• izole huzurun türkiye'deki sembolü.
    geçenlerde gitmiştim. bir villanın önünden geçerken şunu gördüm:
    4 araçlık bir otoparkı vardı villanın ve içinde beyaz bir audi q7, gümüş gri bir ferrari ve rengini unuttuğum bir mini cooper duruyordu (sanırım mini'yi ekmeğe, sigaraya giderken kullanıyorlardı)...

    hayat var; hayat var!
  • yıllar önce yaklaşık 2 sene kadar ikamet ettiğim aşırı lüks villalar topluluğu. ailem bir villa sahibinin yanında çalışıyordu. babam evin bahçesi ve alışverişi ile ilgilenirdi, annem de ev temizliğini (ev dediğime bakmayın, 4 katlı villanın temizliğinden sorumluydu.) yapardı.

    ben o zamanlar 3. sınıfa gittiğim için etrafta neler olup bitiyor çok anlamazdım. evin kocaman bir havuzu vardı. o kadar keyifli bir rutinim var dı ki... sabahları erkenden kalkar, fox kids karşısında kahvaltımı ederdim. öğle güneşi çıkmadan havuza girer, neredeyse tüm gün havuzda takılırdım. benden başka giren de olmadığından paşalar gibi takılır giderdim.

    tabii villa sahibi ben gibi takılıyordum ancak evin sahiplerine de şöyle bir ufakça bakmak lazım. mehmet bey fabrika sahibiydi, yanlış hatırlamıyorsam hazır giyim sektörü olması lazım. kocaman bahçeli 4 katlı bir villa alabilecek kadar varlıklıydı. eşi zeynep hanım'ın ne iş yaptığını hatırlamıyorum ancak evde çok nadir bulunurdu. cemiyet hayatının bir parçasıymış o da, ben de sonradan öğrendim.

    ailenin iki kızı vardı, onların ismini vermeyeyim, belki okurlar falan gerek yok. biri benden 5 yaş kadar büyük, diğeri de benim yaşıtımdı. acarkent, beykoz'un en ücra köşesi olduğu için bir çocuk için yapacak hiç bir şey yok desem yalan olmaz. sokağa çıkma diye bir durum zaten yok. hatta sitenin içinde bazı sokaklarda kaldırım dahi yok, lüks araçların geçebileceği kadar bir yol var sadece. ekmek almak isterseniz araca binip 10 dakika kadar sürmeniz gerekiyordu. artık siz tahmin edin ortamı.

    bu nedenle tek arkadaşım yaşıtım olan kızdı. annem kızlara da baktığı için sürekli evin içine girer çıkardım. ailenin erkek çocuğu gibi bir şey olmuştum. mehmet bey severdi beni, en azından ben çocuk halimle öyle hatırlıyorum.

    4 katlı koca villadaki aile hayatı maalesef uzun sürmedi, bir anda bozuldu. bir aldatma durumu varmış sanırım, oralara fazla girmeyeyim. zeynep hanım avukat ve jandarma eşliğinde eve gelmiş. o sırada evde annem var, çalışıyor. böyle bir tabloyla karşılasınca tedirgin oluyor tabii, ne olduğunu kavramaya çalışıyor. zeynep hanım eve el koymanın peşindeydi. annem müştemilata inip bize durumu anlattı. o günün akşamında önce elektriğimiz kesildi, hemen sonra da su...

    aile arasında anlaşmazlık çıkınca annem ile babam taraf seçmek durumunda kalmışlar, mehmet bey'in tarafını seçmişlerdi. bu nedenle zeynep hanım da çalışanları defetmek için bu kesintileri uygulamayı seçmiş. annem bizi yıkamak için havuzun oradaki duştan su alırdı gizli gizli :) canım annem.

    elektrik olmaması çok problem değildi aslında, ailecek oturup vakit geçiriyorduk. ancak su kesintisi cidden büyük sıkıntıydı. havuzun altına denk gelen kısma havuz dairesi deniyordu, bizim kaldığımız müştemilatın alt katındaki depodan giriş vardı havuz dairesine. buraya köy tuvaletleri gibi tahta duvarlarla kapatılmış şuna benzer bir tuvalet vardı. akşamları ailecek havuz dairesine iner, birbirimizi beklerdik :)

    ben tabii bu olanlar yaşanırken 9-10 yaşlarında olduğum için bana oyun gibi geliyordu her şey. sonra bir şekilde oradan başka bir yere taşınmıştık.

    acarkent'in oralardan geçerken hep bu günler geliyor aklıma.
  • uzaktan bakıldığında, gür ağaçlık alanın orta yerine ağda yapılmış, yolunmuş izlenimi uyandıran, utanmazlık vakası. birileri kuş cıvıltıları ile uyansın, olimpik havuzlarda cup cup yüzüp, keyif çatsın diye memleketin ormanlık alanları ihlal edilmiş, çok mu canım...
  • küçüklüğümde nereden geldiyse bilmiyorum elime acarkent'in tanıtım broşürü gelmişti ama broşür dediysem dergi gibi birşey.villaların detaylı çizimleri,resimleri,tipleri falan filan var.inanın her akşam o resimlere bakar hayal kurardım küçüklük işte.
    o dergi nereden bizim eve geldi dediğim gibi hatırlamıyorum ve evimize icra gelip birde evin elden gitmesiyle apar topar taşınırken o hep hayal kurduğum villaların olduğu dergi nerede kayboldu onu da hatırlamıyorum.
    sonuç olarak zaten hayaldi,hayal olup gitti.üstüne büyüdükçe hayatın gerçek yüzü kaldı.
  • 360 kusur metrekup agac kesim izni varken tam 150bin metrekup!!! agac katledilmis yer.
  • beş altı defa el değiştirmiş evlerin tümünün ormanlık alanı katletmek suçundan yıkılmak üzere olduğunun hatırlanması gerektiği sitedir acarkent.
    elbette tapusuz binlerce gecekondu ile aynı kategoride olabilirler -ki bildiğimiz gecekondu mahallelerinin çoğu acarkent gibi onlarca metrelik çam ağaçlarının arasında kurulmamıştır, dağa taşa, saçma sapan tepelere sığınmak zorunda kalmıştır insanlar.
    ve bununla beraber, yıkılması gereken bir betonkent, takınılması gereken bir tavır var ise, bunun geçinmekte zorlanan ailelerin hanelerine değil, bu hanelerin varlığından haberdar olamayacak kadar cüzdanbeyinli müteahhitlerin katlettiği alanlarda yapılmasını tercih edeceğimi belirtmek isterim.
    bırakın, burayı yaparken tonla üçkağıt düşünmüş kişiler cezasını çeksin, onlar anlatsın evsahiplerine ne bok yediklerini.
  • ilk yapıldığı dönemlerde hakkında hiç bir bilgiye sahip olmadığım için saf saf sorular sorup gerçeği o günlerde tahmin ettiğim sitenin adı.

    -devletin mi burası?
    +hayır şahsa özel.
    -iyide hangi şahıs orman sahibidir ki bu istanbulda?
    +oğlum demek vaktinde parsellediler burayı şimdi yıkıp site yapıcaklar.
    -yahu kolaymı istanbul gibi bir yerde ormanlık alanı parsellemek?hadi başka bir şehir olsa neyse ama bu kadar dikkat çekici bir şehirde.
    +ne bileyim yahu sanki benimmiş gibi sorguya çekiyosun.

    evet dün gibi aklımda bu yaptığımız sohbet.daha yeni yapılan bir siteyi gördüğümde o yaşlarda benim bile aklıma geliyorsa başka kimlerin aklına gelip susmuşlar varın siz düşünün.
  • bu siteyi yapan kişi olan ismet acar, suç dünyasının en gizemli şahsiyetlerinden biridir.
    nam-ı diğer topal ismet, solcu bir sendika yöneticisi olarak başladığı kariyerini, çeşitli kirli bağlantıları ve tükenmez hırsı sayesinde zengin bir müteahhit olarak tamamlamıştır. 2000'lerden önce de "milletin a.ına koyan" girişimcilerimiz eksik değildi.

    istanbul'un bu şirin yerleşim yeri de, kurucusu gibi bir değişik. ne kadar mafya bozuntusu, karanlık şahsiyet varsa, hepsi burada yaşıyor. burada oturan, helalinden para kazanmış birini daha ben görmedim.
  • lüks yaşamın karşılığı. geçen hafta içerisinde kaybolmamla birlikte bunu çok iyi anladım. yer olarak orman içinde olmasından başka hiç bir özelliği olmamasına karşın (manzara, deniz kenarı vs.) lüks kelimesinin karşılığını bana çok net öğretti. 5 dakika içinde 3 bentley gördüm öyle diyeyim. insan içinde önce huzur buluyor, sonra tarifsiz bir mutsuzluk yaşıyor. anne benim niye yok diyorrr, çikolatalar püskevitler..
  • türkiye'nin gelmiş geçmiş en büyük rant operasyonu burasıdır herhalde. katledilen ağaç sayısını sayılarla ifade etmek zor.

    https://vgy.me/hikjc5.jpg
hesabın var mı? giriş yap