• yeni milenyum mesihlerinin range rover, gözetleme kameraları, alışveriş çılgınlığı, "kalite" sözcüğüyle ambalajlanmış steril ortamlar/sağlıklı bedenler, uyuşturucu ve şiddetle beslenen seks törenleri eşliğinde önerdikleri "yeni kapitalist cennet"in fotoğrafını çekiyor ballard. ahlaktan bağımsızlaşarak kendi özgürlüklerini kuran bu yetenekli ve hırslı "cennet insanları" için "iş oyundur, oyun da iş"; gerçek doyuma bir tek işyerinde ulaşır, işten arta kalan zamanlarında da kamusal alanın bütün kurallarına fütursuzca saldırırlar. vicdani kaygılarını "delilik" kisvesine sığınarak unutan bu "elit grup" için şiddet meşrudur. psikopatça ve rastgele sergilenen her tür aşırılığın teşvik edildiği, histerinin sağduyuyu ezip geçtiği bir şiddettir kastedilen. faili meçhul cinayetler, ölesiye dövülen fahişeler, fuhuşa zorlanan çocuklar bu insanları yaşama bağlayan tek "bağ" olmuştur. bir tek bu "şiddetli bağ" kaybolmaya yüz tutmuş bir enerjiyi açığa çıkararak şirketlerin karını artırmakta, borsa endekslerini tavana fırlatmaktadır... bilgi, başarı ve paraya doymayan bu insanların aynı zamanda bir gelecek tasarımı vardır: zayıflığı reddeden, insani bağları olmayan güçlü ve köksüz bir ırktan oluşan yeni avrupa... pandora.com.tr'den
    ballard
  • ballard'ın ayrıntı yayınlarından süper kent adıyla basılmış olan kitabı.

    guardian'dan haraklama kritiğini de veriyim tam olsun.

    http://books.guardian.co.uk/…/0,5917,368007,00.html
  • fight club'ı beğenenlerin ilgilenebileceği bir kitap.

    ... artık yeni hitler'ler alışveriş ve iş merkezlerinden çıkacak.
  • (bkz: james graham ballard)

    eden-olympia adı verilen bir şehirde büyük şirketlerin çok çalışıp çok yorulan ve nihayetinde depresyona girip boğulan üst düzey çalışanlarının streslerinden ve depresyonlarından kurtulmak amacı ile şiddete, şiddet içeren sekse gibi ahlaka aykırı ne varsa gerçekleştirdiklerinin anlatıldığı roman.

    arka kapak yazısı ;

    süper kent, ballard'ın yüzümüzde tokat gibi patlayan romanlarından biri. dünyayı ele geçiren çokuluslu şirket politikalarının insan ruhunda oluşturduğu erozyonu son derece sert ve çarpıcı biçimde anlatan bir yapıt...
    yeni milenyum mesihlerinin range rover, gözetleme kameraları, alışveriş çılgınlığı, "kalite" sözcüğüyle ambalaşjlanmış streil ortamlar / sağlıklı bedenler, uyuşturucu ve şiddetle beslenen seks törenleri eşliğinde önerdikleri "yeni kapitalist cennet"in fotoğrafını çekiyor ballard. ahlaktan bağımsızlaşarak kendi özgürlüklerini kuran bu yetenekli ve hırslı "cennet insanları" için "iş oyundur, oyun da iş"; gerçek doyuma bir tek işyerinde ulaşır, işten arta kalan zamanlarında da kamusal alanın bütün kurallarına fütursuzca saldırırlar. vicdani kaygılarını "delilik" kisvesine sığınarak unutan bu "elit grup" için şiddet meşrudur. psikopatça ve rastgele sergilenen her tür aşırılığın teşvik edildiği, histerinin sağduyuyu ezip geçtiği bir şiddettir kastedilen. faili meçhul cinayetler, ölesiye dövülen fahişeler, fuhuşa zorlanan çocuklar bu insanları yaşama bağlayan tek "bağ" olmuştur. bir tek bu "şiddetli bağ" kaybolmaya yüz tutmuş bir enerjiyi açığa çıkararak şirketlerin karını artırmakla, borsa endekslerini tavana fırlatmaktadır... bilgi, başarı ve paraya doymayan bu insanların aynı zamanda bir gelecek tasarımı vardır: zayıflığı reddeden, insani bağları olmayan güçlü ve köksüz bir ırktan oluşan yeni avrupa... tüketim alışkanlıklarımızı biçimlendiren en küçük ayrıntının bile vahşi ve karanlık bir geçmişi olabileceğini, vicdanımızdan vazgeçerek ne tip bir bedel ödediğimizi bir kez daha gösteriyor ballard...
  • çoktaaan distopikleşmiş bir ütopyayı anlatan ballard eseridir. nedenlerini olası gerçeklerle açıkladığı için de ilgi çekicidir. tüm o seks, uyuşturucu, soygun, dövüş sahneleri ballard'ın laboratuvarında gerçekleşir. deneyinin gözlemcileri de biziz. yada belki de birer denek.
    ayrıca bkz: alice in wonderland
  • brave new worldve fight clubmelezi bir ballard eseri. tabi derinliği fight club'tan bir nebze daha fazla olsa da gerek karakterleri, gerek olay akışı sebebiyle bir fight club kadar iyi bir kitap olamamıştır. pennywise'ın eden-olympia hakkında söyledikleri dikkate değer olsa da bir roman olarak pek de hoşuma gitmedi. filmi çıksa izlenebilir mi? pek sanmıyorum. zira ne tam "art-house" sayılabilecek derinlikte ne de hollywood filmi olmasına yetecek kadar aksiyon barındıran bir film olur. fazla beklentiye girmeden okursanız sizi tatmin edebilir.
  • crash ve empire of the sun gibi, fazlasıyla çarpıcı eserlerinin yanında biraz sönük kaldığını düşündüğüm ballard eseri. bir bakıma cocaine nights'ın devamı da denilebilir kitaba.

    ayrıca, michel foucault'nun, yazarın üzerindeki etkilerini de açıkça görebiliriz bu eserde.

    kişisel olarak da, büyüdükçe artan tepkisizlik / her şeyi sıradanlaştırma seviyemi suratıma vuran birçok örnekten biri diyebilirim.

    vakti zamanında ergenlik dönemlerimde, ağzım beş karış açık "yok artık! oha! ohaaaaa!" şeklinde tepkiler vererek okuduğum roman, bugün yetişkin bir birey olarak baktığımda, " hooffffff amaaaan o da bir şey mi ayol! ballardcığım gel ben sana bir iki hikaye anlatayım da, gör sen gerçek manyaklıklar neymiş" dememe neden oluyor.
  • brandon cronenberg'in (possessor) ekrana uyarlayıp ve aynı zamanda yöneteceği uyarlama mini-dizi projesi.

    --- spoiler ---

    brandon cronenberg (possessor) has been set to adapt and direct a limited series based on jg ballard’s novel super-cannes.

    gub neal’s (the fall) ringside studios, french media company and distributor newen, and andy starke (free fire) of anti-worlds film & television have optioned the rights and will produce.

    super-cannes, first published in 2000, is set in an ultra-modern high tech business park in the hills above cannes, where a global elite has gathered to form a closed, uber-capitalist, and high-tech community. a place of luxury homes, private doctors, and private security, this enclave hides an underworld of crime, sexual perversion, madness and manipulation that is rapidly spiralling out of control.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap