*

  • (bkz: köprüyü geçerken ayıya dayı demek)

    özlü söz: ayıdan asla dayı olmaz.

    --- spoiler ---

    yahu adam, sırf ingilizler ona valilik vermedi diye mi yurdu karış karış dolaşıp, cepheden cepheye koşturdu? sırf valilik verilmedi diye mi koca ingiliz donanmasını çanakkaleden içeriye sokmayan orduda komutanlık yapmıştı? ingilizler belgesiz konuşmaz demek ingilizler osurmaz demekle aynıdır.

    --- spoiler ---
  • dogru olabilir. olsa ne olur, olmasa ne olur.

    ataturk'un saraya damat olmak istemesi, devlet kademesinde ust duzey gorevlere atanma cabasi, basinda yer alip taninmak icin gazetecilerle yakin iliskiler icine girmesi ve bunlari yapmak icin gercekten ciddi caba gostermis olmasi kadar olagandir.

    ataturk ve meclis-i mebusan uyelerinin, anadolu'ya milli mucadeleyi baslatmak icin gitmesi zaten mevcut hukumet icinde bir sey yapamayacaklarini anlamalarindan sonra gerceklesmis bir olay.

    sanirim ataturk sunu bizden daha iyi biliyordu:
    "bir sorunun cozumu icin birden fazla yol onunuzde dururken, gemileri yakmak ahmakliktir." ataturk, ve beraberindekiler hemen her yolu deneyip cozume ulasamadiklari icin gemileri yakip milli mucadele'yi baslattilar.

    bakin, haberin dogrulugu veya yanlisligi uzerine konusmadim. dogru olsa ne olur, olmasa ne olur dedim. eger dogruysa, demek ki o zaman icin en uygun gordugu cozumlerden biriymis bu.
  • mustafa kemal ataturk'un yuzyilin en buyuk siyasi ve stratejik dehalarindan biri olarak en onemli taktik silahlardan biri olan takiye'den habersiz kalmis oldugu dusunulemeyeceginden dogal karsilanmasi gereken iddia.

    neticede yarın öbürgün elinde bir dilekce, mektup, teklif ile ingilizin teki çıkıp ''sizin atanız bizim memurumuz olmak istedi, vatanı satıyordu, işte alın bu da belgesi'' derse, kendisine verilecek cevabimiz "birader pasamiz sizi yemis galiba biraz?" olmalidir. eger "olur mu oyle sey?" diye efelenenleri olursa da kendisine westminster yoresinden all is fair in love and war turkusunu soyleriz bir guzel.
  • her iddiaya inanmamak lazım
    (bkz: kuşlar kanat çırparak değil osurarak uçar iddiası)
  • adi ustunde iddiadir. keza sivas kongresinde de mandayı oneren degil, manda teklifinin komisyona havalesini ve tartisilmasini oneren kisidir. bunun da sebebi daha sonra tekrar tekrar "manda istiklale mani degildir, manda ile istiklal kaybedilmez" seklinde soylemlerde bulunan, kimileri "ingiliz muhibleri/dostları cemiyeti" uyeleri, kimileri "vahdet-i milliye grubu" ve "türk wilson'cular birliği" gibi gruplari kuran ve faaliyet gosteren kisilerin daha sonra da bu soylemlerle her defasinda ortaligi bulandirmasinin onune gecmektir. gecilmis midir? elbette gecilmistir. keza haticeyle ilgilenme mevzuna daha sonralari (bugun de dahil olmak uzere) devam edilse de, netice ortadadir.
  • mustafa kemal'in anadolu'ya geçerken nihayetinde osmanlı müfettişi olduğunu, vahdettin'in izniyle samsun yolculuğuna çıktığını ve sonrasında neler yaptığını hatırlamak lazım.

    belge göstermek iyi güzel de, iddianın belgesi yok ki sen karşı çıkarken nasıl belge göstereceksin? en güzel belge yaptıklarıdır, en zor zamanlarda mandaya karşı çıkmasıdır.
  • boyle durumlarda tarihi ve tarihte kalanlari 90 sene sonra gazeteleri kullanilarak buyuk pontolarla yargilamak yerine bu konu simdi niye ortaya ortaya atildi diye sormakta da yarar oldugu kesin. vahdettini aklama (ataturk sade kahve severdi, vahdettin de sade kahve severdi demekki ataturk esittir vahdettin seklinda) ataturku karalama cabalari sadece gazete basliklari okuyabilen halkimin aklini karistirmak icin mi gazetelere manset olmus?

    birakalim sormayalim mi? armağan bu paragrafı nereden aldı diye?
    armagan bu paragrafi ingiliz gazeteci ward price'in extra-special correspondent adlı 1957 yılında yayımlanan kitabından alıyor.bay armağan bu kitabın adını da türkçeye " çok özel yazışmalar " olarak çevirmiş. oysaki yazisma sadece tek tarafli, price gazeteye yaziyor, kimseyle yazistigi yok! bu bir!
    bu paragrafin belgesi nerede? konusulan seyin belgesi olurmu? ward "oyle soyledi" diyor.
    jaeschke ve diğer yazarlar da bu paragrafı ward'ın kitabından alıp kullaniyorlar cok bilimsel yani gsekil uc te ordugunuz uzere..
    bu konusmanin ne zaman yapildigi da onemli tabii...bunu bir bilenden dinleyelim.

    "gazeteci ward'la atatürk, 14 kasım 1918 tarihinde pera palas oteli'nde görüştüler. bu tarihe iyi dikkat etmek gerekir. çünkü osmanlı orduları yenilmiş ve osmanlı devleti 30 ekim 1918'de çok ağır koşulları olan mondros ateşkesi'ni kabul etmişti. bir gün sonra (31 ekim 1918) mustafa kemal suriye'de dağılmış halde bulunan yıldırım orduları grubu komutanlığı'na atandı. oradan çektiği telgraflarla mondros ateşkesine karşı çıktı. osmanlı hükümeti bu çıkışlardan rahatsız olmaktadır. 10 kasım 1918 günü, sadrazam ahmet izzet paşa mustafa kemal'i telgraf makinesi başına çağırarak kendisinin sadrazamlıktan çekildiğini ve onun da istanbul'a gelmesini istedi, "sizinle görüşmeye ihtiyacım var" dedi.

    bunun üzerine mustafa kemal adana'dan trenle hareket ederek istanbul'a geldi. 13 kasım 1918 çarşamba günü yanında yaveri cevat abbas' la haydarpaşa garı'na indi. o sırada işgal güçlerinin 55 parçadan oluşan savaş gemileri haydarpaşa önlerinden boğaz'a girmek üzereydiler. yani istanbul fiilen işgal ediliyordu.

    çanakkale'de bu müttefik ve emperyalist gemilere dur diyen anafartalar kahramanı, ne yazık ki haydarpaşa garı'nda, bu gemilerin 3 saat boyunca geçişini ve boğaz'a doğru ilerleyerek dolmabahçe sarayı önünde demirleyişini izlemek talihsizliğiyle karşı karşıya geldi. daha sonra bindiği bir askeri motorla karaköy'e giderken aralarından geçmek zorunda kaldığı bu işgal gemilerine karşı ünlü sözünü söylemiştir: "geldikleri gibi giderler.."

    atatürk, pera palas'ta kalıyordu, ertesi gün (14 kasım 1919), pera palas müdürünün aracılığıyla gazeteci ward price ile görüşmüştür.

    mağlup olmuş bir imparatorluğun subayı olarak istanbul'a bir gün önce gelmiş olan mustafa kemal bu sözleri söylese ne olur söylemese ne olur?.. zaten bu sözleri söylediğine dair herhangi bir belge de yok, sadece ingiliz gazetecinin, çok sonraları, 1957 yılında yazdığı kitabı var."

    boyle konular ozellikle mi simdi ortaya atiliyor...meydan bos bulunuyor da ondanmi neden gazetelerde yari pismis bir sekilde halkimizin hazmetmesi veya hazmedememesi icin onlara sunuluyor? ?...bu konulari arastirip tartisacak insanlarimiz nerede?
    bazi odaklar arastirici eksikligimizi kotuye kullanmaya karar mi verdiler coktan, gazetelere iki punto atip suyu bulandirmak ve balik avlamak mi niyetleri?
    gelin hep beraber soralim, sormak iyidir, yari yolu almaktir sormak....
    avlanan baliklarla bizim icin ne pisirmeye karar verdiler?

    arkasi yarina …mi olay?
  • "lan vahdettin vatan haini degilmis, heyt bea" cilari pek bir sevindiren iddiadir. ve desteklenir de. belge vardir guya ortada. "sevgili gunluk, zamaninda ataturk ile aramda bir konusma gecti, bana dedi ki "ben ingiliz valisi olmak istiyorum", ha sonradan, hatta 3 gun sonra bile bunun tam tersi aciklamalari da oldu ama gecelim" tarzinda kaynaklarin belge olarak kabul edildigi tartismalara sebep olur bunlar. onlar sevinedursunlar, bazı satırbasları verelim;

    *mustafa kemal'in yıldırım orduları komutanı olarak adana'dan istanbul'da gönderdiği telgrafları vardır.mustafa kemal mondros ateşkesi'ne karşı çıkmakta ve böyle giderse ve ingilizlerin her dedikleri kabul edilirse, bir gün gelecek istanbul'da hükümetlerini ingilizler atayacaklardır, demektedir. ayrıca, ingilizlerin iskenderun'a çıkmalarına karşı gelmekte ve ingilizler karaya çıkarlarsa silahla karşı gelinmesi emrini verdiğini belirtmektedir.*

    hatta bu iddiaya kaynak verilen ward priceın 1 aralık 1918 tarihli minber gazetesinde yayımlanan beyanatı;

    *"türklere karşı ben şimdi hakiki bir fikir peyda edebildim. ingiltere'ye gider gitmez yapacağım ilk iş, türklerin büyüklüğünü tanıtmak olacaktır." (g. jaeschke, türk kurtuluş savaşı kronolojisini, t.t.k. 1970, s. 8. (minber, 1 aralık 1918) *

    manda isteyen birileriyle gorusmus bir insanın beyanatına benzedigini soyleyen beri gelsin. belgeyse belge, buyrun devam edelim;

    *cumhuriyet gazetesi 10 aralık 1939'da ward pricela bir söyleşi yaptı. gazeteci price'ın söyledikleri aynen aşağıdadır:

    "istanbul'a ilk kez 1918 yılında gelmiştim. bir türk generalin benimle görüşmek istediğini söylediler. adını sordum, mustafa kemal dediler. o
    zamanlar mustafa kemal adını belirsiz bir şekilde işitmiştim. daveti memnunlukla kabul ettim.

    mustafa kemal düşünceli ve karamsardı. bana memleketin halinden söz etti ve her iki üç tümcede bir: bu böyle olmaz. vatanı baştan başa değiştirmek lazım, yenileştirmek lazım, diyordu.

    o zamanlar doğrusu bu laflara pek dikkat etmemiştim. mesleğimin her zaman hatırlayacağım büyük hatası, bu emsalsiz dehayı o zaman keşfedememiş olmamdır." (cumhuriyet, 10 aralık 1939) *

    iddia sahipleri ward priceı bu kadar onemsiyorsa, bir de onun kaleminden vahdettinin sozlerini dinleyelim;

    *vahdettin 24 kasım 1918'de, gazetecinin mustafa kemalle görüşmesinden tam 10 gün sonra ward priceı sarayda kabul etti.

    padişahın, gazeteci price'a verdiği beyanat the daily mail gazetesinde de yayımlanmıştır. padişah şöyle diyor:

    "türkiye'nin harbe katılması bir türlü kaza eserinden ibarettir... ne yazık ki hükümetin basiretsizliği bizi felakete sürüklemiştir. eğer ben tahtta olsaydım bu esef verici hadise olmazdı.

    ... ingiliz milletine karşı beslediğim kuvvetli sevgi ve hayranlık duygularımı.. babam sultan abdülmecitten aldım. ... memleketimle büyük
    britanya arasındaki dostluğu güçlendirmek için elimden geleni yapacağım. ermeniler hakkında yapılan muameleyi büyük üzüntüyle öğrendim. saltanata geçince, sebep olanların son derece şiddetli cezalandırılması için soruşturma emrini verdim!" (bu beyanat 6 aralık 1918'de the daily mail ve the times 'ta yayımlanmıştır. bkz. jaeschke a.g.e. s. 3-4; lütfi simavi, son osmanlı sarayında gördüklerim , örgün yayınları, 2004, s. 310-311)*

    peki basliktaki iddianın belgesi var mı? yukarıda degindik, acalım;

    *ward bu paragrafı kendi kitabından veriyor. böyle bir konuşmanın geçtiğine dair bu hususla ilgili hiçbir belge yoktur. başta alman yazar g. jaeschke ve daha sonra diğer yazarlar bu paragrafı ward'ın kitabından alıyorlar. gazeteci ward'ın kitabında sözü edilen bu konuşmadaki bu hususları destekleyen herhangi bir belge bugüne kadar ortaya çıkmamıştı. *

    peki vahdettin ne yapıyor bu esnalarda? bakalım;

    * jaeschke ingiliz devlet arşivindeki gizli belgelere dayanarak bu görüşmeyi ortaya çıkarmış ve ingiliz karadeniz orduları komutanı general
    milne' nin 16 aralık 1918 tarihinde londra'ya gönderdiği raporundan aktarmıştır. bu rapora göre padişah vahdettinin ingilizlerden istedikleri şunlardır: (rapor: ingiliz gizli devlet arşivindedir. numarası fo/371/3421,214122, 4164, 695'tir.)

    "1. ingiltere türkiye'nin idaresini mümkün olduğu kadar çabuk ele almalıdır.

    2. ingiliz memurları kontrol amacıyla memleket içerlerine gönderilmelidir.

    3. ingiliz subayları idareye yardımda bulunmalıdır.

    4. padişah bütün ümidini ingiltere'ye bağladığını ve gerçek ve son dostluğu ingiltere'den beklediğini açık bir biçimde belirtmiştir." (a.g.e. s. 4.; sina akşin, istanbul hükümetleri ve milli mücadele , istanbul, cem, s. 144. ) *

    bu kadar mıdır, elbette değildir;

    *30 mart 1919'da padişah, sadrazam damat feriti, ingiliz yüksek komiseri calthorpe'ye gönderdi ve bir proje sundu. bu proje osmanlı devletinin, ingiltere'ye mutlak teslimiyet projesidir. bakınız bu projede neler öneriliyor:

    1. ülkemizin iç ve dış güvenliği 15 yıl boyunca ingiltere tarafından sağlanacaktır. ingiltere bu amaçla gerekli gördüğü yerleri işgal edebilecektir.

    2. doğu'da bağımsız bir ermeni cumhuriyeti oluşturulacaktır.

    3. genel ve yerel seçimler ingilizlerin gözetimi altında yapılacaktır.

    4. her ilde bir ingiliz konsolosu bulunacak ve 15 yıl süreyle valilerin danışmanlığını yapacaklardır.

    5. hükümette her bakana bir ingiliz müsteşar verilecektir. (y. h. bayur, atatürk'ün hayatı ve eseri , s. 270-273; s. r. sonyel, dış
    politika c. 1. 150, jaeschke, a.g.e. s. 5. (ilgili ingiliz gizli belgesi: fo/371-4156) *

    *satır başları, alıntılar ve daha fazlası icin http://groups.google.com.tr/…i/msg/626f74390a1cc496 adresindedir*

    mustafa armagan ve yandasları elbette durulmayacak. ancak onemli bir husus var, yorum katarak tarihi belgeleri taraflı kullanarak gercek tarihe mal olmus insanları karalamak ve kucuk dusurmek ayrı, bilinmeyeni ortaya cıkararak tarihe yorum kazandırmak ayrıdır. karalama cabası icinde olundugunda iste bu sekilde kisinin elinde patlar.

    edir: bazı anlatım bozuklukları düzelmiştir.
  • çürütülmesi mantıksız olan iddiadır... iddialar çürütülmez ispatlanmaya çalışılır...

    şimdi ben çıkıp falanca kişi ibnedir, godoştur diye bir iddia atsam ortaya noolur? ispat sorarlar adama... falanca kişinin gelipte ben ipne değilim, godoş hiç değilim diye bi çürütme operasyonuna girmesine hiç gerek yoktur...

    tabi çamur at izi kalsın politikası ilginç bişeydir.
hesabın var mı? giriş yap