• ogretilen $ey..
  • bunu çalışmak kendini kandırmaya eşdeğer oluyo aynı zamanda
  • (bkz: tecrube)
  • olaylardan alınması/çıkarılması gereken şey...
  • 2 tenefus arasi verilen ara..
  • fakültelerinde devam zorunluluğu olmayan üniversite öğrencilerinin arada bir de olsa girdikleri şey.
    (bkz: derse girmek)
  • son 14 yıldır çevremdekiler tarafından çalışmam gerektiği konusunda devamlı olarak uyarıldığım modern toplumun sıkıcı getirisi.
  • yıllar önce, serap babürün, gecenin pembe kanatları isimli radyo programında dinlediğim bir hikayenin adıdır bu. serap babür hanımefendinin söylediğine göre, o da –istanbul’un neresinde olduğunu unuttuğum- bir büfeci amcadan duymuş, dinlemiş bunu. üstelik amca, ezbere söylüyormuş bu hikayeyi.... yazarı yanılmıyorsam belli değil. bir de yazı çok muntazam bir kafiye ile ilerliyor ki, hayran olmamak elde değil…şöyle ki;

    " bir hükümdar emretti;
    -en bahtiyar insan kim?
    bulup getirin onu,
    sırrını öğreneyim...

    boş yere aranıldı;
    genç – yaşlı,
    erkek – kadın;
    hepsi az ya da çok
    duymuşlardı kederini hayatın….

    bir yoksul insan çıktı, dedi ki;
    - o mutlu benim!
    kendimi bildim bileli şenim….

    o, tatmamıştı asla gönül yasını.
    şöyle incelediler onun iç dünyasını;

    sordular: olmamışsın dünyada mal sahibi, buna üzülmez misin?
    dedi şaşırmış gibi: sizi misafir etse az sürecik bir konak;
    ister misiniz oradan bir eşyayı almak?

    sordular: kızmaz mısın hakaret etse biri?
    dedi: sevinirsem gerçekten vardır yeri;
    tanrı edep verseydi şayet böyle hayvana,
    benim nasıl çıkardı insanlığım meydana?

    sordular: dinç olmaz ya ömrünce insan,
    hiç tasa etmez misin; örneğin hastalansan?
    dedi: bu bir laf, lütuftur.. şükran duyulur ancak..
    sağlığın nimetleri, böyle anlaşılacak…

    sordular: büyüttüğün evlat sana el uzatmazsa, duymaz mısın hiç keder?
    dedi: kim bu emeğinden karşılık beklemiş?
    sonra hiç olur mu şefkatin adı alışveriş?

    sordular: yanmaz mı için, fenalık yapsa karın?
    dedi: bazen kör olur gözleri insanların…
    gövdemiz parçası bile bize değilken sadık,
    ayrı doğan kimseden vefa beklenmez artık…

    sordular: dileğini tanrı yapmazsa şayet,
    o gün kara bahtından etmez misin şikayet?
    dedi: sadaka versen fakire her ay başı;
    bir kere unutursan, çatılmalı mı kaşı?

    sordular: bir sevdiğin gözlerini kaparsa,
    etmez misin hiç tasa?
    kapılmaz mısın yasa?
    dedi: ağlar mısınız bir borcu ödeyince?
    orda kavuşuruz, fazla elemem ince….

    sordular: peki ya neye tasa edersin?
    dedi: kim alamazsa hikmetini bu dersin,
    ona üzülürüm ki kaç yıl rüyada koşmuş…
    uyanınca görecek ki, hayatta her şey boşmuş…"
  • finallerin 1 hafta sonrasından bütünlemelerin geldiğini ve bütünlemeler biter bitmez okulun açıldığını göz önünde bulundurarak artık çalışarak bitmeyeceğine kanaat getirdiğim şey.
  • gitmek istemediğim, yoklamadır devamsızlıktır derken "e bedenim orda bulunsun bari" diyerek, sürüne sürüne yol aldığım ve sınıfa girdiğim tabi muhtemelen geç kaldığım, çimenlerin zıt anlamı odtü'de.
hesabın var mı? giriş yap