığı, hatası, mutsuzluğu, zararı ile mutlu olmak,

    (bkz: daseinsberechtigung)
    kelimenin ögeleri:
    da: orada
    sein: olmak
    recht: hak
    varoluş hakkı

    (bkz: fernweh)
    fern: uzak
    weh: acı
    (bkz: uzaklara gitme istegi)

    (bkz: heimweh)
    heim: ev, memleket
    weh: acı
    (bkz: sila hasreti)

    (bkz: warmduscher)
    sicak su ile dus alan,
    (bkz: schattenparker)
    arabasını gölgeye park eden,
    asıl anlamı ise :(bkz: hanim evladi)

    (bkz: besserwisser)
    (bkz: klugscheisser)
    klug: akıllı, zeki ama buradaki anlamı akıl
    scheisser: sıçmak
    (bkz: cokbilmis)

    (bkz: sonntagsfahrer)
    pazar günü sürücüsü;
    acelesi olmayan yavaş ilerleyen sürücü,

    (bkz: weichei)
    yumuşak yumurta, asıl anlamı korkak.
  • (bkz: #161074292)

    yaklasik 10 gun sonra yani 7 subat'ta goethe instutit'da a1 sinavina girecegim yabanci dil

    ozellikle schreiben ve sprechen olmak uzere, tum moduller icin tavsiyelere acigim.

    simdiden tesekkur ederim.
  • (#160992034) bu entrye katılmıyorum. deyimler ve ifadeler sizin dile ne kadar hakim olduğunuzla/ olmak istediğinizle ilgilidir ve ifadenizi derinleştirir. kullandığınızda da kimse size anlamsız bakış atmaz ki bu ifadeleri kullanmadığınızda zaten dilin ne kadar yavan kaldığını anlayacaksınız. zorunda mısınız, değilsiniz elbette ama haber podcast bir şey dinlediğinizde ne anlatmak istediğini anlamak adına bir kısmını bilmek önemli bana kalırsa. bunun için anadilinizin almanca olmasına gerek yok.

    bu kadar günlük hayatın içinde olan bişeyin dil öğrenim sürecine ne sebeple negatif etkisi olacağını da anlayamadım.
hesabın var mı? giriş yap