• önemli bir eğitimcidir.

    almanya'dan türkiye'ye sığınan bilim insanlarının gelişi konusunda büyük katkıları olmuştur. ekrem akurgal, ihsan ketin, sedat alp gibi almanya'da eğitime gönderilmiş önemli bilim insanlarımız anılarında kendisini sevgi ve saygıyla yad etmektedirler.
  • erzurum'da milli mücadele'yi örgütleyerek, erzurum kongresi'nin başarı ile gerçekleşmesi adına çalışmalar yapmıştır. millî mücadelede erzurum isimli eseri referans kaynak olarak mutlak surette okunmalıdır.

    (bkz: kazım yurdalan/#87715396)

    (bkz: mezararkalı mevlut ağa/#87714995)

    dipnot: (bkz: milli mücadelenin 100. yılı kutlu olsun)
  • pek çok farklı kaynakta, bir vesileyle adına rastladığım, az çok kim olduğunu / neler yaptığını bildiğim ama hakkında bugüne kadar derinlemesine bilgim olmadığı için utandığım mümtaz şahsiyet.
    görsel
    görsel

    hep denk geliyordum: cevat dursunoğlu yardımcı oldu, cevat dursunoğlu aracılık etti, cevat dursunoğlu araştırıp rapor yazdı, cevat dursunoğlu sayesinde… arkadaş kimdir bu cevat dursunoğlu diye bakayım dedim, ne sözlük’te ne de wikipedia gibi farklı dijital mecralarda yeterince tanıtılmış, hayretler içindeyim.

    sözlük’te ilgi çekmeyecektir ama olur da bir vatan evladı google’da adını yazıp kimmiş bu şahsiyet diyecek olursa, ona bir yardımcı bilgi kırıntısı olsun bu giri.

    erzurumlu bu kuvvacı genç adam, eğitimini de erzurum’da tamamladıktan sonra 1911-14 arasında almanya’ya gidip felsefe, sosyoloji ve pedagoji eğitimi alır. orada kalabilecekken kalmaz, yurda dönüp 1. dünya savaşı’nda görev alır. savaş bitiminde başkentteki müdafaa-i hukuk cemiyeti’nin erzurum şubesinin açılmasına ve kongrenin toplanmasına öncülük eder. 27 yaşında bir öğretmendir, milli mücadele lehine gazetede yazılar da yazar.

    erzurum kongresi toplandığında, henüz delege olmadığı için sadece davetli olarak katılabilen mustafa kemal paşa için delegelikten istifa eder (istifa eden bir diğer isim kazım yurdalan’dır, rauf bey için çekilmiştir). milli mücadele sırasında bir nevi mustafa kemal’in doğu’daki eli koludur.

    okul müdürlükleri, milli eğitim müfettişlikleri, ilk ve orta eğitim genel müdürlükleri yapar. milletvekili ve chp genel sekreterliği yapar.

    ama bütün bunları dışında, iki çok büyük ve çok önemli işin arkasındaki isim olarak görürüz kendisini.

    1. 20’li ve 30’lu yıllarda almanya’da türk talebe müfettişi olarak görev alır ve türk promethe’lerini, genç ve yoksul cumhuriyetin büyük maddi fedakarlıklarla yurt dışına eğitim için gönderdiği gençleri yerleştirip yetişmelerini izlemek için görevlendirilir. hani şu mustafa kemal’in “sizleri birer kıvılcım olarak gönderiyorum, volkan olarak dönünüz” diyerek uğurladığı gençleri.

    her biri alanında çığır açmış, büyük işler başarmış, ülkeye çağ atlatıp memlekette bilimin, sanatın, eğitimin mihenk taşı olmuş türk gençlerinin avrupa’da ağabeyliğini, rehberliğini yapar, onları yönlendirir. o günlerin gençleri, sonraki yılların cumhuriyeti sırtlayan insanları anılarında ondan hep övgüyle söz etmişlerdir.

    2. aynı tarihlerde, nazi almanya’sında zor durumda kalan yahudi kökenli bilim insanlarının devşirilip türkiye’de eğitim vermelerini sağlar. türk hükümeti ile bu alman bilim insanları arasındaki bağlantı noktası cevat dursunoğlu’dur. dünya çapındaki bu bilim ve sanat insanlarının tümü dursunoğlu’nu tanır ve takdir eder. türk eğitim, bilim ve sanat hayatına sonuç odaklı, bu kadar kısa sürede etki etmiş bir girişim daha bilmiyorum.

    yıllarca ankara’da eğitim veren belediyeci/siyasetçi ernst reuter üzerine biyografi yazan reiner möckelmann dursunoğlu’ndan şöyle söz eder:
    “reuter'in " graeca grubu"nda birçok okuma ve tartışma akşamlarına katıldığı filolog georg rohde ankara dil ve tarih-coğrafya fakültesindeki görevini yurtdışındaki alman bilim adamları derneği’nin çabaları sonucu değil, berlin türk akademisyenler derneği'nin denetmeni cevat dursunoğlu'nun aracılığıyla bulmuştu. dursunoğlu almanya'da kaldığı 1930-35 yılları arasında yetenekli üniversite öğretim üyelerini ankara hükümetinin reform planlarına çekebilmek için yoğun çaba göstermişti. onun ülkesine sağladığı bir kazanım da, orkestra şefi wilhelm furtwangler vasıtasıyla tanıştığı besteci paul hindemith'i türkiye'ye getirmesidir.”

    “o yıllarda genç türkiye carl ebert'le de ilgilenmişti. paul hindemith, berlin'de görevli öğrenci müfettişi cevat dursunoğlu'nun, ankara'nın başarılı bir tiyatro rejisörü aradığını söylemesi üzerine hemen carl ebert`i önermişti. bunun üzerine 1935 şubat’ında dursunoğlu ebert`i arayıp kendisiyle görüşmüş ve ünlü tiyatro adamının ankara'da bir devlet konservatuvarı'nın kurulmasına büyük ilgi gösterdiğini öğrenmişti.”

    ünlü arkeoloğumuz ekrem akurgal ise şöyle der:
    "berlin'de çok iyi bir öğrenim yapmamı özellikle cevat dursunoğlu'na ve sonra onun yerine gelen avni başman’a borçluyum. her ikisi de çok kültürlü eğitimcilerdi. onlar hocalarımızı ziyaret eder, hakkımızda bilgi toplar ve çalışmalarımızı izlerlerdi. hocalarından iyi rapor alan gençlere hiç karışmaz, istedikleri gibi çalışmalarına fırsat tanırlardı. cevat dursunoğlu ayrıca, almanya' dan ayrılmak zorunda kalan değerli ve ünlü bilim adamlarının türkiye'ye kazandırılmasında büyük rol oynamıştı. almanya'da yüzlerce öğrencinin çağdaş bir düzeyde yetişmiş olmasının mutluluğunu, bu iki büyük eğitimciye borçluyuz. onlarla ne denli övünsek az olur. her ikisini de sevgiyle ve saygıyla anmayı bir borç biliyorum.”

    ülkemizde hititolojinin temelini atanlardan sedat alp de şöyle anlatır:
    “hititoloji bilimini kurduğundan bahsedilen bir konferans, önümde yepyeni ufuklar açmıştı. hititoloji yeni bir dal olduğu için, yeni çalışma imkânları vaat ediyor ve dünyada büyük ilgi topluyordu. bu alanda çalışmaya karar verdim. ancak tarih tahsiline gönderildiğimden, hititoloji okumak için önce izin almam gerekiyordu. konuyu cevat dursunoğlu'na açtım. kendisi, isteğimi olumlu karşıladı; ancak tek başına karar verme yetkisine sahip olmadığından, maarif vekâleti’yle yazışarak kısa sürede izin alma işini halletti. bir hafta sonra sedat sana müjde, atatürk senin hitotoloji'ye başlamanı, derhal başlamanı istiyor' dedi.”

    jeolojinin ve deprem biliminin babası ihsan ketin’in anısı da şöyledir:
    “o tarihte berlin'de talebe müfettişi olarak cevat bey bulunuyordu. cevat dursunoğlu çok değerli bir eğitimci ve siyaset adamı idi. berlin ve jena üniversitelerinde felsefe ve pedagoji tahsili yapmıştı, almancayı çok iyi konuşuyordu; odasına ilk girdiğimde, beni tepeden tırnağa süzdükten sonra, gülümseyerek, 'hoş geldin hitit yavrusu'` diye karşılamıştı, ruhu şad olsun!”

    kabri ankara cebeci asri mezarlığı’ndadır. görsel

    ek: köy enstitüleri konusunda da, yakın dostu hasan ali yücel'i desteklemiş ve yardımcı olmuştur.

    kaynaklar:
    reiner möckelmann, ikinci vatan türkiye: ernst reuter’in ankara yılları
    kansu şarman, türk promethe’ler
    çağdaş bayraktar, erzurum’un genç kuvvacısı: cevat dursunoğlu.
hesabın var mı? giriş yap