• ntv elemanlarının veya her kimse 16:9 ve 4:3 testi yaptıkları maç. oynamayın kardeşim şu görüntü ayarlarıyla.
  • serbest atışlardaki über yüzdemizi ekranın daralıp genişlemesine bağladığım maç. bu tılsımdır ey sözlükçü! yayın normalse kendin yap, kendin coş.
  • bu maçı dünya üzerinde sikine takmayan tek bir adam vardı:

    http://img40.imageshack.us/img40/1811/adsztg.jpg
  • maci litvanya kanalindan takip ettim ve o ekranin daralip genislemesi olayi orada da vardi. ben de bilgisayarimdan kaynaklaniyor sanmistim ilk basta. o yuzden kimse ntv'ye bu mevzuda sallamasin. en az 5-6 entry var bununla alakali.

    maca gelince de, hidayet, ersan ve ender benim izleyebildigim kadariyla cok iyi oynadilar. semih, omer ve oguz asim pars neslinden geliyor; bu kesin. uzunlarimizda turnuva boyunca sorun yasayacagiz belli ki. bu kadar iyi serbest atis atamadigimiz ileriki buyuk maclarda canimizi cok sikacak bu mevzu.

    en guzeli de sozlukte bin bir istatistik verip, basketbol ulemasi kesilen bunyelerin hicbir tahmininin tutmayisi oldu gozumde. oh mis...
  • bu maç göstermiştir ki kadroda semih'in yerine mehmet okur olsa, şu an finale rakip beğeniyorduk.
  • beni oldukça şaşırtan bir milli takımın hakkıyla aldığı maç.

    her yerde bahsedilen litvanyanın kısalarının kötü olması üzerine oyunu kurarak başladık maça. topa iyi sahip olan kerem, engin, hedo ve ersan ile başımıza ilk çeyreklerde sık gelen top kayıplarının önüne geçtik. bu da maça moral olarak çok iyi başlamamızı sağladı zira biliyoruz ki ilk çeyrekte gelen 1-2 top kaybı, girmeyen 2-3 şut ile 10 sayı geriye düştüğümüz maçlarda, stres sürekli artıyor ve sürekli hata yapıyoruz. böylece farkı eritme şansımız bireysel olağanüstü oyunlara bakıyor. bugün böyle bir şey olmadı, bence tanjevic doğru olanı yaptı.

    bundan önceki senelerde ciddi bir izleyicisi iken geçen sene itibari ile izlemeyi bırakmıştım a milli basketbol maçlarını. sebebi ise ruhsuz oyun, bireysel hataların çokluğu ve konsantrasyon eksikliği çeken takım ekran başındaki bana işkence ediyordu. kendi kendime sinirlendiğim ile kalıyordum. bugün uğur denedim ve maçı izledim, iyi ki de izlemişim diyorum.

    takım oyunumuz muazzam olmasa da, oyun kurucularımız hücumu çok iyi okudular. özellikle ender'e çok şaşırdım, geçtiğimiz senelerdeki sorumsuz, yanlış şut tercih eden, serbest atış kaçıran; kısacası milli takıma yakışmayan ender gitmiş, yerine apayrı bir adam gelmiş sanki. bu adam hangi ara oyununu ve hatta kafasını geliştirdi merak ediyorum. mental olarak çok gelişmiş bu kesin. maçın adamı bence de ender idi. kerem ilk çeyrekte iyi başladı, sonra sıradan bir oyun oynadı pek sırıtmadı. engin'e yazık oldu sadece ilk 7 dakika sahada kalarak. oyun kurucularımız içersinde geçtiğimiz senelerde edindiğim izlenim, engin'in bir numaralı tercih olması gerektiği yönünde idi. oyunu iyi okuyan ve iyi paslar verebilen bir yapısı var. konuya dönersek, ender'in ve kerem'in 2-3 kere vermiş olduğu paslar beni çok mutlu etti. kerem boş adamları çok iyi görebiliyor, oyunu o yöne yönlendirebiliyor. ender ise pota altına muazzam iki top indirdi. oyun kurucu tabanlı bulunan bu sayılar altın değerinde olur, rakip çekinmeye başlar. nitekim bugün de öyle oldu.

    ersan'a geçmek istiyorum. kendisini japonya'daki turnuvada izlemiştim ilk olarak, ayakları yavaş ama iyi şuta kalkan ve akıllı oynayan bir yapısı vardı hatırlarsak. bu adam kendisine çok iyi bakıyor, eksikliklerini biliyor ve onun üzerine gidiyor. bir kere oldukça güçlendi geçen senelere göre, bu sayede daha korkusuz oynamaya ve içeri girmeye başladı. ayrıca daha fazla sorumluluk alıyor ve yeteneğinin farkında, bu hızla giderse hidayet avucunu yalar takıma liderlik etmek konusunda. bu maçta da 2 hareketi vardı. biri ilk çeyrekte topu sağ eline alıp içeri drive etmesi idi. smaca kalkıyordu, faulle durdurdular. ikincisi de son çeyrekte attığı basket idi. yine tek elle turnikeye kalkıp son anda potaya bıraktığı toptan bahsediyorum. içeri böyle kendinden emin ve korkusuzca drive eden bir oyuncumuzun olması bizi şanslı kılıyor.

    hidayet bildiğimiz hidayet idi. lazım olduğu zaman sayılarını attı, savunmasını sertleştirdi, güzel 1-2 de asist yaptı. yeterli idi onun bu katkısı. topu sürekli elinde tutmaması ve olabildiğince takımı oynatmaya çalışması harika. orlando'da ne yaptıysa bu maçta da aynısını yaptı. hatta bir pozisyonda oğuz'a indirdiği bir top vardı, kızdım ne gerek vardı öyle bir pasa, howard'la oynuyor sanki dedim. ama oğuz beni haksız çıkardı ve sayı yaptı o pozisyonu.

    ömer aşık... iyi bir kumaşı var(bu lafı kullanmayı seviyorum). kendisinin ne olduğunu biliyor, eksikliklerinin farkında. gelişmeye devam ediyor. yanlız savunmada biraz sıkıntısı oluyor. tuttuğu oyuncu içeri yönlenirken, ömer'in ayakları yavaş kalıyor ve bu yüzden faul yapıyor. bunun üzerine oynaması ve farklı yöntemler geliştirmesi gerekiyor. birkaç sene içinde yapabileceğini düşünüyorum.

    oğuz savaş tam bir takım oyuncusu. oynatmazsın küsmez, oynatırsın yapabileceğini yapar. düz bir adam yani. seviyorum böyle düz adamları. fiziğini de kullanabiliyor, içeri 10 tır gücünde drive ettiğinde, önüne çıkan adamın vay haline. takımı tamamlayan bir parça yani.

    gelelim bekir ile sinan'a. kendilerini gerçekten çok seviyorum. savunmada çok diriler bir kere, yorulmuyorlar kolay kolay. sert ama faulsüz savunma yapmayı biliyorlar, ayakları hızlı; iyi şuta kalkıyorlar. takımda olması gereken isimler yani.

    barış hersek'i ilk kez izledim. en azından artık sokakta görsem tanırım.

    semih erden... bir tek tanjevic onun iyi olduğunu düşünüyor sanırım. en overrated adamlarımızdan biri. bu adama baktığımız zaman, hiç oyununu izlemesek bile fiziğinden dolayı yapması gerekenleri basketbola yeni başlamış biri bir çırpıda sayar. sayayım,

    savunmada uzun boyu ve kolları ile ara paslarını kesmek, rakibin pivotunun arkasında duramasa bile(zira yeterince kalın değil) blok tehdidi olduğunu göstermek, defans ribaundu almak. ha bir de olası bir durumda kısayı savunmak zorunda kalınca, mümkün mertebe hücum eden kısayı kendi savunması gereken uzuna doğru yönlendirip; kısa oyuncu şut çekmeden tekrar savunmacı değişikliğini yapmak. bu kadar. bunu bilmek yeterli. ama bakınız semih ne yapıyor, alamayacağı bariz olan topa doğru hamle yaparak ters tarafını hücum eden uzuna açıyor. ve semih bir anda adamın arkasında kalıveriyor. sonra basit bir basket yiyiyoruz. savunmacı değişince, semih ısrarla kısa oyuncuyu savunmaya çalışıyor. örneğin ender'in hücumcusu bir perde sonunda semih'le karşı karşıya kaldıysa, semih topu almaya çalışıyor. böyle olunca da zeki olan hücumcu topu uzuna indiriyor ya da ufak bir hareketle kendi şutunu yaratıyor. kısacası savunmada pozisyon alamıyor. semih bu hatalarından vazgeçmiyor, yıllardır böyle. rakibe verdiği hücum ribaundları da cabası. gerçekten bu adam hiçbir işe yaramıyor. türkiye'de düzenlenen bir genç millilerin turnuvası vardı, hakan-cenk-ersan-semih-oğuz ilk beş başlardı, 2. bitirmiştik turnuvayı. ben bu beşi bu zamanlarda kadroda göreceğimizi düşünürdüm, öyle de iyimserdim. oğuz ve ersan haklı olarak şu an 12 dev adamdan ikisi, hakan ve cenk adam olmamayı seçti. semih ise arada kaldı, fizik olarak güçlendi ama mental olarak hiç geliştirmedi kendini. böyle değişik bir adam oldu kısacası. potansiyeli var deniyor hep, ama 10 maçtan 2sinde o potansiyeli görsek sevinçten gözlerimiz yaşarıyor. semih'in hücumuna hiç geçmiyorum. o an sahada bulunan 4 adam ilk 4 opsiyon bana göre. sonra top kaptırmak geliyor. daha sonra hücumdaki 6. opsiyonumuz semih olabiliyor ancak. paşam öyle harika boş bir pozisyona denk gelecek, takım arkadaşları 5-10 cm bile kaydırmadan topu tam eline atacak; o an kafasında bir düşünce olmayacak ve semih smaç basacak. ölme eşşeğim ölme. çok riskli, hepsinden öte bu adam çok hücum faulü yapıyor. gereksiz yani. ben semih'in adam olacağını düşünmüyorum. boston'a gitse, ray allen efendilik, pierce olgunluk, rondo potansiyel öğretse bu adama; garnett ile de rasheed her antrenman sonrası 2 posta dövse; yine adam olmaz bu semih. o derece de karamsarım kendisi hakkında.

    neyse çok dağıldık toparlayalım artık, millilerimiz acayip isabetli serbest atış sokarak, kendilerine inanarak, sıkı savunma yaparak ve rolleri iyi dağıtarak güzel bir basketbol ile galip geldi. bana da bol bol umut verdi. daha ömer onan katılacak. bu sene adam olacağız gibi ya, yemesem bari laflarımı.

    p.s. roller dedim de aklıma geldi, semih ile barış'ı saymazsak(kendisi kerem gönlüm kontenjanını işgal ediyor) milli takımda görmek istediğim tipte oyuncular takımın hepsi. mental olgunluğa sahip oyun kurucularımız engin, kerem ve ender; şutör diyemeyeceğimiz ama geri kalan herşeyi çok iyi yapan ve gününde ise şut sokan sinan ile, deli manyak ömer onan var 2 numarada; ki daha ne olsun. 3 numara hedo'nun, bekir gibi bir alternatif var hem 2 hem 3 numaraya. 4 numarada mükemmel oynayan ersan, rollerini bilen pota altı oyuncuları oğuz ve ömer aşık. semih ile barış'a rağmen gerçekten çok iyi bir takım olduk sanki.

    edit: ludwig uyardı, engin sakatlanmış. kendisine geçmiş olsun demekle birlikte 10 üzerinden 9 olan iyimserliğimi 7 puana indirmekte bir yanlış görmüyorum.
  • türkiye tribününde zıplayan biri olmadığım için evde koltugu tırmalayarak izlediğim ve gözlerimi dolduran maçtır

    ki asla göz ardı edilmesin şu; ender aslan o kadar faul atışını sayıya çeviremeseydi elimiz boş dönerdik, helal olsun.
  • oğuz ile röportaj yapan ntv muhabirinin kadraja giremediği maçtır. ntv'ye uzun boylu basketbol spikerleri bulmasını tavsiye ediyorum. kolu kopacak garibin mikrofonu kaldırırken. oğuz da mecburen eğilmek zorunda kalıyor soruları duymak için.
hesabın var mı? giriş yap