*

  • fatih belediyesine bağlı, surdibindeki 1200 köpek kapasiteli hayvan barınağı. barınak yöneticisi bir mimar olduğu için hayvanların her türlü ihtiyacını karşılayanm bir mekan olarak inşa edilmiş bir yer. bu nednele de herhalde istanbuldaki en temiz ve en düzgün hayvan barınağı. ayrıca burada hayvanlar kafeslerde değil, özgürce dışarıda dolaşabiliyorlar.
  • oldukça büyük bir hayvan barınağı. danua, k9, dalmaçyalı, collie, sivas kangal ve daha bir sürü sokağa atılmış cins hayvan bulmak mümkün. bunların çoğu ya bir hasar gördüklerinden ya yaşlı olduklarından ya da bakılamadıklarından sokağa atılarak ölüme terkediliyor. yedikule hayvan barınağında ise bu hayvanlara tedavi ve yiyecek sağlanıyor. her köpek severin ziyaret etmesi gereken barınağa giderken burnunuzun direğini ise evde bırakmak menfaatinize olacak.
  • yedikule hayvan barınağı 1500 köpeğin yuvası. sokağa atılan köpeklerin bilmedikleri, yabancı oldukları bir dünyadan kaçarak sığındıkları en güvenilir mekan, bir nevi kale.
    barınağın kapısında bir grup iriyarı köpek sizi karşılıyor üzerinize hücum ediyor ve bünyelerin iriliğine aldanıp ister istemez irkiliyorsunuz. halbuki tek dertleri siz içeri girmeden mümkün olduğunca kafalarını sevdirmek şefkatinizden sonuna kadar faydalanmak. büyük olan bünyeleri değil yürekleri bu köpeklerin.
    içeri girdiğinizde inanılmaz bir atmoferin içinde buluyorsunuz kendinizi. başta dost-düşman analizine tabi tutuluyorsunuz koklamalar, havlamalar ve bir bakıyorsunuz üzerinize atlamaya başlıyorlar tarifsiz büyük bir sevinç yaşıyorlar, kendilerini sevdiriyorlar ve artık siz dostsunuz onlar için.
    her köpeğin ayrı bir hikayesi, ayrı bir gönül yarası var. birbirinden farklı duygu silsilesi yaşıyorsunuz barınakta. onları sahiplenip umarsızca, duygusuzca sokağa bırakan sahiplerine hiddetleniyorsunuz. evde yaşadığı ve sokaktaki yaşama yabancı olduğu için evine ve sahibine kavuşmaya çalışırken trafik kazası geçirip hayatının geri kalan kısmını sakat olarak geçirmek zorunda olduğunu görüp daha da hırslanıyorsunuz. evde koltuk üzerinde yaşamaya alışık olduğundan herhangi bir örtünün üzerinde yatabilmek için birbirleriyle nasıl yarıştıklarını görüp bütün örtü, koltuk ne bulursanız barınağa yığın yapmak istiyorsunuz.
    barınaktaki köpekler şanslılar çünkü artık güvenli, korunaklı bir mekandalar. artık kimse canlarını yakamaz, taş atamaz ve çocukları eğlensin diye oyuncak olarak kullanamaz.
    barınakta dalmaçyalı, doberman, rotweiller, labrador, husky, kurt, kangal, kaniş, terrier, fino gibi büyük bir hevesle alınıp ev ortamında büyütülüp sonra da heves geçince sokağa bırakılmış cins köpekler var. bu köpeklere alıştıkları ve sebepsiz yere hiç suçları olmadığı halde kaybettikleri ve hakettikler sevgiyi tekrar verebiliriz. kendilerini sahiplenecek duyarlı ve sevgi dolu sahiplerini bekleyen bu köpeklere evlerinizi açabilirsiniz. yedikule hayvan barınağı, köpek sahibi olmak isteyip de fiziki veya konut olarak imkanı olmayan hayvanseverlere bir fırsat sunuyor. barınaktaki bir köpeği evlat edinip hamisi olabiliyorsunuz. ihtiyaçlarını karşılayabiliyorsunuz.
    web adresi: http://www.yedikulehayvanbarinagi.com/
  • bu aralar mama sıkıntısı çeken, bu nedenle yardım çağrısında bulunan barınak. kangurumdan güvenli bir şekilde mama bağışı yapabiliyorsunuz...

    http://www.ntvmsnbc.com/news/395632.asp

    http://www.fatihbelediyesiyedikulehayvanbarinagi.com/
  • uğultulu havlamalarla hoplayıp zıplayan köperkeri ile yaramaz kedi sylvester'ın sevimli kuş tweety'nin tadına bakma uğruna içine bir kaç kez düştüğü "beware of dog" levhalı yerleri hatırlatan enteresan bir yer. etrafında gezinen köpekler ise oldukça saldırgan. üzerine koşarak ve havlayarak gelen köpekleri gördüğünde soğukkanlı davranamayacak, paniğe kapılacak birileri için yaralayıcı, öldürücü olabilirler. sokaktan geçmek için etrafımı saran, havlayan, paçalarıma hamle yapan yaklaşık 12 köpekle psikolojik savaşa girmek zorunda kaldım ve 15 dakika civarı zaman aldı. dönüşte ise en asil duygunun insanları genç bir çift beni 15-20 metrelik bir mesafe için köpeklerin arasından alıp araçlarında misafir ederek psikolojik savaşın dönüş cephesini erken kapattılar. buradaki saldırgan köpekler nedeni ile arkadaki parkın girişinden normalde geçiş yasak olan marmaray şantiyesine içeriden teğet bir yol açılmış ve vatandaşa geçiş izni verilmiş. (bkz: geç öğrenilen faydalı bilgiler).
  • 7 yıldır hıc bır ısırma vakasını olmadıgı ıddaa edilen merkezde ev arkadasım az daha poposunun bır kısmını hatıra olarak bırakıyordu. hayvan sahıplenmek ıcın gıttıgımızde ogrencı oldugumuz ıcın tum ısrarlarımıza ragmen sahıplenme yapabılmemıze ızın verılmeyen barınak. (kopek besleyebılmek ıcın bahcelı ev tuttugumuzu soylememıze ragmen) kapısındakı kopekler sızı butun mısafırperverlıklerıyle karsılıyacaklardır nıtekım kokudan elınıze tas alabılırsınız aksı durumda barınagın kapısına gıtmeden gerı kacmanız ıhtımallerın ılk sırasındadır. kısacası evde sadece öğrenci varsa ve aile depilse sahıplenme yapamıyacagınız hayvan barınagı
  • internet sitesinde sanal alisveris yapilabiliyor. sistem de cok guzel; istediginiz hediyeligin uzerindeki deseni ve rengi secip, gonlunuzce yazi da yazabiliyorsunuz. kendinize ya da sevdiklerinize hediye alirken kopeklere de hediye miz oluyor.
    http://www.fatihbelediyesiyedikulehayvanbarinagi.com/…
  • bugunku "ilk" ziyaretim esnasinda kicimdan isirilmis oldugum mekandir. isirmak dediysem yaralama amacli bir dis gecirme degil ancak bir uyariydi. yemek saatinde gitmemin bu iste bi payi olsa da önden saldırmaktan korkup kicimdan isiran kopegi buradan kiniyorum. ancak korkmaz ve siz de onlari isirmaya calisirsaniz kaciyorlar; yine de dis gösterip havlayan bi kac kopek karsisinda bunu yapabilmek cok da kolay olmayabilir.

    herseye ragmen orada bir yerlerde iyi insanlarin birseyleri iyilestirmek icin calistiklarini bilmek ve mumkunse onlara yardım etmek cok guzel bir his.
  • ziyarete gittiğiniz de zamanın nasıl geçtiniğini anlayamayacağınız ve bir çok duyguyu* * * aynı anda yaşayabileceğiniz hayvan barınağı. yaklaşık 2000'den fazla köpeğe ev sahipliği yapan barınağın arazisi fatih belediyesine ait olup, elektrik, telefon, su giderleri ve işçilerin maaşları yine fatih belediyesi tarafından karşılanıyor. anlayacağınız bu kurumun tek masrafı köpeklerin yemeği ve en önemlisi de ameliyat masrafları. bu giderler de gönüllülerin yaptıkları katkılarla karşılanmaya çalışılıyor ama bütçe her ay açık veriyor malesef.

    içeriye girdiğiniz andan itibaren onlarca köpek atlamaya başlıyor üstünüze, sadece tek bir istekleri var; başlarını birazcık okşamanız. hatta bu kendini sevdirme sevdası için kıskançlık yapanlar, kavga edenler bile var. barınağın içerisine doğru yol aldıkça, karşılaşılan manzara biraz üzücü olabiliyor. arka ayakları tutmayan fakat sizin yanınıza gelebilmek için tüm gücüyle uğraşan köpekleri görünce öyle bir duygu kaplıyor ki içinizi, tarfi gerçekten de çok zor. "dur oğlum, sen yorma kendini" diyip, siz onun yanına gidiyorsunuz koşa koşa. kafasını severken göz göze geliyorsunuz. istiyor ki hiç gitmeyin, dursun zaman, böyle akşam olsun işte. görevlilere sormadan duramıyorsunuz, "ne oldu bu yavrucağa?" diye, gelen cevaplar iki türlü; "araba çarpmış" ya da "dövmüşler". bir insanın bu kadar savunmasız bir canlıya bunu nasıl yapabileceğini, nasıl bir tatmin sağlayabileceğini anlayamıyorsunuz, küfürleri savuruyorsunuz. "ah ulan, bir yakalasam o herifi de tekmelemek nasıl olurmuş göstersem" diye iç geçiriyorsunuz. en azından şimdi emin ellerde olduğunu bilmek teselliniz oluyor.

    barınağın yöneticisi olan meral olcay, gelen her ziyaretçiyle yakından ilgileniyor. köpekleri sevme sonrası, meral hanımın odasında biraz soluklanabilir ve oradaki yaşlılar koğuşunu da görebilirsiniz. ancak şimdiden uyarmakta fayda var, bu bölüm insanın yüreğini en acıtan bölüm. en azından benim için öyleydi. meral hanım'a "acaba girmesek mi, şimdi ağlarız filan" diyince, "ağlamanızın onlara bir faydası dokunmaz, burada ağlamaktansa, başlarını okşarsınız, konuşursunuz onlarla, daha faydalı olur" şeklinde bir cevap aldık ve ağlamanın, üzülmenin kimseye faydası olmadığını anlayarak içeri girdik. içeride, tekmelenmiş, kör, sakat, hasta ve çok yaşlı hayvanlar bulunuyor. gözleri görmeyip, havayı koklayarak sizin yerinizi tespit etmeye çalışan, siz başını okşarken o görmeyen gözleriyle size bakan masumları seve okşaya akşamı ediyorsunuz. barınaktan ayrılırken, en kısa zamanda geri dönme hevesiyle ve eksikleri * * tamamlama ateşiyle yanıp tutuşuyorsunuz.

    yedikule hayvan barınağı, insanoğlunun ne kadar şerefsiz, ne kadar vahşi olduğunun bir simgesi gibi dikiliyor yedikule'de. 1 kilo mama alın*, 1 saat ayırın kendinize ve burayı ziyaret edin. inanın ki dünyaya ve hayvanlara, özellikle de insanlara olan bakış açınız çok değişecektir.
  • bir kez gidildikten sonra bağımlılık yapan yer.

    yolda sizi bir grup köpek karşılıyor, bu gruptan kimisi biraz şımarıklıktan hemen kuyruk sallaya sallaya yanınıza geliyor ve hoş geldin diyor. bir kısmı ise yattığı yerden kalkmıyor bile.
    sonra barınak gönüllüleri hoş geldiniz diyor.
    içeri girdiğinizde duvarlar renkli renkli çiçeklerle boyanmış anaokulu gibi görünüyor. baktığınız her yerde köpek görüyorsunuz. giriştekilerin kimi bağlı kimi serbest dolaşıyor. serbest dolaşanlar yanınıza gelip sevdiriyor kendini bu arada siz onu severken bağlı olanlar bağırmaya başlıyor beni de sev der gibi.
    biraz daha içeri de küçük ırkların koğuşu dolup taşıyor. önce şaşırıyorsunuz çünkü bir sürü cins ve güzel köpek var içeride. (barınak denildiğinde akla ilk gelen sokak köpekleri olduğu için böyle cins görmek beklenmedik oluyor.) ve başlıyor gerçekle karşılaşma, gönüllüler her köpeğin ismini, yaşadıklarını biliyor (2000+ köpeğin her birinin hikayesi var).
    doğumgünü hediyesi olarak alınan yavru büyümüş ve bakımı zorlaşmış, yol kenarına bırakılmış. 10 yıl evde bakılan bir köpek artık çok yaşlanmış sokağa atılmış. bakımı zorlaşmış ağaca bağlayıp bırakılmış. ilk tepki şaşkınlık sonrası kızgınlık oluyor.
    ilerlemeye devam edildiğinde felçi evi göze çarpıyor. bir çoğu cins (husky, boxer) felç olmuş, uyutmak için bırakmışlar ama yaşama hakkına saygı duyan yedikule gönüllüleri vazgeçmemiş, yaşatmış hepsini. üstelik yaşatmakla kalmamış bazılarını topalda olsa iyileştirmiş. iyileştiremediklerine araba yaptırmış yürüme hakkını tekrar kazandırmış. siz hüzün ve mutluluk arasında gidip gelirken birden bir gürültü kopuyor, tüm köpekler havlamaya başlıyor, hasta, yaşlı, felç olanlar bile, hatta kör olanlar görmemesine rağmen havlıyor. hemen açıklıyorlar yeni bir köpek gelmiş, onu tanıma komitesi…
    barınak gönüllüleri biraz alışmışlıktan biraz da öğrenilmişlikten bırakılan ve terk edilen köpeklerin hikayelerini anlatıyorlar önce. zaten sonrasında siz başlıyorsunuz soru sormaya.
    güzel yüzlü bir köpek geliyor yanınıza, çok sakin, çok uslu bu yara izleri ne diye sorma gafletinde bulunuyorsunuz.

    işkenceler, dövüşler, dövüşmediği için dövülenler, av eğitimi diye çivili-iğneli mama yemeye zorlananlar, ağzı bağlı çöp poşeti içerisinde çöpe atılan yeni doğmuş yavrular, yavruyken boğazına bağlanan telden boynu ip gibi kalan canlar ve daha neler neler.

    bu andan sonra bir nefret kaplıyor içinizi, kendinden güçsüz canlılara işkence yapan insanlara karşı. tüm bunları insanlardan daha az hakka sahip olduğunu düşündükleri hayvanlara yapabilenler insanlara neler yapar….

    bu kadar işkence görmüş bu hayvanları tekrar hayata döndüren, insanlara güvenmelerini sağlayan yedikule gönüllüleri.
    barınakta geçirdiğiniz bir günden sonra, kendisini sevdirmek için sıraya giren o köpekleri gördükten sonra bağımlılık başlamış oluyor.
    her şeye rağmen, göndereceğiniz veya götüreceğiniz 1 kutu süt, 1 paket makarna veya bisküvinin makbul olduğu başka bir yer var mıdır bilemiyorum…
hesabın var mı? giriş yap