• kollamak işi, kolla zıttı.
  • susturucu ile yapilan soygunda silah sesi duyan bir garip olay yeri insanina sahip stv dizisi. hayir onyargim yok, oturup seyrettim de, eksik cok yahu, bir degil iki degil. gorev sirasinda durmadan ilmihal dersi veren polislerde cabasi. bunun disinda turk polisiye dizilerine hasil olmus olan alternatif bir yasam tarzina sahip, gozu pek, evi modern polis imaji bu dizide yerle bir edilmis, iyi de yapilmis. hepsi aile babasi, ickisi kumari olmayan mulayim tipler. ustune tulbent ortulmus tv falan, negzel.
  • güzide kanalımız stv'de, muhteşem! bir bölümünü izlediğim garip dizi.hikaye şöyle başlıyor:bir üniversitede öğretim görevlisi olan profesör trafikte kalıyor ve "bilimde çare tükenmez" diyerek ara yola sapıyor.o sırada karşıdan karşıya geçmekte olan türbanlı bir kızımıza çarpıyor."bu doğal seleksiyonun bir parçası olmalı,(burada darvin'e bir selam çakmışlar)biri ölür diğeri yaşama devam eder,hapishaneye giremem" diyerek kızı hastaneye götürmeden yola devam eder,kızda hastaneye başkası tarafından götürülür,durumu ağırdır ve konuşamayacak durumdadır;fakat tesadüfe bakın ki bu kızımız hocamızın öğrencisidir,hocamızın kızının en yakın arkadaşıdır ve aynı zamanda türbanı yüzünden derslere girememektedir.
    bu arada ortaya hafiye polisimiz çıkar ve olayı soruşturmaya başlar.türbanlı kızımız,derslere giremediği için arkadaşlarına ses kayıt cihazı vermekte ve dersleri bu şekilde tekip etmektedir;fakat kazadan sonra toplanan delillerde ortada iki tane ses kayıt cihazı vardır.türbanlı kızımızın annesi bu delili hafiye polisimize verir,tam bu sırada profesörümüz kızı bu olayı görür.yine büyük bir tesadüf sonucu! kızımız zamanında babasına ses kayıt cihazı hediye etmiştir,babası ise kaza sırasında cihazı düşürmüştür.kız babasından şüphelenmeye başlar.hafiye polisimiz ise olayı araştırmaya devam etmektedir,kayıt cihazındaki sesin profesöre ait olduğunu anlar ve profesörün kızına gider.kızda kayıt cihazındaki sesin babasının sesi olduğunu onaylar.
    profesörümüzün üniversitesinde ise rektörlüğün devir teslim töreni vardır ve rektör görevini gazetecilerin önünde kaza yapan profesörümüze vermektedir.tam bu sırada hafiye polisimiz profesörün kızıyla beraber gelir ve herkesin önünde ses kayıt cihazını dinlettikten sonra kelepçeletir,rektöre ise "seninde sıran gelecek!" türü bir şeyler söyler ve biter.

    bu kadar olmaz ...`anladın sen`
  • türbanlıların ve çarşaflıların mutlak iyi, çağdaş yaşamı destekleyenlerin ise (dizinin tabiri bu, benim değil) mutlak kötü (yalancı, riyakar, sübyancı, provakatör vs.) olduğu şahane bir dizidir.

    dizi ile stv'nin hedeflediğinin meram anlatmak değil de çağdaş yaşamın günahlarla dolu iç dünyasını (!) dini bütün müslümanlara göstermek olduğunu düşünüyorum.
  • varlığından yüksel aytuğ'un bugünki yazısı sayesinde haberdar olduğum stv dizisi.henüz izlemedim ama yüksel aytuğ dizide geçen konuyu kabaca anlatmış,diziden örnek diyaloglar vermiş.işte bu da yazısı http://www.sabah.com.tr/…64c64a7cb23ad92bc75ea.html

    izlemeden yorum yapmayayım diyordum ama dayanamadım. (bkz: ahahaha ben buna gülüyorum ya)
  • (bkz: volkan orgutu)
  • kötü bir dizi diyaloglar, senaryo fazla zorlama. bi de şu var benzer (bkz: pars narkoterör)
  • bombayı "patlatarak" etkisiz hale getiren bomba imha elemanına sahip dizi. olay şöyle ki; bir bebek arabasında oyuncak bebek vardır ve altında c4 patlayıcı vardır. bomba imha ekibi aranır.. sahne değişir. görüntüde yanan bir bebek arabası ve "bomba etkisiz hale getirildi amirim" diyen bir bomba imha elemanı vardır.

    şimdi kardeşim eğer bombayı etkisiz hale getirmişsen o bebek arabası neden yanıyor? yok bombayı patlatmışsan da ufacık bebek arabası nasıl hâla orada duruyor.
  • enteresan gerçekten..
  • kollama, bakanlar kurulu kararınca istanbul emniyet müdürlüğü’nde “destek büro” adı altında kurulan özel bir birimin komiseri necip ile birimde görevli soruşturma memurlarının maceralarını anlatır.

    „destek büro“nun, emniyetle ilgili durumlarda bir hastanenin acil servisi gibi hizmet vermesi amaclanmış. „kollama“ ismi de bu destek amirliğinin vatandaşı koruyup, kollaması niyetine ithâfen verilmiş diziye. fakat ben şimdi düşünüyorum da bu zaten emniyet müdürlügü’nün temel ödevi ve sorumluluğu degil mi?

    2008/2009 dizi mevsiminde şimdiye kadar 3 bölüm yayınlanmış. sağolasın internet, izledim, araştırdım, öğrendim; bu dizinin senaryo yazarı değişmiş, kimdir, kimin nesidir bilmiyorum ama "nakkaş" mahlasıyla bir kişi yazıyor senaryosunu üç bölümdür.

    "kollama" ismi ile baslayalım; başarısız bir isim. kahve geyiklerinde dallama, sallama gibi yersiz şakalara mahâl vereceği muhakkak. anlam itibarıyla da "neyi kollama?" diye bir soruyu akıllara getirir ki cevaplamak, laf anlatmak isteyeni zor durumlara gark edebilir...

    şimdilik izlediğim kadarıyla, destek büro baş komiseri necip, yiğit ve halime vatandaşı kollama vazifesini ifâ ediyorlar, ama samanyolu’nun internet sayfasında dizinin başka ana kişileri de olduğu bildirilmiş, bekleyip göreceğiz….

    „kollama“yı, türkiye’de çekilen diğer polisiye dizilerden ayıran en büyük özelliği „yerli“ olması benim için; kosmer necip de, çalışma arkadaşları da amerikan film ve dizilerinden kopya çekilmiş hareketler, jest ve mimiklerle bezenmiş, konuşması sahte, hareketleri sahte, uyduruk „ilker inanoğlu modeli dedektifi“ değiller. dizi, gerçekten de emniyet genel müdürlüğü’ne bağlı bir şubede geçer, yine amerikan filmlerinden özenti, uydurma, çakma fbi bürosu gibi değil de, bildiğimiz bir taşra emniyet müdürlüğü, gâyet inandırıcı…

    ayrıca baş kişimiz necip’in, gâyet sıradan, günlük dertleri olan, bizim gibi yemek yiyen, mesela evde ayakkabıyla değil de terlikle gezen, orta halli, geçim sıkıntısı çeken, mütevazi bir mahalledeki bir evde yaşayan iki çocuklu bir ailesi var, gâyet inandırıcı…

    yaşanan suç vakaları, olay örgüsü, diyaloglar yeni mevsimde izledim 22, 23 ve 24’üncü bölümlerde şıkır şıkır akıyor, türkiye şartlarına uygun bir şekilde, boyundan büyük işlere kalkışan, yapmacık hareketlerle, yapıştırma hayatlar yaşayan bir ekip yok karşımızda.

    samanyolu gibi meşrebi belli bir kanal, bizim kasabanın burjuva kökenli, şehirli, zengin ve laik ailelerinin oturduğu sahil kesiminde fazla izlenmez, haksız da değiller hani, yıllardır ak sakallı, beyaz entarili, âsası elinde „evliya“ dizi ve filimleriyle hep iyiyi, doğruyu öğreten, tatsız tuzsuz yapımlarla içimizi kıydılar, siyasî görüşlerine „kollama“yı da âlet ettiler; ama âcizâne bendeniz, samanyolu’nda yayınlanmasına rağmen, bu diziye önyargılı davranılmaması, bilhakis takip edilmesini tavsiye ediyorum bundan böyle. hiç değilse şu 22, 23 ve 24’üncü bölümler, bundan sonra gelecek bölümlere ilişkin umut vâdediyor. unutmadan 24’üncü bölüm de „rating sıralaması“nda üst sıralara tırmanma eğilimi gösteriyor, hayırlısı...
hesabın var mı? giriş yap