• son sayfaya yerleştirdiği üç boyut tekniği resimlerden yıllardır vazgeçmeyen dergi. bir dergüye en güzel kapanuş böyle olur kefeştetayyuş.
  • şu bilgiler tarihe not düşülsün;

    "aksiyon ilk çıktığında dergi kadrosunda,ahmet davutoğlu, taha kıvanç (fehmi koru), beşir ayvazoğlu, tamer korkmaz, fatma k. barbarosoğlu, yalçın çetinkaya, mustafa kutlu, mustafa özel, cinuçen tanrıkorur, kemal sayar, hasan sutay, erhan başyurt, nihal bengisu karaca, abdülhamit bilici, ayşe böhürler, mahmut çebi, dağıstan çetinkaya, ahmet dinç, mehmet ali eren, ahmet doğru,ömer erturgut, muammer gökçin, cemal a. kalyoncu, osman iridağ, mustafa sungur, tuncay opçin, mustafa ünal, rasih yılmaz, celal kazdağlı, kemal kazaz ve fevzi yazıcı idi.

    kaynak(ulaşabilirseniz):https://tr.wikipedia.org/wiki/aksiyon_(dergi)
  • bir dergi
  • yeni reklam filmi yayınlamıslar.oldukça fantastik ötesi bir calisma olmus: http://youtu.be/ympr-bfim2e
  • zaman gazetesi'nin de sahibi olan feza gazetecilik aş isimli şirkete ait, yaptığı "ergenekon iddianamesinde 33 erin şehit edilmesi olayını, tutuklu doğu perinçek'in azmettirdiği ileri sürülüyor" şeklinde gerçeğe aykırı haber nedeniyle 5.000-tl manevi tazminat ödemeye mahkum olan dergi.

    not: aynı haber nedeniyle zaman gazetesi de tazminat ödemeye mahkum olmuştur.
  • zaman gazetesinin bir yayin kolu.
  • dünyanın "isminde terör örgütü geçen ilk ve tek terör örgütü" olan etö'nün darbe girişimlerinde başarılı olsaydı koltukları hazır olan etö üyelerinin fantastik listesini yayınlayan dergi.

    koltuklari hazirdi!

    1) millî birlik komitesi başkanı ve devlet başkanı: şener eruygur

    2) millî birlik komitesi üyesi: hurşit tolon

    3) millî birlik komitesi üyesi: ilhan selçuk

    4) başbakan: sinan aygün

    5) içişleri bakanı: veli küçük

    6) adalet bakanı: kemal kerinçsiz

    7) sağlık bakanı: turhan çömez

    8) millî eğitim bakanı: kemal gürüz

    9) gençlik ve spor bakanı: fikri karadağ

    10) avrasya birliği’nden sorumlu devlet bakanı: doğu perinçek

    11) hazineden sorumlu devlet bakanı: tuncer kılınç

    12) sanayi bakanı: mustafa özbek

    13) emniyet genel müdürü: ibrahim şahin

    14) mit müsteşarı: levent ersöz

    15) diyanet işleri bakanı: hüseyin görüm

    16) yök başkanı: kemal alemdaroğlu

    17) anayasa mahkemesi başkanı: sabih kanadoğlu

    18) birinci ordu komutanı: muzaffer tekin

    19) chp genel başkanı (tek parti): tuncay özkan

    20) daha sonra kurulacak muhalefet partisi lideri: mustafa balbay

    21) adli tıp kurumu başkanı: ümit sayın

    22) sakarya üniversitesi rektörü: emin gürses

    23) sultanbeyli belediye başkanı: doğu silahçıoğlu

    24) devlet tiyatroları gn. müdürü: nurseli idiz

    25) başbakanlık basın ve halkla ilişkiler sorumlusu: seyhan soylu (sisi)
  • dogan medya grubu acisindan radikal iki eki ne ise zaman gazetesi acisindan da aksiyon dergisi odur.doret bes sene once takip ederken o zaman icin tempo,aktuel ve turevleri gibi dergilerden daha fazla satilan bi dergiydi.ayrica turkiyede ancak yildirim turker,nuray mert gibi yazarlarin isledigi konulari cesurca isleyen bi dergidir.ama eksik tarafida konularin islenis bicimi daha cok bilgi sunma ve arada sirada haberi hazirlayan kisinin yaptigi yorumlarla sinirladir.populer ve her sayida belli konulari ele alan kemiklesmis bi yazari yoktur cunku,obur tarafdanda sadece bilgiye ulasip yorum yapma hakkini sana biraktigi icin objektiflik bi bakis acisini yakalar genelde bu dergi.ulkuculer,mafya,gizli orgutler,derin devlet,ergenekon grubu,seksen ve yetmis ihtilallerinde yasanmis sira disi ve hukuka uygun olmayan olaylar gibi siradisi konulari cesurca islediklerini hatirliyorum.arada sirada temsil ettigi grubun cizgisine uygun olarak basortusu olayiyla ilgili yayinlarda yayinliyo tabikide ama siyasi olarak sol yada sag alt gondermeli metinler pek yoktur dedigim gibi.
  • "ben 18 yaşında erzurum’dan çıktım. üniversite okumak için izmir’e geldim. bu benim açımdan çok büyük bir riskti. arkamda bıraktığım insanlar da beni korkutuyorlardı, geldiğim yerdekiler de… erzurum ve izmir farklı şehirler; sosyolojik olarak, yaşam tarzı olarak… ben izmir’e gelirken o korkularla geldim ama ayrılırken defterime “izmir’den koparak ayrıldım” diye yazdım. izmir’i o kadar sevmemin pek çok nedeni vardı. erzurum’dan daha fazla izmirli oldum. erzurum’un birçok mahallesini bilmem ama izmir’in neredeyse bütün semtlerini biliyorum; esenyurt, balçova, gaziemir, karşıyaka, hatay, yeşilyurt…
    sokak sokak yaşadım ve sevdim izmir’i. izmir'de ben rahat ettim. niye rahat ettim? izmir o dönemde, 1985'lerde farklıydı. şimdi farklı şeyler duyuyoruz ama inşallah öyle değildir. o çoğulculuğun o birlikte yaşamanın en güzel şekilde yaşandığı şehirdi izmir.
    bana yurt çıkmamıştı o tarihlerde, biz aynı sınıfta okuyan, erzurum lisesinden birlikte geldiğim sınıf arkadaşımla birlikte bir ev tuttuk. yan komşularımız çok radikal solcu öğrencilerdi, sabahları selamlaşarak çıkıyorduk evden, birlikte okula gidip birlikte dönüyorduk.

    izmir’de beraber yaşama pratiği bana çok önemli dersler verdi. bir muhafazakâr insan olarak izmir’de çok rahat yaşadım. belirli hassasiyetleri olan, içki içmeyen birisi olarak bu benim şansım oldu. muadilim gibi gözüken, benim karşıtım gibi gözüken, istiyorsa içki içen istiyorsa namaz kılan, kılmayan, istiyorsa mini etek giyen; tarzı ne olursa olsun herkesin kendi istediği gibi yaşama hakkının olduğunu bana bir anlamda izmir öğretti. beni izmir mayaladı diyebilirim…

    erzurum’da yaşarken benim daha keskin hatlarım vardı. izmir olgunlaştırdı beni. yazılarımdan bir tanesinde “neden denizdeki taşlar köşeli değil yuvarlaktır?” diye sormuştum. deniz ve denizin içindeki o tuzda, dalgaların durmadan taşları birbirine sürterek, taşları kırmadan yuvarlatması muhteşemdir. dışarıdan o iki taşı birbirine sürtseniz kırılırlar ama denizde hiç köşeli kalamaz o taşlar…

    bizim de denizdeki taşlar gibi birbirimize değerek yuvarlaklaşmamız lazım."

    derginin genel yayın yönetmeni bülent korucu kendisiyle yapılmış harika bir söyleşide böyle söylüyor.
  • simdiye kadar yazilmis en objektif sozluk yorumlarindan birini yazmis dergi, enis batur'unki ve ece haniminkiler kadar olmasa da.

    sozluk yazarlarina cok hafif bir ayar veriliyor bahsedilen aksiyon yazisinda (bkz: #4003824) bir de ufak bir standardizasyon karmasasiyla "hakan sukur'un verilmeyen golu" gibi bir baslik olabileceginden bahsedilmis, olamaz efendim.

    konuyla ilgili olarak (bkz: hakan sukur)
hesabın var mı? giriş yap