• bugünkü yazısında diyor ki; "istanbul’un birçok “köyünden” daha küçük olan mendil kadar lüksemburg, toprağı bol birçok ülkeden daha zengin." ve sonra devam ediyor; "toprak hâlâ “kutsal” bir değer. zaten “toprak kutsal” olduğu için hâlâ ordular var, toprak “kutsal” olmaktan çıktığında, insanlar birbirlerinin topraklarına göz dikmekten vazgeçtiğinde, toprağın “uğrunda ölünecek bir şey olmadığı, asıl önemli olanın insan olduğu” kabul gördüğünde ordular ortadan kalkacak, sosyal yapı neredeyse bütünüyle değişecek. sanırım onun da vakti yaklaşıyor." sonra da yunanistan'ın içine düştüğü ekonomik bunalımdan ve almanya'nın "adaları satın" önerisinden dem vuruyor. şöyle sadede gelse ve "türkiye topraklarının önemli bir bölümünü satalım da yolumuzu bulalım" dese de o da rahatlasa biz de.. hükümetin "satalım! satalım!" politikasının önemli bir destekçisi olan bu değerliiii yazarımızın ne kadar öngörü sahibi olduğunu da önümüzdeki yıllarda göreceğiz. http://81.95.156.234/makale/10317.htm

    evrim karşıtlarını anlamakta zorlanıyorum. oysa ki insanlar sürekli evrim geçiriyor. bakınız bu bukalemun hayvanı mesela tutunduğu dalın rengine bürünmesiyle bilinir. insanlar da doğadan henüz sandıkları kadar kopmuş değil. tam tersine insanlık evrimini son hız sürdürüyor. tutunduğu dalın, bindiği kayığın rengine bürünen bir çok insan var, hala evrim teorisi safsatadır deniyor. (ayy ben başka entrye geçmişim yanlışlıkla. ahmet altan başlığından sonra bukalemun başlığına yazacaklarımı buraya yazmışım. neyse, o kadar yazdık silmeyelim. okuyan buradan okusun madem..)
  • emperyalizmin uşağı olmuş, abd ve feto tarafından desteklenen kalemşör

    (bkz: hasan cemal)
    (bkz: neoliberalizm)
    (bkz: sömürgecilik)
    (bkz: din toplumların afyonudur)

    ve tümünün panzehiri olarak:

    (bkz: mustafa kemal atatürk)
    (bkz: bağımsızlık ve özgürlük benim karakterimdir)
    (bkz: hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir)

    ve fetoşlar için bonus olarak:

    (bkz: egemenlik kayıtsız şartsız milletindir)
  • bugün taraf gazetesinde yazdığı yazıyla osmanlı'dan bugüne, tüm bir cumhuriyet dönemi dahil olmak üzere olan bitenleri bambaşka bir açıdan yorumlamış yazardır.

    "demokrasi, insanın her şeyden daha önemli ve kutsal olması anlamına gelir, demokrasi olsaydı, meclis lojmanlarına, orduevlerine, memur kamplarına, atatürk heykellerine harcadığınız parayı elazığ köylerine harcamak zorunda kalırdınız, kerpiç evlerin içinde sabaha karşı yıkılan duvarların altında ezilerek ölmezlerdi."

    harika bir toplumsal eleştiri içeren yazının tamamı için bakınız:

    http://www.taraf.com.tr/makale/10358.htm
  • son taraflı yazısını okuyan da, fethullah hoca gelince köylerdeki kerpiç evleri yıktırıp yerine sağlam, çiçekli, bahçeli evler yaptıracak sanır.
  • çok usta bir demagog... lafın başından girip kıçından çıkıp sonunda lafın kıçını yüzüne benzetiyor...
  • onu bunu bilmem de bu adamın her yazısında en az 20 tane soru işareti oluyor. sanırım bazı şeyleri anlamada ya da kabul etmede sorun yaşıyor olabilir.
  • harbiden her boku bildiğini zannedip gerizekalıca yorum yapan cahil "aydın" kitleden tiksindirmiştir.
  • ''demokrasi olsaydı, meclis lojmanlarına, orduevlerine, memur kamplarına, atatürk heykellerine harcadığınız parayı...'' falan filan demiş. hoş demiş tabi pek bir liberal pek bir demokrat bir o kadar da dobra bir ''aydın'' sanıcaz kendisini...

    bu ülke kaç senedir akp tarafından yönetiliyor acaba? peki bu siyasi parti cumhuriyeti, demokrasiyi, türkiye'nin kurumlarını oymak yerine neden bunlarla uğraşmamış acaba diye sormuyor? lojman diyor, atatürk heykeli diyor... özelleştirilen onca şeyin parası nerde demiyor?

    merak ediyorum mesela unutmuş mudur yazısında dile getirmeyi, yani aklına gelse yazar mıydı, sayın gül ile erbakan'ın cukka ettiklerini?

    git işine demek istiyorum. bu kadar utanmazca kimi yiyorsun diyorum? niyetiniz ortada diyorum kendisine...

    demogoji yapıp her durumdan nemalanmaya çalışırlar, baba liberaldir ama yeri gelince sosyal demokrat olurlar, başarınca milleti kandırmayı hop cukka, durmak yok milleti sikmeye devam... bilmiyoruz sanki?
  • ciddi anlamda çok merak etttiğim bir konu var. ahmet altan, taraf gazetesinde siyasi içerikli yazılar yazıyor. yazılarının içerdiği siyasi görüşten bağımsız olarak, kötü yazıyor. siyasi geçmişi aşk romanlarındaki duygusal entrikalardan ibaret bir yazar için normal olabilir bu, bunu da anlarım. ama kötü yazmakla kalmıyor, eğiyor, büküyor, çarpıtıyor. e niyetini bilince bunu da anlıyorum.

    ama çıkıyor ahmet altan, kendi kötü yazma standartlarından bile çok daha kötü, kendi çarpıtılmış yazılarından bile çok daha çarpıtılmış bir yazı yazıyor. ondan sonra fırlıyor birkaç tane eleman ortaya:

    "harika bir toplumsal eleştiri!"
    "bambaşka bir bakış açısı!"
    "üstad yine döktürmüş!"

    valla bak, çıkıp "biz de farkındayız bunun kötü ve gerçekleri çarpıtan bir yazı olduğunun, ama karşı cenahı kızdırmak hoşumuza gidiyor" derseniz, inanın onu da anlarım, o derece anlayışlıyım. ama çıkıp bir ahmet altan yazısı için bunları gerçekten öyle düşündüğünüz için söylüyorsanız, sizler için üzülmekle birlikte, ne içtiyseniz ondan kesinlikle istemiyorum, resmen bad trip yapmış.
hesabın var mı? giriş yap