• 31 ekim 2003 besiktas galatasaray maçı devre arasında ayhan akman'a saldıran beşiktaş kulübü güvenlik görevlisi. fatih terim'in yumruğunu yemiştir kafasına.
  • ilk türk cumhurbaşkanıdır.

    ilk türk cumhuriyeti olan cenubi garbi kafkas hukumetinin reis-i cumhuru seçilmiştir. bu hükümet, 1919 yılında istanbul hükümeti ve ingiliz general thompson tarafından resmen tanınmıştır.

    ancak bunun daha öncesi de vardır:

    balkan savaşlarında edirne bulgarların eline geçtiğinde cihangirzade ibrahim bey kars civarında kendisi gibi yurtsever birkaç bin kişilik atlı milis kuvvetleriyle doğruca edirne'ye, tarihi osmanlı başkentini geri almaya gitmiştir!

    dörtnala edirneye giden bu gönüllü ordu istanbul'da "aman dur, başımızı belaya sokacaksınız" diye durdurulmuş daha sonra edirne'ye yapılan planlı saldırıya katılmış, şehitlerini orada bırakmış hiçbir mükafat, ünvan, makam mevki almadan, edirne'yi düşman elinden kurtarmış olmanın şerefiyle kars'a geri dönmüştür.

    daha ileriki yıllarda, rusya'da bolşevik ihtilal olduğunda iran da bundan etkilenmiş ve iran'da bulunan çoğunluğu azeri olan kitle, sulta yönetimin meşrutiyete dönmesi için tebriz merkezli, settar han ve bağır han önderliğinde bir ayaklanma başlatmıştır. enver paşa'nın kendisinden birkaç yaş büyük olan amcası halil bey ile birlikte cihangirzade ibrahim bey 1.000 kişilik milis kuvvetiyle bu sefer bu isyana destek vermek için harekete geçerler.

    ancak bölgede çok etkili olan inigliz propagandası karşısında bu isyan başarılı olmadığı gibi iran'ın da sömürge ülkelerden biri haline gelmesi engellenemez.

    birinci dünya savaşı'nın bitiminden sonra osmanlı güçlerinin doğu anadolu'da elinin kolunun bağlanmıştır. bu yıllarda cihangirzade ibrahim bey "sada-i miliye" (ulusun sesi) adlı bir gazete çıkararak halkı milli mücadele için bilinçlendirmeye çalışır ve milli mücadeleye çağırır.

    daha sonra wilson ilkelerine dayanan bir cumhuriyet kurulur. ilk önce kars islam şurası olarak toplanan bu oluşum daha sonra cenubi garbi kafkas hükümeti adını alır, cihangirzade ibrahim bey'in çabalarıyla kendi sınırlarını çizer. (bkz: kars/@matarama su ko) ve kendi ordusunu oluşturur. ancak ermenilere toprak vermeyi kabul etmediği için bu hükümet üyeleri, başta cihangirzade ibrahim bey olmak üzere malta'ya sürgüne gönderilir. ingilizlerin yerleştirdiği kukla hükümet, bu devletin hükümranı olduğu toprakları bol keseden ermenilere dağıtan nitelikte kararlar alır.

    cihangirzade ibrahim bey uzun zaman malta'da kalarak, tıpkı diğer malta sürgünleri gibi zor günler geçirir. ancak kurutluş savaşı'nın başarıya ulaşması üzerine diğer kuvai milliyecilerle birlikte serbest bırakılır. bundan sonrasını m. ertuğrul perim'den alıntılayalım:

    "geçenlerde bir sohbet toplantısında söz, ittihat ve terakki fırkasının merkez-i umumî azalarından merhum ibrahim cihangir’e intikal etti. arkadaşım turan atasever bu münasebetle babasına, uzun yıllar önce ibrahim cihangirof’un başından geçen bir olayı anlattığını nakletti:

    ibrahim cihangirof, mütareke günlerinde ingilizler tarafından ittihat ve terakki’nin ileri gelenleri arasında tutuklanarak malta adasına gönderilmiş. ölüm cezasıyl a yargılandıkları sıralarda, kurtuluş savaşı’nın olumlu sonuç vermeye başlaması üzerine bir sabah nezarethaneye gelen ingiliz hâkimi onlara artık serbest olduklarını, ilk vapurla memleketlerine gidebileceklerini söyledikten sonra, ibrahim beye dönerek türkçe: “– nasıl cihangirof, memnun oldun mu?” demiş.
    ibrahim bey, şaşırmış bir hâlde kendisine: “siz müslüman mısınız?” demesi üzerine, muhatabı: “hayır, ingilizim” dediği gibi, ilâveten: “cihangirof, terbiz’deki merkez camii imamını hatırlamadın mı?” demiş.
    ibrahim bey anlatmaya devam ederek “bana müstehzi bir bakışla bakan bu sahte imamı o zaman hatırladım. sözünü ettiği tebriz’deki camide vaazlarını birçok kereler dinlemiştim. cemaata karşı yaptığı konuşmalarda, ingilizlerin dost olarak bu ülkeye gelmekte olduklarını, kendilerine mukavemet gösterilmemesi gerektiği yolundaki görüşlerini cehaletine hamlederek hayatına kasdetmemiştim. bu bozguncu konuşmalarıyla, nice müslümanın mücadele dışı kalmasına, birçok kişinin de can vermesine neden olduğunu hatırlayarak, büyük bir ye’se kapılmıştım. ancak, olan olmuş, artık yapacak bir şey kalmamıştı.”
    toplantıda bulunan bizler, .... seneler önce cereyan eden bu ibret verici olayın tesiri altında, ingilizlerin bu kere de giriştikleri irak macerasının ne değişmez hesaplar ve yetiştirdikleri kaliteli kişiler sayesinde ne büyük ölçüde başarılı olduğunu bir kere daha anlamış olduk."

    şimdi gazetelerde, tv kanallarında bulunan satılmışlar yerine o zamanlar ingilizler halka propaganda yapmanın tek yolu olan imamlığa, kendi ajanlarını yerleştiriyorlardı.

    ibrahim bey'in ilk adı, doğduğu yıl itibariyle kars rus işgali altında olduğu için ibrahim cihangirof'tur. ancak gerçek namı cihangirzade ibrahim bey'dir. soyadı kanunu çıktıktan sonra da paşa, zade gibi asalet takıları yasaklandığı için ibrahim cihangiroğlu ad ve soyadını almıştır. benzer bir durumla karşılaştırmak için (bkz: manço)

    1921-1927 yılları arasında kars belediye başkanlığı yapmış, daha önceki hizmetlerinden ötürü hiçbir ayrıcalık, öncelik talep etmemiştir.

    bir sürü cepheye at koşturan, savaşlara katılan, sürgünü yaşayan ve fakat yine de gururuyla yaşamyı bilen bu insanı en derinden yaralayan olay ise ilk türk cumhuriyeti olan cenubi garbi kafkas hükümeti'nden kalan ve kendi uhdesinde özenle sakladığı belgeleri, arşivi ve eşyaları türk devrim tarihi enstitüsü'ne sunup, zor zamanlarda vermiş oldukları bu vatan mücadelesinin muhafazasını istediğinde o zamanki yetkililerin kendisini ve getirdiği bu eşyaları hor görüp, geri çevirmiş, kendisine ve enstitü'ye bağışlamak isteği şeylere önem vermemiş adeta kovmuş olmasıdır.

    cihangirzade ibrahim bey gibi nice kurtuluş savaşı kahramanı bu fedakarlıkları için hiçbir makam, mevki, mal, mülk, para, pul, şöhret, ünvan istememiş sadece şükranla yad edilmek, hatırlanmak istemişlerdir. biz bunu dahi onlara veremeyecek kadar zavallı mıyız? (bkz: borçlu olduklarımız)(bkz: bu yurdu bize verenler)
  • devlet bursu almanın ciddi anlamda kolay olmadığı bir dönemde devlet bursu alarak ingilterede tahsilini tamamlayıp gelmiş, muhteşem bir cinnet insanı. matematik öğretmenidir, pek öğretemez belki ama matematik zekası gerçekten takdire şayandır.

    pek komik cinnet geçirir, ortaokul aklıyla onu delirtmek için yapılanlar akla gelince, ve bu insanı o zamanlar tanımadığınızı anlayınca, pişman olmamak elde değil.

    ayrıca kendisi zamanında burak borada müdür yardımcılığı da yapmıştır
  • ilk derse "i am an ibrahim aydın" cümlesiyle başlamış, yan sınıfın camından içeri uçak attığım için beni disipline vermiş, efsane eski burak bora anadolu lisesi (şimdi kadıköy anadolu lisesi) hocası..erzurumspor'un kazandığı her maçtan sonra omuzlara alınan kişi..
  • birgün gazetesi yönetim kurulu başkanı.
  • birgün gazetesi yönetim kurulu başkanı olanı artvin şavşatlıdır. devrimci yol'un oldukça etkin olduğu şavşat'ta henüz lise yıllarında devrimci hareket içerisinde yer almıştır. 12 eylül darbesi sonrası cuntaya karşı direniş örgütleyebilmek için dağa çıkarak gerilla mücadelesine katılmıştır. yakalandıktan sonra alelacele bir yargılamanın ardından 1982 yılında idam cezasına çarptırılmıştır. neyse ki idamı infaz edilmemiş ve 1992 yılında çıkan genel aftan faydalanarak cezaevinden çıkmıştır.

    cezaevi sonrasında o dönemde devrimci yol çevresinde sürdürülen tartışma sürecinde içerisinde öne çıkmış, yeniden dergisi'nin yayınlanmasında ve özgürlük ve dayanışma partisi'nin örgütlenmesi faaliyetlerinde önemli görevler üstlenmiştir. yayınlanmaya başladıktan kısa bir süre sonra derin bir mali ve idari kriz içerisine giren birgün gazetesi'nin yönetim kuruluna girerek, gazetenin sürdürülebilir hale getirilmesine katkı vermiştir.

    ibrahim aydın sol kamuoyunda tünel kazıcılığı ile ünlüdür. on yıl boyunca kaldığı cezaevlerinde dört kez tünel kazarak firar girişiminde bulunmuş fakat hiçbirinde başarılı olamamıştır.

    erzurum cezaevi'ndeki ilk firar girişiminde 20 metre tünel kazarak çıkışa ulaştıkları halde cezaevi yönetiminin siyasi tutsaklara uyguladıkları baskılar sırasında arkadaşlarını yalnız bırakmamak için firarı ertelemişler, sonrasında ise yerleri değiştirildiği için kaçış planı suya düşmüştür.

    ikinci firar girişimleri ise kanalizasyon suyu marifetiyle toprağı eritmeye çalışmışlar fakat ıslak toprağın basınçla iyice sıkışması neticesinde bu plan bir işe yaramamıştır.

    1989 yılında bugünkü f tipi cezaevlerinin ilk örneği olan bursa özel tip cezaevi'ne gönderilen ibrahim aydın burada da hızla örgütlenerek arkadaşlarıyla birlikte tünel kazımına başlamıştır. cezaevindeki duvara kadar 30 metrelik kumlu alanın kazısından çıkan toprak kanalizasyona aktarılmış, kanalizasyondan çıkan gaz nedeniyle ciddi hayati tehlike atlatmıştır. cezaevi duvarından itibaren 120 metre daha kazdıktan sonra bir ihbar sonucunda bu devasa tünel ele geçirilmiştir.

    cezaevi yönetimi tarafından alınan önlemlere rağmen bir kez daha tünel kazmayı başaran aydın ve arkadaşları 200 metre kadar ilerlemişken o dönemde af söylentilerinin yaygınlaşmasıyla birlikte firar girişiminden vazgeçmiştir. tahliyelerinin üzerinden 3 yıl geçmesinin ardından gazetelerin manşetinde yer alan haber şöyledir: "bursa cezaevi'nde 200 metrelik tünel bulundu"
  • bunun birde halkbank müfettişi olanı vardır, sürmene menşeili, adamın dibidir
  • muğla eski orman bölge müdürlüğü yapmıştır.

    ayrıca (bkz: guvercinlik koyu)
    link

    şu anda 26. dönem antalya akp milletvekilidir.
  • ormanlarımızı teslim ettigimiz ama ormana ihanet eden eski orman bölge müdürü, 26. dönem akp milletvekili.
    bodrum güvercinlik'te guzelim orman alanı kasıtli olarak bir gecede yakılmış, bu muhterem! de orman bölge müdürü olarak bölgenin yeniden yeşillendirileceğini ve kesinlikle imara açilmayacağini söylemişti. sonuç ortada!
    müdür oldu akp milletvekili yanan alan da 5 otelli bir beton yığını, rezillik ki, ne rezillik..
    haketmez bunu bu ülkenin topraği, bu ülkenin insanı.
  • ağaç sözü verdiği yerde otel biten eski müdür yeni milletvekili.
hesabın var mı? giriş yap