• can kaybı son gördüğümde 50'nin üzerinde idi. umarım daha da artmaz. 50 küsür can çok büyük bir sayı. özellikle de bu şiddette bir depreme kurban vermek için... şili’ye imrenmemek elde değil. adamlar önlemlerini aldılar ve 8.8'lik depremi 500 küsür kayıpla atlattılar. biz neden bu kadar kaderci bir toplumuz yahu?

    koyduğun yasağı takip edip uygulatamadıktan sonra kerpiç ev yasaklansın, tuğla ev yapılsın demek de çok gerçekçi değil. olay zaten kerpiç kötü-tuğla iyi denklemiyle de alakasız.
    99 depreminden sonra bile istanbul'da deprem yönetmeliğine uygun inşa edilmiş bina sayısı az miktardadır. ne yazık ki ülke olarak bu konularda çok kötü bir noktadayız. polisiye tedbir alarak çözemeyeceğimiz kadar kötü bir durumda...

    bu arada, hakkında "pkk parmağı olabilir" diye yavan yavan, seviyesiz, kötü niyetli ironilerin de yapıldığı depremdir. bir deprem felaketi bunun ne yeri ne de zamanı, saçmalamayın.

    orada insanlar öldü be kardeşim, ne pkk'sı, ne parmağı şimdi? gidin alakalı başlıklarda yapın kara ironinizi. sikik bir terör örgütünün adını insanların acısıyla birlikte anılınca nasıl bir tatmin yaşanılıyor anlamak mümkün değil.

    malın biri çıkıp ciddi ciddi "pkk parmağı olabilir" falan dedi de onun ironisi mi bu şimdi, nedir?
  • elindeki battaniyeyi kendi üzerine değil de depremden kurtulan buzağının üzerine örten çocuğun davranışını anlamazsan oturup, "kerpiç evi yasaklamak yetmez, yasağı takip edip uygulaman gerekir" diye gerizekalılık sergiler durursun. ondan sonra da "pkk parmağı olabilir" ironisini örgüt propagandası sanarsın. şili'de 8.8'lik depremde 700 kişi ölürken, türkiye'de 5.9'luk depremde 51 kişinin ölmesinin nedeni, türkiye'yi yöneten iradenin senin bu düşük zeka seviyene olan güvenidir. sanki oradakiler çürük yapıların depremde yıkılacağını bilmiyorlardı. sanki bilmedikleri için kerpiçten ev yapıp oturdular. ağladığın zaman ahlaki bir şey yapmış oluyorsun değil mi? geri zekalı.
  • saat sabaha karşı 3. oscar töreni sırasında tv karşısında uyuya kalmışım. saat 4 eşim beni uyukladığım yerden kaldırırken haberi veriyor: elazığ'da 6 şiddetinde deprem olmuş.

    uykulu halde bir an içim ürperdi ama 6 şiddetinde en azından ölüm olmaz diye hızla geçirdim aklımdan. sabah kalkınca ise büyük şok onlarca ölü.

    bu deprem yoksul olduğumuzun göstergesidir. başka bir şey değil.

    başbakan'da çıkıp "bunun sebebi kerpiç" diyerek sorumluluğu üzerinden atıyor. hayır efendim kerpiç değil. kerpiç ev yapmak zorunda bırakan durumdur. ve her şeyi parsel parsel satarak bu durumun en önemli üreticlerinden birisi de sensin. yok öyle yağma. toki başkanı gönderek hangi mütahite "iş" çıkarılacak merak ediyorum.

    üzüntü insana öfkede insana.
  • sonraki depremlerdeki can kaybını azaltmak için neler yapılabilir, nasıl yapılabilir, hangi irade yapabilir, neleri değiştirmemiz gerekir üzerine düşünmek için bir örnek vereyim.

    deprem öldürmez bina öldürür denir, doğrudur. bina yapmak bir imar faaliyetidir, belediyeler yön verir, kontrol eder ya da öyle olması gerekir. belediye denince de siyaset ve partiler işin içine girer.

    depremin olduğu yere yakın bir şehirde oturuyorum. öyle küçük bir şehir değil, az buz nüfusu yok. geçtiğimiz aylarda burada bir imar yolsuzluğu patladı. bazı firmaların inşaatlarını imar yönetmeliğinin izin verdiğinden daha büyük yaptıkları bunu da tapularda oynamalarla, hayali yeşil alan bağışlarıyla falan gerçekleştirdikleri ortaya çıktı. bu firmalardan bir tanesinin ortaklarından birinin imar izni alındığı sırada bir partinin il başkanı, halen belediye başkanı (hani imarı denetleyip yön verecek olan) olduğu, başka bir tanesinin sahibinin ise diğer bir partinin il başkanı (gerektiğinde hesap soracak olan) olduğu ortaya çıktı. ve burada hayat normal bir şekilde devam ediyor, yer yerinden falan oynamadı.
  • depremin merkez üssüne yakın bir ilçeden irkilerek yaşadığım, doğu batı ekseninde yatay salınımlar ve salınım sonu yükselişleriyle neredeyse bir beşik gibi 6-7 sn boyunca düzenli sayılabilecek kuvvet ve periyotlarla sallayan, üzerinden 45 dakika geçmesine rağmen civar halkın zarar görüp görmediği hakkında net bir bilgiye ulaşamadığımdan dolayı o andan itibaren deli eden depremdir.
  • coğrafi konumum sebebiyle fazla deprem yaşamamış bünyeme ağır gelen deprem. yataktan nasıl fırladım, ışıkları nasıl açtım, üstümü nasıl giyindim hiç hatırlamıyorum. tek bildiğim beklediğim. bekledim apartmandan birileri bağıra çağıra fırlasın diye ama bir-iki gürültü oldu o kadar. tek korkan ben oldum diye düşündüm, tırsa tırsa tekrar girdim yatağa.

    deprem dede az evvel artçılara hazır olun dedi.

    (bkz: korkuyorum anne)
  • elazığ ilinin medyaya en fazla haiti kadar yakın olduğunu gösteren hadise olmuştur.
  • dün akşam haber bülteninde depremde hasar gören köylerden birini gösteriyor. köye yardım geç ulaşmış. ulaşan yardım 12 poşetlik gıda!!!!!!!!!!!!!!! o 12 poşet köyün ortasında duruyor. kimse dokunmuyor. neden mi? hadi sebebi ile ilgili akıl yürütün sonuca bakmadan ne olur? o poşetlere çocuklar dahil kimse dokunmuyormuş. çünkü dokunurlarsa biliyorlarmış ki kim alırsa bir diğeri alamayacak. yutkundum.
    ve şimdi içimden döktüklerimi burada bırakıp konforlu yaşamıma dönüyorum. pek çoğumuz gibi.
  • 82. oscar ödül töreni saatlerine denk gelen ve bir çok kişinin; olduğunu, törenin yayınlandığı kanaldan öğrendiği deprem.
hesabın var mı? giriş yap