• ateş ilyas başsoy'un aktardığına göre kitabı yayınlandıktan sonra, daha geniş bilgi alıp konuşabilmek için chplilerden ziyade akpliler aramış kendisini. sadece bu basit durum bile kitabın da başlığı olan soruya cevap olabilir.
  • arkadaslarla beraber oturup muhabbet ederken, birinin cantasindan cikardigi ve soylediklerimizin aynisini birebir icerdigini soyledigi kitap.

    dogru, hep aramizda konustuklarimizi, bildiklerimizi soylemis ama en azindan bunlari bizim bikkinligimiz yuzunden kendi aramizdaki sikintili muhabbetlerin konusu olmaktan oteye tasimis, bir kaynak olarak ele alinip dogru duzgun okunabilecek bir sey haline getirmis. retorigin onemini anlamayan, basmayan kafalar icin iyice vurgulamis.

    benim sakayla karisik onerim de su oldu:
    hani cemaatciler her gun toplanip okuma seanslari duzenliyorlar ya, acaba boyle bir organizasyon mu yapsak? hep beraber toplanip bu kitabi okuyalim defalarca. belki bir seyler degisir.

    sonra tabi yine bir sarkastik havanin icine girip kaybolduk. olmuyor, umutsuzuz bu ulkenin aydin gecinen kesiminden.
  • bu entry'mle beraber neden 16 entry'sinin olduğunu anlamadığım kitap. (zaten toplamda 3 entry'si benim oluyor, bununla beraber.) ulan deli öneme sahip kitabı resmen görmezden geliyorsunuz.

    çok ciddiyim: akp'nin neden kazandığını bu kadar iyi anlatan, "bilal'e anlatır gibi anlatan" bir başka kitap yok. en azından şimdilik. chp'nin de neden kaybettiğini anlatmakla beraber, 2009'da antalya'yı nasıl şaşırtıcı bir biçimde kazandığını da anlatıyor.

    bu yıl, genişletilmiş yeni baskısı çıktı. bendeki kitap zaten şu anda görüşmediğim bir -eski- arkadaşımda olduğu için en kısa zamanda alacağım. siz de alın, aldırın. özellikle akp'nin kazandığı, diğer partilerin (chp olmak zorunda değil) kaybettiği yerlerde alın, insanlara okutun.
  • akp neden kazanır chp neden kaybeder, yeni bir şey öğretmiyor, aslında bildiğimiz bir şeyi gözümüzün içine sokuyor. bir solukta okunabilen, akıcı bir kitap. ayrıca erdoğan toprak'ın chp genel başkan yardımcılığına neden getirildiğini sorgulatıyor.

    yazarın dedikodulardan yola çıkıp erdoğan toprak çok zengin olduğu için başkan yardımcısı yapıldığı söylentileri var diye dedikodu üzerinden bilgi aktarması, kitabın inandırıcılığına gölge düşürüyor.
  • bir ara tekrar okumak istediğim kitap. kütüphanemin "kaynak kitaplar" bölümünde duruyor. (o listedeki birkaç kitabı aklıma geldikçe evirip çevirerek okuyorum, o kitapların özelliği o.)

    yalnız 29 mart 2009 yerel seçimleri'nde antalya'da yapılanlara çok ağırlık verildiği için biraz can sıkabiliyor. elbette çok önemli bir konu ama kitabın özüne değil, verilen örneğe ayırılan sayfanın daha fazla olmaması gerekiyor. ateş ilyas başsoy umarım bir sonraki yerel seçimlerden önce bir başka kitap çıkarıp fikirleri revize eder, daha sağlam bir kaynak kitap (ve hatta siyasetçiler için bir ders kitabı) çıkarmış olur.
  • ateş ilyas başsoy'un pegasus yayınlarından çıkan yeni kitabı. kitap başsoy'un yürüttüğü ve kazandığı antalya seçim kampanyasından yola çıkarak adından da anlaşılacağı üzere akp ve chp analizi yapıyor. kararsız seçmenleri selim türkhan olarak adlandırarak, sonuçları onların belirlediğini ve bu kitlenin selim türkhan partisi olduğunu ve partilerin seçimleri onları ikna ederek kazanabileceğini anlatıyor.
    http://www.idefix.com/…asp?sid=n3vxle8rjk7kp0swm6z8
  • siyaset iletişimi konusundaki düşüncelerimi kökten değiştirmiş, ciddi anlamda şaşırtan kitaptır:

    http://beyn.org/…-neden-kaybeder-ilyas-ates-bassoy/

    ben daha önce bir kitaba böyle saygı duymadım, cidden.
  • chp’nin; 29 mart 2009 yerel seçimlerinde antalya’yı, 31 mart 2019 yerel seçimlerinde ise türkiye genelinde başta istanbul, ankara, adana, antalya, mersin olmak üzere pek çok büyükşehir belediye başkanlığını kazanmasını sağlayan seçim propagandası ekibinin başındaki isim ateş ilyas başsoy’un 2011 yılında yayımladığı kitabıdır.

    kitabı yeni bitirdim. böyle değerli bir yazarı çok daha önceleri tanımak isterdim. yazar hakkındaki en temel olumsuz eleştirim; biraz kendini beğenmiş karaktere sahip olması oldu. ancak sanırım belli bir yaratıcılık seviyesindeki insanların pek de kaçınamadığı yaygın bir sorun bu... o nedenle bunu da şahsım adına kolay hoş görebiliyorum.

    kitabı en az birkaç defa daha okurum sanırım. yaptığım okuma, kendi pek çok davranışımı da gözden geçirmemi sağladı. elbette kolay değil, ancak yapabilirsem bazı davranışlarımı kitap doğrultusunda düzeltmeye de çalışacağım.

    kitap, türkiye’de yapılan seçimler, seçmenler hakkında çok değerli analizler içeriyor. benim şu an öyle bir tespitim yok, ancak ve doğal olarak yazarın yanıldığı noktalar da olabilir. yine de ülkemiz hakkında kaygıları olan, siyaset hakkında düşünen, sorgulayan insanların kesinlikle okuması gereken bir kitaptır.
  • altını cizdiğim satırlardan
    chp yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcısı seyit torun, kitapçığın önsözünde şöyle yazmış:

    “ordulu bir anadolu çocuğuyum, babam fırıncı. çocukluğum ve gençliğim ordu’nun dağlarında, köylerinde gezmekle geçti. balıkçılar, ormancılar, fındıkçılar arasında büyüdüm. ve bu insanlar içinde ne bilge amcalar, ne ermiş teyzeler tanıdım, çoğu okuma yazma bilmez.

    “kışın acından ölse bile emanet bıraktığın pirinçten bir avuç pişirmeyecek kadar namuslu köylüler tanıdım; genellikle bizim partiye oy vermezler. bunun için onları hiç suçlamadım, hep ‘acaba niye böyle?’ diye düşündüm.

    “biz dağ taş memleket dolaşırken, bu insanları hiç görmemiş, hiç tanımamış bazı ukalalar, bu köylülere ‘makarnacı, rüşvetçi’ diye hakaret ediyordu. “çalışmaktan kafasını kaşıyacak vakit bulamayan işçilere, köylülere ‘göbeğini kaşıyan adam’ bile dediler. tanımamak, bilmemek, ötekileştirmek en büyük hastalık oldu. bir yerde yanlış vardı ama neredeydi?”

    dildeki değişimin radikalliğini görüyor musunuz? ben, söyleyene değil söyletene bak, diyorum.
hesabın var mı? giriş yap