• marlee matlin ve william hurt un basrolunde oynadigi, turkceye "baska tanrinin cocuklari" olarak cevrilmis, marlee matlin* e en iyi kadin oyuncu oscarini kazandirmis oldukca guzel ve duygusal 1 film*.

    jonh leeds* isimli 1 ogretmenin dikkafali, icine kapanik sagir bir kiz olan sarah* ile aralarindaki sonsuz sessizlige* ragmen yasadigi aski anlatir..
  • ne guzel film idi bu, kavga ettikleri sahne hala gozumun onundedir. mevlana'nin "ayni dili konusanlar degil, ayni duygulari paylasanlar anlasabilir" lafini hakli cikarirdi.
  • büyük bir zevkle izlemek için televizyonun karşısında kurulduğum, ancak yeğenim sayesinde pek birşey anlamadığım, sağır çocukların eğitim aldığı okulda * öğretmenlik yapan esas oğlanla orada temizlikçi olarak çalışan esas kızımız arasında geçen duygusal ilişkiyi anlatır. ancak daha önce de belirttiğim sebeplerden dolayı bana sessiz film oynuyormuşum izlenimi vermiştir. bir daha seyretmek gerek.
  • bir şarkıyı işaret diliyle anlatmanın, konuşmadan sevmeyi ve kızgınlığı göstermenin nasıl bir şey olduğunu gördüğümüz film. ayrıca su altı sahnelerinide unutmak mümkün değildir.
  • bir aşk hikayesi tabii ama kabaca insanın kendini çözmesiyle ilgili bir filmdir aslında.
  • 1994'te kurulan avusturya kökenli bir doom metal grubu. albümleri de şöyle:

    migrations (1995)
    towards a grief (1996)
  • sağır kızın muziği burnuyla hissetmesi nedense hosuma gitmiştir.
  • dünyadaki adaletsizliği ve ikiyüzlülüğü açığa çıkarabilen vurucu tanımlama. yüzbinlerce insanın ölümünden sorumlu olanların ağzından düşürmediği tanrı kavramını, onun arkasına korkakça gizlenerek uyguladıkları zalimlikleri en sert biçimde yüzüne vurur asla anlayamayacak olanlara. bir kısım başka bir tanrının çocuklarıdır aslında, sözü geçmeyen, sallanmayan, çocuklarını korumaya mecali kalmamış, dökük kalesinde yalnız başına aşağılarda diğer 'üstün' tanrılar tarafından yapılanları izlerken elinin kolunun bağlı olmasından utanç duyan...

    çocukları bağırırken, yalvarırken, haykırırken "are we children of a lesser god?"

    2006 yılında israil 2 askerini kaçıran hizbullah'ın sığındığı lübnan'a en ağırından, en haksızından, en acımasızcasından düzenlediği saldırı ile binlerce habersiz lübnanlı insanın kanına girdiğinde ve 'üstün' tanrıların çocuklarının bu durumu seyire daldıkları sırada, lübnan başbakanı fuad siniora'nın yalvarmasıdır bu tanım. bir lübnanlının hayatının neden bir israillinin hayatından çok daha değersiz olduğunu sorarken ne kadar da 'iktidarsız' bir tanrının evlatları olduğunun yeni idrakına varmış olabilir. belki de amacı koyu dinci kesilenleri, kendi kalelerinden vurmaktı, bilemeyiz. onlara göre bir tane 'merhamet dolu' tanrı vardı ne de olsa, e o zaman?.....

    (bkz: israil in lübnan a girmesi)
  • dvd'si çıkmış.
  • öyle sorunsuz aşk ki, filmi uzatacak hiçbir gerekçesi yok. ama dolmayan iki saat kasıyor.
    adını hak edecek sıra dışılığa da sahip değil.
    bu arada marlee matlin bu gün de güzel. sanırım daha güzel.
hesabın var mı? giriş yap