*

  • erykah badu nun 2000 senesinde cikarttigi en son ve muhtesem albumu.

    1. penitentiary philosophy
    2. didnt cha know
    3. my life
    4. ... & on
    5. cleva
    6. hey sugah
    7. booty
    8. kiss me on my neck
    9. a.d. 2000
    10.orange moon
    11. in love with you
    12. bag lady
    13. times a wastin
    14. green eyes
  • 2000 yılından beri hayatımın müzik kategorisindeki yakıtlarından biri olan über albüm. ki bana kalırsa en iyi albümü de budur. erykahhh diye diye inletir de yoldan çıkarır insanı.
  • en iyi r&b soul albümü.
    ...& on, cleva, orange moon, ı’m ın love with you ve green eyes favorilerim.
  • erykah badu'nun kraliçe mertebesine ulaştığı albümdür. 70'lerin sert soul müziğini temel alan bir r&b albümü desek yanılmayız, ki albüm de bizi destekleyen bir parça ile (bkz: penitentiary philosophy) ile başlar zaten, daha ilk parçada yüksek temposu ve özellikle sonlara doğru coşan altyapısı ile büyüsünü gösterir badu.

    albüm genel olarak badu'nun kişisel hayatından esintiler şeklinde yorumlanabilir. orange moon'da basit bir şiirsellik ile inandıklarından bahseder, albümün ortasında klasik r&b erotizminden yansımalar içeren parçalara da rastlanır, my life zaten adı üstünde.

    dinleyin dinlettirin.
  • erykah badu' nun 1997' de çıkardığı ilk albümü baduizm, hip-hop tarihinin kadınlar günü sayılabilirdi. milyonlarca satan mama's gun ise farklı bir mesaj taşıyordu. albüm, hayatın ve aşkın en karanlık yönleri hakkında yazılmış şarkılardan oluşuyordu. badu, outkast grubundan andre 3000 (aynı zamanda çocuğunun babasıydı) ile ayrılmıştı. ayrılık sonrası içine girdiği durumu andre, ms. jackson ile anlatmaya çalışmış, badu ise 72 dakikalık mama' s gun' ın her saniyesinde hislerini dökmüştü.

    albümün ilk yarısı, missy elliott sonrası döneme denk gelen 70'ler funkıyla dolup taşar. kadın kahraman badu, stevie wonder'ı andıran penitentiary philosophy ' de içeri atılan sevgilisinin çıkması için beklemektedir. cleva' da ise ''dibe vurmuş ahmakları'' anlatır. fakat romantiklikten utanmayan ve minnie riperton tarzına benzeyen orange moon albümün ikinci yarısının daha kızgın şarkılarla devam edeceğinin işaretini verir. john hammond' ın biraz değiştirilmiş bir tarzda kullanıldığı time's a wastin kasvetli bir ortam yaratır. badu' nun inlemeleri şarkının sonunda devreye girer, acı çektiğini ama hala hayatta olduğunu haykırır. hip-hop ritimleriyle bezenmiş single' ı bag lady ise acı tatlı, kendi kendine haksızlık eden bir kadının kendine olan tüm önyargılarından uzaklaşması gerektiğini anlatmaktadır.

    green eyes albümün zirvesidir. kırık kalplere ithafen yazılmış bu efsane şarkı, the roots' un lideri questlove' ın da yönlendirmesiyle içinde üç tarzı birden barındırır. 30'lardaki cazı kullanan badu, şen gelip yaslı gider. yalın, şefkatli ve nazik olan it's too late adlı şarkısında gözyaşları içinde artık her şey için çok geç olduğunu kabullenmektedir ve son kalan umudunu da yitirir. böylesine yüce bir albüme de böylesine bir yüce şarkı yakışırdı.
hesabın var mı? giriş yap