• buraya kadar!.. recep tayyip erdoğan’ın "yargı o kararla güvenirliğini adeta bitirmiştir" içerikli konuşmasından sonra, recep bey’in hatırlayabildiğim tüm siyasi hayatı boyunca kendini istikrarlı şekilde tekrar eden, benzer argümanlar içeren ve tedavisiz kaldığı için de giderek ilerleyen davranış bozukluğu paternine en azından bir teşhis koymalı, bir el atmalı diye düşünüyorum.
    ne de olsa ülkemizin başbakanı. bizde kutsal devlete saygı, dolayısı ile lidere hürmet esastır, öyle yetiştirildik. liderimizin bir derdi varsa elbette yardımcı olacağız. ancak önce teşhis edilsin ki tedavi edilebilsin...

    80’ler kuşağı iyi hatırlar. calimero isimli bir siyah civcivin başından geçenlerin anlatıldığı clementine kadar olmasa da hayli psikopat bir çizgi film vardı. bu çizgi filmde calimero’nun ya hakkı yenir ya da aşırı dürüstlüğü nedeni ile ya kendisinin ya da ailesinin başını çeşitli belalara sokardı. asla kimseye kendini anlatamaz hiç haklı çıkamazdı. kendisini meşhur eden repliği ise “ama haksızlık bu öyle değil mi” idi. bu çizgi film hakkında biraz daha araştırma yapınca bazı ülkelerin deyimleri arasına bile terim olarak girdiğini gördüm. her şeyden şikayet edip duran mızmız kişiler için portekizliler ve slovenler “calimero” diyorlarmış! ayrıca benelüks ülkelerinde “tüm dünyanın kendisine karşı olduğunu, her zaman hakkının yendiğini, mazlum olduğunu, hak ettiğini alamadığını saplantı halinde düşünüp duran” kişilerde var olan duygu duruma calimero kompleksi deniyormuş (1).

    bunları niye mi araştırdım? özellikle `israil'’in mavi marmara saldırısı sonrasında televizyonlara çıkan akp kodamanları ve yandaşların kafasında kocaman bir yarım yumurta kabuğu görmeye başlamıştım! “biz haklıyık amma dünya bizi anlamüür”, “üç maymunu oynüürler”, “nerede insanlık nerede gınama” diye ağlaşırlarken de kocaman bir gaga ve siyah tüyler belirmeye başladı ekranda!

    evet kafka’nın böceğe metamorfozu gibi neredeyse hepsi calimeroydu artık. daha aylar öncesinde düzenledikleri “mayınlı araziler israilli şirketlere” kampanyaları, yıllar öncesinde tokaladıkları yahudi toplumu cesaret madalyaları, milyar dolarlık m 60 ve f 4modernizasyon ihaleleri, tatbikatlar, ortak saha eğitimleri, özelleştirilen kamu şirketlerindeki israil hisse paylarının hakimiyeti falan gibi gerçekler bu dönüşüm sürecini daha da hızlandırıyordu. bir hafta içinde hem iran hamleleri boşa çıkartılmış hem de 9 vatandaşlarının hayatı pahasına oynadıkları kanlı bir ortadoğu kumarından süklüm püklüm kalkmışlardı. kafalarındaki güya osmanlı soslu bop veya daha doğru tabirle ortadoğu ticaret ve talan birliği, ortadoğu kaynaklarının sömürülemeyen kıyı köşe kaynaklarının da sömürülmesi amaçlı çabalar tam bir destansı kaybedişe` :epic fail` doğru gitmekte, iç politikada artık hamaset ve mazlumluk politikası da tutmamaktaydı. iyi ama neden bütün dünya onlara karşıydı? entegrasyonsa entegrasyon, tavizse taviz ne denilirse yapmışlar, rollerini çabucak kavramışlardı.
    komşularla sıfır sorun, dünyanın geri kalanı ile kanlı bıçaklı olma projesi daha komşularda bile tutamamıştı. çok fena önlemler aldıklarını, israil’in burnundan fitil fitil getireceklerini söyleyip duruyorlar ama hemen ardından ekliyorlardı : “ biz gerekeni yaptık artık sıra bm’de!”. oysa uluslararası topluma, kemalizmin şerrinden bm ve ab'nin sıcak kollarına sığınma ihtimaline ne kadar da güvenmişlerdi.

    peki ne zamandır kandırılıyorlardı? ne zamandan beri tüm dünya onları karşısına almıştı?

    yıl 2002, 3 kasım’ı 4 kasım’a bağlayan gece akp tüm sandıkları silip süpürüyordu. 4 kasım 2002 sabahına türkiye liberal, devlet mekanizmasını bir yük olarak gören, sosyal devlet düşmanı ancak tüm bu özelliklerini muhafazakarlık sosuna bulamaya çalışan bir kadronun devlet yönetimine geçişine şahitlik ederek uyanıyordu. ancak bir sorun vardı. recep bey siyasi yasaklı!! dakka bir gol bir. refah partisi döneminden beri sinsi sinsi ilerleyen hastalık artık yavaş yavaş tüm organ sistemlerini ele geçirmeye başlıyordu...

    ilk grup toplantısında “banane bizim parti kazandı işte! parti lideri de benim. bana verdiler o oyları hiç birine değil. benim oylarım taam mı! nasıl olur da siyasi yasaklı olmam bahane edilerek meclis dışı kalırım” mealinde bir konuşma yaparak hükümet tecrübesine başlıyordu (2). yargı kararlarını tanımak istememe eğiliminin geçmişi hayli eskiydi aslında. eee, ne de olsa o “anayasa’yı bir kere delmekten birşey olmaz” diyen tombul devlet adamlarının dava arkadaşıydı. ardından hatırlarsınız türlü katakulli ve alicengiz oyunu, chp’nin de olur vermesi ile önce milletcekili oluyor sonra 2004 yılı başlarında abdullah gül’den başbakanlığı alıp rahata eriyordu. o dönemde hastalıkta bir nebze gerileme saptanmıştı (3). bir taraftan ab ile kopenhag kriterleri bir taraftan özelleştirilecek ve adeta pazarlanacak memleket…

    ancak 2004’lerden itibaren rahatsızlık nüks ediyordu. bu sefer ortaya çıkma şekli “hükümet olduk ama iktidar olamadık” söylemiydi. zina’da geri adım, başörtüsü yasağı ile ilgili hamasi nutuklar dışında sıfır faaliyet ancak bu arada oman arazilerini talan ederken, petkim’i telekom’u seydişehir alüminyum’u seka’yı falan özellştirirken gayet muktedirlerdi. gayet de iktidarda görünüyorlardı. neyse konuyu dağıtmayalım. 2007 seçimlerini de artık yavaş yavaş fark edilir boyutlara ulaşmaya başlamış muhtaç ve gariban milyonların tokluk hissinden ve ümitlerinden faydalanarak götürüyorlardı. 2007 sonlarına doğru da eskisinden güçlü şekilde iktidarda olmalarına rağmen, işsizlik, ekonomik parametreler, başörtüsü gibi sorunlarda halen tık yoktu. ha babam özelleştirme teşvik stopaj vergilerinde yabancı sermaye indirimi, cumhurbaşkanlığına gül’ün nakledilmesi vs bunlarla uğraşıyorlardı (4). ancak seçmenler mırın kırın etmeye başlıyorlardı ki, bir anda dehşet, kudretli, devletlü, şevketlü bir örgüt çıkıyordu meydane! elbette akp’den de merdane (5,6)! bu aşamada hastalık metastaz evresine giriyordu artık.

    artık sayın başbakan bütün bir türk tarihinin ve türkiye cumhuriyeti’nin sadece kendisi ve partisi’ni çökertmek üzere kurulduğuna her şeyin önceden buna göre planlandığına inanmaya başlıyordu.

    devlet su işlerinde çalışan vezne memurundan tapu fen dairesi katibine tüm devlet memurlarının için için büyük bir akp karşıtı komplo hazırlığında olduğu fikri rüyalarına giriyordu.

    ya tsk! o kadar top tüfek kendinde olsa!.. o halde mutlaka onlar da bir şeyler planlıyorlardı. geçmişte yapmamışlar mıydı canım. gene yapabilirler fikri boğazına oturuyordu.

    ya medya ya üniversiteler ya monşer bürokrasi? hepsi o’na karşılardı.

    ya pkk, durdu durdu 2003-2004 yılını bekledi sanki yeniden toparlanmak için. bu da kendisine karşı bir komploydu işte. o kadar da açılımdan saçılımdan bahsetmiş, ümmet bilincini aşılamaya çalışmışlardı ama pis nankörler bir türlü dinlemiyorlar, tsk ile kanka olmak zorunda bırakıyorlardı kendisini. bir komplo bir komplo daha...

    calimero kompleksi başkanından başlayarak tüm partiyi iflah olmaz şekilde ele geçirmişti.

    en kötüsü ise, artık bu rahatsızlığı olmayanlara kötü gözle bakılmaya başlanmış, bir nevi mutant muamelesi ile saf dışı bırakılmaya başlanmışlardı...

    böyle bir ortamda ne yapılabilirdi ki! yüce rabbim, hükümet kurup iktidar olamamak ne kötü.

    ama bu haksızlık öyle değil mi

    kaynaklar:

    1) http://en.wikipedia.org/wiki/calimero
    2) http://www.belgenet.com/2002/erdogan_191102.html
    3) http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=116569
    4) http://www.stargazete.com/…lmak-istiyor--237554.htm
    5) http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/454311.asp
    6) http://www.haberler.com/…lileri-de-fislemis-haberi/
  • akp'li belediyelerde bu rahatsızlık biraz daha farklı seyreder...

    bunların zamanında hep şehir tarihinin en büyük doğa olayları yaşanır. trafiği felç eden onlarca insanın hayatına mal olan yağmur gelmiş geçmiş en büyük fırtınadır (1). ocak ayında yağan kar son 100 yılın en beklenmedik fırtınası oluvermiştir (2). sanki roland emmerich gökyüzünde bir yönetmen sandalyesi ayarlamış paso talimat veriyordur mna koyim!

    ortada binlerce analiz dolaşmakta iken hiç beklemedikleri bir ekonomik kriz ile darbe yer bütçeleri. nüfus artışı bile sanki onların iktidarını beklemiştir. ayrıca recep bey ve akp’nin olağan şüpheliler listesi otomatikman onların da peşindedir.

    bu nedenle akp belediyeleri calimero kompleksini en şiddetli geçiren kesimlerdendirler…

    kaynaklar:
    1) http://www.milliyet.com.tr/…010/1137338/default.htm
    2) http://www.tgrthaber.com.tr/…443b-8fb5-f182f9c9f13c
hesabın var mı? giriş yap