dolaşık
-
özellikle iç anadolu bölgesinde "güvenilmez, ne yapacağı belli olmayan, az biraz karanlık işler çeviren" gibi bir anlamda kullanılan kelime.
örnek:
"lan olm ne dolaşık arkadaşların var senin ya, ne zaman meyhanenin önünden geçsem seninkiler orda" -
yazışırken, ah, anlaşılmazlık ürettiren bir ek etmen de.. konuştuğum kişiye karşı olabilecek fazla duyarlılık. toz kaldırmamaya, açık vermemeye, heyecanlanmamaya çalıştıkça teknik ve dolaşık görünen bir dil üretiyorum. anlayan anlıyor*, ama o sırada anlaşılmamak, sorgulanmak hatta kızılmak bana bir parça kaçaklık güveni veriyor. (bkz: anlaşılmaz konuşmalar/@ibisile)
çok iyi, kaçırılmaz* diye sana ait olmayana yapışıp kalmaman gerek. ve kendi saptamana ve ötekilerin kınamasına bakıp sana ait, dolaşık olduğundan da ayrılmamak. en azından şıp diye ayrılmamak. onunsan senindir. senin olanın sen malı değilsen, geçer gitmeli.
(bkz: dolanmak), dolaşmak
(bkz: çapraşık), karmaşık, karışık -
anadolu’da insanların birbirine takılmak için kullandığı; işbilmez, eli ayağına dolaşan, sakar anlamında tatlı bir itham.
örnek:
-nabıyon la dolaşık?? sjdksks
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap