• kafanda ne oluştu bilmiyorum sözlükçü ancak bu devletin kötü, yanlış ve kabul edilemez uygulamalarını haklı çıkarmak için yapılandır.

    maalesef en güncel örnekten başlayacağım, ulus devletin mitik kurucusunun sevilmemesi eylemi üzerine soruşturma açılmasına "ama otelde yakılmadı," tepkisi vermektir. yani sivil güvenliğini sağlamak üzere kurulmuş olan yüksek bir organı, radikal sivil şiddeti ile karşılaştırma eylemidir. işin en kötü yanı da devleti haklı çıkarmak için yapılmaktadır. ulan biz zaten o şiddeti engellesin diye sosyal sözleşme yapıyoruz, devlet diye bir şey olsun diyoruz.

    o savunduğun aynı devlet; linçleri, cinayetleri(tersane cinayeti olsun, gazeteci cinayeti olsun) engelleyemezken bir de elindeki bunları engellemek için kullanması gereken kolluk kuvvetlerini "sevmeme" suçunu engellemek üzere kullanıyor.

    x olurken y diyenler simdi neredeler dedirten olay dedirtiyor bu eylem bana be sözlük.
  • en güzeli ise kolluk kuvvetlerinin uyguladığı orantısız gücü haklı çıkarmak için kullanılanıdır. daha başka örneklerle karşılaşmama rağmen, güncel olan vesile oldu:

    (bkz: 14 haziran 2008 yuksekova da polis dehseti/#13451381)

    sadece bu entry ile değil başlık altında irdelenen fikir, sivillere yönelik bir terör eylemi gerçekleştiği sürece, güç kullanımının sınırları yasalar çerçevesinde çizili olan kolluk ve güvenlik kuvvetleri istedikleri her türlü gücü uygulama hakkına sahiptir.
  • (bkz: #13451454)
  • (bkz: #13487465)
    (bkz: #13487929)
  • (bkz: #11519336)
  • pkk bebek öldürüyor öyleyse devlet'in uğur kaymaz'ı öldürmesi normaldir düzeysizliğidir. (bkz: #16362515)

    (bkz: uğur kaymaz/#16361592)
  • "pkk bebek öldürüyor öyleyse devlet'in uğur kaymaz'ı öldürmesi normaldir" çiğliğinin bir başka nefis örneği; (bkz: uğur kaymaz vs. diğerleri/#16360293)
  • normalde bu tip mevzularda sözlüğün sivil ahalisi (dopermen, feyerabend, the beatles vs) topa yeterince girdiği için pek ilişmem. şimdi can sıkıntısından biraz ilişeceğim, onlar yetersiz olduğundan değil, tamamen benim sıkıntım. yoksa aganın bokunun üstüne bok olmaz. (böyle de delikanlı adamım, az sonra devleti bok edeceğim güya, bak şu feodal ağızlara)

    şimdi;

    takyettin mengüşoğlu'nun antropolojik olarak insanı disharmonik olarak tanımlayıp devleti bir "varlık-koşul" olarak görmesini her ne kadar onun apollonculuk oynamasına versem de (evet ben sapına kadar dionysoscuyum) realitede bir işlerliği olduğunu kabul ederim. çünkü tarihten dileyen konumunda olmak* gönlümden geçen olsa da realiteden kopuşu bir noktada kaçınılmaz kılıyor.

    işte bu "varlık-koşulu" olan devlet etik gücün dinamiği olan vicdanın yerini alıyor ve hukuku da kendine dayanak haline getiriyor. (aslında üretim ilişkileri de en az adalet kadar bu oluşumun müsebbibi ama konu dışı olduğu için bu kadar söyleyip geçmek gerek). işte bu tüzel vicdan tasavvuru aynı zamanda şiddeti de tekelinde bulunduruyor ve kendi dışındaki şiddet kullanımını yasaklıyor ve cezalandırıyor. bu hukuksallık da beraberinde haliyle bireyselliği, suçun sahibine ait olmaklığını,ve devletin kendi hukuku dışındaki hukukların geçersizliğini getiriyor.

    gelelim çapulcuya, basit bir tdk tanımı ile geçiştirebiliriz bunu. neymiş: düzene aykırı davranışlarda bulunan, düzeni bozan, plaçkacı.

    şimdi cümlemizi tekrar okuyalım:

    "bozguncuyu örnek vererek tüzel vicdanı, şiddet tekelini savunmak"

    tefsir edelim:

    "vicdanın yerine ontolojik olarak yerleşen kurumsal yapıyı ve onun şiddet tekelini dilediğince kullanmasını hukuki dayanağına değil de çapulcuya dayanarak savunmak"

    te'vil edelim:

    "varoluşunu vicdan üzerinden açıkladığın şeyin icraatlarının dayanağını vicdanda değil bozguncuda aramak"

    devlet denen yapının hukuku icraatını meşru kılacak şekilde varedebileceği ( bürokratik yaptırımlarla her ne kadar bunun önüne geçiliyor gibi varsayılsa da) bu yapının çürüklüğünü ifşa edecek kadar açıktır. en azından bu düzene mecburiyetin bugün itibariyle muhtaç olduğumuzun açık olduğu kadar. (gelecektir o hukuka muhtaç kalmayacağımız günler, kim bilir belki yarın,belki yarından da yakın. bayılıyorum ulan bu üstanlatılara)

    fakat kurulu halinin dahi işlemezliği, daha kötüsü bu işlemezliğin kötü neticelerini olumlayanların varlığı insanın canını sıkmıyor değil. he, ben can sıkıntısından çocuğa anlatır gibi devlet anlattım. o başka sıkıntı. bir ara yazarım böyle sıkıntı çeşitlemeleri, sıkıldığım bir zaman...
  • (bkz: #16380006)
hesabın var mı? giriş yap