• yazarını özgür bırak, geri dönerse senindir. dönmezse zaten senin olmamıştır kapsamında uçup uçup geri gelen zat. bu sefer kalıcı olması dileğiyle şettiririm.

    tanım: dokuzuncu nesil çaylak. *

    llllllllllllllllllllllll'ye özel not: hahahaha.. *
  • dokuzuncu nesil yazar. stabilite sorunlarını çözmesini diliyoruz ailecek.
  • kendisi tanımlamak için şöyle bir kopyala yapıştır yapmak istediğim insan.

    the rain baron says:
    evet işte
    the rain baron says:
    yeni bi grup buldum mesela
    the rain baron says:
    angie diye bi şarkıları varmış
    the rain baron says:
    rolling bişey
  • (bkz: psikopat)
    (bkz: peki)
    (bkz: pardon)

    (bkz: p mucizesi)
  • küpe takmıyormuş şimdi. benim yüzümden sanırım.
  • "this boy really pissed me off, because i had a crush on him, right...and he'd been making tea for me for nine months. and so, the whole thing is...he would sit there and ask me... now if you're making tea for a girl, right, for 9 months don't you think, guys. i mean help me out here. your noodle, it can hold a lot of information, right? but don't you think, you can remember how many sugars a girl takes in her tea after 9 months!"*

    don't say the morning's come..don't say it's up to me.

    alsancakta oturup gotiklerle dalga geçip çay içeceğim-çayıma asla şeker atma-akşam da sahilde bira içeceğim insan.bütün hayallerimiz içme üstüne kurulu kendisiyle.
  • proce stresinden midir nedir, filozofluğa bir adım daha yaklaşmıştır.

    the rain baron says:
    bugünlük yeter bu kadar
    15 kitap sudoku bitirmiş gibi oldu beynim
  • fakir ama gururlu bi genç bu.

    bi şeylere tam ve kesin olarak başlamak için biraz geç kalmış gibi görünsek de, zamanın yahut geçmişe bakmanın bi önemi var mı artık bilmiyorum. farklı cümleler kuruyoruz lakin hep aynı kapının tokmağına uzanmış oluyoruz sonuç itibariyle. kendisiyle yaptığımız dünya'yı kurtarma planları sebebiyle bu ve bundan sonraki ve dahi bir sonraki ruh gelişimimizde benimle olması gerekiyor ayrıca. uzak ya da yakın, fark etmez. ki ben inanıyorum bunun böyle olacağına, e o da inanıyormuş*. o zaman şu anda yapacak tek bir şey kalıyor geriye; gidip bir fincan daha çay koymak kendimize.

    aradaki miller çayının sıcaklığını dahi hissetmemi engelleyemezken, beni ona daha da yaklaştırıyor. önemli olan inanmak diyorum; sevgiye, samimiyete, tekrar ve tekrar. başımı yastığa koyarken ise biliyorum artık; rüyalarımın renkleneceğini ve sabah doğacak güneşin huzur getireceğini. evet.

    **
hesabın var mı? giriş yap