• kendini disconnect etmiş insan.
    ara sıra, beynine elektrik ileten hatlardaki "kararma"dan olsa gerek, beyni ile vücudu arasındaki bağlantısı kopan ve bunu en yakınındaki insana -genelde bana- çok acı bir şekilde hissettiren (bkz: yumruk atmak) (bkz: tekmelemek) acınılası yaratık.
  • "sen kafeye geç ben geliyorum" insanıdır. "yemek yedik arkası bir de tatlı yiyelim dediler, künefe yedik." insanıdır bir de. bekletmek huyu olmadığından olsa gerek bu tatlı seansları sırasında insanları krizlere sokar, yerinden kalkmaya cesaret ettirmez, "ya gelirse","eli kulağındadır" terimlerini kullandırır. eskişehir yolcusu, müzmin yedektir.
  • arayı çok açtı. o kadar çok açtı ki aradığı zaman "kimsin sen" dedirttirdi.. kınıyoruz..
  • nickinin altına yazarak kendisini muhatap almam hasebiyle taltif ediyor olmaktan dolayı ruhum muazzep olsa da, bir kısım saptırmalarını ve düçar olduğu psikolojiyi teşhir etmek açısından beni bir kaç kelam etmek zorunda bırakan zat. (hadi klavye tıklayıcısı demeyeyim)

    pek tanımadığım nevzuhur bir kişidir zatı alileri. öncelikle fehmi koru ve samimiyet başlığında dikkatime mazhar oldu. fehmi koru'nun kendi yazılarından örneklerle nasıl gerçeklere aykırı beyanlarda bulunduğunu yazdığım başlıktaki muhaveremiizde, fehmi korunun maslahat icabı gerçekleri söylememesini makul gören bir psikoloji ile karşılaşınca hükmümü vermiştim zaten. yani insanlar gerektiğinde gerçekleri saklayabilirmiş. fethullah gülen de öyle diyor zaten. (bkz: fethullahci takiyye stratejisi) takip etmediğim takip etmeye değer bulmadığım biri ancak kendi çapında kendi çapının oranı mesabesinde yazdığım başlıklara zıplayınca ister istemez dikkatimi çekiyor.

    nihayetinde, "arkadaşım" dediği bir kişinin nickine yazmamı fırsat bilerek nickime de sıçramış ortalama bir insandır. bu noktada bir kaç kelam etmek elzem oluyor. öncelikle bir kısım muhteremlerin kapsamlı bir çalışma ile başka yerlerde hakkımda iftira ve hakaretler yazıp bazı tetikçilerinin onları nickime taşımalarına sadece ben değil pek çok kişi aşina. ayarı kaçırıp iyice çirkefleşip uçanlar da oldu. yazılarım bilgiye dayalı olmasına, bir kısım zihniyet mensuplarının kendi laflarındaki ve eylemlerindeki bariz tutarsızlıkları, yalanları, riyaları, takiyyeleri ortaya koymasına karşın yazdıklarıma laf edemeyen muhiplerinin şahsıma saldırmalarını, hakaretler etmelerini de kanıksadım artık. örneğin pek sevdiği ve onun adına nickime saldırdığı arkadaşının aktardığı yazıda "cahil" demeler, "din düşmanı" ilan etmeler, "kökenimi sorgulamalar" falan gırla. demek ki o yazıyı yazan kişinin bir taraflarına kaçmış yazdığım çoğu şey. ben o yazıyı link olarak nickime taşıyan klavye tıklayıcısında artniyet ararım ve bunu da belirtirim. bu muhterem zat da basit bir bilgi içerikli link verme vakası olarak yutturmaya çalışıyor. biraz samimiyet lütfen. ama pardon çok şey istiyorum. gerçi yüzünüz de kızarmaz.

    neyse nickime yazdığı entrye gelelim. "verdiği tepkiyi verince" demiş. sanırım ufak bir hata olmuş neyse bunu okuduktan sonra editler umarım. öte yandan pek muhterem arkadaşının rte hakkındaki sözlerini cımbızladığımı ve zeka seviyesini sorguladığımı ifade etmiş. bakalım nasıl bir cımbızlama? adam aynen "rte'ye oy vermiş olan ve o'nu başbakan yapmış olan insanlar ülkenin çoğunluğudur." demiş. bunu taşımışım nickine. bunun neresi cımbızlama? eğer arkadaşın çoğunluk sözcüğünün anlamını bimiyorsa bazı şeylerden şüpheye düşerim elbette. ki orada ne kastettiğimi kendisinin de anlamış olması lazım. anlamadığını iddia etmem zekasına hakaret olur. tabi niyet nasıl olursa olsun çarpıtmak olunca en bariz gerçek bile gözardı edilebiliyor. allah'tan kendilerine biraz hakkaniyet diliyorum. o entryden "rte'yi seviyorsa zekası yoktur" anlamı çıkarmak da ayrı bir zeka seviyesi sorgulamasını gerektiriyor aslında. ha bir de "cımbızlama" falan demiş ya bir okuma verelim (bkz: cımbızlama ethikası)

    neyse umarım nickimde yazarak gazını biraz boşalttı. başka ne zaman ziyaretime gelir bilemem. arada doluyor herhalde. ama şu konuda her zaman iddia ediyorum ki bu arkadaş ve türdeşleri hiçbir yazımda yalan, çarpıtma bulamazlar. sözlüğün mahiyeti gereği arada sırada espritüel kurgular (feylule, ekşi sözlükte 28 şubat süreci vs) yaptığım vaki ama onlar da işin eğlencesi. siyasi ve dini konularda ve din tüccarlarının siyasette, ekonomide yedikleri pisliklere, yaptıkları takiyyelere ve çirkefliklere dair yazdıklarıma (kendilerinden örneklerle yazıyorum bunları) hiçbir şey diyemeyip orada burada şahsıma saldırırlar, nickime döşenirler işte. beklenmeyecek şey değil. herkes içindekini sızdırır, herkes kendi düzeyi ile koşut olarak klavyeye tıklar.

    son olarak da bir yaran diyalogla kapamak istiyorum konuyu. bana ilgisi var gibi geldi de. (bkz: yaran msn diyaloglari/#9786238)
  • rte'nin aldığı %30 küsür oyun çoğunluğa tekabül ettiğini sandığını öğrendiğim diğer bir müstesna yazar. diğeri için (bkz: #9782430)

    açıklamak gerekiyor herhalde. adam "rte'ye oy vermiş olan ve o'nu başbakan yapmış olan insanlar ülkenin çoğunluğudur." diyor, (bkz: #9694085) ben de bu akıl mantık ve izan dışı saçmalığı eleştirince sahibinin sesi bir zatı muhterem geliyor, "rte'yi seviyorsa zekası yoktur" demek istediğimi çıkarıyor eleştirimden. sakladığım bir şey yok. benim %30 küsür oyun yüzdelik dilimde çoğunluğa tekabül ettiğini düşünebilecek bir zeka seviyesindeki insana pek diyeceğim pek bir şey de yok. bu arkadaşın nickime yazdığı entryde bir şeyleri çarpıtsa da diğeri gibi %30 küsür oyu çoğunluğa tekabül ediyor sanacak zeka seviyesinde olacağına ihtimal vermeyip nickindeki ilk entryimde uzun uzun kasmıştım. meğer bu arkadaş da aynı familyadanmış. bunu nickime yazdığı ikinci entryde açık etmiş: " rte'nin aldığı oyun hakkını teslim eden bir entry " diyor, "rte'ye oy vermiş olan ve o'nu başbakan yapmış olan insanlar ülkenin çoğunluğudur." ifadesini içeren entry için. evet bu zeka seviyesindeki bir insana da ne denebilir ki? yanılmışım hakkında hüsnüzan etmekte. yolu açık olsun.

    ps: kendisine yazdığım ilk entrydeki "neyse nickime yazdığı entrye gelelim. "verdiği tepkiyi verince" demiş. sanırım ufak bir hata olmuş neyse bunu okuduktan sonra editler umarım" ifadesini bile ters anlamış bu arkadaş. imla hatasından medet uman yok. nazikçe bir hatırlatmaydı. hemen aşağılık kompleksine girip de ters anlamaya gerek yok. hatadan dönmek fazilettir. düzeltsin hatayı. benim için değil kendisi için.
  • edit ahlakı başlığını tekrar tekrar okumasını salık verdiğim muhterem yazar. tabi bu arkadaşla gelişen seviyeli muhabbetimizde kendime de kızmıyor değilim "nickime yazdığı entrynin screenshotını niye almadım" diye. zira gelişen duruma göre, ilk yazılan entyde değişiklikler yapmak bu zihniyetin alameti farikası. bu arkadaşta da durum değişmiyor. edite başvurulmuş ve bir takım tornistanlar yapılmış.

    çok tutarlı bir arkadaş. önce son sözünü söylediğini ifade ediyor, sonra da edit notları ile sözlerinin devamını getiriyor. artık gelişen duruma göre edit 2, edit 3, edit 4 vs olur mu bilemem. eğer ayrı entry yazarsa sözünü yemiş olacak; bunu kavrayacak idrak kapasitesine haiz. ama editle söz ekleyince sözünü yememiş olacağını sanrılamaktan mustarip. eh o kadarcık kusur...

    arkadaşımız çoğunluk sözcüğüne yeni bir anlam kazandırmış. demek "rte'ye oy vermiş olan ve o'nu başbakan yapmış olan insanlar ülkenin çoğunluğudur." diyerek "açık ara en çok oy alan parti" olduğu kast edilmiş? alla allaa? bak sen... bu mantık şaheseri ifadeyi aklıselim insanların değerlendirmesine bırakıyorum. kendisi ne olduğunu bağırıyor zaten.

    ımmm gelelim ekonomik olarak düze çıkarma safsatasına. "rte ekonomik olarak ülkeyi düze çıkardı dedi" diye bazılarının zeka seviyesini sorgulamışız. öncelikle okuduğunu anlamakla ilintili bir durum var. sözkonusu entryde iki cümleden örnek veriliyor. ilkinde çoğunluk sözcüğünün dahi anlamını bilmeyen anlamayan bir idrak kapasitesi sözkonusu. bu konuda tartışma bile olmaz. nesnel olarak neyin ne olduğu belli. %30 hiçbir zaman çoğunluk olamaz, addedilemez. rte'nin ülkeyi ekonomik olarak düze çıkardığı safsatası ise yoruma açık bir konudur. pek çok ekonomiste göre, cari açık rekor düzeyde artmış, iç ve dış borçlar tarihin en yüksek seviyesine çıkmış, işsizliğe çözüm bulunamamış, ülke kaynakları müflis tüccar gibi haraç mezat peşkeş çekilmişken ve üstüne üstlük diğer gelişmekte olan ülkeleri %5 etkileyen bir ekonomik dalgalanma türkiye'deki kağıttan şatoları tarumar edip türkiye'yi %25 etkilemişken bu durumda da rte'nin ülkeyi ekonomik olarak düze çıkardığı iddiası benim görüşüme göre muhatap almayacağım bir zeka seviyesinin istihsalidir. bir kaç yandaş ekonomist, gözleri gerçeklere kapalı parti fanatiği bu gerçekleri göremez tabi. arkadaşı/arkadaşları mazur görmek lazım. koca koca adamlar var bu durumda.

    ps: yazısındaki hataya dair yaptığım kibarca uyarı halen görmezden geliniyor, inat ediliyor. değiştirince aşağılanmış olmayacağını hatadan dönmekle faziletli bir iş yapacağını anlasın bu muhterem kişi. o kadar kasmaya, inat etmeye gerek yok. egonuz preslenmez korkmayın.
  • bomboş evi bile dağıtabilecek kudreti olan yazar.(mış)
  • 22/m/sobalı ev
  • yeni nesil öykücümüzdür kendisi. ayrıca izmit-eskişehir arası trenlerin değişmez müdavimidir. kaç defa "kalsana ulan haftasonu" serzenişlerimi kale almamış, izmit'i bendenize tercih etmiştir. öykücülüğünün yanı sıra bir de sinema aşkı vardır ki, anlatılmaz yaşanır. bir filmin ismi geçtiğinde, hele bir de bu sevdiği bir filmse, uzun saatler konuşabilir. "oğlum bak, benim teorik bilgim seninkisi kadar iyi değil, kafamı sikme, kısa kes" desem de beni yine kale almaz, filmin altından girer üstünden çıkar. bu ilgi ve alâkasını hep kafasında olan kısa film projesiyle taçlandırması en büyük temennimizdir.

    tek kötü huyu vardır: liberal bir iktisatçı olması. bir de şarabı* benden daha hızlı içer, beni gıcık eder.

    kendisi hakkında bir ipucu daha verelim: selim ışık'ın eskişehir-izmit-istanbul üçgeninde ömrü geçen ikizidir.
  • en sevdiğim filmi taxi driver'dır.
hesabın var mı? giriş yap