• adı üstünde, antikapitalist öğrenci topluluğu. web sitelerinde kendilerini şöyle tanımlamışlar:

    "nerede duruyoruz?

    - barıştan, demokrasiden, özgürlükten yana,
    - başka bir dünya mümkün diyen
    - ergenekon davasının arkasında duran ve tüm darbecilerin yargılanmasını savunan, tüm darbelere ve darbe girişimlerine karşı net tutum alan,
    - başörtüsüne özgürlük diyen
    - hiç çekinmeden “hepimiz ermeniyiz” sloganını atabilen,
    - yeni ve kitlesel bir sola ihtiyaç duyan,
    - savaşlara ve işgallere dur diyen,
    - “krizin faturasını patronlar ödesin” diyerek sokağa çıkan,
    - halkların kardeşliğinden yana olan, kürt halkının mücadelesini destekleyen,
    - lgbtt mücadelesinde yer alan ve susmadan “eşcinseller vardır” diye haykıran,
    - patronların değil gezegenin kurtarılması gerekliliğini vurgulayan ve başka bir enerjinin mümkün olduğunu söyleyen,
    - nükleer santralleri değil, yenilenebilir enerjiyi savunan,
    - ırkçılığa ve milliyetçiliğe karşı sokağa çıkan,
    - türcülüğü reddeden, tüm canlı yaşamının uyumunu savunan,

    tüm öğrencileri antikapitalist öğrenciler’e katılmaya çağırıyoruz…"

    web sitesi:

    http://www.antikapitalistogrenci.org/

    facebook grubu:

    http://www.facebook.com/….php?gid=6258452391&ref=ts
  • mezun olup iş bulma telaşları sırasında görülmesi gereken öğrenciler.
    iş görüşmesinde artık iş bağlanırken...

    - maalesef ssk'nızı asgari ücret üzerinden yatıracağız antikapitalist bey...
    + canınız sağolsun, ben parasında değilim, benim için aslolan deneyim ve sektöründe lider bir firmanın takımında yer almış olabilmenin gururudur.

    ahahah.
  • geçtiğimiz cumartesi günü yaptıkları basın açıklamasıyla harç zamlarını protesto etmişlerdir.
    hatta basın açıklaması da şöyle idi.
    --
    2008’de başlayan küresel ekonomik kriz, dünyanın dört bir yanındaki emekçileri ve yoksulları vurmaya devam ediyor. 2009 yılının sonunda, yaklaşık 51 milyon insanın işsiz kalması bekleniyor. kapitalizmin krizinin etkileri, türkiye’de de yoğun olarak hissediliyor. her gün binlerce kişi işinden olurken, milyonlarca kişi yoksulluk sınırının altında yaşıyor.

    yeni liberal politikalar, türkiye’de yaşayan milyonlarca insanın ücretsiz sağlık hizmeti alma, iş güvencesi ve işsizlik sigortası sahibi olma gibi haklarını gasp ettikten sonra, şimdi de yoksulların eğitim alma hakkına saldırıyor.

    yök, 2009-2010 eğitim yılının katkı paylarını açıkladı. buna göre, gelecek sene öğrencilerin ödeyeceği harçlar, %8 ila %500 arasında zamlandı. özellikle ikinci öğretimde okuyan öğrenciler için, akıl almaz harç bedelleri belirlendi. yeni tasarıya göre, veterinerlik fakültesinde okuyan ikinci öğretim öğrencileri 5 bin 276 tl, mühendislik ve mimarlık öğrencileri ise 2 bin 400 tl katkı payı ödemek zorundalar. zamlardan en çok etkilenen ise engelliler olacak. engelliler entegre yüksekokullarının harçları, %380’lik zam ile 8 bin 605 tl’ye yükseltildi.

    belli ki, krizin faturası öğrencilere de çıkartılmaya çalışılıyor. kamu emekçilerine %4’lük zam yapılırken, eğitim ücretleri onlarca kat arttırılıyor. bu, eğitim hakkımızın gasp edilmesidir.

    eğitim, tüm vatandaşlar için temel bir haktır. sebep ne olursa olsun hiç kimse bu haktan mahrum bırakılamaz. 12 eylül darbesiyle kurulan yök, okullarımızı resmi ideolojinin yuvası haline getirdi. 28 şubat darbesiyle başörtümüzden, kılık kıyafetimizden dolayı okullara alınmadık. ikna odalarında aşağılandık. anadilimizde eğitim görme hakkımızdan mahrum bırakıldık. biz antikapitalist öğrenciler, yök'ü kuran, eğitim hakkımıza darbe indiren darbecilere dur demek için, bugün 17:00’de tünel’den başlayacak yürüyüşe katılacağız. bunu yaparken, son zamlarla “parası olmayan okumasın!” diyerek eğitim hakkımızı bir kez daha elimizden almaya çalışanlara da karşı çıkıyoruz.

    yök’e ve hükümete sesleniyoruz:

    asgari ücretin 570 lira olduğu bir ülkede, veterinerlik eğitimi için 5 bin 276 tl talep etmek, üniversite eğitimini zenginlere ait bir ayrıcalık haline getirmek demektir. krizin yoksulları daha da yoksullaştırdığı, sıradan insanların hayat standartlarının düştükçe düştüğü bir dönemde, emekçilerin, krizin faturası için ödeyecekleri tek kuruşları dahi yoktur.

    biz antikapitalist öğrenciler olarak, herkes için parasız ve nitelikli eğitimi savunan, üniversitelerdeki hak ihlallerine karşı çıkan tüm öğrencileri zamlara, baskıya ve ayrımcılığa karşı göğüs germeye çağırıyoruz.

    susma, haykır: “harç zammına hayir!”
  • anlasilan birilerinin bir yerlerine fena batan ogrencilerdir.

    yoksa bu sartli refleks asagilamalari, otomatik dangalak esprileri anlamdirmak pek mumkun olmaz.
  • seçtikleri isim durdukları yere göre iticidir. günümüzün moda muhalefet noktalarında duran bir grup için böyle tanımlamalara gerek yoktur, insanlar korkabilir. bu tip isimler gerçek sorunlarla ilgilenen gruplara bırakılmalıdır.
  • "yavrım doğru diyosunuz da sonuçta işverenler de o kadar kişiye ekmek yediriyo yavrım..."

    http://img149.imageshack.us/img149/2632/marxu.jpg
  • kapitalizm konusunda kafa karisikliklarini gosteren ogrencilerdir.

    simdi guzel arkadasim, kapitalizm deyince benim aklima sadece levis, starbucks, microsoft filan gelmiyor mesela. uretim araclarinin ozel sahislarin ya da tuzel kisilklerin elinde oldugu, koskocaman bir sistem geliyor. bu 150 sene onceki gibi ekonomik yonu kulturel yonune cok daha agir basan bir sistem degil mesela artik. kulturel yonunu telif/patent/icerik gibi maddi olmayan ogeler de guclendiriyor ve bambaska, yeniden yorumlanmasi, tanimlanmasi ve "bence" reddedilmesi gereken bir sistem olusturuyor. kobi'ler de bu sistemin disinda degil, kucuk ara isletmeler de. levis, starbucks, microsoft uclusunden tek farklari rolleri ve rollerinin yogunlugu, keza ulusal/uluslararasi sermaye iliskisi de 50 sene onceki gibi degil.

    bu durumda "siktir git kendi işini kur, işçilerine adam gibi ücretler ver, sosyal haklar ver. yap." diye sacmalamak, zaten bu kapitalist isleyisi reddedenler icin anlamsiz bir onermedir. sosyal demokrat cozumler, daha fazla sosyal hak, daha fazla prim vs. artik ise yaramamaktadir. ha, onu savunana bu cevabi verirsin ama kapitalizmi reddeden adama "siktir git kendi işini kur, işçilerine adam gibi ücretler ver, sosyal haklar ver. yap." demek bir anlam ifade etmemektedir. daha once yapilan "converse" sacmaliklarindan ote degildir.

    krizin faturasini patron odesin, anlamsiz bir onerme de degildir. kriz olunca maaslari kesen, gec odeyen, isten adam cikaran patron isler iyi giderken daha mi fazla maas odemektedir? bir isverenin yaninda calistirdigi iscilerin belki de toplami kadar para kazanmasinin nedeni daha fazla calismasi, daha cok emek harcamasi ya da daha egitimli mi olmasidir? en basit ve kapitalizme yakin tabirle yatirimi yapan, riski ustlenen olmasidir. e riski o ustleniyorsa krizde neden o odemiyor faturayi da isci oduyor? boyle risk almak mi olur lan? sen iyi gunde kar et, kotu gunde riski baskasina yik yine kar et, bi allahin akillisi sen ol, ondan sonra birileri de sana laf soyleyince avukatin bol olsun. ne ala memleket...
  • duyarlı öğrencilerdir. sırf bu yüzden saygı duyulması gerekiyor, yalnızca kendilerini değil, tüm insanları düşündükleri için.

    ama...

    sosyal demokrat çözümlerin artık işe yaramadığı nereden çıktı? çalıştığım şirketin benim için daha şimdiden emeklilik sigortası yapmasının beni çok sevmesiyle bir alakası olduğunu sanmıyorum. gerçekten. çok sevmezler beni.

    gerçekten "bazal" bir hayat yaşamak mı istiyorsunuz? sadece yaşamsal ihtiyaçlarınızın karşılandığı, hiçbir entellektüel aktivitenin olmadığı (sinema, tiyatro gibi, bunlara para lazım, devlet harcayacak bunlara parayı değil mi?)... metrobüste klima çalışmadığı için ağlanırken devletin sağladığı belediye otobüslerine binip gezecekseniz her yeri değil mi? (komünizme sosyalizmden geçmeden geçemeyeceğiz nasıl olsa...) istediğiniz gerçekten bu değil mi? kapitalizmin nimetlerinden faydalanırken o yok olduğunda bu nimetlerin var olmayacağını düşünerek karşı çık. tamamen reddet. buna saygı duyarım. ama bu yüreğin yoksa üzerine espri yapıldığında bunu dangalaklık diye nitelendirme.

    şirketlerim yok, uluslararası bir şirketi yönetmiyorum ama pisliklerini tasavvur edebiliyorum. patronluk ya da işçilikten birini seç desen patronluğu seçmeyeceğimden eminim. bunu kaldıracak ne yürek var bende, ne cesaret. ama serbest piyasanın bir yerlerine tutunmaya çalışıyorum. baktım buna da yüreğim yok, giderim devlete dayarım sırtımı. sağlam bir sol kurup devleti de tamamen sol politikaya yönlendirmeye çalışırım belki.

    sosyal demokrasinin işe yaramadığını düşündürttürenin ne olduğunu merak ediyorum. gerçekten.
    şu ana kadar hiçbir devrim olmadı türkiye'de ve şartlar gittikçe düzeliyor. o halde bu, sosyal demokrasinin başarısı değil midir?

    farkındayım basit mantıklarla gidiyorum. ama teorik anlatımlar da yapabilirim. biliyorsunuz teorik anlatımlarla islam'daki recmi haklı çıkartan tezler bile var. yani kendi teorini dallandırdıkça en manasız şey bile mantıklı gelmeye başlayabilir. basit argümanlar bazen çok daha iyi aydınlatabilir karanlıkları.

    küçücük bir çocuğun "anne, baba, siz niye böyle kavga ediyorsunuz" demesine karşılık trilyonlarca sebep sayabilirsiniz, ama "sahi neden kavga ediyoruz" gibi bir soru şekillenir kafanda. bunun gibi.
  • kapitalizmi tartismamiza vesile olmus piril piril ogrencilerdir.

    oncelikle ben aralarindan biri degilim. yuksek lisans disinda ogrencilikle alakasi olmayan, haliyle ogrenci muhalefeti icin kart kacan (universiteye girenlerden 11 - 12 yas buyugum, ne isim var aralarinda) bir ademim.

    oncelikle sosyal devlet / sosyal demokrasi filan uygulamalarini karistirmayalim. son donemde yasadigimiz gorece refah artisi kapitalizmin sekil degisikliklerinden biri sadece. refah kismen artiyor ki tuketim artiyor, uretim artiyor, karlar artiyor. en basitinden dongu boyle. ama bu gorece refah artisi, toplumun tum kesimlerince hissedilmiyor mesela. aclik sinirinin altinda yasayan cok falza insan var artik, cocuk isci sayisi, sokaklardaki cocuk sayisi, krizden etkilenenler, cop evlerde yasayanlar cok fazla. sonucta bu gorece refah artimi, turkiye'de 70 milyonu, dunyada 6 milyari etkilemiyor. potansiyel tuketici olmayan insanlara ulasmiyor, onlar zaten cop, safra. olseler de olur.

    ayrica bireysel emeklilik fonunun sosyal demokrasiyle de alakasi yok. sirketler onu odedikleri zaman devlete odedikleri vergiden dusuyorlar. gelir vergisiyle ilgili birtakim degisiklikler oluyor filan. bizim sirkette yarisini sirket oduyorum diyordu (o kismi vergiden dusuyorlarmis odemiyorlarmis bir sey) kalan yarisini da bizden aliyorlardi. aslinda tam da sosyal guvenlik sisteminin bittigi bir noktada 56 yasinda geri almak icin sisteme para yatirmak bu da. kapitalizmin o kadar icinde ki...

    insanligin her nimetini kapitalizmin nimeti diye adlandirmak nedir, ben onu hic anlayamiyorum. tum teknolojik gelisimin kapitalizmin sonucu oldugunu, kapitalizm olmasaydi teknoloji olmayacagini nereden cikartiyorsunuz? nedir bu kendine bu kadar guven? nedir bu mutlakcilik? dunya tarihi bir donemde bambaska gelisseydi ve kapitalizm yerine baska bir sey ciksaydi, ya da buradan baska bir yere evrilseydik neler degisirdi, neler olurdu bunu arastiran, tartisan onlarca ciddi arastirma ve binlerce kurgu metin var. bu kapitalizm olmasaydi tas devrinde yasardik temelli kendinden eminlik beni mahvediyor.

    sanat, sepet, entellektuel zenginlik isine girersek, oncesinde zevkim, sonrasinda isim geregi sov dunyasinin her yuzunu gordum. bu isler illa parayla olmaz. kim demis entellektuel zenginlik parasiz olmaz diye. tiyatronun parasiz olmayacagini kim soylemis. kapitalizmin disinda bir sanat aktivitesi olmayacagini kim soylemis. hepi topu 200 senelik omru olan bir sistemden, ve 20.000 yillik bir insanlik ve sanat tarihinden bahsediyoruz. nedir bu tabiyet...

    keza devletle isim olmaz. devlet odesin mantikli sovyetik sistemin de basarisizligi bence malum. o yuzden baska dunyalar da mumkun, merak etmeyin. panige gerek yok. tek gercek kapitalizm degil, kapitalizm yikilinca da agaclarda yasamaya baslamayacagiz. 200 senelik gecmisi 20.000 seneye tercih etmenin de geregi yok. her sey baska turlu olabilirdi, ama tarih bizi buraya getirdi. buradan da bir yerlere goturecek, merak etmeyin. ne tarihin, ne dunyanin, ne insanligin sonunda bir yerdeyiz. alt tarafi 200 yildir bir durakta duruyoruz, duragi da cok buyutmeyin. yol devam ediyor ve yol, hepsinden daha onemli....
  • başarıya ulaşmaları can-ı gönülden istenen öğrencilerdir.

    kapitalizmin 200 senelik bir geçmişinin olduğunu düşünmek için merkantalizm ve dahi öncesini görmezden gelmek gerekiyor. 20000 yıllık insan yaşamında kapitalizmin tarihinin en uzun süreç olduğunu düşünüyorum.

    stabil bir sosyal devlet düzeninin egemen olduğu bir dönem ise hiç aklıma gelmiyor.

    sebep? istenmemesi mi? ütopik olması mı? ütopik dersem klişe timinden sanacağınız için ütopik olması diyemiyorum. istenmemesi dersem de liboş olacağım. yarrağı yedim. cevap vermiyorum. bu soruyu sormamış olayım.
hesabın var mı? giriş yap