• slyvester stallone'nin sert maço rambo kobra imajından siyrilma çabasi falan denmişti... bir ara da bunlar modaydi... (bkz: last action hero)
  • sylvester stallone'in ba$arisiz komedi filmi denmesi.
  • sly'in altinda bezle olaya girdiği sahnesiyle hatiralarimiza kazişnmiştir, hoştur...
  • sly'in annesi rolunde altin kizlar'in sophia'si oynuyordu. "aaa, ne kadar gencmis aslinda" dedirtmisti herkese. *
  • bu filmin türk versiyonu çekilirse tabi ki anne rolünü semra yücel hanımefendi oynayacaktır.
  • kendimi bildim bileli kanal d'den baska hic bir kanalda rastlamadıgım, artık kanal d ile butunlesmis film.
  • yönetmeni roger spottiswoode'dur.
  • hoş film olsa da gülmek istenince oscar tercih edilmelidir.
  • nasıl ki woody allen'in ustalık dönemi annie hall ile başlar, roger spottiswoode'un ustalık döneminin ilk meyvesi ve aşılamaz başyapıtı da budur. bugün sürüyle örneği bulunan ve little miss sunshine gibi aşkın numunelerle akademinin de dikkatini çekmeye başlayan disfonksiyonel amerikan ailesi arketipini yaratan ve türün ana hatlarını belirleyen eserdir. bağımsızların kalesi sundance'de övgüyle karşılanan film klasik bir trajedinin modern çağlara uyarlandığı yetkin bir senaryoya dayanıyor. anne oğul arasındaki oedipal komplekslerin modern şehirli erkeğin sosyal coğrafyasına hala ne kadar şiddetli etki gösterebildiği ve oedipal bağların parçalanamaz gücü üzerine meditatif bir etüt gibidir. özellikle sly'ın gay akademisyen rolü ve eroinman travesti anne rolünün altından hak edilmiş bir oscar adaylığıyla kalkan aktör estelle getty'nin oyun gücü ile taçlanan bir yapım stop or my mom will shoot.
  • --- dikkat, ekşi macera labirent'in bir bölümüdür! şayet buraya bir "bkz" vasıtasıyla gelmediyseniz lütfen (bkz: #22046986) ---

    yaşlı teyzenin çığlık atmasını bekliyordu! bekliyordum. bekleyen kimdi? ben kimim? başım feci şekilde ağrıyor. bir şeylerin ters gittiğine dair çığlıklar yükseliyor! ne olduğunu anlayana kadar yerimden hareket etmeye niyetim yok.
    ne olup bittiğini, buraya nasıl geldiğimi, niye koştuğumu, ne zamandan beri kendimde olmadığımı, kimden kaçtığımı düşünüyorum. düşünüyorum ama koca bir boşluk ve yankılanan tek bir ses var sadece. "koş!". niye? "kaç!". kimden? duyduğum sesleri gözardı ettikçe sakinleşiyor kafamın içi. sesler birden bire kesiliyor. yerini bir kadın sesi alıyor. "hareket edersen vururum!" diyor 10 metre arkamdan sesi gelen kadın. onu dinlemek istiyorum. bu tanıdık sesin sahibine güvenmek istiyorum, güvenmemem gerektiğini bir şekilde bilmeme rağmen. onu kollarıma almak istiyorum, öpmek ve daha çok öpmek. beni öldüreceğini bilsem bile...
    saçmalıyorum yine. beynimdeki bilinmezlikten gelen sesten, garip düşüncelerden -ki kaçmayı iyi bildiğine eminim onun- yardım bekliyorum. lanet olası! onca şey söylüyordun, şimdi neredesin? anlat, niye aptal oldum bu ses karşısında. sesin sahibi kim? arkama mı döneyim? yanıt gelmiyor. hiçbir ses yok artık.

    "kendi" benliğim "hareket etme"'ye değil, "vururum"'a odaklandığınıyor ilk anlık aptallıktan sonra. istemsizce koşma pozisyonu alıyorum. arkamda bırakıp kaçmalıyım bu kadından ve sesinden. aynı zamanda onunla kalmak istiyorum. adrenalinin damarlarımda dolaştığını hissediyorum. ilk adımımın hışırtısı kalbim gümdürdemesine ve saliselik bir farkla silahın sesine karışıyor.
    kadının şakası olmadığını da anlamış oluyorum böylece. ani bir sızı ellerimin kontrolünü alarak bacağıma, baldırıma uzandırıyor. diğer bacağım ise bir adım daha atma gafletinde bulunuyor. daha yakından gelen yeni bir patlama acıyı ikiye katlıyor. korkuyorum. neyden? kafamın içinde birkaç dakikadır hareketsiz duran bir nesne hareket ediyor. korkmamam gerektiğini söylüyor. korkuyorum. "pişman olmamalısın" diyor sakin bir tonla.
    "hareket etme" demiştim diyor çatallaşmış bir kadın sesi. uzun gecelerin azgın sevişmeleri sonrasında--- ne sevişmesi? beni vuran kadınla mı? ancak ve ancak koşmuş olsa gerek kadın, sevişmiş olamaz. işte şimdi gerçekten korkuyorum. "hazırlanmalısın" diyor kafamın içindeki yabancı. delice gelebilir ama şimdide kafamdaki sese güvenmek istiyorum. pişmanlık tüm benliğimi kaplıyor. keşke en baştan onun söylediklerine uysaydım diyorum.
    çimenlerin üzerine yüzükoyun kapaklanmış durumdayken kadının yüzünü merak etmiyorum. "bakma" diyor kafamın içindeki ses. ona güveniyorum, bakmak istemiyorum zaten artık. vuruldum ama bacağımdan değil...
    "kontrol altında. yaralı evet, gps'ten yer tespiti yapın!" diyor kadın. böyle emredici konuştuğunu anımsamıyorum. medusa var arkamda. bakacak olursam bedenim değil ama kalbim taş kesecek. merakımı yeniyorum zaten aşırı bitkinim. kafamın içindeki sese uyuyorum. sinir uçlarım yeterince acı çektiğine karar verdiğinden mi, yoksa kafamın içindekinin son olarak söylediğinden mi bilmiyorum, uykum geliyor. artık acı hissetmeyeceğime dair aptalca bir iyimserlik kaplıyor içimi.

    · lanet olsun!/#22047417
hesabın var mı? giriş yap