• daha orta sona giden bir çocukken annemin kütüphanesinde bulup okuduğum bir kitaptı bu. 70'lerdeki devrimci geçmişinden bahsetmekten hiç hoşlanmayan annem, kitabı kendisinden izinsiz okuduğuma biraz kızmış ama sonra ısrarlı sorularıma dayanamayıp, kitabın başında fotoğrafları yer alan (12 eylül işkencehanelerinde ölen insanlardı bunlar) arkadaşlarıyla ilgili gençlik anılarını gözleri dolarak anlatmıştı.

    işte o gün benim için çocukluğun masumiyetinin bittiği gün oldu. dünyanın toz pembe bir yer olmadığını ilk defa bu kitabı okuduktan sonra gerçek anlamda kavradım.

    adressiz sorgular'da anlatılan her bir anı faşizm in nasıl bir cehennem olduğunu bütün çıplaklığıyla yüzünüze vurur. nazilerin işkenceleri ile ilgili bir şeyler duyunca kulaklarına inanamayanların bir de bu kitabı okumalarını öneririm. çünkü faşizm, sadece almanya'da, italya'da yaşanmadı bu ülke insanları da faşizmi, hem de en zaliminden faşizmi, tüm acılarıyla gördü, yaşadı. üstelik çok uzun zaman önce falan değil, bir çoğumuzun, hayata gözlerini yeni açmış olduğu 12 eylül günlerinde.
  • yurt yayınları ndan basilmistir, ilk baskisi yesildi sonrakiler kirmizi kapakli oldu galiba.
  • sonradan toplatılmıs basımı yasaklanmıstı.
  • 12 eylül '80 darbesinin en iğrenç yüzüyle estiği günlerde; işkencede direnmenin, boyun eğmemenin, insanlık onurunu korumanın, direncin, yiğitliğin, insanın tüm soylu güzelliklerinin kuşaktan kuşağa aktarılmasının örneği. işkenceyi suçlayıp yargılamakla kalmayan, aynı zamanda rezil eden bir direnişler kitabı.

    "(...) bu kitapta bir düzinenin üstünde devrimcinin direnişi anlatılıyor. hepsinin de mesajlarının ortak özü 'işkencede direnilebilir' sözcüklerinde yatmaktadır. olağanüstü bir direnç gerektiren bu görev, eğer istenirse olağan insanlar tarafından pekala yerine getirilebilir. adressiz sorgular'ı bitirdiğinizde göreceksiniz; sorgularda işkencecilerin tutsaklarına yönelttikleri bütün sorular, adreslerini bulamayarak gerisin geriye işkencecilerin kendilerine dönmektedir. ama biz inanıyoruz ki, bu direnişlerden çıkarılan dersler, özgürlük ve onur tutkunu yüreklerdeki adreslerini sektirmeden bulacaklardır" (kitabın önsözünden)

    "ölen ama yenilmeyenlere..." adanmıştır kitap.
  • bunun bir de kardes kitabi vardır: (bkz: yargılayan savunma)
  • 80 sonrası işkencehanelere düşen devrimcilerin anılarından çok, gözaltında nasıl direnilmesi gerektiği ve işkencecilerin taktiklerine karşı nasıl bir yol izlenmesi bakımından uzun bir süre rehber olarak devrimciler tarafından okunmuş ve okunmaya devam edilmektedir...
  • 91 yılında, yasaklı olduğu zamanlarda okumuşluğum olan kitap. aklımda kaldığı kadarıyla, ağırlıklı olarak tikb militanlarının 12 eylül'den sonra yakalanma, işkence, itirafçılık, direniş gibi süreçlerini anlatan, her bir kişinin hikayesini ayrı ayrı ele alıp, ortak noktada o günlerde yaşanılan baskı ve işkenceyi dillendirme amaçlı bir kitap idi. şu an ki bilgi kaynaklarının pek bulunmadığı 12 eylül ruhunun devam ettiği bir dönemde okununca hayret ve nefret uyandıran bir yönü vardı. ancak birşey de dikkatimi çekmedi değil. aslında kitap işkence ve direniş temalı olsa da arka planda şunu farkettim. hikayeleri anlatılan militanların tamamında bir elle konulmuş gibi bulunma/yakalanma durumu vardı. gerçi yakalananların hikayesi dolayısıyla öyle görünmüştür denebilir. ama tüm militanlar daha önceki yaşam düzenlerinin bir noktasında ele geçiriliyorlar. mesela her zaman gittiği otobus durağında, otobüs geldiğinde otobüsten inen polisler, her zaman gittiği kahvede son kez oturup sahte pasaport edineceği adamı beklerken, yan masadakilerin polis çıkması, uzak bir akrabasının yada arkadaşının evine girerken, vs. vs. öyle ki, tamamı bir çevirmede yada kontrolde yada rastgele bir baskında değil, bayağı bir hazırlık ve tanınmışlıkla ele geciriliyorlar. burası ilginç gelmişti bana, demek ki adamlar darbeden önce kimleri nereden nasıl alacaklarını bilecek kadar hazırlanmışlar sonra da teker teker paketlemişler. bu da kitaba dair benim tespitimdir.
  • bilgisayar ortamında;
    ping atıp cevap alamamaktır.
  • kitabı yeni bitirdim ve gerçekten sarsıcıydı. bu tür kişilere saygı duymaktan başka bir şey yapılamaz bence. bu kadar iğrençliğin içinde ideallerine dört elle sarılmışlar; direncin çok ötesinde bir durum bu. profesyonel devrimci olmak tam olarak bu ve herkesin harcı değil. karşıt görüşteki insanların bile saygı duyacağını düşünüyorum.
hesabın var mı? giriş yap